Hollanda Ve Belçika Gezisi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan irfan57 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 40
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 11,209

Etiketler
Sayın Haşmet bey paylaşımınız için teşekkür ederim.
Almanya da bizim çay içmemiz gibi onlarda çok kahve içiyorlar.
Maden ocağı kapanıp herkes işi bırakınca anı olarak çalışanlar kullandıkları kahve taslarını asmışlar. Ama detaylı öğrenip yazacağım.
Selsmlar.
 

Paylaştığım resimler belediye meclisinin sokak isimlerini verdiği karar metni.
13 sokaktan üçüne Türk ismi vermişler.
Vatan, Dostluk ve Huzur.
 
Son düzenleme:


Böylece gezi yazınızdan 2 farklı şeyi daha öğrenmiş olduk; o bölgede sokaklara Türkçe isimler verildiğini (Bu bence orada çalışan emektarlara büyük bir onur vermiştir) ve kupaların da manevi anlamını...
Teşekkür ediyorum, sağlıcakla kalın bol bol gezip bizlerle paylaşın
 



Hollanda’ya bir kaç defa gittim ama hiç lale mevsimine denk gelmemişti. Güzel resimleriniz ve detaylı anlatımınız sayesinde gitmiş gibi oldum. Irfan Bey çok Teşekkürler.

Kuzey denizi kıyılarındaki setlerin üzerinde yürümenin her karavancıya nasibolmasını dilerim.

Resimlerden birinde gördüğüm atlı arabalar Avrupa'nın bir çok ülkesinde hoşa giden görüntüler. Bakımlı atlar ve güzel arabalar. Türkiye’de atların bakımlı olmasını sağlamak yerine tümüyle yasaklanmasını anlamakta zorlanıyorum.
 


Hüseyin abi yorumunuz için teşekkür ederim.
Yazımdada belirttiğim gibi lale bahçelerini gezmek için nisan ayı tercih edilmeli.
At arabaları ve sahil boyunca yapılan o setleri görünce ah çekmemek elde değil. Bizim insanımız atı da sahilide ranta dönüştürmüş devlette seyretmiş,
halada seyrediyor. Sinop ta oturduğumuz sitenin önü deniz fakat para ödemeden sahile inemiyorsunuz. Sahiller aslında devletin ama devlet yok ortada.
At arabalarıda bazı şehirlerimize has yaşatılması gereken güzel bir kültürümüz ve o şehrin tanıtımı içinde çok önemli. İnşaallah bir gün arzu ettiğimiz fankındalık oluşur.
Tanıtım deyince geçen hafta Edirne deydim. Selimiye zaten Edirne nin tanıtımı için yeterli. Gelen turist önce oraya geliyor sonra şehrin diğer yerlerini geziyor. Caminin yanında belediyeye ait paralı park yerine
Park ettik. Benden başka bir İtalyan ve birde Alman karavancı da geldi. Park yerinde karavandan çıkıyoruz isportacılar etrafımızı sarıyor, karavana geliyoruz keza gene öyle. Biz hadi alışkınız biraz bari yabancıya yapmayın. Adamlar bunaldı fazla kalmadan gittiler.
Herkes gibi bizde gittiğimiz gördüğümüz iyi yada kötü şeyleri yazıp paylaşıyoruz. O iki karavancıda muhtemelen Selimiye nin muhteşem mimarisinden ziyade karşılaştıkları bu manzaradan bahsedeceklerdir paylaşımlarında.
Vesselam yapacak çok işimiz var
daha. Sağlıcakla kalın.
 

Irfan Bey Edirne’den anlatıklarınız Alman Karavanforumda (Wohnmobilforum de) dile getirilen bir konuyu aklıma getirdi. Konuyu fazla dağıtmadan kısaca anlatmak isterim. Bu konular Türkiye’de iç ve dış turizmin gelişmesi için önemli konular.
Batı Karadenizi ( Istanbul-Iğneada ) gezen bir Alman karavancı gezi anılarında, sahilde park edilebilecek yerlerin satıcılar tarafından kapatıldığını ve istediği bir çok güzel yerde duramadığını yazıyordu. Satıcıların ekmek parası kazandığını anlıyorum ama hem satıcıyı hem de sahilde dinlenmek isteyenleri memnun edecek çözüm bulmak lazım.