Ynt: Doğada Vahşi Hayvanlardan Korunma?
Bulunduğunuz bölgedeki vahşi hayvanların karakteristiğini öğrenin demiş sanırım bir üye, bence de çok doğru. Fakat bu öğrenme işlemini mümkün mertebe sağlıklı kaynaklardan yapmanız sizin için daha hayırlıdır. Bir taraftan Trabzon'lu, bir taraftan Sinop'lu biri olarak gerçekten o kadar fazla ayı hikayesi ve efsanesi duydum ki hepsini hatırlamam mümkün değil. Köylük yerlerdeki insanların ekseriyatı ayı olsun, kurt olsun, yılan olsun pek çok hayvandan gerçekten fazlaca korkar. Bu korku onların bazen hikayeler abartmasına, gerçekleri çarpıtmasına sebep oluyor ve içinizde ister istemez bir insanlık faşisti uyandırıyor. Folklörü, gerçeklerle karıştırmamak çok önemli. Belinde silahıyla kendisini bölgenin en namlı adamı olarak gören bir akrabam, kör yılan dediğimiz minik bir sürüngeni görüp de tepeme tırmanmaya çalıştığında bu gerçeğin farkına varmıştım ben de...
Bir de şu var ki eğer bir ayının saldırısına uğradıysanız, ayıyı öldürmeden nasıl kurtulacağınızı bilmiyorum. Zira gerçekten korkunç hızlı bir hayvan. Siz ayının daha önce farkına varıp da biber gazınızı hazır etmediyseniz işiniz çok zor. Bir de o gazı kullanırken rüzgarın konumu da çok önemli tabi... Ayrıca ben ses tabancasının saldırı safhasına geçmiş bir ayıyı durduracağına da pek ihtimal vermiyorum. Benim gördüğüm kadarıyla Türkiye'deki ayıların tamamı boz ayı dediğimiz cinsten. Ayılar zaten pek çok bölgede silah seslerine az çok aşina olmuş durumdalar.
Bir de ayıların size saldırı olarak gelebilecek ama saldırı olmayan davranışları da söz konusu olabilir. Ben böyle bir durumla karşılaşmadım fakat iyi bir kaynaktan dinlemiştim. Zeki ve meraklı bir hayvandır ayı, tahrik etmemek çok önemli. Ve tabi ki forumdaki bilgili insanların da dediği üzere ayının rutin yolunun üzerine çıkmayın. Dere kenarlarında çok dikkatli olun. Tehlikede olabileceğinizi düşündüğünüzde bence tuvalete bile iki kişilik bir takımla gidin. Dışkınız dahil kokuları mümkün mertebe kapatmaya çalışın. Çadırınızda bence kapalı bile olsa yemek bırakmayın, koku vermeyeceğinden emin değilseniz. Ve hatta ben örneğin Şavşat taraflarında bir yerde kamp kuracaksam muhakkak vardiyalı bir nöbet sistemi tercih ederim.
Belki biraz abarttım ama çocukluğum oldukça zeki bir ayı figürünün etrafında dönen folklörle geçti benim =) Ayı tehlikesi olduğu yerlerde biz mümkün mertebe açık saçık ve gürültülü şekilde konuşup gülerek geçerdik. Açık seçik konuşmak insana ilginç bir şekilde öz güven getiren bir durumdur ki, ayıların korku gibi pek çok duyguyu yine vücudun kokusuyla farkına varabildiklerini duymuştum büyüklerimden. Gürültülü konuşmanın ise sebebi malum, eğer rüzgar bizim kokumuzu ayıya götürmüyorsa bizim ona kendimizi belli etmemiz lazım ki kocaoğlan yavaş yavaş yolumuzdan uzaklaşsın.
Domuz da çok ilginç bir hayvandır, gerçi hiç çok büyüğünü görmedim ben ama yine yerel insanların pek çok efsanesine sahip olduğu bir hayvan. Domuz avı çokça gerçeklesen bir av türüdür özellikle Karadeniz'de. Zira domuz gelir çoğu zaman fındığın kökünü epey de genişçe kazar, yiyeceğini yer ve gider. Domuz sürüsünün bir lideri olur ve lider hayatta kaldığı sürece sürü akıllıca hareket etmeye devam eder. Örneğin çevresinin sarılı olduğunu düşünürse, ciddi ve başarılı bir huruç harekatına girişir; kuşatmayı yarmak adına. Liderin düştüğü yerde sürü çoğunlukla dağılma eğilimi gösterir. Elbette ki bizim amacımız domuzu vurmak değil. Ben domuz konusunda ses tabancasının başarılı olabileceğini düşünüyorum. Ama benim denediğim bir şey değil, sadece şahsi fikrim. Gecenin bir yarısı çadırlarınızın arasından tapır tapır bir domuz sürüsünün geçtiğini duyarsanız, ne yapmanız gerekir hiç bir fikrim yok. O yüzden siz çadırınızı düzgün bir yere kurun =)