''Işığı Yanan Evler ''

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Sukuşu Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 7
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 4,454

Sukuşu

Moderatör
Mesajlar
536
Tepkime Puanı
4
Değerlerinize dikkat edin
Karakterinize dönüşür
Karakterinize dikkat edin
Kaderinize dönüşür


''Tıp fakültesini yeni bitirmiş,pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere,Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmişti. Gençtim , bekardım
Küçük bir beldeydi gittiğim yer.İlk gece bir eve misafir olmuştum.Tren istasyonun hemen yanında bir evdi.
Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş,sohpetler edilmişti.Üzerimde yol yorgunluğu,geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.
Saatler ilerliyor,ağır bir uyku beni içine çekiyordu.Ev sahibine birşeyde diyemiyordum.Bir müddet daha geçti;
yine hareket yoktu.Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak;
''Anneciğim sizin buralarda kaçta yatılıyor'' dedim
Hacıanne; '' Evladım treni bekliyoruz.Az sonra tren gelecek,onu bekliyoruz'' dedi
Merak ettim tekrar sordum; ''Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ''
Hacıanne:''Hayır evladım,beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.Ancak burası uzak yer.Trenden buranın yabancısı biri inebilir.Bu saatte,yakınlarda,ışığı yanan bir ev bulamazsa,sokakta kalır.
Buraların yabancısı bir geldiğinde ''ışığı yanan bir ev'' bulsun diye bekliyoruz.

Prof.Dr. Saffet Solak'ın bir hatırası



Konya Ovası'nda ya da başka bir yerinde Türkiye'nin trenden inen yabancılar için''ışığı yanan evler''
yerinde hala duruyormudur ?

Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlarmı ?

Aç köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı?

Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler ?



Bu güzel insanlar atlarına binip gitmişler.

Bizler,atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir medeniyetin yetimleriyiz.

Şair şöyle diyordu; ''Güzel insanlar,güzel atlara binip gittiler''


Ey yurdumun güzel insanları
Neredesiniz???????
 

Etiketler
Ynt: ''Işığı Yanan Evler ''

Sukuşu' Alıntı:
Konya Ovası'nda ya da başka bir yerinde Türkiye'nin trenden inen yabancılar için''ışığı yanan evler'' yerinde hala duruyormudur ?

Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlarmı ?

Aç köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı?

Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler ?

Bu güzel insanlar atlarına binip gitmişler.

Bizler,atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir medeniyetin yetimleriyiz.

Şair şöyle diyordu; ''Güzel insanlar,güzel atlara binip gittiler''

Ey yurdumun güzel insanları Neredesiniz?

Çok güzel bir konu vede gerçekten her insanın kendine sorması gereken bir soru...kendine vede çevresine...Neredeyiz?

Böyle güzel bir konuya değindiğiniz için şahsen çok sevindim...Teşekkürler Ayça Hanım...

Bakın dostlar Yaşar Kemal 'Demirciler Çarşısı Cinayeti' Romanında ne diyor;

Demirciler Çarşısı Cinayeti

Dünyayı dolaşan genç adam güzel bir şehre geldi. Gözleri Emir Sultanın gözlerine benzerdi. Kaşları çatık, rengi yanık sarı, kalın dudakları soluk. İnce, uzun boylu. Erkeğin yakışıklısı dünyadaki en güzel yaratıktır. Dünyada bir arap atının tayı güzel olur, bir de erkeğin yakışıklısı. Genç adam atından indi, baktı ki bu şehir başka, öteki şehirlere hiç benzemiyor.

Şehrin insanları dünyanın en kanı sıcak, en cana yakın insanları. Konuk için dersen deli divane oluyorlar. Fıkarası yok gibi, zengini de cömert. Bet bereket dersen yedi iklim dört bucaktan taşıyor. Bütün şehrin insanlarının yüzyıllardan beri büyük bir mutluluk içinde oldukları besbelli. Bura halkının hiç mi hiç bir şeyden şikayetleri yok. Bir şikayetleri varsa o da ölümden.

Herhal ölüm bile güzel olur bu şehirde. Yolcu böyle düşündü.

Bu şehirde bir de çok güzel atlar vardı. Küheylan, seklavisi, cins cins, don don. Dorusu doruların en parlağı, alı kırı, kulası, abeşi, demirkırı, yağızı da öyle. Burada atların donları da bir başka. Her bir atlar ki tüyleri yıldır yıldır. Her birisi sürmeli gözlü ceren gibi. Tıpkı.

Adam bu güzel şehre, bu iyi insanlara, bu cins atlara hayran kaldı. Bu şehirde bir süre kaldı. Sonra ayrıldı. Bundan sonra da nereye gittiyse, kimi gördüyse yıllar yılı bu şehri, bu insanları, bu atları söyledi. Dilinden düşürmedi. Hayranlığını bir ömür dile gitirip, bütün insanları da bu şehre hayran kıldı.

Adam çok yaşlandı. Günlerden bir gün kendi kendine dedi ki, ölmeden, şu güzelim dünyayı terketmeden varayım da o güzel şehri, o iyi insanları, o soylu atları bir daha göreyim de, hiç olmazsa, şu dünyadan ağız tadıyla ayrılayım.

Ora senin, bura benim günlerce yol tepti, bir sabah iyi insanların, güzel atların mutlu şehrine geldi.

Geldi ki ne görsün, şehir ne o eski şehir, insanlar ne o eski insanlar, atlar da yok. Her şey değişmiş, her şey bambaşka.

O eski konuksever, her bir sözleri cana can katan kişiler verdiği selamı bile almıyorlar. Geldi ki ne görsün, yalnız selamını almamak değil, yüzüne bile bakmıyorlar. Yüzleri kara, karanlık, mutsuz.

Şehrin büyük çayırları, ovası, tarlaları, ahırları da bomboş. O ceren gibi atların imi timi yok.

Adam şaşkınlığından, kederinden ne edeceğini bilemedi. Beli büküldü. Issız, yıkık, bir örene dönmüş şehri lal-ü ebkem dolaşırken o eski, mutlu günlerden kalmış yaşlı bir adama rastladı. Adam sırtını bir hanın yıkık duvarına vermiş, güneşleniyordu. Ak sakalı kir içinde, kızarmış hastalıklı gözlerine sinekler üşüşmüş.

Kederinden dişleri kenetlenmiş, sakalı ak, sakalı kirli, aydınlık yüzlü, geniş alınlı duvar dibinde güneşlenen yaşlı adama sordu:

"Bir zamanlar bu şehirde konuksever, sıcak yürekli, dost canlısı iyi insanlar, ceren gibi, kırmızı mercan gözlü, uzun boyunlu, kalem kulaklı, suna gibi cins atlar vardı. Onlara ne oldu?"

Yaşlı adamdır ki, azıcık doğruldu, ak saklı kirli, titredi, yüzü eski bir ışıkla parıldadı, derin bir aaah dedi, ciğeri söken. Aaaah! Duvara sırtını iyice verdi.

Neden sonra gözlerini açtı:

"O iyi insanlar," dedi, "o güzel atlara bindiler çekip gittiler... Aaaah! Aaaaah! Aaaaaah!"

Yaşar KEMAL
 

Ynt: ''Işığı Yanan Evler ''

Demem Şu ki Sevgilim

Demem şu ki sevgilim
Bir yerinde yaşamın
Birileri
Bittiğini anlatıyorsa durmadan sevdaların
Ve az biraz,
Tutunduğumuz yerinden
Basıyorsa yüreğimize
Direnmek gerek
Direnmek gerek ki hem de nasıl
Hani diyor ya Usta;
“o iyi insanlar,o güzel atlara binip gittiler”
gitmemişler...
gittilerse de dönmüşler
sevdaları zulalarında
konuşacakları günü beklemektedirler

Tayfun TALİPOĞLU
 

Ynt: ''Işığı Yanan Evler ''


Ben o kadar iyimser değilim açıkçası ......
Artık öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bırakın tanımadığınız birini evinize almayı ; Yolda yürürken yanınıza yaklaşan biri olduğunuzda otomatik olarak aklınıza gelen düşünceler''acaba gaspmı edecek, organlarımın
peşindemi? ''gibisinden ipe sapa gelmez düşünceler kaplıyor insanın içini ...
O zamanlarda yaşamak vardı yaaa yetişemedik.
 

Ynt: ''Işığı Yanan Evler ''


''Tıp fakültesini yeni bitirmiş,pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere,Konya'ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmişti. Gençtim , bekardım
Küçük bir beldeydi gittiğim yer.İlk gece bir eve misafir olmuştum.Tren istasyonun hemen yanında bir evdi.
Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş,sohpetler edilmişti.Üzerimde yol yorgunluğu,geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.
Saatler ilerliyor,ağır bir uyku beni içine çekiyordu.Ev sahibine birşeyde diyemiyordum.Bir müddet daha geçti;
yine hareket yoktu.Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak;
''Anneciğim sizin buralarda kaçta yatılıyor'' dedim
Hacıanne; '' Evladım treni bekliyoruz.Az sonra tren gelecek,onu bekliyoruz'' dedi
Merak ettim tekrar sordum; ''Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ''
Hacıanne:''Hayır evladım,beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.Ancak burası uzak yer.Trenden buranın yabancısı biri inebilir.Bu saatte,yakınlarda,ışığı yanan bir ev bulamazsa,sokakta kalır.
Buraların yabancısı bir geldiğinde ''ışığı yanan bir ev'' bulsun diye bekliyoruz.

Prof.Dr. Saffet Solak'ın bir hatırası

:smiley: Çok güzel
 




Ynt: ''Işığı Yanan Evler ''

Bu insanların evlerini ışığı değil ,yüreklerinin ışığı yanıyor.Korkuda, korktuğunuzu başınıza getirmekten başka birşey değildir.Başına gelmeyen birşeyi korku haline getirmekte anlamsızdır..Yüreği aydınlık insanlar eskilerde de vardı,şimdide var sadece ışığı açık tutanlar görünür..Açık tutmayanlar da malum..Tek sorun o güzel insanlar,o güzel atlara binip gitmesin. :smiley:
 

Ynt: ''Işığı Yanan Evler ''

O cümle tam olarak şöyledir.

Her nekadar Yaşar Kemal in romanında bahsedilirsede aslına bakarsanız bir halk söylencesidir.Zamanın behrinde doğuda at ticareti yapılmaktadır ve insanlar kaliteli at almak için bu yöreye gelmektedirler. Vatandaşın biri uzun bir aradan sonra yöreye gelir ve at almak istediğini belirtir. Eski ticaretlerinden aklında kalan "dürüst" alışveriş imajı aynen sürmektedir. Gençten adamlar olmayacak atlara olmayacak rakamlar talep ederler. Ne atlarda ne de alışverişin doğasında kalitenin esamesi okunmaktadır. Yorgundur, köyün meydanına gelir kahvede bir dedenin yanına oturur ve durumu anlatır... "eskiden böyle değildi" der ve dede "o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler" der.
At ticareti ,nallama ,semer vs işlerle ermeniler ugraşırdı eskiden.Türklerin yapmadığı işlerdi bu türler.Hatta bu konuda savaş hikayeleride vardırki bu ayrı konu.
Ancak bu konu Yaşar Kemal in kitabında farklı anlamlar kazanmıştır.Zira giden güzel insanlar beylerdir ve feodal bir düzenin temsilcileridir, yeni gerçeklikte beylerin gidişi yeni bir düzenin başlangıcıdır.

Beylerin gidişinden sonra toprak başka şekilde işlenmekte,yaşamlar başka şekilde kurulmaktadır.

Yaşar kemal in üzerine sıkça düştüğü göçmen aşiretlerin kaderleri de belli olmuştur onlar artık yeni yeni gelişen çukurova sanayiciliğinin kurbanlarıdır. Gidenlerin bu şekilde güzel anılması fazla romantiktir.Aslında ironiktirde.


Peki benim anladığım nedir bu cümleden;sanırım özlem duygum.Belkide geri dönüp herşeyi tekrar yaşamak isteğim aynı sorunlarlarla karşılaşınca bu sefer dogrusunu yapma arzum.

Oysa ışığı açmak yerine,fareler gibi karanlığı seviyoruz artık.Çünki değişim öyle bir sarmışki etrafımızı, 30 yıl sonra torunlarımızın anlattığı o güzel insanlar biz olacağız.fare gibi yaşamaktaki başarımızla üstelik.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,745
Mesajlar
1,523,076
Kayıtlı Üye Sayımız
166,561
Kaydolan Son Üyemiz
Alkan033

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst