osiris12
Ana Kamp
Merhaba sevgili off-road dostları.
Size hafta sonu gerçekleştirdiğimiz bir off-road gezisini anlatmak istiyorum.
24 Ekim 2009 Cumartesi günü iki arkadaşımla daha önce uzun ve yorucu yolculuklarla ve yaya olarak defalarca gittiğimiz Malepetra Kayalıkları (Yunanca büyükkayalık) bölgesine gitmeye karar verdik.
Daha geçen yıl aralık ayında yaya olarak yaptığımız yolculukta bu bölgede bir domuz sürüsüyle (30 - 40 civarı) karşılaşmıştık. Domuzlar uzaktan onları ilk farkeden benim çığlığımla durmuşlar (yaklaşık 50 mt. mesafede) ve geldikleri yöne doğru geri dönerek kaçmışlardı. Tabii biz de aksi yöne![Smile :smiley: :smiley:](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
Çamur ve bozuk orman yolu kayalıkların bölgesine doğru eski bir tali yola ayrılıyor. Bu yol yıllar önce orman kaçakçılarından korumak üzere kum dökülerek kapatılmış olduğundan tamamen off-road hale dönüşmüştü. Üzerinde yer yer ağaç fidanları bile büyümeye başlamış ama genel olarak böğürtlen ve diken çalılıklarıyla tamamen kaplanmış durumdaydı.
Gözümü kırpmadan aracı bu tali yola soktum. Sonradan bu kararın cezasını her tarafı çizilen aracımın pişmanlığıyla ödeyeceğimi bilmiyordum.
İlerlemeyte başladık. Daha 100 mt. gitmeden yolun çok problemli olduğunu anladık. Ama artık aracı geri geri çıkarmak da göze alabileceğimiz bir şey değildi.
500 mt. sonra yıkılmış bir kavak ağacı bize "sizi gidi" der gibi işaret parmağını sallıyordu. Hemen çalışmalara başladık. İnce dalları keserek veya kırarak kalın olanları da sürükleyerek gövdeden ayırmaya çalıştık.
En son kalan dalların üzerinden geçme konusunda Grand Vitaram hiç tereddüt etmedi. Tabii ben de...
3..4 km. sonra Malepetra kayalarındaydık. Ama GV çiziklerle dolmuştu. "Ne yapalım, nasılsa birgün çizilecekti...." demekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Arkadaşlarım benden daha çok üzüldüler. Onları teselli etmek de yine bana düştü.
Kayalıklardaki geziler ve fotoğraf çekme sonrası geri dönme şansımız olmadığından yola devam kararı aldık. Nasılsa başka bir yola çıkacaktık.
Yolun bu bölümü kaylıklardan aşağıya tatlı bir eğimle ama doğal olarak sel oluklarıyla doluydu. Aşağıdan gelen su sesi bizi kendine doğru çekti adeta.
En zorlu ve çamurlu bölüm yaklaşık 5 km. daha sürdü ve nihayet artık sabrımızın da tükenişe geçtiği anda orman yoluna kavuştuk.
Biraz sonra harika bir piknik alanı ve şelalerin olduğu bir bölge bize günün süprizini yaşattı.
Burada biraz dinlendikten sonra eski ve sellerle yıkılmış köprüden dolayı kapanan bir alabalık üretme çiftliği ve restoranının yanından geçtik. Buraya da daha önce Sergen köyü yolundan geldiğimiz olmuştu.
Ancak dökülen hafriyatlar balçık çamura dönüşmüştü yol boyunca. Ama GV'nin 4L-Lock modu bizi bu yüzlerce metre devam eden çamurlardan tereddüt etmeden çıkarmayı başardı.
Sergen köyüne gelirken yolumuzu biraz değiştirip gölete uğradık. Sonrası artık on-road .....
Evet sevgili arkadaşlar, bu etabı şiddetle tavsiye ediyorum. Bölgeye gelen arkadaşlara da rehberlik ederim.
Şimdilik bu kadar diyelim. Eklerde bir kaç fotoğrafı paylaşıyorum.
Hoşçakalın.
[attachment=2][attachment=3]
Size hafta sonu gerçekleştirdiğimiz bir off-road gezisini anlatmak istiyorum.
24 Ekim 2009 Cumartesi günü iki arkadaşımla daha önce uzun ve yorucu yolculuklarla ve yaya olarak defalarca gittiğimiz Malepetra Kayalıkları (Yunanca büyükkayalık) bölgesine gitmeye karar verdik.
Daha geçen yıl aralık ayında yaya olarak yaptığımız yolculukta bu bölgede bir domuz sürüsüyle (30 - 40 civarı) karşılaşmıştık. Domuzlar uzaktan onları ilk farkeden benim çığlığımla durmuşlar (yaklaşık 50 mt. mesafede) ve geldikleri yöne doğru geri dönerek kaçmışlardı. Tabii biz de aksi yöne
Çamur ve bozuk orman yolu kayalıkların bölgesine doğru eski bir tali yola ayrılıyor. Bu yol yıllar önce orman kaçakçılarından korumak üzere kum dökülerek kapatılmış olduğundan tamamen off-road hale dönüşmüştü. Üzerinde yer yer ağaç fidanları bile büyümeye başlamış ama genel olarak böğürtlen ve diken çalılıklarıyla tamamen kaplanmış durumdaydı.
Gözümü kırpmadan aracı bu tali yola soktum. Sonradan bu kararın cezasını her tarafı çizilen aracımın pişmanlığıyla ödeyeceğimi bilmiyordum.
İlerlemeyte başladık. Daha 100 mt. gitmeden yolun çok problemli olduğunu anladık. Ama artık aracı geri geri çıkarmak da göze alabileceğimiz bir şey değildi.
500 mt. sonra yıkılmış bir kavak ağacı bize "sizi gidi" der gibi işaret parmağını sallıyordu. Hemen çalışmalara başladık. İnce dalları keserek veya kırarak kalın olanları da sürükleyerek gövdeden ayırmaya çalıştık.
En son kalan dalların üzerinden geçme konusunda Grand Vitaram hiç tereddüt etmedi. Tabii ben de...
3..4 km. sonra Malepetra kayalarındaydık. Ama GV çiziklerle dolmuştu. "Ne yapalım, nasılsa birgün çizilecekti...." demekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Arkadaşlarım benden daha çok üzüldüler. Onları teselli etmek de yine bana düştü.
Kayalıklardaki geziler ve fotoğraf çekme sonrası geri dönme şansımız olmadığından yola devam kararı aldık. Nasılsa başka bir yola çıkacaktık.
Yolun bu bölümü kaylıklardan aşağıya tatlı bir eğimle ama doğal olarak sel oluklarıyla doluydu. Aşağıdan gelen su sesi bizi kendine doğru çekti adeta.
En zorlu ve çamurlu bölüm yaklaşık 5 km. daha sürdü ve nihayet artık sabrımızın da tükenişe geçtiği anda orman yoluna kavuştuk.
Biraz sonra harika bir piknik alanı ve şelalerin olduğu bir bölge bize günün süprizini yaşattı.
Burada biraz dinlendikten sonra eski ve sellerle yıkılmış köprüden dolayı kapanan bir alabalık üretme çiftliği ve restoranının yanından geçtik. Buraya da daha önce Sergen köyü yolundan geldiğimiz olmuştu.
Ancak dökülen hafriyatlar balçık çamura dönüşmüştü yol boyunca. Ama GV'nin 4L-Lock modu bizi bu yüzlerce metre devam eden çamurlardan tereddüt etmeden çıkarmayı başardı.
Sergen köyüne gelirken yolumuzu biraz değiştirip gölete uğradık. Sonrası artık on-road .....
Evet sevgili arkadaşlar, bu etabı şiddetle tavsiye ediyorum. Bölgeye gelen arkadaşlara da rehberlik ederim.
Şimdilik bu kadar diyelim. Eklerde bir kaç fotoğrafı paylaşıyorum.
Hoşçakalın.
[attachment=2][attachment=3]