Ynt: Doğada Tek Başına Yürüyüş
''Tek Başına'' yaptığım ve ölümden döndüğüm hikayemin yeri sanırım tam burası
![Smile :smiley: :smiley:](data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7)
ben anlatayım isteyen ibret alsın . Biraz aptal cesareti, biraz gençlik, biraz adrenalin tutkusu.. O gün bunların her birinden birer tutam almıştım.
Yer Niğde , yıl 2000 öğrenciyim. Çamardı diye bir yer varmış bir kere arkadaşımla beraber gittim. Bayıldım. O muhteşem Emli Vadisinin gökyüzüne uzanan kaya blokları beni büyüledi. ''Evet'' dedim. '' Burası benim mekanım''. Doğu Karadeniz'in sarp ve engebeli arazilerinde büyümüş bir çocuk olarak eğime olan alışkınlığıma, tırmanma konusundaki becerilerime , atikliğime ve cesaretime (aptal cesareti) güveniyordum. O Temmuz yazı Niğde'nin kuru sıcağında finalleri yeni bitirmiştim. Bir arkadaşıma ''yarın haftasonu, hadi beraber Çamardı'na gidelim!'' dedim. ''Olur.'' dedi, ama ertesi gün sabah ben hazırlandığımda o kıçında uçuşan pireleri saymakla meşguldü. ''Bana sonra gideriz'' deyince ; '' ben tek başıma da giderim.'' diye içimden geçirdim. Bir kere kafaya koymuştum. Gitmeliydim. (En sevdiğim huyumdur.)
Herşeyim hazırdı. Herşey derken aklınıza profesyonel ekipmanlar gelmesin, bir adet su şişesi , rus pazarından alınma ergonomik kürek-balta seti , bir adet kama, ericson gh 337 (o dönemde telsim hatlı) telefon, enerji için kuruyemişçi den alınan 500 gr kuru üzüm, bir iki elma, meyve suyu, ekmek arası domates peynir, fazladan t-shirt.
Evden çıkıp Çamardı minübüsüne bindim. Ortalama 45 dakika da, o muhteşem Aladağları izleye izleye Çamardı'na vardım. Dağcı kulübesini direk geçtim. Zira birileri oradan çıkıp ''tek başına gedemezsin!'' vari bilmiş laflar edebilirdi. Beni daha tanımıyorlardı. 500 m kadar ileride Cımbar Vadisi başlıyordu. Keyifli adımlar , keşfetmeye programlanmış beynim, macera macera diye çığlık atan İd'im ve çook çok gerilerden cılız bir şekilde duyulan ego'mun mantık vari caydırma çabalarıyla ilerlemeye başladım. Bir yandan vadiyi izliyor. Bir yandan da yürüyordum. Performans ve enerji yüksek düzeydeydi o sıralar. Zira Spor Yüksekokulu Öğrencisiydim. Bir süre sonra Cımbar Vadisi'nin sonunda karşımda dev bir kaya bloğu ve o kayanın sağından ve solundan giden 2 vadiyle karşılaştım. Birisi sağdan giden Emli Vadisi diğeri de daha geniş olan başka bir vadi. Hangisini seçtim dersiniz ? tabiki ortadaki dev kaya bloğunu, 5-6 dakika boyunca göz kararı nereden tırmanabileceğimi kestirmeye çalıştım. Sonunda sağ taraftaki vadiye yakın tarafın hem eğim hemde tırmanma için daha pratik olduğuna karar verdim. ( 1 yıl sonra vadiye tekrar gelebildiğimde, o kaya bloğuna bakıp '' Ben bunun neresinden tırmanmışım.'' diye şapşal şapşal bakınacaktım.) ve tırmanış başladı. Gerçekten tutunma ve tırmanma konusunda hiç eğitim almamama karşın yetenekliyimdir. Toplamda 1.5 saatlik bir tırmanmadan sonra zirveye 20 m kadar kala başka bir tehlikeli tırmanma bölgesinde mola verdim. Tırmanırken devamlı kuru üzüm yiyerek enerji alıyordum. Durduğum yerden aşağıya ayaklarımı sarkıttım elime bir taş alıp fırlattım. Taşın vadi tabanını bulması baya uzun sürdü. O sırada not defterime duygularımı yazdım. Etrafta uçuşan kuşları , karşı kayaların tepelerinde gezinen yaban keçilerini izledim. 10 dakika sonra tekrar kalktım. Kalan 20 m. beni biraz zorlayacak gibi görünüyordu. Hatta geri dönmenin mantıklı olacağı konusunda ego'mun ısrarlarını baskın şekilde duymaya başlamıştım. Ama buraya kadar gelip dönmek gururumu incitebilirdi. Uzun süre bakındım. ve rotamı belirledim. Fakat rota zirveye ulaşmıyordu sadece zirveye 3-5 m kala bir yere kadar gidebiliecektim. Ondan sonrasına ''Allah Kerim'dir. '' diye düşünmüştüm. İçinizde dağcılığı profesyonelce yapan arkadaşların. cık cık cık! seslerini duyar gibiyim. Beni fazla eleştirmeyin çok genç ve cesaretliydim diyelim.
zorlu bir yeri geçtikten sonra geldiğim yeri size tam olarak tarif etmem gerek yani o yeri tasavvur etmelisiniz. Yoksa heyecanı olmaz. Zirvenin soluna doğru 45 derecelik yatay bir çatlak o çatlağın dışında planladığım yere gidebileceğim bir yer yok sadece ellerimle çatlağa tutunarak ve ayaklarımı kayaya yaslayarak yatay bir şekilde yukarı gidebileceğim. Cesaretimi toplayıp çatlağa tutundum. çok dikkatli bir şekilde tırmandım. Bu arada kalp atışlarım zirve yapmak üzereydi. Kendimi sırtım kayaya dönük ulaşmayı hedeflediğim çıkıntıya oturur halde buldum. Tabi ortada gariplikleri vardı. Zirveye 3-4 m kalmasına rağmen 1- Oradan yukarıya gidebileceğim bir yer yoktu. Dümdüz bir kaya bloğuydu. 2- oturduğum yer çok dardı ve hafif aşağı meyilliydi. 3- Sırt çantam beni ileri doğru itiyordu. 4-PANİK !!! , işte o anda hissettiklerim kelimelerle tarif edilemez. Çıktığım çatlağa baktım ve çıktığım şekilde inemeyeceğimi anladım. Çaresizlik, Korku, heyecan, aşırı salınmaya başlayan adrenalin, uyuşmaya başlayan kaslar, karıncalanan kafatasım. sesli bir şekilde '' ben ne yapıyorum lan burada!'' '' Allahım öleceğim'' . İçimden burada ölmenin ne kadar aptalca olacağını, ailemin çekeceği acıları, düşerken çekeceğim acıları hayal ediyordum. Sonra HOP! dedim. Dur bakalım! panik yok ! Sakin Ol! düşün ! öncelikle burada olduğunu bilen tek bir kişi var o da bir iki gün geçmeden meraklanmayacaktır. Birilerinin merak edip buraya gelmesi uzun hikaye . Zaten oturduğun yerde kıçın uyuşmaya başlamış. orada 20 dakikadan fazla kalmam ayaklarımı hissetmememe sebep olabilir ve ağır ağır kayarak aşağıya düşebilirim. O halde tek bir çözüm var. ''ÇATLAK'' ! . Çantayı önüme aldım. tersten giydim. Çatlağa baktım. Yapabileceğim tek şey soğ elimle çatlağı kavrayıp sol ayağımıda kayaya dayayarak kendimi bir kapının kapanması gibi bırakmak ve diğer elimle de çatlağın aşağıya doğru olduğu kısmı yakalamaktı. Derin bir nefes aldım . konsantre oldum. Sol elimle çatlağı kavradım. Kendimi bıraktım diğer çatlağa ağır çekimde ilerliyordum, zaman durmuştu. Diğer elimle kayayı kavradım ve öyle kaldım. Aşağıda büyük bir uçurum vardı dayanamadım baktım ve hemen döndüm. Vücudumdaki heryeri kayaya yapıştırarak aşağı doğru 1-2 metre ilerledim ve güvenli yere vardım. Yaşadığım rahatlık kelimelerle tarif edilemezdi. Biraz dinlendim. Bir kaç tehlikeli yer daha atlattıktan sonra rahat inmeye başladım. Artık korkum geride kalmıştı ve ''Vay be ne dağcıymışım'' tarzında büyüklenmeye başladım. Bu arada atlamışım. o zirvede 3 adet koyun adadım. bu büyüklenmeleri elbet gören biri vardı. ve bunun cezasını çekmeliydim. Bu kadar kolay kurtulacağımı zannetmemeliydim. ''Ceza olmadan davranış sönmez der'' Davranışçı kuramlar. Çok yorulmuştum. geldiğim yerden dönmem uzun sürecekti. Bende sola ve aşağıya doğru inmeye başladım. ''e kafasuz, gelduğun yerden git da ! '' derdi. Rahmetli Reziye Hala görseydi. Zemine yaklaştıkça yoruldum ve en sonunda çıkmaz sokağa geldim. Baktım aşağıya 20 m var. aşağıda hafif çıkıntılar görünüyor. Buradan inermiyim ! İnerim. inmek zorundayım, geri dönersem , yorgunluktan oralarda kalırım. Aşırı yorgunluğunda etkisiyle bir çıkıntıya kendimi saldım. ayaklarımı basıyorum. Basmıyor. Çünkü boyum yetmiyor. 4-5 santim uzun olsam ulaşıcam. Ama olmuyor. Bende kendimi tekrar yukarı çekeyim dedim. Ama ; enerjim bitmiş. Gücüm yetmiyor. Öyle kaldım. Çekiyorum. ı ıh ! bir daha ı ıh! parmaklar yavaş yavaş kaymaya başladı. Allahım Allahım lütfen! diyorum. Hayır! Bu sefer kurtuluş yok. Düşeceğim. Ölmesem bile kafa göz kırılacak. Bu sefer PANİK tavan yapıyor. Parmaklarım kayadan kopuyor gözlerim hafif kararıyor. Refleks olarak sırtımı kayaya dönüyorum. Kaya hafif eğimli sırtım ve kollarım kayaya sürtünerek düşüyorum. Kayanın ortasında bileklerim bir çıkıntıya denk geliyor, hızım kesiliyor ama kayadan da ayrılıyorum. havada bir 5- 10 m . düşüyorum. Yere varıyorum. Yer kayalık ve çakıllardan oluşuyor ve aşağı doğru baya eğimli bu sefer Yine refleks ellerim başımda çömelmiş bir şekilde zeminden aşağıya doğru 5-6 takla atarak yuvarlanıyorum ve kıçımın üstüne oturur şekilde duruyorum. Öylece inliyorum ağlar gibi. İçimden adrenalinden hissetmiyorum ama kesin her yerim kırılmıştır diyorum. Öylece ağrılarla 10-15 dakika oturuyorum. Sonra kalkıyorum. Sorun yok biraz ağrılı da olsa yürüyebiliyorum. kırık yok. Kollarım soyulmuş kanıyor. Cımbar'ı geçiyorum. Avcı kulübesini geçiyorum. Asfalt yolda minübüs geliyor. Uyuklayarak akşam üstü Niğde'ye varıyorum. Kendimi eve atıyorum ve sabaha kadar uyanmıyorum.