CAMP&CARAVAN ISTANBUL fuarı yaklaşıyor. Karavancılar olarak bizimde bir hazırlık yapmamızda fayda var diye düşünüyorum. Münih’te heryıl olan benzer bir fuarı defalarca gezdim. Fuarlar karavanların yanısıra karavancılıktaki gelişmeler bakımından da önemli olurlar. Bu nedenle Türkiye’de karavancılık konusunda dile getirilen bilgi ve görüşleri biraz toplamak istiyorum.
Almanya’da yaşadığım ve Almanya’daki karavancılığın gelişmesini onlarca yıldır yakından takip ettiğim için sık sık Almanya’dan örnekler vereceğim.
Iddialı bir cümle ile konuya giriyorum:
Türkiye’de karavancılığın gelişmesinde önemli rol oynayan (engelleyen) aşağıdaki noktaların hemen hepsi yanlış bilgiler ve yanlış varsayımlar üzerine kurulu.
1. Trafik sigortasında sınıflandırılma.
Karavanlar en az kaza yapan araçlar olmasına rağmen Türkiye’de karavan trafik sigortası en pahalı olan araçlar arasında. Almanya’da ise karavanların trafik sigortası en ucuz sigortalardan birisidir (kiraya verilen karavanlar hariç).
2. Her yıl Tüv.
Karavanlar en az kullanılan en bakımlı araçlardandır. Devamlı kullanılan otomobiller her iki yılda bir Tüv’e girerken karavanların her yıl Tüv kontrolundan geçmesinin bir izahı yoktur (kiraya verilen karavanlar hariç).
.
3. ÖTV.
Gazete haberlerinde, son 15 yıl içinde ÖTV ödenen 3-4 araçtan söz ediliyor.
ÖTV inse karavan üssü olabiliriz
Yeni karavanlardan toplanan Özel Tüketim Vergisi yok denecek kadar az ama karavancılığın gelişmesini engelliyor.
Peki gelişen bir karavancılık neler kazandırır:
-Karavan üretimi yan endüstri dallarını da destekler. Bu da karavan yapımında ve kampinglerde kullandığımız herşeyin üretimidir.
-Karavan üretimi ülkede kampinglerin, karavanparkların çoğalmasını sağlar.
-Kamping ve karavancılık insanların dinlenmesini sağlar. Kampingleri düşünürsek çocuklu aileler ilk planda gelir.
-Kamping ve karavancılık ülkesini gezen, tanıyan ve tanıtan insanların çoğalması demektir.
-Kamping ve karavancılık onbinlerce insan için geçim kaynağı olabilir.
-Kamping ve karavancılık devlete her yıl milyarlarca lira vergi geliri sağlayabilir.
4. Karavan dönüşümü mevzuatı.
Aracın karavana dönüşüm kontrolu ve onayı Almanya’da sadece Tüv yapmaya yetkili kuruluşlara aittir. Tüv’den alınan onayla belediyelerin araç kayıt bürosuna gidilerek aracın karavan ruhsatı alınır. Tüv yapan kuruluşlardan karavan tadilatı konusunda yazılı broşürleri temin etmek (internet dahil), ayrıca bu kuruluşlardan telefonla en doğru bilgileri bir kaç dakika içinde almak mümkün.
Türkiye’de bir kavram ve kurum kargaşalığı var.
5.Karavancılar gezdikleri yerlerde alışveriş yaparlar ve esnafa para bırakırlar. Almanya’da bunun farkına varan belediyeler karavancılara şehirlerinde geceleme yeri (Stellplatz/Karavanpark) sunma yarışındalar. Şu anda Almanya’da karavanparkların sayısı kampinglerin iki katına ulaştı (3 bin civarında kamping ve 6 bin civarında karavanpark).
Avrupa’da esnaf karavancıların en büyük destekçisidir. Türkiye’nin özellikle turistik yerlerindeki esnafın Avrupa’daki bu gelişmeden habersiz belediye başkanlarını bilgilendirmesi "uyandırması" lazım.
6.Almanya’dan binlerce emekli karavancı kışı Ispanya’da geçirir. Türkiye’de kışı geçirmek isteyenlere mevzuat engeli var. Yabancı plakalı araçların Türkiye’de uzun süre kalması, yurt dışında yaşayan Türk pasaportlular için mümkün. Yabancı pasaportluların araçlarının da Türkiye’de üç aydan fazla kalabilmesini sağlamak lazım (kışı Türkiye’de geçirmek isteyen karavancılar için).
Karavan bir lüks mü?
Karavancılığı Türkiye’de bir lüks olarak görenler sanıyorum çok. Karavan için bu algıyı oluşturan bence ilk planda yüksek ÖTV. Özel Tüketim Vergisi kalktığında karavan fiyatları düşecek ve daha fazla insan karavancı olabilecek. Almanya’da da herkes karavan alamaz. Fakat bir çok karavancı gelir ve giderlerini, ihtiyaçlarını karavan yaşamına göre ayarlayarak ortanın altında bir gelirle bile karavancı olabiliyorlar. Sanıyorum aynı durum Türkiye’de bir çok karavancı için de geçerli.
Almanya’da yaşadığım ve Almanya’daki karavancılığın gelişmesini onlarca yıldır yakından takip ettiğim için sık sık Almanya’dan örnekler vereceğim.
Iddialı bir cümle ile konuya giriyorum:
Türkiye’de karavancılığın gelişmesinde önemli rol oynayan (engelleyen) aşağıdaki noktaların hemen hepsi yanlış bilgiler ve yanlış varsayımlar üzerine kurulu.
1. Trafik sigortasında sınıflandırılma.
Karavanlar en az kaza yapan araçlar olmasına rağmen Türkiye’de karavan trafik sigortası en pahalı olan araçlar arasında. Almanya’da ise karavanların trafik sigortası en ucuz sigortalardan birisidir (kiraya verilen karavanlar hariç).
2. Her yıl Tüv.
Karavanlar en az kullanılan en bakımlı araçlardandır. Devamlı kullanılan otomobiller her iki yılda bir Tüv’e girerken karavanların her yıl Tüv kontrolundan geçmesinin bir izahı yoktur (kiraya verilen karavanlar hariç).
.
3. ÖTV.
Gazete haberlerinde, son 15 yıl içinde ÖTV ödenen 3-4 araçtan söz ediliyor.
ÖTV inse karavan üssü olabiliriz
Yeni karavanlardan toplanan Özel Tüketim Vergisi yok denecek kadar az ama karavancılığın gelişmesini engelliyor.
Peki gelişen bir karavancılık neler kazandırır:
-Karavan üretimi yan endüstri dallarını da destekler. Bu da karavan yapımında ve kampinglerde kullandığımız herşeyin üretimidir.
-Karavan üretimi ülkede kampinglerin, karavanparkların çoğalmasını sağlar.
-Kamping ve karavancılık insanların dinlenmesini sağlar. Kampingleri düşünürsek çocuklu aileler ilk planda gelir.
-Kamping ve karavancılık ülkesini gezen, tanıyan ve tanıtan insanların çoğalması demektir.
-Kamping ve karavancılık onbinlerce insan için geçim kaynağı olabilir.
-Kamping ve karavancılık devlete her yıl milyarlarca lira vergi geliri sağlayabilir.
4. Karavan dönüşümü mevzuatı.
Aracın karavana dönüşüm kontrolu ve onayı Almanya’da sadece Tüv yapmaya yetkili kuruluşlara aittir. Tüv’den alınan onayla belediyelerin araç kayıt bürosuna gidilerek aracın karavan ruhsatı alınır. Tüv yapan kuruluşlardan karavan tadilatı konusunda yazılı broşürleri temin etmek (internet dahil), ayrıca bu kuruluşlardan telefonla en doğru bilgileri bir kaç dakika içinde almak mümkün.
Türkiye’de bir kavram ve kurum kargaşalığı var.
5.Karavancılar gezdikleri yerlerde alışveriş yaparlar ve esnafa para bırakırlar. Almanya’da bunun farkına varan belediyeler karavancılara şehirlerinde geceleme yeri (Stellplatz/Karavanpark) sunma yarışındalar. Şu anda Almanya’da karavanparkların sayısı kampinglerin iki katına ulaştı (3 bin civarında kamping ve 6 bin civarında karavanpark).
Avrupa’da esnaf karavancıların en büyük destekçisidir. Türkiye’nin özellikle turistik yerlerindeki esnafın Avrupa’daki bu gelişmeden habersiz belediye başkanlarını bilgilendirmesi "uyandırması" lazım.
6.Almanya’dan binlerce emekli karavancı kışı Ispanya’da geçirir. Türkiye’de kışı geçirmek isteyenlere mevzuat engeli var. Yabancı plakalı araçların Türkiye’de uzun süre kalması, yurt dışında yaşayan Türk pasaportlular için mümkün. Yabancı pasaportluların araçlarının da Türkiye’de üç aydan fazla kalabilmesini sağlamak lazım (kışı Türkiye’de geçirmek isteyen karavancılar için).
Karavan bir lüks mü?
Karavancılığı Türkiye’de bir lüks olarak görenler sanıyorum çok. Karavan için bu algıyı oluşturan bence ilk planda yüksek ÖTV. Özel Tüketim Vergisi kalktığında karavan fiyatları düşecek ve daha fazla insan karavancı olabilecek. Almanya’da da herkes karavan alamaz. Fakat bir çok karavancı gelir ve giderlerini, ihtiyaçlarını karavan yaşamına göre ayarlayarak ortanın altında bir gelirle bile karavancı olabiliyorlar. Sanıyorum aynı durum Türkiye’de bir çok karavancı için de geçerli.
Son düzenleme: