mesut hoca
Kamp I
Selam bütün motorcu dostlara!
Bazen gitmek gerekir.
Herşeyi öylece olduğu gibi bırakıp;
geldiğinde bulamamayı göze alıp,
gidebilmek gerekir.
İleriye daha umutla bakabilmek için,
ardında bıraktıklarına aldırmadan;
yüreğinin sızısını da cebine koyarak...
Atının terkisine koyup umutlarını;
heybene sadece yalnızlığını
ve o büyük yüreğini alarak,
gitmek gerekir.
Kısa bir şiir’le başlamak geldi içimden,hava çok bulutlu ,ve ara ara’da yağışlı,uzun zamandır gitmek isteyipte gidemediğim yerdi YAZILIKAYA (MİDAS FRİG KENTİ) Hava muhalefetine rağmen düştüm yollara,bir eksiğimiz olduysa’da af ola! Eskişehirden çıktım yola.
işte gerçek doğa! Ekim ayında yağışlar bol olunca yeşil’e bezenmiş doğa,
Yaklaşık 45 km geldikten sonra , Eskişehir’in ilçesi Seyitgazi’den sonra Afyon karahisar yolu istikametinden sola ilk dönüşten gidiliyor YAZILI KAYA’YA buradan sonra 35 km daha gideceğim,
Burada kaza yapmış bir aracın izlerine rastlıyorum,büyük geçmiş olsun!
Doğa kendini göstermeye başlıyor yırtıcı bir kuşla karşılaşıyorum ,hemen resmini çekiyorum,
Az önce büyüğünü görmüştüm ama yazık olmuş bu güzel kuşa, ne diye inerler bu yola, ve daha nicelerini görüyorum,hani yerlerde kar olsa yiyecek taş bulamadıda onun için indi ve öldü diyeceğim,ama ne gezer ecel işte,
Yolda ilerlerken çoban NEBİ AMCA ile karşılaşıyorum,oğlum ne işin var bu yağmurlu havada
Dağda bayırda diyor,YAZILI KAYA’YA gidiyorum daha varmı diye soruyorum? İki köy daha var doğru yoldasın diyor,NEBİ AMCA ‘nın sürüsünden bir kaç resim alıyorum
İşte çoban NEBİ AMCA’nın endurosu ,nasıl senin motor iyi gidiyormu? Az yer çok kaçar diyor, sıfır yakıtla çalışıyor yakıtı saman ,arpa ve ot ,tamı tamına bir eşek gücünde diyor,ve ayrılıyorum çoban NEBİ AMCA’nın yanından ve yoluma devam ediyorum
Dalıyorum orman yoluna , yollarda kimsecikler yok sessiz ve sadece kuş sesleri,
Yapraklar sararmış, renk renk olmuş tüm yapraklar yeşilide var , sarısıda ,bayıldım doğrusu buraya,
Bazen gitmek gerekir,
Söyleyemesen de sevdiğini giderken,
o nasılsa biliyordur deme gafletine düşmeden;
yüzünü düşürmeden...
kelebek dokunusundan daha narin bir ezgiyi,
dudaklarında ıslık çalarak gitmek gerekir.
İşte KRAL MİDAS’sın heykelini dikmişler buraya,anlaşılan yaklaşıyorum YAZILI KAYA’ya
Uzak’tan bir arkeolojik kalıntı,yakında inceleme fırsatını bulacağım inşallah,
Kara bulutlar geliyor , yağmurluğumu giysemmi diye düşünmeden kendimi alamıyorum,
Küçük yazılı kaya anıtı imiş, çam ağaçlarının arasına gizlenmiş ,bir kalıntı,
Ve geliyorum YAZILI KAYA’ya köy kütüp hanesi ,içeride kimseler yoktu,
İşte eskişehirde bulunan YAZILI KAYA bu! Firig’lerden kalma bu anıt M.Ö önce 600 yılında yapılmış ve 17 metre yüksekliği bulunuyormuş
Buraya kadar gelmek için 80 km yol geldim, zamanın insanları her yeri delik deşik delmişler,
Her yer kaya mezarları ile dolu,
Bende 1.80 boy olduğunu düşünün anıtın ne kadar yüksek olduğunu siz tahmin edin
Ağaçta başka bir güzellik katmış ortama ,burada her yer harika,
Gitmek gerekir bazen,
Gece,
kimsenin görmediği zamanlarda
dökülen gözyaşlarından boşalan yere,
umut pınarlarını ekerek;
yanına TUNA nehrinden büyük özlemini de katarak;
acıtmadan,
kanamadan,
ağlamadan ve kimseyi ağlatmadan gitmek gerekir.
Burada her canlıya yer var, güvercinler mesken tutmuş buraları,her yerde kuş yuvaları,
Adamlar zamanında taşı oymuşlar ,taştan mezar yapmışlar,eeee ne demişler azim varsa çözümde vardır!
Yoruldum biraz mola! Suyumu içiyorum ve ardından gezmeye devam,
Burası kabartmalı tören alanıymış, eeee şimdi taht’ta ben oturuyorum, kral benim,bendende ne kral olur ama,
Burasını beğeniyorum! gezip görmek isteyen herkese tavsiye ediyorum,
Sümbüllü anıtmış , ben sümbül işareti göremedim ama ,başka işaretler vardı, kendi kendime diyorum, ulan şuralarda gezerken bir küp altın ayağıma bir takılsa, ama nerdeeee bizde o şans,
Bu manzarayı çokkkkk beğeniyorum,tek kelime ile mükemmel!
Bazen gitmek gerekir,
Kimselerin bilmediği karla kaplı bir arazide yürür gibi,
yelkenliyle çarşaf denizde yol alır gibi iz bırakarak,
çiçeklerle dolu kırlara koşar gibi coskulu gitmek gerekir.
Kokusunu duyamayacağın iki çiçeği özleme korkusuyla gitmek,gitmek gerekir…
Gerdekkaya anıtı,yakından inceleme fırsatı buldum, inanılmaz bir yapıt,
İnanın , anıtın tavanı acayip işlenmiş sanırsın kalıp çakılıp beton kolonlar atılmış,ama adamlar zamanında buraları oyarak yapmışlar,
Kökü toprağa değmeyen bu çam ağacı bu kayanın üzerinde nasıl çıkmış demeden edemiyor insan, tabi işin aslı çıkarana bakmak lazım,
Biraz enerji takviyesi yapalım,doğal olanından değimli?
Bunlar biraz firavuna benziyor ama, neyse fazla yorum yapmayalım,
Eskişehire doğru dönüşe geçiyorum,
Buda benim yakın çekim denemem,yenirmi bilmiyorum? İşin ucunda tahtalı köyü bulmakta var!
Eskişehirin ilçesi Seyitgazi, adını hepimizin bildiği Cüneyt arkının seyit battal gaziyi canlandırdığı halk kahramanından almıştır
seyit battal gazi türbesinin girişi
seyit battal gazi ‘nin türbesinin boyu , nerden bakarsan bak 6-7 metre var,yanında Bizans kraliçesi elenora’da var,
Türbeye bir Fatiha okuyorum,ve zamanında yapmış olduğu hizmetler ve kahramanlıklardan dolayı saygıyla anıyorum,
Türbenin avlusundan görüntüler,
Bir çok güzellikte hediyelik eşyalar var burada, aynı zamanda bir sürü insan tur larla geliyor buraya
İşte bizim şanlı bayrağımız,ne şehitler kanını akıtmış sana,
Vefalı yol arkadaşım ,hiç sıkıntısız gidiyor MAŞALLAH!
Yemeği hak ettiğimi sanıyorum, acıktım arkadaş acıktım!
]
Bu son resimdi , yağmur başlamak üzere seyit gazi ilçesinden ayrılıyorum ve hiç durmadan eskişehir’e gidiyorum, 150-160 km yol yaptım,çok şükür kazasız belasız gezimi bitirdim,inşallah bir dahaki gezide buluşmak üzere hoşçakalın, herkese saygılar… (HAYAT GEZİNCE GÜZEL)
Bazen gitmek gerekir,
Yıllardır ertelediğin düşlerine inat,
bir kez olsun kendini düşündüğün için pişmanlık duyarak;
özgür günleri hatırlatır diye,
çok sevdiğin sigarayı da sonsuza dek bırakarak,
gitmek gerekir.
resim yüke
Bazen gitmek gerekir.
Herşeyi öylece olduğu gibi bırakıp;
geldiğinde bulamamayı göze alıp,
gidebilmek gerekir.
İleriye daha umutla bakabilmek için,
ardında bıraktıklarına aldırmadan;
yüreğinin sızısını da cebine koyarak...
Atının terkisine koyup umutlarını;
heybene sadece yalnızlığını
ve o büyük yüreğini alarak,
gitmek gerekir.
Kısa bir şiir’le başlamak geldi içimden,hava çok bulutlu ,ve ara ara’da yağışlı,uzun zamandır gitmek isteyipte gidemediğim yerdi YAZILIKAYA (MİDAS FRİG KENTİ) Hava muhalefetine rağmen düştüm yollara,bir eksiğimiz olduysa’da af ola! Eskişehirden çıktım yola.
işte gerçek doğa! Ekim ayında yağışlar bol olunca yeşil’e bezenmiş doğa,
Yaklaşık 45 km geldikten sonra , Eskişehir’in ilçesi Seyitgazi’den sonra Afyon karahisar yolu istikametinden sola ilk dönüşten gidiliyor YAZILI KAYA’YA buradan sonra 35 km daha gideceğim,
Burada kaza yapmış bir aracın izlerine rastlıyorum,büyük geçmiş olsun!
Doğa kendini göstermeye başlıyor yırtıcı bir kuşla karşılaşıyorum ,hemen resmini çekiyorum,
Az önce büyüğünü görmüştüm ama yazık olmuş bu güzel kuşa, ne diye inerler bu yola, ve daha nicelerini görüyorum,hani yerlerde kar olsa yiyecek taş bulamadıda onun için indi ve öldü diyeceğim,ama ne gezer ecel işte,
Yolda ilerlerken çoban NEBİ AMCA ile karşılaşıyorum,oğlum ne işin var bu yağmurlu havada
Dağda bayırda diyor,YAZILI KAYA’YA gidiyorum daha varmı diye soruyorum? İki köy daha var doğru yoldasın diyor,NEBİ AMCA ‘nın sürüsünden bir kaç resim alıyorum
İşte çoban NEBİ AMCA’nın endurosu ,nasıl senin motor iyi gidiyormu? Az yer çok kaçar diyor, sıfır yakıtla çalışıyor yakıtı saman ,arpa ve ot ,tamı tamına bir eşek gücünde diyor,ve ayrılıyorum çoban NEBİ AMCA’nın yanından ve yoluma devam ediyorum
Dalıyorum orman yoluna , yollarda kimsecikler yok sessiz ve sadece kuş sesleri,
Yapraklar sararmış, renk renk olmuş tüm yapraklar yeşilide var , sarısıda ,bayıldım doğrusu buraya,
Bazen gitmek gerekir,
Söyleyemesen de sevdiğini giderken,
o nasılsa biliyordur deme gafletine düşmeden;
yüzünü düşürmeden...
kelebek dokunusundan daha narin bir ezgiyi,
dudaklarında ıslık çalarak gitmek gerekir.
İşte KRAL MİDAS’sın heykelini dikmişler buraya,anlaşılan yaklaşıyorum YAZILI KAYA’ya
Uzak’tan bir arkeolojik kalıntı,yakında inceleme fırsatını bulacağım inşallah,
Kara bulutlar geliyor , yağmurluğumu giysemmi diye düşünmeden kendimi alamıyorum,
Küçük yazılı kaya anıtı imiş, çam ağaçlarının arasına gizlenmiş ,bir kalıntı,
Ve geliyorum YAZILI KAYA’ya köy kütüp hanesi ,içeride kimseler yoktu,
İşte eskişehirde bulunan YAZILI KAYA bu! Firig’lerden kalma bu anıt M.Ö önce 600 yılında yapılmış ve 17 metre yüksekliği bulunuyormuş
Buraya kadar gelmek için 80 km yol geldim, zamanın insanları her yeri delik deşik delmişler,
Her yer kaya mezarları ile dolu,
Bende 1.80 boy olduğunu düşünün anıtın ne kadar yüksek olduğunu siz tahmin edin
Ağaçta başka bir güzellik katmış ortama ,burada her yer harika,
Gitmek gerekir bazen,
Gece,
kimsenin görmediği zamanlarda
dökülen gözyaşlarından boşalan yere,
umut pınarlarını ekerek;
yanına TUNA nehrinden büyük özlemini de katarak;
acıtmadan,
kanamadan,
ağlamadan ve kimseyi ağlatmadan gitmek gerekir.
Burada her canlıya yer var, güvercinler mesken tutmuş buraları,her yerde kuş yuvaları,
Adamlar zamanında taşı oymuşlar ,taştan mezar yapmışlar,eeee ne demişler azim varsa çözümde vardır!
Yoruldum biraz mola! Suyumu içiyorum ve ardından gezmeye devam,
Burası kabartmalı tören alanıymış, eeee şimdi taht’ta ben oturuyorum, kral benim,bendende ne kral olur ama,
Burasını beğeniyorum! gezip görmek isteyen herkese tavsiye ediyorum,
Sümbüllü anıtmış , ben sümbül işareti göremedim ama ,başka işaretler vardı, kendi kendime diyorum, ulan şuralarda gezerken bir küp altın ayağıma bir takılsa, ama nerdeeee bizde o şans,
Bu manzarayı çokkkkk beğeniyorum,tek kelime ile mükemmel!
Bazen gitmek gerekir,
Kimselerin bilmediği karla kaplı bir arazide yürür gibi,
yelkenliyle çarşaf denizde yol alır gibi iz bırakarak,
çiçeklerle dolu kırlara koşar gibi coskulu gitmek gerekir.
Kokusunu duyamayacağın iki çiçeği özleme korkusuyla gitmek,gitmek gerekir…
Gerdekkaya anıtı,yakından inceleme fırsatı buldum, inanılmaz bir yapıt,
İnanın , anıtın tavanı acayip işlenmiş sanırsın kalıp çakılıp beton kolonlar atılmış,ama adamlar zamanında buraları oyarak yapmışlar,
Kökü toprağa değmeyen bu çam ağacı bu kayanın üzerinde nasıl çıkmış demeden edemiyor insan, tabi işin aslı çıkarana bakmak lazım,
Biraz enerji takviyesi yapalım,doğal olanından değimli?
Bunlar biraz firavuna benziyor ama, neyse fazla yorum yapmayalım,
Eskişehire doğru dönüşe geçiyorum,
Buda benim yakın çekim denemem,yenirmi bilmiyorum? İşin ucunda tahtalı köyü bulmakta var!
Eskişehirin ilçesi Seyitgazi, adını hepimizin bildiği Cüneyt arkının seyit battal gaziyi canlandırdığı halk kahramanından almıştır
seyit battal gazi türbesinin girişi
seyit battal gazi ‘nin türbesinin boyu , nerden bakarsan bak 6-7 metre var,yanında Bizans kraliçesi elenora’da var,
Türbeye bir Fatiha okuyorum,ve zamanında yapmış olduğu hizmetler ve kahramanlıklardan dolayı saygıyla anıyorum,
Türbenin avlusundan görüntüler,
Bir çok güzellikte hediyelik eşyalar var burada, aynı zamanda bir sürü insan tur larla geliyor buraya
İşte bizim şanlı bayrağımız,ne şehitler kanını akıtmış sana,
Vefalı yol arkadaşım ,hiç sıkıntısız gidiyor MAŞALLAH!
Yemeği hak ettiğimi sanıyorum, acıktım arkadaş acıktım!
]
Bu son resimdi , yağmur başlamak üzere seyit gazi ilçesinden ayrılıyorum ve hiç durmadan eskişehir’e gidiyorum, 150-160 km yol yaptım,çok şükür kazasız belasız gezimi bitirdim,inşallah bir dahaki gezide buluşmak üzere hoşçakalın, herkese saygılar… (HAYAT GEZİNCE GÜZEL)
Bazen gitmek gerekir,
Yıllardır ertelediğin düşlerine inat,
bir kez olsun kendini düşündüğün için pişmanlık duyarak;
özgür günleri hatırlatır diye,
çok sevdiğin sigarayı da sonsuza dek bırakarak,
gitmek gerekir.
resim yüke