Kafa Nereye Biz Oraya, 58 Günde Kütahya-salihli-didim-milas-bodrum-marmaris-datça-fethiye-denizli-af

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan geziyoM Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 310
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 107,481
Ynt: Kafa Nereye Biz Oraya, 58 Günde Kütahya-salihli-didim-milas-bodrum-marmaris-datça-fethiye-denizli-afyon-esk.

bir kaç fotograf daha..







 

Etiketler
Ynt: Kafa Nereye Biz Oraya, 58 Günde Kütahya-salihli-didim-milas-bodrum-marmaris-datça-fethiye-denizli-afyon-esk.

Mehmet hocam, güzelce gezip tadını çıkarmışsınız. 58 gün hayli uzun bir zaman, gezmeye bu kadar zaman bulabildiğiniz için şanslısınız bu gezinin rakamsal değerlerini de paylaşır mısınız? kaç km yol gidildi? konaklama için ne kadar harcandı? vs...
Denizli'de gezdiğiniz Atatürk evinin bizde ilginç bir anısı var. Atatürk Denizli'ye geleceği zaman Rahmetli dedem o evin elektrik tesisatını döşemiş ve Atamızdan 5 lira bahşiş almış.
Paylaşımlarınız için teşekkürler
 

Ynt: Kafa Nereye Biz Oraya, 58 Günde Kütahya-salihli-didim-milas-bodrum-marmaris-datça-fethiye-denizli-afyon-esk.

Haşmet bey, gerçekten de keyifli bir gezi idi. Hocam bir ayı geçkin bir süredir İstanbul'dayız, gezi notları yanımızda değil ama hatırlayabildiğimiz kadarı ile ;
2700-2800 km civarı yol yapmıştık, konaklama için kamping kullanmadık, kamp dışı gezmeyi seviyoruz, kaplıcalardan faydalanıyoruz.
Geziye çıkmadan önce müzekart alıyoruz ve ören yerleri-müzeler vb için ekstradan harcamamız olmuyor, yakıt dahil toplam masrafımız 2600 TL civarındaydı.


Atatürk evini beğenerek gezdik, dedenize rahmet olsuni
Selamlar, sevgiler.
 

Ynt: Kafa Nereye Biz Oraya, 58 Günde Kütahya-salihli-didim-milas-bodrum-marmaris-datça-fethiye-denizli-afyon-esk.

Gezinizi bir solukta bitirdim. Gerçekten çok güzel olmuş. Ellerinize, gönlünüze sağlık. Başlıktaki Afyon yazısı dikkatimi çektiği için incelemiştim. Cumhuriyetimizin kazanıldığı topraklara da uğrayacağınızı sanmıştım. Ancak bu bölgeyi es geçmişsiniz. Bir Afyon' lu olarak buralara da gelmenizi Büyük Taaruzun başladığı başta Kocatepe olmak üzere bir çok gezilecek yerleri de ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Selamlar.
 

Ynt: Kafa Nereye Biz Oraya, 58 Günde Kütahya-salihli-didim-milas-bodrum-marmaris-datça-fethiye-denizli-afyon-esk.

Mehmet Ali bey teşekkürler.
Bizim de hoşumuza giden bir geziydi, başlık kısmına gezdiğimiz ilçelerini yazmak yerine Afyon yazmıştım ve haklısınız biraz yanıltıcı olmuş,
Afyon'a geldiğimizde pek vaktimiz kalmamıştı ve Kocatepe'ye çıkalım istedik ama geç kalacağımızı düşünerek, Afyon'u doya doya gezmek istediğimiz için yarı yoldan geri döndük.
Afyon gezisi planlarımız arasında.
Selamlar.
 



Fotograflar olmadan bazı bölümleri anlamak güçleşiyor diye ilk mesajdan başlayıp, alıntı yaparak elimdeki fotograflari tekrar yüklemeye çalışacağım, haydi bakalım kolay gelsin

Merhabalar,
Önce kısa bir kaç bilgi, eşimle birlikte bazılarının minimalist yaşam tarzı dediği bazılarının gönüllü sadelik diye isimlendirdiği ama sonuçta mevcut olanla yetinip , mümkün olduğunca az eşya ve araç-gereç kullanarak yaşama ve gezme alışkanlığımız, hikayesini yazmaya başladığımız bu gezide çok işimize yaradı.

30 Ağustos 2013 günü başlayıp 26 Ekim 2013 tarihinde biten, 58 gün süren ve yaklaşık 2800 km'lik bir rotayı kapsayan bu gezimiz daha önceleri gerçekleştirdiğimiz 3-5 günlük gezilerimizden çok farklı ve unutamayacağımız bir ilk oldu bizim için.

30 Ağustos günü öğleden sonra yola koyulduk, yol üzerindeki bir iki supermarketten aklımıza gelen temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak alış verişimizi yaptık, eksikleri gördükçe tamamlarız dedik ve yola devam.

Rotamızdaki ilk etabımız Kütahya-Salihli-Ödemiş-Didim.


Didim'e bir an önce varabilmek için, yolumuz üzerinde, görülmesi gereken bir çok yeri yokmuş gibi geçip gidiyoruz, çünkü ilk torunumuz Batu ( ve tabii ki annesi-babası) ile birlikte 1 haftalık, ilk tatilimizi kaçırmak istemiyoruz.

Kütahya'ya doğru yol kenarında gördüğümüz bir çeşmede ufak çaplı temizlik işi.


Kütahya Ilıcasına öylesine bir uğrayıp yola devam ediyoruz, nasıl olsa yakınımızda yine geliriz

 

Hava kararınca Salihli-Durasıllı yakınında bir petrol istasyonunda, çiçeklerle çevrili bir alanda park ettik.
Yemek faslından sonra erkenden uyku modu.

Sabah pırıl pırıl bir güne uyandık, arılar bizden çok daha önce uyanmışlar ve çalışmaya başlamışlar.
Gayet temiz, bakımlı petrol istasyonunda ihtiyaçlarımızı giderdikten sonra depoyu doldurup harekete geçtik.


Salihli'yi ucundan, köşesinden de olsa görelim düşüncesi ile istasyon çevresinde biraz turluyoruz.
İstasyon binası hoşumuza gidiyor, estetiği olan böyle eski taş binaları seviyoruz


 

Salihli'nin içinden Bozdağ'a doğru tırmanmaya başlıyoruz, manzara güzel,



Kahvaltımızı gürültüden, patırtıdan uzak, mis gibi bir havada yapalım diyoruz






Bu rotayı izlememizin sebebi, sevgili Ülker abla ve Yavuz abinin (Egeli) bir gezilerinde tanıttıkları ve hoşumuza giden Birgi'yi görebilmek.
 


Ve Birgi'deyiz, hemen girişte bütün heybetiyle dikilen Mestan Efe'ye koşuyorum,


“ -Mestan Efem, Mestan Efem” ama duruşunu hiç bozmuyor, eee, ne de olsa efe, tabi ki benimle muhatap olacak değil ya..

Şaka bir yana memleketimize hizmet etmişlerin cümlesine minnet ve şükran ile teşekkür ediyoruz.


Neyse, Birgi denince ilk akla gelen, deri tüccarı Şerif Ali Ağa'nın (Çakırağa) konağını kolayca buluyoruz ve hangi tarafına bakacağımızı şaşırmış bir vaziyette geziyoruz.


 




Çakır Ağa'nın biri İstanbul'lu diğeri İzmir'li 2 hanımı varmış ve birisinin odası istanbul diğerinin odası İzmir manzarası ile süslenmiş






 
Son düzenleme:

Konak fotograflarına devam..





Bir tane de özel odası varmış ağamın, nasıl derler kilt sistemi özel, hazine dairesi gibi..



Konaktan ayrılıp sokakları turlarken burnumuza gelen tahrik edici kokunun kaynağını buluyoruz ve mis gibi Birgi Peksimetini, henüz birinci fırınlanması sonrasında sıcacık ve yumuşacık iken ele geçiriyoruz. Bu peksimetin özeliği 2 kere fırınlanması imiş, 2. fırınlamadan sonra taş gibi sert bir yapıya dönüşüyor, ister kırıp sert olarak, çatur çutur yiyebiliyorsunuz, isterseniz su veya süt ile yumuşatıp.

 

Birgi'de görülecek çok yer var, Umurbey heykeli, UmmüSultan Türbesi, Aydınoğlu Mehmet Bey Camii sadece birkaçı.






 
Son düzenleme:

Aydınoğlu Mehmet Bey Camii ilginç yapısı ile dikkat çekiyor.Alışageldiğimiz camiler gibi kubbeli değil, ahşap sütunlar üzerine inşa edilmiş ve içeriden bakıldığında birbirine paralel 5 sıra halinde ters V ( ^^^^^ ) şeklinde bir tavanı var, merdiven ile inilerek giriliyor.





Görevlinin anlattığına göre, el işlemeli ahşap minber kapıları çalınmış ve bir süre sonra İngiltere'de müzayede de satılırken tespit edilmiş ve 3 sene süren hukuk mücadelesi sonucunda tekrar geri getirilip yerlerine takılmış.


Caminin bir başka önemli özelliği de, camilerde görmeye alışık olmadığımız bir şekilde, dış duvarların bir köşesinde bulunan Selçuklu Aslanı.

 



Derken bu sevimli minik tutturmasın mı “ben de Birgi çocuğuyum, ben de Selçuklu Aslanıyım” diye.


Evet, sen de aslansın filan dedik de keyiflendi


ama bu sefer de yan taraftaki diğer ufaklık fesatlandı ve bir süre sonra nereden nasıl geçti anlamadım ama engelleri aşıp yanımıza gelmişti.