1969’da Vietnam’da askerliğini yapan bir grup Amerikan askeri,My lai halkından bazı sivilleri öldürmüştü.Bu,Vietnam Savaşı nın sıkandallarından biri haline geldi ve kişisel ahlaki vicdan ile yetkeye iteat arasındaki çelişkiyi yeniden toplum bilincine getirdi.
Aşağıdakiler CBS News’dan Mike Wallace’ın röportaj yaptığı askerlerden birinin olay hakkındaki açıklamalarıdır.
S. Her helikopterde kaç kişi vardı?
Y. Beş kişi.Köyün yakınında karaya indik,hepimiz sıraya girdik ve köye doğru yürümeye başladık.Bir adam vardı,siperde bir Vietnemlı vardı;orada ,aşağı kıvrılmıştı.Adam seslendi burada bir Vietnamlı var dedi.
S. Bu adam kaç yaşlarındaydı?Demek istediğim ,bu bir savaşçı mıydı yoksa yaşlı bir adam mıydı?
Y. Yaşlı bir adamdı.Adam onu çekti ve burada bir Vietnamlı var dedi,sonra Çavuş Mitchell adama seslenip,onu vur dedi.
S. Çavuş Mitchell yirminizin de amiri miydi?
Y. Bütün müfrezenin amiriydi.Sonra adam onu vurdu.Böylece köye girdik,köyü aramaya,insanları toplamaya ve köyün merkezini gözden geçirmeye başladık.
S. Kaç kişi topladınız?
Y. Köyün merkezine topladıklarımız kırk elli kişi kadar vardı.Onları oraya koyduk,orası,köyün merkezi küçük bir ada gibiydi diyebilirim…Sonra…
S. Ne tür insanlardı-erkekler,kadınlar,çocuklar mıydı bunlar?
Y. Erkekler kadınlar,çocuklar.
S. Ya bebekler?
Y. Bebekler de.Onları bir araya topladık.Çömelmelerini söyledik ve Tegmen Calley gelip “onlara ne yapacağını biliyorsun ,değil mi?” dedi.Ben de evet dedim.Sadece onları gözlememizi istediğini sandım.Teğmen gitti,on-onbeş dakika sonra geri gelip”Neden onları hala öldürmediniz?” dedi….Onları öldürmemizi istediğinizi sanmıyordum dedim.”Hayır”,dedi,”Onları ölü istiyorum”.Böylece….
S. Bunları hepinize mi yoksa özellikle sana mı söyledi?
Y. Onun karşısında duran bendim.İşte böyle,ama öbür üç dört kişi de onu duydu,teğmen yarım metre kadar geriye gitti ve onlara ateş etmeye başladı.Ve bana ateş etmeye başlamamı söyledi.Böylece,ateş etmeye başladım;grubun üzerine dört şarjör boşalttım.
S. Dört şarjörü boşalttığın silah neydi?
Y. M-16
S. Bu kaç tane şarjör yani,kaç tane mermi demek?
Y. Her şarjörde on yedi atımlık kurşun vardı.
S. Demek ki yaklaşık…altmış yedi el ateş ettin.
Y. Evet
S. Kaç kişiyi öldürdün? O zaman?
Y. Otomatik olarak ateş ettim,bu yüzden bilmem mümkün değil…Bulundukları alanı tarıyorsun,kaç kişi öldürdüğünü bilemezsin,çünki mermiler hızlı gidiyorlardı.On onbeş kişi öldürmüş olabilirim.
S. Erkek ,kadın,çocuk?
Y.Erkek,kadın,çocuk.
S. Ya bebekler?
Y. Bebekler de
S. Peki.Ya sonra?
Y. böylece onları,daha çok insan toplamaya başladık,yedi sekiz kişiyi kulubeye sokup,üzerlerine el bonbası attık.
S. Bundan başka insan topladınız mı?
Y. Toplamaya devam ediyorduk,yedi sekiz kişi daha vardı.Onları da kulubeye sokmamız gerekiyordu,işte,onlarıda kulubeye koyup,üzerlerine bir el bombası attık.Birisi vadinin yamacında bir çukur kazmıştı,onları vadinin yamacına getirmemizi söyledi,böylece onları çıkarıp,oraya götürdük ozamana kadar oraya götürdüğümüz başkaları vardı ve yetmiş-yetmişbeş kişi orada toplanmıştı.Böylece bizimkileri de onların yanına attık ve Tegmen Calley bana “Asker ,yapacak bir işimiz daha var” dedi,sonra insanlara doğru yürüdü,onları aşağıya itmeye ve onlara ateş etmeye başladı…
S. Çukura mı itmeye başladı?
Y. Çukura.Bir hendekti.Onları aşağı itmeye ve onlara ateş etmeye başladık,hep birlikte hepsini aşağı itiverdik ve onları otomatik silahlarla taramaya başladık.Ve sonra…
S. Yine erkekleri,kadınları ve çocukları mı?
Y. Erkekleri,kadınları ve çocukları.
S. Ya bebekler?
Y. Bebekleri de.Böylece onlara ateş etmeye başladık,içimizden birisi cephane harcamamak için tek el atış yapmamızı söyledi.Böylece tek el atışa çevirdik ve birkaç atış daha yaptık…
S. Bunu neden yaptın ?
Y. Neden mi yaptım?Çünki bunu yapmam emredilmiş gibi hissediyordum ve ozaman öyle gibiydi.Doğru şeyi yaptığım hissi içindeydim;çünkü dediğim gibi arkadaşlarımı kaybetmiştim.Çok iyi bir arkadaşımı,Boby Wilson’ı kaybetmiştim ve bu kaybın vicdani yükünü üstümde hissediyordum.Bu yüzden,yaptıktan sonra kendimi iyi hissettim,ama daha sonra aynı gün,yaptıklarım beni rahatsız etmeye başladı.
S. Evli misin?
Y. Evet.
S. Çocuğun var mı?
Y. İki tane.
S. Yaşları kaç?
Y. Oğlan ikibuçuk,kız bir buçuk yaşında.
S. Açıkça ,aklıma şu soru geliyor… böyle iki çocuk babası bir insan…. Bebekleri nasıl vurabilir?
Y. Küçük kızım doğmamıştı o zamanlar,sadece küçük oğlum vardı.
S. Söylermisin….Bebekleri nasıl vuruyordun?
Y. Bilmiyorum.Öyle bir şey işte.
S. Sana göre o gün kaç kişi öldürülmüştür?
Y. Kanımca,yaklaşık üçyüzyetmiş kişi.
S. Bu sonuca nasıl ulaşıyorsun?
Y. Bakarak.
S. Kendin bu kadar çok insanın öldürüldüğünü söylüyorsun,sence kaçının ölümünden sen sorumlusun?
Y. Bilemem.
S. Yirmi beş mi? Elli mi?
Y. Bilemem.Yalnızca çok sayıda olduğunu biliyorum.
S. Peki ateş edenler kaç kişiydi?
Y. Bakın ,bunuda bilemiyorum…orada bir müfreze daha vardı,sonra…. Ama kaç kişi olduklarını bilemiyorum.
S. Bu siviller sıraya dizilip mi kurşunlandı?Çapraz ateşle öldürülmediler mi?
Y. Sıraya dizilmemişlerdi… Hendeğe itilmişlerdi,kimi oturuyordu,kimi çömelmişti….ve vuruldular.
S. Bu siviller özellikle kadınlar ve çocuklar,yaşlı insanlar ne yaptı?Size ne söylediler?
Y. Söyleyecekleri pek bir şey yoktu.Yaptığımız onaları aşağıya itmekti.Onlarda kendilerine söyleneni yapıyorlardı.
S. Yalvarmıyorlar mıydı ya da “hayır….hayır” veya benzeri şeyler söylemiyorlar mıydı?
Y. Evet .Yalvarıyorlar ve “hayır,hayır” diyorlardı.Anneler çocuklarına sarılıyordu ve …ama onlar ateş etmeye devam ediyordu.Yani biz ateş etmeye devam ediyorduk.Onlar kollarını sallıyor ve yalvarıyorlardı…
(The New York Times,25 Kasım 1969)
Gördünüz değilmi ne kadar medenice savaşıyorlar,İşte bu sebebten dolayı barbarız.Onlar gibi olamadık hiçbir zaman.
Aşağıdakiler CBS News’dan Mike Wallace’ın röportaj yaptığı askerlerden birinin olay hakkındaki açıklamalarıdır.
S. Her helikopterde kaç kişi vardı?
Y. Beş kişi.Köyün yakınında karaya indik,hepimiz sıraya girdik ve köye doğru yürümeye başladık.Bir adam vardı,siperde bir Vietnemlı vardı;orada ,aşağı kıvrılmıştı.Adam seslendi burada bir Vietnamlı var dedi.
S. Bu adam kaç yaşlarındaydı?Demek istediğim ,bu bir savaşçı mıydı yoksa yaşlı bir adam mıydı?
Y. Yaşlı bir adamdı.Adam onu çekti ve burada bir Vietnamlı var dedi,sonra Çavuş Mitchell adama seslenip,onu vur dedi.
S. Çavuş Mitchell yirminizin de amiri miydi?
Y. Bütün müfrezenin amiriydi.Sonra adam onu vurdu.Böylece köye girdik,köyü aramaya,insanları toplamaya ve köyün merkezini gözden geçirmeye başladık.
S. Kaç kişi topladınız?
Y. Köyün merkezine topladıklarımız kırk elli kişi kadar vardı.Onları oraya koyduk,orası,köyün merkezi küçük bir ada gibiydi diyebilirim…Sonra…
S. Ne tür insanlardı-erkekler,kadınlar,çocuklar mıydı bunlar?
Y. Erkekler kadınlar,çocuklar.
S. Ya bebekler?
Y. Bebekler de.Onları bir araya topladık.Çömelmelerini söyledik ve Tegmen Calley gelip “onlara ne yapacağını biliyorsun ,değil mi?” dedi.Ben de evet dedim.Sadece onları gözlememizi istediğini sandım.Teğmen gitti,on-onbeş dakika sonra geri gelip”Neden onları hala öldürmediniz?” dedi….Onları öldürmemizi istediğinizi sanmıyordum dedim.”Hayır”,dedi,”Onları ölü istiyorum”.Böylece….
S. Bunları hepinize mi yoksa özellikle sana mı söyledi?
Y. Onun karşısında duran bendim.İşte böyle,ama öbür üç dört kişi de onu duydu,teğmen yarım metre kadar geriye gitti ve onlara ateş etmeye başladı.Ve bana ateş etmeye başlamamı söyledi.Böylece,ateş etmeye başladım;grubun üzerine dört şarjör boşalttım.
S. Dört şarjörü boşalttığın silah neydi?
Y. M-16
S. Bu kaç tane şarjör yani,kaç tane mermi demek?
Y. Her şarjörde on yedi atımlık kurşun vardı.
S. Demek ki yaklaşık…altmış yedi el ateş ettin.
Y. Evet
S. Kaç kişiyi öldürdün? O zaman?
Y. Otomatik olarak ateş ettim,bu yüzden bilmem mümkün değil…Bulundukları alanı tarıyorsun,kaç kişi öldürdüğünü bilemezsin,çünki mermiler hızlı gidiyorlardı.On onbeş kişi öldürmüş olabilirim.
S. Erkek ,kadın,çocuk?
Y.Erkek,kadın,çocuk.
S. Ya bebekler?
Y. Bebekler de
S. Peki.Ya sonra?
Y. böylece onları,daha çok insan toplamaya başladık,yedi sekiz kişiyi kulubeye sokup,üzerlerine el bonbası attık.
S. Bundan başka insan topladınız mı?
Y. Toplamaya devam ediyorduk,yedi sekiz kişi daha vardı.Onları da kulubeye sokmamız gerekiyordu,işte,onlarıda kulubeye koyup,üzerlerine bir el bombası attık.Birisi vadinin yamacında bir çukur kazmıştı,onları vadinin yamacına getirmemizi söyledi,böylece onları çıkarıp,oraya götürdük ozamana kadar oraya götürdüğümüz başkaları vardı ve yetmiş-yetmişbeş kişi orada toplanmıştı.Böylece bizimkileri de onların yanına attık ve Tegmen Calley bana “Asker ,yapacak bir işimiz daha var” dedi,sonra insanlara doğru yürüdü,onları aşağıya itmeye ve onlara ateş etmeye başladı…
S. Çukura mı itmeye başladı?
Y. Çukura.Bir hendekti.Onları aşağı itmeye ve onlara ateş etmeye başladık,hep birlikte hepsini aşağı itiverdik ve onları otomatik silahlarla taramaya başladık.Ve sonra…
S. Yine erkekleri,kadınları ve çocukları mı?
Y. Erkekleri,kadınları ve çocukları.
S. Ya bebekler?
Y. Bebekleri de.Böylece onlara ateş etmeye başladık,içimizden birisi cephane harcamamak için tek el atış yapmamızı söyledi.Böylece tek el atışa çevirdik ve birkaç atış daha yaptık…
S. Bunu neden yaptın ?
Y. Neden mi yaptım?Çünki bunu yapmam emredilmiş gibi hissediyordum ve ozaman öyle gibiydi.Doğru şeyi yaptığım hissi içindeydim;çünkü dediğim gibi arkadaşlarımı kaybetmiştim.Çok iyi bir arkadaşımı,Boby Wilson’ı kaybetmiştim ve bu kaybın vicdani yükünü üstümde hissediyordum.Bu yüzden,yaptıktan sonra kendimi iyi hissettim,ama daha sonra aynı gün,yaptıklarım beni rahatsız etmeye başladı.
S. Evli misin?
Y. Evet.
S. Çocuğun var mı?
Y. İki tane.
S. