Hindistan'ın Slum Köylerinde Toplu İntiharlar...

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan Sukuşu Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 4
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 2,441

Sukuşu

Moderatör
Mesajlar
536
Tepkime Puanı
4
1997’de ‘tohum saklama’ uygulamasının küresel kapitalizmin baskısı altına alınması ve çokuluslu şirketlerin tohum tedarik kontrolünü ele geçirmesinden bu yana, Hindistan köylerinde 200 bin çiftçi canına kıydı.


2008’de Hindistan’da tam 16 bin çiftçi intihar etti. 2009’un şu zamana kadarki bölümünde ise canına kıyan çiftçi sayısı 2000’i geçti. 1997’den bu yana Hindistan’da hemen hemen hepsi böcek zehiri ile olmak üzere kendilerini öldüren çiftçilerin sayısı ise 200 bini aştı.

Toplu intiharların esas nedeni tekelci tarım şirketlerinin çiftçilere ait geleneksel ve melez tohumları ortadan kaldırarak, çiftçiyi kendi ürettiği suni tohumları satın almaya mahkum etmesi. 1998 yılında, Dünya Bankası’nın yapısal uyum politikaları Hindistan’ı, tohum sektörünü Cargill, Monsanto ve Syngenta gibi küresel şirketlere açmaya zorladı. Küresel şirketler girdi ekonomisini bir gecede değiştirdiler. Çiftçilerin saklanabilen tohumları, suni gübre ve böcek ilacı gerektirip saklanılamayan yüksek fiyatlı şirket tohumları ile değiştirildi. Öyle ki örneğin 1991 yılında bugüne kadar en fazla intihar yaşanan Vidarbha bölgesinde yerli cins tohumun kilosunu 7 ile 9 rupi arasında alabilirdiniz. Fakat 2002’de 450 gramlık bir poşet şirket tohumuna 350 rupi verir oldunuz. 2004 ise işler iyice ürkütücü bir hal aldı. Uluslararası dev tarım şirketi Monsanto, yapay tohumun 450 gramlık bir poşetini 1650-1800 rupi arasında pazarlamaya başladı. Daha sonra bu fiyat hükümetin “intiharları önlemek için alınacak tedbirler” kapsamında düşürülerek 900-1000 rupi civarına çekildi. Velhasıl, yabancı olmadığımız bir hikâye uyarınca çiftçilerin eskiden evlerinde ücretsiz olarak tuttukları tohumun, her yıl ekim mevsiminde yüksek maliyetlerle satın almak zorunda kaldıkları bir mala dönüşmesi, sonraki yıllarda hareketlenecek toplu intiharların yolunu açan başat sebep oldu.

Tarımdaki bu insafsız, hudutsuz yağmacılık, sağlık giderlerini de fırlattı. Eğitim masraflarını karşılayamayan evin genç fertleri de evlerine döndüler. Kalabalıklaşan aileler her geçen gün açlık tehdidi ile karşı karşıya kalmaya ve değil kredi borçlarını ödemek, yaşamda kalabilmek için gündelik kullanım eşyaları da dahil olmak üzere varını yoğunu satmaya başladı. Önemli bir kısmı böbreklerini sattı. Öyle ki melez/çoklu ürün yetiştiriciliğinden zorla koparılan bu insanlar topraklarında karınlarını doyuracak bir şey bulamaz oldular. Sözgelimi kiraladıkları tarlalarda tahıl, pirinç vs. üretmiş olsalardı bu denli açlıkla yüz yüze kalmayabilirlerdi fakat, neoliberal politikalarla yalnızca pamuk ya da vanilya üretmeye zorlanan köylüler, o klişe söylemin hakiki tezahürü ile “aç bırakıldı”.

Hint çiftçileri ölüme götüren bir diğer darbe ise Dünya Ticaret Örgütü’nün serbest ticaret politikaları sonucu ürün fiyatlarındaki hızlı düşüş oldu. Yoksul çiftçilerin ucuz üretim yapmaları engellenip, yüksek maliyetli ve bağımlı bir üretime mahkum edilirken büyük tekelci tarım şirketlerine verilen sübvansiyonlar, dayanacak gücü kalmayan çiftçi intiharlarına resmen davetiye çıkardı.

Kaynak: Radikal, Onur Gülbudak, Solun Doğusu editörü, fındık üreticisi

Bugday
01/04/2009
 

Etiketler
Ynt: Hindistan'ın Slum Köylerinde Toplu İntiharlar...

of arkadaşım of bu haberleri okudukça içim ürperiyor benim ,bu kadar mı akılsız olur yönetenler....evetyediğimiz dometesten tutun bibere kadar ,sadece şekilleri aynı kaldı isteseler onu da değiştiriyorlarya.
ne yapmalıyız nasıl korumalıyız tarım ürünlerimizi .
peki korumak istiyormuyuz bakalım? yok canım daha yüksek verimli olanlar var neden koruyalım değilmi !
bunun projesini üreten küresel şirketler tüm dünyada en aktif örgütlü şirketler herhalde.
önce verimli tohumları al canım .eskiyi ne yapacaksın ,bak çok para kazanırsın diyorlar.sonra eski tohumlar bittiği zaman bölgede
bağımlısı oluyosunuz şirketin.
bakın aldığımız domates ne kadar kırmızı olursa olsun içindeki çekirdekleri tohuma dönüşmüyor,
oysa bizim eski osmanlı tohumlarımızı domatesin içinden çıkarın çekirdeklerini bakalım kurutun güneşte; bakın seneye ekin, yine domates fideleri çıksın bizde bile köyde yaşamamıza rağmen .bu tohumları yok etmişiz.geçen yaz bulduğumuz eski osmanlı tohumlarını ektiğimizde.işyerindeki arkadaşlarada götürdüm herkes bayıldı .şu an bu tohumları heryıl üreterek saklamaya karar verdim.
özellikle odtü deki bazı prf ların kastamonuda genetiği değiştirilmemiş tohumların sürekli alıcısı olması sayesinde hem köylülere ek kaynak hemde organik yiyeceklere ulaşması takdire şayan bir çalışma bence.
köylüleri bu şekilde bilinçlndirerek bunrın ileriki kuşaklara aktarılması sağlanabilir değilmi,

bakın artık dünyaya organik ürün armaya başladı herkes........
 

Ynt: Hindistan'ın Slum Köylerinde Toplu İntiharlar...

Kastamonu diğer illere göre daha iyi durumda.Hala kuşaktan kuşağa,seneden seneye devreden tohumlar var.Birşeylerin az da olsa iyi gittiğini görmek ümit verici.
 

Ynt: Hindistan'ın Slum Köylerinde Toplu İntiharlar...

Ayça bu konuda bizde çokça araştırma yaptık. Hatta bir yakınım dahada ileriye gidip yetiştirmeye çalıştı.
Sonuçta ise yediğimiz kavun-karpuz-domates vb. bir çok gıdadan çıkan çekirdek (yani tohumlarının) kısmının içerisine su bile geçmediğini,
şansa tohum tutarda bitki haline gelirse çiçek açmadığını ve kesinlikle ürün alınamadığını gördük. Bu çok acı verici bir durumdu.
Daha sonra uzun araştırmalar sonucunda Bursanın çiftçilikle uğraşan bir beldesinden kurutulmuş halde saklanan domates tohumları elde ettik.
Ancak bu beldede de suni tohumlarla tarım yapılması ayrıca üzdü bizleri.
Şimdi bahçede domates fidelerimiz var :smiley: bakalım soysuz olmayan domatesler elde edebilecekmiyiz :smiley:
Eğer sonuç olumlu olursa, dileyene bu tohumlardan da gönderebilirm isterseniz :smiley:
Belki bu şekilde yaşatma şansımız olur, ne dersiniz ;)
 

Ynt: Hindistan'ın Slum Köylerinde Toplu İntiharlar...

Amerika tohumların genleriyle oynadıkça,bizlerde üretim nereye kadar bilinmez? Ne toprağımızdaki kaynaklardan faydalanabiliyoruz nede üretim yapabiliyoruz.Bor madenini bile dünya pazarına sokmayalım diye Bor bileşenli ürünlere kurukafa koyma derdine düşmüş Avrupa Birliğinden ne hayır gelir ki.. Sonra ne Birliği? Avrupa,birlik olmuş bizimle uğraşıyor sanki..Hakkımızıda İnsan Hakları Derneğinde arıyoruz,sonuç nedir bilinmez?Ne bilinir peki?Bilinen birşey var planlı programlı sömürme propagandası..Tohumunu ekemezsin çünkü bilmem ne kadar süreliğine yapılan anlaşmaya göre Amerikan fasulyesi, Amerikan pirinci falan derken o süreye kadar ne tohumun kalıyor ekecek nede çıkacak ürünün..Doğalgazın çıkar,Altın'ın çıkar konarlar..Son olarak Karadenizin yaylasında bir grup Amerikalı ot toplayıp ülkesine götürecek şekilde teşkilatlanmış görülmüş?Küreselleşmeden bahseden bu milletler acaba topraklarından o kadar teşkilatllı ürünle çıkılmasına izin verirler mi?
Zamanında Kızılderelilerin başına neler geldiğini de unutmayalım?Yaradan, bizleri dost görünen düşmandan uzak tutar umarım..
Toprağımıza,insanımıza ve tüm nimetlerimize sahip çıkalım Gezenbilir ailesi..sevgilerimle
 



Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,827
Mesajlar
1,524,034
Kayıtlı Üye Sayımız
166,620
Kaydolan Son Üyemiz
questahotel

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst