Geyikli'de feribottan indikten beş kilometre sonraki ana yol ayrımından Ezine yönüne dönerek Çanakkale'ye varmadan yirmi altı kilometre güneyindeki Tevfikiye Köyü sınırları içinde kalan ve medyada bu yıl açılacağına dair yayınlar gördüğümüz
Troia Müzesi'ni görmek istedik.
İzmir kökenli ünlü ozan
Homeros'un toplam yirmi dört bölümde on altı bin dizeden oluşan ve epik bir şiir olan
İlyada ve Odysseia Destanı'nın anayurdu ve Truva Atı efsanesiyle herkesin bildiği bir yer olan
Troia(=Truva) kentinin, arkeolojik kazılardaki buluntulara binaen bakır çağı döneminde yani günümüzden beş bin yıl kadar önce kurulduğu kabul edilmektedir. Çanakkale Boğazı’nın güneyinde,Asya ile Avrupa arasındaki ticaret yolu üzerinde önemli bir liman kenti olarak kurulmuş olan Troia şehri ,
Karamenderes sularının taşıdığı alüvyonlar nedeniyle denizden uzaklaşmış ve zaman içinde terk edilmiştir.Stratejik bir konuma sahip olan bu kent,Perslerin,Makedonların, Selevkosların,Pergamon Krallığı ve Roma’nın egemenliğine geçmiştir.Tarihi boyunca pek çok doğal afet ve savaşla karşılaşmış ve bunların sonucunda tam dokuz kez yıkılıp yeniden kurulmuş ve üç bin beş yüz yıl boyunca önemli bir yerleşim merkezi olarak ayakta kalmayı başarmış olan Troia Kenti,1996 yılında milli park ilan edilmiş ve 1998 yılında da Dünya Kültür Mirası Listesine alınmıştır.
Kentin gün ışığına çıkarılması ise ancak 1870 yılında Heinrich Schliemann adlı bir Alman tüccar ve amatör arkeolog tarafından gerçekleştirilmiştir.İlyada destanında anlatılanları iyi yorumlayan Schliemann,antik kentin Çanakkale Boğazı'nın güneyinde,kıyıdan yaklaşık 4.5 kilometre içeride yer alan Hisarlık Tepesi’nde aranması gerektiğine inanarak burada yaptığı kazılarla Troia kentini efsaneden gerçeğe dönüştürerek onu tüm dünyaya tanıtmıştır.Böylece büyük bir ün kazanan Schliemann buluntuların çok değerli bir kısmını yurt dışına kaçırması yanında bilinçsizce yaptığı kazılar ile antik kente büyük bir zarar vermiş ve böylece günümüzde halen devam eden bir hukuki mücadelenin başlamasına da sebep olmuştur. Kültür Bakanlığı'nın kaçırılan Troia hazinesinin iadesi için çalışmaları halen devam etmektedir.Günümüzde de arkeolojik kazıların Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından devam ettirildiği ören yerinde gerçekleştirilen kazılarda on farklı kent katmanı ve elliden fazla yapı evresi tespit edilmiştir.Bunlar;
Troia I-III.....Kıyısal Troia Kültürü (MÖ.3000-2100)
Troia IV-V.....Anadolu Karakterli Troia Kültürü (MÖ.2100-1700)
Troia VI-VII..Yüksek Troia Kültürü (MÖ.1700-1100
Troia VIII.....Grek Yerleşmesi (MÖ.700-85)
Troia IX........Roma Yerleşmesi (MÖ.85-MS.500)
Troia X.........Bizans yerleşmesi(MS.12-13.yüzyıllar arası)
Antik kenti daha önce gezmiş olduğumuzdan bu kez girmedik. Ziyaretçiler için ahşap yürüyüş parkurunun güzel düzenlenmiş olduğu, şehrin her evresinin numaralandırılarak ziyaretçilerin bilgilenmesinin sağlandığı Troia antik kentinden günümüze dört dörtlük gelmeyi başarmış bir yapı halen bulunmamaktadır.Burada esas olan buranın ruhunu hissetmek ve bu topraklarda gerçekleşen savaşları anlamaktır. Bunun için de gezmeden önce kentin tarihini,Anadolu'nun en eski topluluğu sayılan Luvi'leri iyice okumanızı tavsiye ederim.Yoksa "yani,bu taşları görmek için de 25 TL. verilir mi?" diyen çoğu kişinin yaptığı gibi sadece tahta at ile resim çektirip geri dönersiniz.Giriş için Müze kart gereken ya da 25 TL. giriş ücreti alınan ve yazın her gün 09-19,kışın 08-17 saatleri arasında ziyarete açık olan ören yerinde otopark için de ayrıca 10 TL. ödemek gerekmektedir.
Troia Ören Yeri girişi
Ören Yeri girişinde yer alan ve Kültür Bakanlığı tarafından 1975 yılında
Mimar Kadir İzzet Senemoğlu'na yaptırılmış efsanevi tahta at