Serkan Taşdelen
Pedalla Türkiye...
Uzun soluklu turlara bir süreliğine ara vermiş olsamda, yollardan ayrılmak kolay olmuyor ve bir şehirden başka bir şehre pedallamaya devam ediyorum. Azıcıkta olsa uzun yol tadını almak adına yollardayım. Bir hafta öncesinden plan program yapıyorum ve Erzurum'dan Erzincan'a kadar pedallayacağım yol arkadaşım Aydın ile sürekli tur hakkında konuşuyoruz. Hava durumları bütün hafta boyunca kötü gittiği için bir iptal edelim diyoruz, bir yok yok bir şekilde gideriz diyoruz. Nitekim tur günü gelip çatıyor.
Cumartesi akşam işten çıkıp hemen otogara gidip Erzurum'a gidecek olan otobüsten bilet alıyorum. 21:30 otobüse binerek Erzurum'a gidiyorum. Gece yarısını saat henüz yeni geçmişti ki Erzurum'a varıyorum. Aydın kardeşim beni otogarda karşılıyor ve eve gidiyoruz birlikte. Yemek yiyip yatmamız bir, bir buçuğu buluyor. Saatimizi erken kalkmak için 4:30'a kuruyoruz. Bir süre uyuyamıyorum ve çok geçmeden telefonumun alarmı Oğuz Aksaç'ın Ahu Gözlüm türküsü ile uyanıyorum. Hazırlanıp toparlanıyoruz ve evden çıkıyoruz. Güzel bir çorba içtikten sonra Erzurum Çifte Minareli Medrese önüne giderek fotoğraf çekiliyoruz ve turumuzu başlatıyoruz.
Saatimiz tam 5:00'i gösterdiği sırada pedallar dönmeye başladı. Atatürk Üniversitesi kavşağını geçiyoruz.
Erzurum'un rakımı 1900'lü metrelerde olduğu için hava biraz serin. Ilıca'ya kadar güzel tempoda ilerliyoruz. Sabah erken saatleri olduğu için trafik çok rahat. Bizde aynı rahatlıkta yol almaya devam ediyoruz.
Artık Erzurum'u geride bırakıyoruz.... Bekle bizi yollar...
Aşkale'ye 32 km, Erzincan'a ise 167 km yolumuz kaldığını bu tabela bize hatırlatıyor. 25 km'dir yoldayız tabi bu arada...
Yolumuz sağlı sollu Erzurum Ovası ile kaplı. Bu güzel manzaranın tadını çıkartarak pedallıyoruz.
Türkiye'nin birçok bölgesi yaz mevsimini yaşarken burada bahar yeni geliyor. Her taraf rengarenk çiçekler ile dolu...
Aşkale'ye yaklaşıyoruz giderek. Ara ara dinlenme maksatlı verilmiş foto-molalar...
Aşkale'ye varıyoruz 53 km sonunda. Hemen bir çay ocağına oturup soluklanıyoruz ve ikişer bardak çay içiyoruz.
Çaylar bize yakıt gibi geliyor ve enerjimizi topladıktan sonra tekrar düşüyoruz yollara...
Arka fonda görünen Aşkale Çimento Fabrikası...
Aşkale'den sonra yolumuz biraz dikleşiyor ve 7-8 km kadar sürecek olan rampayı tırmanmaya başlıyoruz yavaş yavaş...
Tırmanırken etrafın güzel manzarasını izlemeyi ihmal etmiyoruz tabi ki...
Heryer yemyeşil ve bize güç veriyor bu güzel yeşillik...
Erzurum'dan Erzincan'a Bisiklet Turu tüm hızı ile devam ediyor... Rampalara inat...
Tırmandığımız yol geride kalıyor...
Nihayet zirvedeyiz... Kısa bir el yüz yıkama ve su içme molası. Terden sırılsıklam oluyoruz...
Bu noktadan sonra salıyoruz bisikletleri... Kendi haline bırakıyoruz yoldaşlarımızı, nasıl olsa gidecekleri yolu biliyorlar... Ta ki Erzurum, Erzincan il sınırına kadar...
Artık Erzurum geride kalıyor. Erzincan il sınırları içerisinde pedallamaya başlıyoruz... Su takviyesi yapıyoruz bir çeşme başında...
Yolumuz vadi içerisinde kıvrılarak ilerliyor. Bizede bunun tadını çıkartmak kalıyor...
Saatimiz 10'a yaklaşırken bizde Tercan'a yaklaşıyoruz.
Turumuzun 92. Km'sinde acıkıyoruz ve Tercan'da yemek için bir yer arıyoruz. Kardeşler Lokantasında lezzetli yemekleri yedikten sonra üzerine de güzel bir çay içiyoruz.
Tercan'dan sonra Mercan'a kadar 10 km kadar yol çalışması var. Bu nedenle biraz daha yavaş yol alıyoruz.
Hatıra fotoğrafı çekilmeyi ihmal etmemek lazım tabi ki...
Gördüğünüz gibi yol berbat halde. Tozmaması için sulamışlar ve çamur olmuş. Yolun kenarından dikkatli bir biçimde ilerliyoruz. Araçlarda bizimle aynı hızda seyrediyorlar...
Bozuk yolun stresinden biraz uzaklaşmak için hemen yanıbaşımızdaki doğa harikası çiçekleri fotoğraflıyorum.
Mercan'ın geçtikten sonra yol asfalt oluyor tekrar ama aynı zamanda da daralıyor. Demiryolu geçidi...
Yine kısa bir mola ve sevgili Aydın kardeşim...
Altunkent Belediyesine kadar akan yolda tempolu bir şekilde ilerliyoruz. Biraz dinlenmek için bir markette duruyoruz ve soğuk maden sularımızı yudumluyoruz.
Yollarüstü köyünü geçtikten sonra yol iyice daralıyor ve sadece iki araç anca sığabiliyor. Burada bize yol yok. Bu nedenle çok dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Erzincan'a 70 km kaldı bu arada tabi, 120 km'dir yoldayız...
Fırat Nehri ve onun oluşturduğu vadide pedallıyoruz...
Yolda karşımıza çıkan ilginç tabela... Düşe bir plaka, sahibinin bulunması için tabelaya asılmış... 29 AH 901 sahibine duyrulur...
İyice daralan yol iyice tehlikeli olmaya başlıyor. Bize sinme geçen otobüsler dengemizi kaybetmemize neden oluyor. Bunun için çok dikkatli olmak gerekiyor. Bazı araçlar hiç umursamazken, bazıları ise bize yol veriyor. Sansa Boğazı bu yolun en tehlikeli kısmı. Biz geçtikten sonra burada iki tır kaza yapmış haberini alıyoruz Erzincan'a ulaştıktan sonra.
Biraz ileride bir tesiste kısa bir su ve çay molası için duruyoruz. Çaylarımızı yudumlarken yağmur yağmaya başlıyor ve ıslanmaktan son anda kurtuluyoruz. Havaya bakıyorum bulut görünmüyor ama ne hikmetse yağmur yağıyor. Hala akıl erdirebilmiş değilim. Şaşırıyoruz bu olana... Dinsin diye bekliyoruz bir süre...
Ha durdu, ha duracak diye çıkıyoruz yola, ama yağmaya devam ediyor. Bir süre ilerledikten sonra her yerin kuru olduğunu görüyoruz. Küçücük bulut bizi her koşulda ıslatmayı başarıyor...
Fırat Nehrinin diğer kıyısına geçiyoruz. D-100 karayolu kalabalık ve aynı zamanda muhteşem doğaya bürünüyor bu bölgede...
Demiryolu üzerimizden geçiyor...
Mutu Bölgesine varıyoruz. Tunceli-Erzincan Kavşağı. Burası beni anılara götürüyor ve 2007 yılında yapmış olduğum Pedalla Türkiye turu aklıma düşüyor. O zaman bu yoldan Tunceli'ye doğru gitmiştim.
Bu noktada kısa bir mola veriyoruz. Bisküvi ve kolamızı içtikten sonra son 38 km için tekrar pedallara asılıyoruz. Yağmur yağmak üzere neredeyse. Teker teker yağmur damlalarını hissediyoruz...
Hava iyice kapandı ve içimizide aynı şekilde karartmayı bildi. Yavaş yavaş yağan yağmur altında pedallarımız dönmeye devam ediyor.
Erzincan'ın Üzümlü ilçesinide geride bırakıyoruz. Buradan itibaren rüzgar başladı ve çok zor ilerliyoruz.
Şiddetli rüzgar ve yağmur dolayısı ile bir petrole sığınıyoruz ve yaklaşık 45 dakika bekliyoruz. Yağmur biraz azalınca tekrar yola koyuluyoruz ama rüzgar ilerlememize mani oluyor. Zar zor gidiyoruz. Çok geçmeden Erzincan Bisiklet topluluğundan arkadaşlarımız bizi karşılamaya geliyorlar. Buradan Semih CEYHUN hocama ve Rıdvan ÖZDEMİR kardeşime teşekkür ediyorum, bizleri bu turumuzda yalnız bırakmadıkları için. Saatimiz 16:00 dolaylarında Erzincan'a giriş yapıyoruz...
Erzincan'a sağsalim ulaşıyoruz nihayetinde. Sevgili dostlarımız ile hatıra fotoğrafı, soldan sağa; Tur Arkadaşım sevgili Aydın GÜNAYDIN, genç bisikletçi dostumuz Rıdvan ÖZDEMİR, Erzincan Topluluk Kurucularından sevgili Semih CEYHUN Hocam, ve son olarak bendeniz Serkan TAŞDELEN...
Erzincan'da kısa bir tur attıktan sonra Aydın kardeşimi Erzurum'a göndermek için otogara geliyoruz. Bisikletimizi otobüse yerleştirdikten sonra vedalaşıyoruz...
Bir turu daha geride bırakıyoruz... Tur arkadaşım Aydın GÜNAYDIN'a çok çok teşekkür ediyorum bana yoldaşlık ettiği için. En kısa zamanda tekrar pedallamak dileği ile...
Tur Toplam: 193.53 Km | Ort.Hız: 22.3 | Max.Hız: 65.1 | Bisiklet Kullanımı: 08:39:21
Güzergâh Haritası ve yükselti tablosu, büyütmek için haritayı tıklayınız lütfen...
Sevgi ve Saygılarımla...
NOT: Bisiklet Turu, bisiklet sponsorum SEDONA'ya teşekkürler...
Cumartesi akşam işten çıkıp hemen otogara gidip Erzurum'a gidecek olan otobüsten bilet alıyorum. 21:30 otobüse binerek Erzurum'a gidiyorum. Gece yarısını saat henüz yeni geçmişti ki Erzurum'a varıyorum. Aydın kardeşim beni otogarda karşılıyor ve eve gidiyoruz birlikte. Yemek yiyip yatmamız bir, bir buçuğu buluyor. Saatimizi erken kalkmak için 4:30'a kuruyoruz. Bir süre uyuyamıyorum ve çok geçmeden telefonumun alarmı Oğuz Aksaç'ın Ahu Gözlüm türküsü ile uyanıyorum. Hazırlanıp toparlanıyoruz ve evden çıkıyoruz. Güzel bir çorba içtikten sonra Erzurum Çifte Minareli Medrese önüne giderek fotoğraf çekiliyoruz ve turumuzu başlatıyoruz.
Saatimiz tam 5:00'i gösterdiği sırada pedallar dönmeye başladı. Atatürk Üniversitesi kavşağını geçiyoruz.
Erzurum'un rakımı 1900'lü metrelerde olduğu için hava biraz serin. Ilıca'ya kadar güzel tempoda ilerliyoruz. Sabah erken saatleri olduğu için trafik çok rahat. Bizde aynı rahatlıkta yol almaya devam ediyoruz.
Artık Erzurum'u geride bırakıyoruz.... Bekle bizi yollar...
Aşkale'ye 32 km, Erzincan'a ise 167 km yolumuz kaldığını bu tabela bize hatırlatıyor. 25 km'dir yoldayız tabi bu arada...
Yolumuz sağlı sollu Erzurum Ovası ile kaplı. Bu güzel manzaranın tadını çıkartarak pedallıyoruz.
Türkiye'nin birçok bölgesi yaz mevsimini yaşarken burada bahar yeni geliyor. Her taraf rengarenk çiçekler ile dolu...
Aşkale'ye yaklaşıyoruz giderek. Ara ara dinlenme maksatlı verilmiş foto-molalar...
Aşkale'ye varıyoruz 53 km sonunda. Hemen bir çay ocağına oturup soluklanıyoruz ve ikişer bardak çay içiyoruz.
Çaylar bize yakıt gibi geliyor ve enerjimizi topladıktan sonra tekrar düşüyoruz yollara...
Arka fonda görünen Aşkale Çimento Fabrikası...
Aşkale'den sonra yolumuz biraz dikleşiyor ve 7-8 km kadar sürecek olan rampayı tırmanmaya başlıyoruz yavaş yavaş...
Tırmanırken etrafın güzel manzarasını izlemeyi ihmal etmiyoruz tabi ki...
Heryer yemyeşil ve bize güç veriyor bu güzel yeşillik...
Erzurum'dan Erzincan'a Bisiklet Turu tüm hızı ile devam ediyor... Rampalara inat...
Tırmandığımız yol geride kalıyor...
Nihayet zirvedeyiz... Kısa bir el yüz yıkama ve su içme molası. Terden sırılsıklam oluyoruz...
Bu noktadan sonra salıyoruz bisikletleri... Kendi haline bırakıyoruz yoldaşlarımızı, nasıl olsa gidecekleri yolu biliyorlar... Ta ki Erzurum, Erzincan il sınırına kadar...
Artık Erzurum geride kalıyor. Erzincan il sınırları içerisinde pedallamaya başlıyoruz... Su takviyesi yapıyoruz bir çeşme başında...
Yolumuz vadi içerisinde kıvrılarak ilerliyor. Bizede bunun tadını çıkartmak kalıyor...
Saatimiz 10'a yaklaşırken bizde Tercan'a yaklaşıyoruz.
Turumuzun 92. Km'sinde acıkıyoruz ve Tercan'da yemek için bir yer arıyoruz. Kardeşler Lokantasında lezzetli yemekleri yedikten sonra üzerine de güzel bir çay içiyoruz.
Tercan'dan sonra Mercan'a kadar 10 km kadar yol çalışması var. Bu nedenle biraz daha yavaş yol alıyoruz.
Hatıra fotoğrafı çekilmeyi ihmal etmemek lazım tabi ki...
Gördüğünüz gibi yol berbat halde. Tozmaması için sulamışlar ve çamur olmuş. Yolun kenarından dikkatli bir biçimde ilerliyoruz. Araçlarda bizimle aynı hızda seyrediyorlar...
Bozuk yolun stresinden biraz uzaklaşmak için hemen yanıbaşımızdaki doğa harikası çiçekleri fotoğraflıyorum.
Mercan'ın geçtikten sonra yol asfalt oluyor tekrar ama aynı zamanda da daralıyor. Demiryolu geçidi...
Yine kısa bir mola ve sevgili Aydın kardeşim...
Altunkent Belediyesine kadar akan yolda tempolu bir şekilde ilerliyoruz. Biraz dinlenmek için bir markette duruyoruz ve soğuk maden sularımızı yudumluyoruz.
Yollarüstü köyünü geçtikten sonra yol iyice daralıyor ve sadece iki araç anca sığabiliyor. Burada bize yol yok. Bu nedenle çok dikkatli bir şekilde ilerliyoruz. Erzincan'a 70 km kaldı bu arada tabi, 120 km'dir yoldayız...
Fırat Nehri ve onun oluşturduğu vadide pedallıyoruz...
Yolda karşımıza çıkan ilginç tabela... Düşe bir plaka, sahibinin bulunması için tabelaya asılmış... 29 AH 901 sahibine duyrulur...
İyice daralan yol iyice tehlikeli olmaya başlıyor. Bize sinme geçen otobüsler dengemizi kaybetmemize neden oluyor. Bunun için çok dikkatli olmak gerekiyor. Bazı araçlar hiç umursamazken, bazıları ise bize yol veriyor. Sansa Boğazı bu yolun en tehlikeli kısmı. Biz geçtikten sonra burada iki tır kaza yapmış haberini alıyoruz Erzincan'a ulaştıktan sonra.
Biraz ileride bir tesiste kısa bir su ve çay molası için duruyoruz. Çaylarımızı yudumlarken yağmur yağmaya başlıyor ve ıslanmaktan son anda kurtuluyoruz. Havaya bakıyorum bulut görünmüyor ama ne hikmetse yağmur yağıyor. Hala akıl erdirebilmiş değilim. Şaşırıyoruz bu olana... Dinsin diye bekliyoruz bir süre...
Ha durdu, ha duracak diye çıkıyoruz yola, ama yağmaya devam ediyor. Bir süre ilerledikten sonra her yerin kuru olduğunu görüyoruz. Küçücük bulut bizi her koşulda ıslatmayı başarıyor...
Fırat Nehrinin diğer kıyısına geçiyoruz. D-100 karayolu kalabalık ve aynı zamanda muhteşem doğaya bürünüyor bu bölgede...
Demiryolu üzerimizden geçiyor...
Mutu Bölgesine varıyoruz. Tunceli-Erzincan Kavşağı. Burası beni anılara götürüyor ve 2007 yılında yapmış olduğum Pedalla Türkiye turu aklıma düşüyor. O zaman bu yoldan Tunceli'ye doğru gitmiştim.
Bu noktada kısa bir mola veriyoruz. Bisküvi ve kolamızı içtikten sonra son 38 km için tekrar pedallara asılıyoruz. Yağmur yağmak üzere neredeyse. Teker teker yağmur damlalarını hissediyoruz...
Hava iyice kapandı ve içimizide aynı şekilde karartmayı bildi. Yavaş yavaş yağan yağmur altında pedallarımız dönmeye devam ediyor.
Erzincan'ın Üzümlü ilçesinide geride bırakıyoruz. Buradan itibaren rüzgar başladı ve çok zor ilerliyoruz.
Şiddetli rüzgar ve yağmur dolayısı ile bir petrole sığınıyoruz ve yaklaşık 45 dakika bekliyoruz. Yağmur biraz azalınca tekrar yola koyuluyoruz ama rüzgar ilerlememize mani oluyor. Zar zor gidiyoruz. Çok geçmeden Erzincan Bisiklet topluluğundan arkadaşlarımız bizi karşılamaya geliyorlar. Buradan Semih CEYHUN hocama ve Rıdvan ÖZDEMİR kardeşime teşekkür ediyorum, bizleri bu turumuzda yalnız bırakmadıkları için. Saatimiz 16:00 dolaylarında Erzincan'a giriş yapıyoruz...
Erzincan'a sağsalim ulaşıyoruz nihayetinde. Sevgili dostlarımız ile hatıra fotoğrafı, soldan sağa; Tur Arkadaşım sevgili Aydın GÜNAYDIN, genç bisikletçi dostumuz Rıdvan ÖZDEMİR, Erzincan Topluluk Kurucularından sevgili Semih CEYHUN Hocam, ve son olarak bendeniz Serkan TAŞDELEN...
Erzincan'da kısa bir tur attıktan sonra Aydın kardeşimi Erzurum'a göndermek için otogara geliyoruz. Bisikletimizi otobüse yerleştirdikten sonra vedalaşıyoruz...
Bir turu daha geride bırakıyoruz... Tur arkadaşım Aydın GÜNAYDIN'a çok çok teşekkür ediyorum bana yoldaşlık ettiği için. En kısa zamanda tekrar pedallamak dileği ile...
Tur Toplam: 193.53 Km | Ort.Hız: 22.3 | Max.Hız: 65.1 | Bisiklet Kullanımı: 08:39:21
Güzergâh Haritası ve yükselti tablosu, büyütmek için haritayı tıklayınız lütfen...
Sevgi ve Saygılarımla...
NOT: Bisiklet Turu, bisiklet sponsorum SEDONA'ya teşekkürler...