resimler geliyor yaklaşık 7 8 resimi makro moddan çıkmayı unuttuğumdan dolayı değişik bir pozlamayla almışım neyse hem resimler gelsin hemde yürüyüşümüzün öyküsünü kendimce anlatarak başlayayım
sabah 7:30 da batıkent toplanma alanımızda toplanarak başlayacağımız yürüyüşe tabi ki benim 15 dakikalık gecikmem sebebiyle 7:45- 7:50 2 araçla başladık
bu arada benim gecikme sebebim çantamı sabah hazırlamamdan kaynaklandı gece biraz tembellik yaparak nasıl olsa bir şey almayacağım sabah çantaya bir iki şey atarak çıkarım anlayışım gecikmeme sebep oldu alacele yaptığım çanta hazırlama, yedek iç çamaşır koymayı spor ayakabılarımı unutarak işe başladım fotoğraf makinasını ayakabılığın üstünde spor ayakbıları merdivende yağmurluğumuda askı da bırakarak tembelliğimin cezsını yürüyüş esnasında çektim bu da güzel bir ders oldu doğa disiplin ister emek ister bunu pekiştirimiş oldum ayrıca bekletiğim arkadaşlardan özür dilerim. yolda giderken yaklaşık 4 - 5 tane bizim gibi kendini pazar sabahı yollara vurmuş olan doğaseverleri görmekde beni ümitlendiri yani belli bir bilinç oluştuğunu artık pazar sabahı uyuyarak değilde heyecanla doğaya gidecek insanlar olması güzel bir başlangıçtı Serdarı alırken eryaman göksu parkın orda bu doğa severlerin sayısının daha da fazlalaştığını farkettim
neyse araçlarla yaklaşık 120 km gittikten sonra cankurtaran Kaya hotel de araçlarımızı park ettik kahvaltı yapmadığımız için orda ezo gelin çorbalarımızı içtik ben pek beğenmedim ama güne çorbayla başlamak gene de iyi geldi çaylarımızı içtikden sonra 10:20 gibi yürüyüşe başladık
göl kenarında yürüyüşe devam ederken çitlerden geçmek biraz sıkıntılı olsada geçmeyi başardık ilk tepeyi geçtikten sonra vadiye ulaştığımızda karların erimesiyle derenin akıntısının ve debisinin yoğun olması karşıya geçmeyi biraz sıkıntılı bir hale getirdi Nur tedirgin olunca derenin iki yakasında yürüşe belli bir düzende devam ettik 5 kişi geçmiş bu tarafta da ben Nur ve Ufuk abi Nur'un geçebileceği dar bir boğaz bulmaya çalışıyorduk neyse o sorunuda halletik akıntının nispeten daha az olduğu dar bir boğazdan Nur'u da geçirdikten sonra yaklaşık 2 veya 3 km yürüyüşden sonra yemeğimizi yiyeceğimiz ateş yakacağımız güzel bir yerde mola verdik ateş yakmak için biraz zorlansak da etrafda ki odunların çalı çırpının ıslak olması işi biraz güçleştirdi burada daha önce bahsettiğimiz kamp ateşi yakarken neler kullanıyoruz konusunda geçer ıslak ağaçların yanması sıkınıtlıdır bir daha farkettim ki aslında herzaman çantanın bir köşesinde poşet için de araba tamircilerinde kullanılıp atıllan üstübülerden bulundurmak lazım herzaman işe yarar. neyse ateşimizi yaktık ısınmaya başladığımız ve acıkan arkadaşlar çıkınlarını çıkardı bayağı bir erzağımız vardı hele Ela'nın getirdiği kayısılar kajular incirler ve diğer malzemeler bize bir hafta yeterdi üstüne o malzemlerden de aşure bile yapabilirdik kahvelerimiz mistik çayımızı içerken espirlier ve keyifler son süratti açıkcası güzel bir hava vardı takımda hele Serdarın mistik çayı Ufuk abinin makarnalı konserve çorbası Zerrin'in kahvesi Dursun beyin acıbademi elanın aşure yapacak kadar bol olan malzemesi bunları hep birlikte yediğimizde ki keyif aslında harika iş yaptığımızın göstergesi şehir hayatında unutuğumuz paylaşım birlikte olmak keyifli sohbet hepsini tekrar hatırlıyorduk derinliklerimizden çıkararak eee bu kadar mutluluğa biraz daha katkı yapayım diye Zerrrinin unutuğunu farkedip hayıflandığı bir anda çikolata olayına girerek ağzımızn tadının devam etmesine katkıda bulunmayı görev bildim

)
1 saat 15 dakikalık kampımızdan sonra hazırlanıp resimlerimi çektikden sonra ateşimiz söndürerek yürüyüşümüze devam ettik ve zorlu etap başladı vadiden sapıp bayağı zorlu bir parkura girdik yaklaşık 3 tane dik yokuşlu 1200 1300 metrelik dağ tırmandık kar çamur, sık orman ağaçları, çalılar, devrilmiş ağaçlar parkuru bayağı bir engebeli ve zorlu hale getirmişti eee önde Dursun bey varsa işiniz zordur demek hem tempolu yürümek hemde engelleri geçmek karların erimesiyle oluşan su birikintileri ayağı ıslanan arkadaşların biraz moralini bozsa da herşey yolunda devam etti benim tahminime göre yaklaşık 7 km bu zorlu parkuru yürüyerek tekrar vadiye indik vadiden de yaklaşık bi2 3 km daha yürüyerek herkesin artık yorulduğu ve bir an önce başlangıç noktamız olan gölü ulaşmak için temposuda görülmeye değerdi saat 4:15 gibi başlangıç noktamıza vardık gölün kenarında dinlenmek ve yağmaya başlayan yağmurun altında kendimize otelin cafesinden özel çay getirtmek de bayağı iyi geldi, doğayala iç içe olduğumuz bir günü daha bitirmek üzereyken tatlı bir süprizle otelin kafesinde mola vermiş gelin ve damat görünce keyfimiz daha da artmıştı onalrala tanışıp şark köşesinde birlikte oturup hem gezenbilir pankartımızla pozlar verip resim çektirdik hemde tatlı bir sohbete girdik Ufuk abi küçük bir kaza atlatsa da nazar deyip geçtik güzeldi zevkliydi tüm arkadaşalrımıa teke tek teşekkür etmek istiyorum
başta herzamanki içtenliğiyle Zerrin'e Sohbetiyle Ufuk abiye bitmez tükenmez enerjisiyle Dursun beye espirileriyle Serdar'a ilkbaşlarda söylensede daha sonra keyfini çıkarmaya başlayan Nur'a yeni tanışmamıza rağmen ekibe çabuk adapte olan Özlem'e Ela'ya (ayrıca kayısı kaju incir takviyelerine) teşekkür ediyorum yeni bir etkinlikte daha birlikte olma dileğiyle
saygılarımla
Ö.Faruk