Merhaba;
Biraz önce kamera arkası grubundan bir mail geldi. Mert DÜRÜST göndermiş.
Gordugunde acitir... Gormediginde...
Başlıklı bir yazı. Ve bu yazıyı okuyunca arkadaşımız Gürşat'ın trafik kazasında vefat ettiğini öğrendim. Haber linkine baktım.
Kırmızı Işık Canavarının Son Kurbanı...
Beşiktaş Çırağan Caddesi'nde Ters Yönden Gelen ve Kırmızı Işıkta Durmayan Vedat Ali Davutoğlu Yönetimindeki 34 Ft 941 Plakalı Otomobil, Dün Trafik Işıklarından Karşıya Geçen 27 Yaşındaki Yönetmen Gürşah Özen'e Çarptı. Otomobilin Çarpmasıyla Birkaç Metre Fırlayıp Asfalta Çakılan Özen, Kaldırıldığı Hastanede Hayatını Kaybetti. Vedat Ali Davutoğlu Gözaltına Alındı. Beşiktaş Çırağan Caddesi’nde ters yönden gelen ve kırmızı ışıkta durmayan Vedat Ali Davutoğlu yönetimindeki 34 FT 941 plakalı otomobil, dün trafik ışıklarından karşıya geçen 27 yaşındaki yönetmen Gürşah Özen’e çarptı. Otomobilin çarpmasıyla birkaç metre fırlayıp asfalta çakılan Özen, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Vedat Ali Davutoğlu gözaltına alındı.
haberler.com
15 Mayıs 2007 Salı Saat 02:22
Genç yönetmen toprağa verildi
İSTANBUL - Beşiktaş’ta geçirdiği trafik kazası sonucu önceki gün hayatını kaybeden kısa film yönetmeni Gürşah Özen (27) toprağa verildi. Alınan bilgiye göre, Beşiktaş Kaymakamlığı önünden karşıya geçerken bir otomobilin altında kalarak hayatını kaybeden Gürşah Özen’in cenazesi Maltepe Merkez Camii’ne getirildi. Gürşah Özen, burada kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Özen’in senaryosunu yazıp yönettiği “Aşk, düş bozumu” adlı kısa metrajlı filmdeki müziğin Sezen Aksu’dan hediye edildiği öğrenildi.
Cüneyt Bitikçioğlu
Türkiye, 16.05.2007
ilesam.org.tr
Biraz da başka haberleri araştırdım. Gürşat 14 Mayıs tarihinde trafik kazası geçirmiş. Ama haberimiz olmadı.
Ne garip! diye düşündüm. Yaklaşık 2100 kişiyiz ama birbirimizi tanımıyoruz. Yardım ediyoruz birbirimize ama... Bir gün birinden mailler kesiliyor. Ne oldu acaba üyelikten mi çıktı. Mail adresinin şifresini mi unuttu. O zaman başka mail adresiyle tekrar mesaj yazardı diye düşünüyoruz. Öldüğü hiç aklımıza gelmiyor.
Ben şimdi bu habere ne yapacağım? Benim yapmak istediğim Türk Sinemasına eğitimli, iyi, genç insanlar kazandırmak değilmiydi? Nasıl yazacağım sayfasına ölüm tarihini?
Nefret Ediyorum Bunu Yapmaktan........................
Gürşat ÖZEN, culdesac ismiyle blog yapmıştı. http://culdesac.blogcu.com şu anda kaldırılan bu sitedeki bazı yazılarını paylaşmak istiyorum.
Hakkımda
En dolaysız ilişki bu sanırım, yazmak..
En yakınında duranla, en maskesiz, çıplak ilişkilendiğin yol arkadaşlarına, hatta kendine bile olamayacağın kadar dolaysız, ucu teşhire dokunacak kadar açık bir ilişki. Ve en gerçek öğrenme metodu. Hayatı, acının sertliğini, neşenin geçiciliğini hatırlatan, derleyen, toplayan, dönüp yazdıklarını okuduğunda, bilincin üstünde yüzen, o kurgulu, kendinden emin duruşu sarsan, yeniden, yeniden sınatarak öğreten hoca, sırdaş, yan yana durması bile imkansız iki kalbi birbirine açan bir anahtar. Bir de samimiyetle, sahicilikle olan mesafeyi kısaltma çabası. Kelimelerin süsüne, oyununa düşmeden, basit kalmak. Yazılan her şeyin, her okuyanda farklı anlamlanacağını bile bile yazma cesareti. İnsanı, kendisiyle çarpıştırmadan, parçalamadan bu kadar haz veren başka bir şey, herhangi bir şey olsa, kesinlikle onu seçerdim. Bu kadar mahrem, öte yandan yüzü bu kadar kalabalığa dönük..
Aşkın sözlük tarifi. Her şeyi yıkan, yarattığı boşluğu kendisiyle dolduran bir tutku.
Burada yazıyor olacağım.
23/11/2005 - Bir Kendim,Bir Ben Gidiyorum
Kategori: deneme
Benim, meşhur gitmelerim geldiler yine,kapıdalar.Öyle çok da bekleyemezler,siz bilmezsiniz onları,3-4 gün içinde gitmelisin.Başka çözüm yolu kabul etmezler,dinlemezler,uzlaşmazlar,sadece gitmen gerektiğini söylerler.
Bana arada gelirler,onlar gelince,biz,yani,görünen kısmımız,hani elli,kollu,güzel gözlü katımız,gideriz.
Birbirimizi anlar,ağırlarız.Didişsek de pek çaktırmayız,dışarıya.
Sadece biz yaralayabiliriz birbirimizi,başkalarının ne haddine,ama yaraları da yine biz sararız.
Evet,onlar geldiklerine göre,biz bir süre yok olmalıyız.
Hadi anlaşalım,bu hafta,işleri toparlayalım,öbür hafta bir yerlere yollanırız.
Söz..Biz birbirimizi hiç kandırmayız..
1/2/2007 - Sabah Makamı
Kategori: deneme
Beyoğlu sabahlarını hiç yaşamamıştım ben, daha doğrusu sabahları yaşamamıştım demeliyim sanırım..
Enerjisi gece yükselen, randevularını akşam 7’den itibaren veren, okumak, yazmak, konuşmak, düşünmek, ne bileyim işte, yaşamak için gece olmasını, kendimizi kıstırdığımız gün kargaşasının, koşuşturmasının, bağırtısının dinmesini bekleyen herkes anlar beni..
Roman cümlesi gibi olacak ama 1 ay önce sabah kalkmamı gerektiren bir işe başladım ve hayatım değişti..
Gececiler sizin anlamanız mümkün değil, ancak yıllarca, başka bir gezegenden olduklarını düşündüğüm sabah tutkunları anlar beni..
Gizemli gece aydınlanır aydınlamaz, bütün ağaçların, kuşların, köpeklerin, insanların canlanışını, akşamdan kalma Beyoğlu’nun silkinişini, dükkanların hepsinde birden devam eden telaşı, inip kalkan kolları, hafif şaşkın gülümseyerek biribirine laf atan esnafı, bu saate kadar kaldıklarına göre, sabaha kadar kalma parası aldıkları besbelli, yorgun, eve dönen fahişeleri, cıvıl cıvıl fingirdek liselileri, bütün dünyada bundan daha büyük bir problem olamayacağından emin olarak, sivilceli, çirkin, zayıf, ergenliğin şekilsizliğine mahkum, çıktıkları çocukları anlatan..
Sonra yeni açılan gazete balyalarını, üzerine su atılan marul tezgahlarını, her yerden dumanı tüten çay bardaklarını, mor ceketli arka sokak delilerini, siyah ceketli mühim abileri, onları, şunları, bunları, nasıl anlatayım bütün bunları..
Kalkın sabahları!..
http://www.askdusbozumu.com
http://www.kameraarkasi.org/yonetmenler/g/gursahozen.html
Bütün tanıyan arkadaşlarının başı sağ olsun.
Hayri ÇÖLAŞAN
Biraz önce kamera arkası grubundan bir mail geldi. Mert DÜRÜST göndermiş.
Gordugunde acitir... Gormediginde...
Başlıklı bir yazı. Ve bu yazıyı okuyunca arkadaşımız Gürşat'ın trafik kazasında vefat ettiğini öğrendim. Haber linkine baktım.
Kırmızı Işık Canavarının Son Kurbanı...
Beşiktaş Çırağan Caddesi'nde Ters Yönden Gelen ve Kırmızı Işıkta Durmayan Vedat Ali Davutoğlu Yönetimindeki 34 Ft 941 Plakalı Otomobil, Dün Trafik Işıklarından Karşıya Geçen 27 Yaşındaki Yönetmen Gürşah Özen'e Çarptı. Otomobilin Çarpmasıyla Birkaç Metre Fırlayıp Asfalta Çakılan Özen, Kaldırıldığı Hastanede Hayatını Kaybetti. Vedat Ali Davutoğlu Gözaltına Alındı. Beşiktaş Çırağan Caddesi’nde ters yönden gelen ve kırmızı ışıkta durmayan Vedat Ali Davutoğlu yönetimindeki 34 FT 941 plakalı otomobil, dün trafik ışıklarından karşıya geçen 27 yaşındaki yönetmen Gürşah Özen’e çarptı. Otomobilin çarpmasıyla birkaç metre fırlayıp asfalta çakılan Özen, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Vedat Ali Davutoğlu gözaltına alındı.
haberler.com
15 Mayıs 2007 Salı Saat 02:22
Genç yönetmen toprağa verildi
İSTANBUL - Beşiktaş’ta geçirdiği trafik kazası sonucu önceki gün hayatını kaybeden kısa film yönetmeni Gürşah Özen (27) toprağa verildi. Alınan bilgiye göre, Beşiktaş Kaymakamlığı önünden karşıya geçerken bir otomobilin altında kalarak hayatını kaybeden Gürşah Özen’in cenazesi Maltepe Merkez Camii’ne getirildi. Gürşah Özen, burada kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Özen’in senaryosunu yazıp yönettiği “Aşk, düş bozumu” adlı kısa metrajlı filmdeki müziğin Sezen Aksu’dan hediye edildiği öğrenildi.
Cüneyt Bitikçioğlu
Türkiye, 16.05.2007
ilesam.org.tr
Biraz da başka haberleri araştırdım. Gürşat 14 Mayıs tarihinde trafik kazası geçirmiş. Ama haberimiz olmadı.
Ne garip! diye düşündüm. Yaklaşık 2100 kişiyiz ama birbirimizi tanımıyoruz. Yardım ediyoruz birbirimize ama... Bir gün birinden mailler kesiliyor. Ne oldu acaba üyelikten mi çıktı. Mail adresinin şifresini mi unuttu. O zaman başka mail adresiyle tekrar mesaj yazardı diye düşünüyoruz. Öldüğü hiç aklımıza gelmiyor.
Ben şimdi bu habere ne yapacağım? Benim yapmak istediğim Türk Sinemasına eğitimli, iyi, genç insanlar kazandırmak değilmiydi? Nasıl yazacağım sayfasına ölüm tarihini?
Nefret Ediyorum Bunu Yapmaktan........................
Gürşat ÖZEN, culdesac ismiyle blog yapmıştı. http://culdesac.blogcu.com şu anda kaldırılan bu sitedeki bazı yazılarını paylaşmak istiyorum.
Hakkımda
En dolaysız ilişki bu sanırım, yazmak..
En yakınında duranla, en maskesiz, çıplak ilişkilendiğin yol arkadaşlarına, hatta kendine bile olamayacağın kadar dolaysız, ucu teşhire dokunacak kadar açık bir ilişki. Ve en gerçek öğrenme metodu. Hayatı, acının sertliğini, neşenin geçiciliğini hatırlatan, derleyen, toplayan, dönüp yazdıklarını okuduğunda, bilincin üstünde yüzen, o kurgulu, kendinden emin duruşu sarsan, yeniden, yeniden sınatarak öğreten hoca, sırdaş, yan yana durması bile imkansız iki kalbi birbirine açan bir anahtar. Bir de samimiyetle, sahicilikle olan mesafeyi kısaltma çabası. Kelimelerin süsüne, oyununa düşmeden, basit kalmak. Yazılan her şeyin, her okuyanda farklı anlamlanacağını bile bile yazma cesareti. İnsanı, kendisiyle çarpıştırmadan, parçalamadan bu kadar haz veren başka bir şey, herhangi bir şey olsa, kesinlikle onu seçerdim. Bu kadar mahrem, öte yandan yüzü bu kadar kalabalığa dönük..
Aşkın sözlük tarifi. Her şeyi yıkan, yarattığı boşluğu kendisiyle dolduran bir tutku.
Burada yazıyor olacağım.
23/11/2005 - Bir Kendim,Bir Ben Gidiyorum
Kategori: deneme
Benim, meşhur gitmelerim geldiler yine,kapıdalar.Öyle çok da bekleyemezler,siz bilmezsiniz onları,3-4 gün içinde gitmelisin.Başka çözüm yolu kabul etmezler,dinlemezler,uzlaşmazlar,sadece gitmen gerektiğini söylerler.
Bana arada gelirler,onlar gelince,biz,yani,görünen kısmımız,hani elli,kollu,güzel gözlü katımız,gideriz.
Birbirimizi anlar,ağırlarız.Didişsek de pek çaktırmayız,dışarıya.
Sadece biz yaralayabiliriz birbirimizi,başkalarının ne haddine,ama yaraları da yine biz sararız.
Evet,onlar geldiklerine göre,biz bir süre yok olmalıyız.
Hadi anlaşalım,bu hafta,işleri toparlayalım,öbür hafta bir yerlere yollanırız.
Söz..Biz birbirimizi hiç kandırmayız..
1/2/2007 - Sabah Makamı
Kategori: deneme
Beyoğlu sabahlarını hiç yaşamamıştım ben, daha doğrusu sabahları yaşamamıştım demeliyim sanırım..
Enerjisi gece yükselen, randevularını akşam 7’den itibaren veren, okumak, yazmak, konuşmak, düşünmek, ne bileyim işte, yaşamak için gece olmasını, kendimizi kıstırdığımız gün kargaşasının, koşuşturmasının, bağırtısının dinmesini bekleyen herkes anlar beni..
Roman cümlesi gibi olacak ama 1 ay önce sabah kalkmamı gerektiren bir işe başladım ve hayatım değişti..
Gececiler sizin anlamanız mümkün değil, ancak yıllarca, başka bir gezegenden olduklarını düşündüğüm sabah tutkunları anlar beni..
Gizemli gece aydınlanır aydınlamaz, bütün ağaçların, kuşların, köpeklerin, insanların canlanışını, akşamdan kalma Beyoğlu’nun silkinişini, dükkanların hepsinde birden devam eden telaşı, inip kalkan kolları, hafif şaşkın gülümseyerek biribirine laf atan esnafı, bu saate kadar kaldıklarına göre, sabaha kadar kalma parası aldıkları besbelli, yorgun, eve dönen fahişeleri, cıvıl cıvıl fingirdek liselileri, bütün dünyada bundan daha büyük bir problem olamayacağından emin olarak, sivilceli, çirkin, zayıf, ergenliğin şekilsizliğine mahkum, çıktıkları çocukları anlatan..
Sonra yeni açılan gazete balyalarını, üzerine su atılan marul tezgahlarını, her yerden dumanı tüten çay bardaklarını, mor ceketli arka sokak delilerini, siyah ceketli mühim abileri, onları, şunları, bunları, nasıl anlatayım bütün bunları..
Kalkın sabahları!..
http://www.askdusbozumu.com
http://www.kameraarkasi.org/yonetmenler/g/gursahozen.html
Bütün tanıyan arkadaşlarının başı sağ olsun.
Hayri ÇÖLAŞAN