Hiroşima

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Solana Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 6
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 9,673

Solana

Kamp II
Mesajlar
320
Tepkime Puanı
2
http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=17773.0 linkinden devam ;)

4 Haftalık Japonya seyahatimizde Hiroşima'yı programımıza katmamıştık... Ancak 1 günümüz artınca ve elimizde Japon Railway Pass (tren pass kartı) olunca, bulundugumuz sehir Okayama'dan 200 km. mesafedeki Hiroşima'yı görmeye karar verdik (1 günlüğüne de olsa)... Hızlı tren Shinkansen ile 200 km'yi 40 dakikada alıyoruz...

Hiroşima istasyonuna gelince önce Turizm bürosuna uğrayıp sehir haritası alıyoruz.. Genelde Tren istasyonlarında turizm büroları var. Ancak küçük yerlerde ingilizceyi az bilenlere rastlanabiliniyor.. Yine de, gönüllü calışan bu kişiler, yardımcı olabilmek için çok gayret gösteriyorlar...

Tramvay ile şehir merkezine inmek en kolay yoldu.. Biz de zaten Japonya'da bu halk ulaşım araçlarına binmeye çok alışmıştık.

Hiroşima şehri, yabancı turistler tarafından Japonya'nın en çok ziyaret edilen yerleri arasında... Sebebi kolayca tahmin edilebilir :smiley: Atom bombasının insanlar üzerinde denendiği ilk kent... Bu ilk deneme(!) yetmemiş gibi, Amerikalılar 3 gün sonra, 9 Agustos 1945'te Nagasaki'ye de atıyorlar bombayı...

229_resize.jpg


Hiroşima, 6 Ağustos 1945'te yeryüzünden tamamen silinmiş... Bunu gayet açık olarak, gezdiğimiz “Barış Müzesi”nde gördük... Bu yeryüzünden silinme, neredeyse tüm yaşayan canlıları ile birlikte oluyor... 20 yıl boyunca şehirde, atom bombasının yarattığı yıkım ve radyasyonun etkisiyle yaşam zorlukla sürüyor... 80'li yıllardan itibaren şehir yeniden gelişiyor ve bugünki ışıklı, renkli halini alıyor.. Ama eski Hiroşima'nın hiçbir zaman bir daha geri gelemeyeceğini görebiliyoruz...
 

Ynt: Hiroşima


ABD, savaşta olduğu ve yenilgisi kesinleşmiş Japonya'yı bir an önce teslime zorlamak için atom bombası kullanmayı seçiyor... Ama bu seçim aynı zamanda “bilimsel” bir deney de. :p Amerikalılar önceden denemelerini çölde 27 temmuz 1945'te yapıyorlar...

Japonlar, yenilmiş olmalarına rağmen, kendi adalarında teslim olmaya yanaşmayacakları için, Japonya'ya asker çıkarılması gerekiyor... Savaş sonrası güç paylaşım kavgasına çoktan başlamış olan ABD ve Sovyetler bir egemenlik yarışını da Japonya üzerinde yapıyorlar... ABD'ye göre; henüz atom bombasına sahip olmayan Rus'lara gözdağı vermek ve Japonya'da hak iddia etmelerinin önüne geçmek için Japonların bir an önce teslim olmaları gerek...

Hiroşima, bombanın atılacağı 4 aday şehirden biri... Bomba atılmadan birkaç gün önce son karar veriliyor... Bombanın atılmasından önce, bilim adamlarının önceden Japonya'ya uyarı yapılması gerekliliğinin ısrarlı talepleri kabul görmüyor... 6 Agustos 1945 sabahı Hiroşima'da gökyüzünün açık ve bulutsuz olması bu şehrin ve insanlarının kaderini belirleyen son etmen oluyor...

147_resize.jpg


Amerikalıların, -ki pek sevimlilik meraklısıdırlar- :p sevgi ile “Little Boy” adını taktıkları yaklaşık 2-3 metre boyutlarındaki bomba saat 8.15'te Hiroşima üzerine bırakılıyor ve yere 580 metre kala da patlatılıyor...

134_resize.jpg


Bombanın patlama merkezi ve çevresinde bir anda milyonlarca derecelik bir ısı oluşuyor ve 90 bin kişi o anda ölüyor. Binalar eriyor, kül haline geliyor...
Yaralananlar ise ölenlerden daha şanssız.. Vücudunun yarısı, bir kısmı yanmış insanlar 3-4 gün o hiçliğin ortasında can çekişiyorlar, çünki onlara yardım edecek herkes ölü veya yaralı... Atom bombasının yaydığı ısı o denli yüksekki, ölen insanların gölgeleri taşa yapışıyor...

