marka aşkı, işin hastalık kısmını bir tarafa bırakırsak, her ne kadar ingilizler ve amerikalılar daha önce başlasada, bu işin babası şu an japonlar... siz hiç nikaraguada, yemende, afganistanda, peruda, pakistanda, afrikada orman çamur dağ kaya gezen saklanan ayrılıkçı gerillaların altında, nissandan, toyotadan başka araç gördünüzmü... nissanın, x-trailide, navarasıda, pathfinderide, toyotanın land-cruseri, mitsubishinin pajerosu ki bu araç paris-dakarı kimseye kaptırmaz... hakikaten zor şartlarda üzmeyen küsmeyen yormayan dişini tırnağına takan araçlardır.. cherokee, land rover nazlı araçlar bunlara göre.. tabiki ben discovery gibi hatta defender gibi araçlara kötü demem.. ama bu işin kabullenmesi, pratiği bu.. sevsekte sevmesekte...
bana sorarsanız defenderi hiçbişeye değişmem ama onunla ailenizi alıp şehirde gezemezsiniz, tatile gidemezsiniz, ama bir x-trail restoranın, otelin otoparkında lüx araba karşılaması sağlarken, karda çamurdada bırakmaz.. efendim oda 1 metre çamurdan geçemez
))) e geçmesin zaten, ağır offroadsa, nissan petrol al modifiye et.. eski kasa cruser al... cj5 al
uzun lafın kısası, erkek erkeğe konuşurken, eşimizi, oto koltuğundaki yavruyuda düşünmeliyiz, herşeyin orta yolu var...
saygılar