acemi karavancı
Her şey olacağına varır...
Aizonai’den Dumlupınar’a …
Şuhut’u çok gördüm. Şuhut’tan Atatürk’ün izlediği yolla gece karanlığında Kocatepe’ye yürüyerek iki kez çıktım. Kocatepe’den günün her saatinde pek çok kez baktığım taarruzun başlangıç noktası, o çetin coğrafya çok etkileyicidir.
Son 4 yıldır 25 Ağustos’u 26 Ağustos’a bağlayan gece düzenlenen tam zamanlı Kocatepe yürüyüşlerine katılmayı ihmal etmiyorum. Geçen yıl Kocatepe’ye bizim karavanı da çıkarttık, test ettik…Bu yıl yine gece 13:00 - sabaha karşı 04:30 arası Kocatepe’de olacağız; bu kez karavansız…
Ama şimdi taaruzun ters istikametinden Dumlupınar'dan Kocatepe'ye gidiyoruz. Bunun için önce Aizonai'den Dumlupınar'a yola koyulduk...
[attachment=1]
Bu bölümün rehberliğini Musa Bursalı üstlenmişti.
Zafertepeçalköy'e Aslanapa üzerinden gittik. Altıntaş yolunun büyük bölümünü neredeyse ezbere biliyorduk. Bu alternatif güzergahta, Ortaca ve Aslanapa üzerinden, ziyaret yerleri olan,Gökçeler ve Pınarcık köylerinde dinlenerek, Allıören'den, Zafertepeçalköy'e geçtik.
26 Ağustos sabaha karşı Kocatepe’den başlayan genel taarruz 30 Ağustos gününe kadar büyük bir gelişme ve ilerleme kaydetmiştir. Bu muharebelerde düşman kuvvetlerine büyük zayiat verdirilmişti.
Ancak düşman henüz tam anlamıyla mağlup edilebilmiş değildi. Düşmanın Eskişehir grubu ve Döğer’deki ihtiyat tümenleri henüz ortadan kaldırıla mamıştı. Bu yüzden düşman Eskişehir-Döğer-Dumlupınar hattı üzerinde savunmaya geçebilirdi.
[attachment=2]
Bunu önlemek maksadıyla 1 nci Ordu birlikleri, Olucak, Hamurköy, Çalköy, Aslıhanlar üzerinden Dumlupınar’a gitmek isteyen beş düşman Tümenine temas etti ve güneyden taarruza başladı. Böylece Trikopis’in birliklerini Çalköy dolaylarında toplayarak Dumlupınar’a çekmek istemesinin önüne geçildi.
30 Ağustos’ta artık düşmanın beş tümenin Dumlupınar ve Kütahya yönüne gitmeleri engellenmişti. Onlar için yalnız tek kurtuluş yolu Murat Dağı kuzeyindeki Kızıltaş deresi idi. Bu dere ve derenin içi sarp patikalara sahipti. Hareketin oldukça zor ve kısıtlı olduğu bu bölgede 5 nci Süvari Kolordumuz bulunuyordu. Neticede düşmanın asli kuvveti olan 5 Tümeni bu bölgeye hapsedilmiş oldu.
Bunun üzerine harekatı sevk ve idare etmek maksadıyla Genelkurmay Başkanı F. Çakmak 2 nci Ordu Bölgesine Atatürk de 1 nci Ordu Karargahına gitti. Atatürk bu durumu şöyle anlatmaktadır. “1 nci Ordu Karargâhında vaziyeti icap edenlere izah ettim ve bütün kuvvetleri seri bir taarruza teşvik ettim. Oradan da 4 ncü Kolordu Komutanı’nın yanına gittim. Vaziyet o kadar cazip idi ki daha ileriye gitmekten kendimi alamadım. Çalköy yakınında bir yere gittim. Burası düşmanın mevzi almak üzere bulunduğu bir yer idi. Oradan müşahedeme göre; Uşak’a dönen düşman kuvvetleri doğrudan doğruya Yunan Başkomutanı Trikopis’in emrinde olarak, Çalköy’ün batısında Aydemir- Adatepe- Ağaçköy mevkilerinden teşkil ettiği bir dairede idi. Arkasını da Kızıltaş Deresine vermiş idi. 1 nci ve 2nci Ordu; Kuzeyden Çalköy’ü Kırkpınar ve onun daha batısından sarmış bulunuyordu. Süvarilerimize dahi orada bu çevirme hareketini vücuda getirmiş olan birliklerle beraber sıkıştırma işlemi emredildi.”
Zafertepe’de düşman kuvvetlerine çok yakın bir durumda olan Başkomutan, tepede mevzilenmiş olan 11 nci Tümene bizzat nezaret ederek hücum emri verdi. 16 ncı ve 61 nci Tümenin düşmanla muharebede olduğu görülmekteydi. Diğer birlikler de çemberi gittikçe daraltmaktaydılar. Süvari birliklerinin de daha batıda düşmanın arkasını kesmekte olduğu haberi alınmıştı.
Birlikler ilerledikçe cephe daralmış birlikler birbirine karışmışlardı. Yapılan süngü muharebesiyle önce Küçük Adatepe tamamen ele geçirildi. 126 ncı Alayın saldırısıyla da bölgede düşmanın tutunacağı bir yer kalmadı. Düşman Kanlıköprü’ye kadar takip edildi. Bu suretle bölge tamamen düşmandan temizlenmiş oldu. Birkaç saat sonra da Büyük Adatepe alındı. Bu bölgelerde Yunanlılar büyük zayiat verdiler. Kalanlar ise düzensiz bir şekilde Kızıltaş Vadisi’nden çekiliyorlar, bir kısmı da ellerindeki bütün ağırlıkları ve araçları bırakarak Murat Dağlarına kaçıyorlardı.
Zafertepe – Çalköy – Adatepeler ve Kızıltaş Vadisi’ndeki düşman kuvvetleri, “26 Ağustos sabahı başlayan ve beş gün beş gece devam eden meydan muharebesi” sonucunda tamamen imha edildiler
[attachment=3]
Şuhut’u çok gördüm. Şuhut’tan Atatürk’ün izlediği yolla gece karanlığında Kocatepe’ye yürüyerek iki kez çıktım. Kocatepe’den günün her saatinde pek çok kez baktığım taarruzun başlangıç noktası, o çetin coğrafya çok etkileyicidir.
Son 4 yıldır 25 Ağustos’u 26 Ağustos’a bağlayan gece düzenlenen tam zamanlı Kocatepe yürüyüşlerine katılmayı ihmal etmiyorum. Geçen yıl Kocatepe’ye bizim karavanı da çıkarttık, test ettik…Bu yıl yine gece 13:00 - sabaha karşı 04:30 arası Kocatepe’de olacağız; bu kez karavansız…
Ama şimdi taaruzun ters istikametinden Dumlupınar'dan Kocatepe'ye gidiyoruz. Bunun için önce Aizonai'den Dumlupınar'a yola koyulduk...
[attachment=1]
Bu bölümün rehberliğini Musa Bursalı üstlenmişti.
Zafertepeçalköy'e Aslanapa üzerinden gittik. Altıntaş yolunun büyük bölümünü neredeyse ezbere biliyorduk. Bu alternatif güzergahta, Ortaca ve Aslanapa üzerinden, ziyaret yerleri olan,Gökçeler ve Pınarcık köylerinde dinlenerek, Allıören'den, Zafertepeçalköy'e geçtik.
26 Ağustos sabaha karşı Kocatepe’den başlayan genel taarruz 30 Ağustos gününe kadar büyük bir gelişme ve ilerleme kaydetmiştir. Bu muharebelerde düşman kuvvetlerine büyük zayiat verdirilmişti.
Ancak düşman henüz tam anlamıyla mağlup edilebilmiş değildi. Düşmanın Eskişehir grubu ve Döğer’deki ihtiyat tümenleri henüz ortadan kaldırıla mamıştı. Bu yüzden düşman Eskişehir-Döğer-Dumlupınar hattı üzerinde savunmaya geçebilirdi.
[attachment=2]
Bunu önlemek maksadıyla 1 nci Ordu birlikleri, Olucak, Hamurköy, Çalköy, Aslıhanlar üzerinden Dumlupınar’a gitmek isteyen beş düşman Tümenine temas etti ve güneyden taarruza başladı. Böylece Trikopis’in birliklerini Çalköy dolaylarında toplayarak Dumlupınar’a çekmek istemesinin önüne geçildi.
30 Ağustos’ta artık düşmanın beş tümenin Dumlupınar ve Kütahya yönüne gitmeleri engellenmişti. Onlar için yalnız tek kurtuluş yolu Murat Dağı kuzeyindeki Kızıltaş deresi idi. Bu dere ve derenin içi sarp patikalara sahipti. Hareketin oldukça zor ve kısıtlı olduğu bu bölgede 5 nci Süvari Kolordumuz bulunuyordu. Neticede düşmanın asli kuvveti olan 5 Tümeni bu bölgeye hapsedilmiş oldu.
Bunun üzerine harekatı sevk ve idare etmek maksadıyla Genelkurmay Başkanı F. Çakmak 2 nci Ordu Bölgesine Atatürk de 1 nci Ordu Karargahına gitti. Atatürk bu durumu şöyle anlatmaktadır. “1 nci Ordu Karargâhında vaziyeti icap edenlere izah ettim ve bütün kuvvetleri seri bir taarruza teşvik ettim. Oradan da 4 ncü Kolordu Komutanı’nın yanına gittim. Vaziyet o kadar cazip idi ki daha ileriye gitmekten kendimi alamadım. Çalköy yakınında bir yere gittim. Burası düşmanın mevzi almak üzere bulunduğu bir yer idi. Oradan müşahedeme göre; Uşak’a dönen düşman kuvvetleri doğrudan doğruya Yunan Başkomutanı Trikopis’in emrinde olarak, Çalköy’ün batısında Aydemir- Adatepe- Ağaçköy mevkilerinden teşkil ettiği bir dairede idi. Arkasını da Kızıltaş Deresine vermiş idi. 1 nci ve 2nci Ordu; Kuzeyden Çalköy’ü Kırkpınar ve onun daha batısından sarmış bulunuyordu. Süvarilerimize dahi orada bu çevirme hareketini vücuda getirmiş olan birliklerle beraber sıkıştırma işlemi emredildi.”
Zafertepe’de düşman kuvvetlerine çok yakın bir durumda olan Başkomutan, tepede mevzilenmiş olan 11 nci Tümene bizzat nezaret ederek hücum emri verdi. 16 ncı ve 61 nci Tümenin düşmanla muharebede olduğu görülmekteydi. Diğer birlikler de çemberi gittikçe daraltmaktaydılar. Süvari birliklerinin de daha batıda düşmanın arkasını kesmekte olduğu haberi alınmıştı.
Birlikler ilerledikçe cephe daralmış birlikler birbirine karışmışlardı. Yapılan süngü muharebesiyle önce Küçük Adatepe tamamen ele geçirildi. 126 ncı Alayın saldırısıyla da bölgede düşmanın tutunacağı bir yer kalmadı. Düşman Kanlıköprü’ye kadar takip edildi. Bu suretle bölge tamamen düşmandan temizlenmiş oldu. Birkaç saat sonra da Büyük Adatepe alındı. Bu bölgelerde Yunanlılar büyük zayiat verdiler. Kalanlar ise düzensiz bir şekilde Kızıltaş Vadisi’nden çekiliyorlar, bir kısmı da ellerindeki bütün ağırlıkları ve araçları bırakarak Murat Dağlarına kaçıyorlardı.
Zafertepe – Çalköy – Adatepeler ve Kızıltaş Vadisi’ndeki düşman kuvvetleri, “26 Ağustos sabahı başlayan ve beş gün beş gece devam eden meydan muharebesi” sonucunda tamamen imha edildiler
[attachment=3]