149_resize.jpg


143_resize.jpg


144_resize.jpg


3 gün sonra Nagasaki'ye atılan bomba sonrası, Japon hükümeti teslim oluyor... Yoksa üçüncü-dördüncü-beşinci bombaları atmaktan kaçınmayacakları çok açık Amarikalıların...

Atom bombasının etkileri birkaç günde geçmiyor... Bombadan bir hafta sonra, felaketi hiç yara almadan atlatmış insanlar (merkezin 2-3 km dışında bulunanlar) birdenbire büyük acılar içinde ölmeye başlıyorlar... Bunun radyasyon zehirlenmesi olduğu neden sonra anlaşılıyor... Ölümler 4 ay boyunca sürüyor... Bombadan 8-10 yıl sonra -daha çok çocuklarda- kan kanseri vakaları başlıyor... Binlerce çocuk haftalar, aylar içerisinde ölüyor... Bunu yetişkinlerde diğer kanser türleri takip ediyor... Anlatması çok zor bir vahşet...

150_resize.jpg


151_resize.jpg


154_resize.jpg
 

Ynt: Hiroşima

048_resize.jpg


052_resize.jpg


066_resize.jpg


Atom bombasının patlatıldığı noktanın tam altında kalan eski fuar ve toplantı binası iskelet halinde ayakta kalan tek bina oluyor... “A-Bomb Dome” adını verdikleri bu binayı nükleer bombaların yaratabilecekleri felaketleri uyarmak için bir tür uyarı anıtı olarak tutuyorlar... Bu binanın hemen yanında, bomba öncesi Hiroşima'nın en canlı mahallesinin yer aldığı adacıkta, “Barış Parkı” var... Burada anıtlar, kitabeler yer alıyor... Ortasında Barış Müzesi...

044_resize.jpg


140_resize.jpg


091_resize.jpg


096_resize.jpg


Turna Kuşu,uzun ve saglıklı yaşamın sembolü... 12 yaşında kanser olmuş kız çocugu yattığı hastanede bu kuşun 1000 tane origamisini yaparsa yaşayacağı inancını taşıyor... Ancak bininciyi yapamadan ölüyor... Bunun üzerine Japonya'dan ve bütün dünyadan bu kuşun origamisi yapılıp gönderiliyor... Bu parka da bir daha bombalar atılmasın diye bu kuşun barışı temsilen anıtı yapılıyor..
 

Ynt: Hiroşima


Barış müzesinde 1982 yılında hazırlanmış bir video filmi izledik...Bizzat o günleri yaşamış ve hayatta kalabilmiş kişilerin hikayeleri anlatılıyordu bizzat kendi agızlarından... Bu insanlık vahşetini, gözlerimizden süzülen yaşlara engel olamayarak izledik... Filmin sonu ise şöyle bitiyordu; “Şayet bir nükleer deneme daha olursa onun filmi olmayacak...”

168_resize.jpg


088_resize.jpg


087_resize.jpg


Japonlar her gün binlerce okullu çocuklarını bu parkta ve müzede gezdiriyor... Öğretmenleri her anıtın önünde hararetle kimbilir neler anlatıyor... Bu insanlık ayıbı, bu insan yavrularına nasıl anlatılır ki !!... Nazım Hikmetin şiiri, Zülfü Livaneli bestesi; 'Hiroşima'da Kız Çocuğu' hep kulağımda ve dilimdeydi... “Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler...”

Japonya'yı hafızama, gönlüme ve bir daha gidip görüleceklerin (gezilmemiş yerlerini görmeye) arasına eklemiş olarak İstanbul'a dönmüş bulunuyorum...
Görüşmek üzere ;)
 

Ynt: Hiroşima

benim hala anlamakta zorlandigim sey, japonlarin nasil olup da bugun abd'ye saygi duyduklari ve bir amerikan ozentisi icinde olduklari...
kendilerini amerikalilardan cok cok daha fazlasiyla ispat etmis bir ulus olduklarina hic kusku yok, kultur olarak da, gelismislik olarak da onlardan kat be kat ondeler ama nedense iclerinde nefret yerine oykunme var... ilginc
 



Ynt: Hiroşima

Sevgili Teejay,
Öykünme konusu o kadar basit değil.
Birincisi Japon'lar da konu savaş olduğunda pek masum değiller. 1937'deki Nanjing katliamı (200.000 bin kişi!) var, Mançurya ve Kore'de yaptıkları var. Yani sadece savaş suçu ve vahşet açısından bakılmamalı.
İkincisi, Japon kültüründe -sanıyorum- sürekli nefret, sürekli öfke bilinmiyor; gerçekten Zen düşüncesini -diğer bir çok uzakdoğuya özgü düşüncelerle birlikte- 1500 yıldır toplumsallaştırmışlar. Başka bir galakside gibi yaşıyorlar. Daha doğrusu bize öyle geliyor.
Üçüncüsü, benim anlamadığım, 1860'lı yıllara kadar gerçekten tamamen dışa kapalı (çünkü yasak) olan bir toplum, nasıl 30-40 yılda güçlü bir donanma sahibi oluyor ve 1905'te Rusları savaşta alt ediyor ve ondan sonra arkasına bakmıyor. Bu -teknolojik- ilerleme dürtüsü ilginç.
Dördüncü olarak da, bizim gözlemlediğimiz, ortada bir öykünmeden çok, yabancı olan bazı şeyleri olağanüstü orijinal bulma olayı var. Alışveriş merkezleri yapay bir İtalyan kasabası havasında olabiliyor, birçok lokantalarında (İspanyol, İtalyan, Hint gibi) o ülkelerin tarzlarını aşırıya kaçacak kadar abartıyorlar. Ama gündelik hayatta teknolojiyi kullanmaları Batı ile kıyaslanamayacak kadar yoğun. Yani ortalama Amerikalı, Japonların gündelik hayatta kullandıkları teknolojiye "öküz trene bakar gibi" bakabilir ancak.
Son olarak da, unutmamamız gereken şey, Japon'lar kapitalist dünyaya mal ve hizmet üreterek bu zenginliklerine ulaştılar. Yani ABD ile aynı gemideler. Ama herşeye rağmen -dıştan görünen cilanın altında- kendi kültürlerine bağlı olduklarını ve onu diğer kültürlere üstün gördüklerini hissediyorsun. Yani bugün hiç bir Japon hala evine ayakkabı ile girmiyor, ortak kullanılan banyo ve havuzlara önceden temizlenmeden kesinlikle girmiyor ve de kimsenin girmesine izin vermiyor. Ve bunun gibi yüzlerce ayrıntı...
 

Ynt: Hiroşima

Sevgili Selim,
Oncelikle cevabin icin tesekkurler :smiley:
Japonlarin sutten cikmis ak kasik olmadiklarini ben de biliyorum, nitekim daha ancak birkac ay once Cin'den ozur dilediler yaptiklari katliam icin.. Ben 3 yil Japonlarla beraber calistim, ara sira bu konuyu tartisirdik, Amerikalilara hayranlik duyduklarini belirtirlerdi. Bir nevi 'bukemedigin eli opeceksin" zihniyeti de diyebiliriz ama bana gene de garip gelirdi bu. Tamam, affetmek baska sey, ama bastaci etmek bambaska.. Her ne kadar kulturlerine (eskisi kadar olmasa bile) bagli olsalar da, hala Amerikalilari kendilerinden cok ustun goruyorlar ve onlar gibi olmak istiyorlar. Tarihi galip gelen yazar, derler ya, sanirim Japonlar savasi kaybettikten sonra Amerikalilar ulkelerini isgal edince beyinlerini de kendilerine gore yikadilar. Japon arkadaslarimla sohbetlerimiz sirasinda ilgimi ceken sey, surekli kendilerini suclamalariydi, biz Pearl Harbour'u kolay hedef sanmistik, bunu yapmamaliydik, hezimeti hak ettik, bombayi hak ettik, gibi.. Kizim da Temmuz ayinda Japonya'daydi, bir ay sureyle bir aienin yanina konuk oldu, onun gozlemleri de, Japonlarin tarihleriyle ilgili asla konusmamalari olmus. Ya tarihleriyle ilgilenmiyorlar ve ogrenmiyorlar, ya da konusmaktan kaciniyorlar... Velhasil ilginc bir millet iste :smiley:
 

SON KONULAR - FORUM

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,904
Mesajlar
1,525,367
Kayıtlı Üye Sayımız
166,704
Kaydolan Son Üyemiz
Hamdi TURAN

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst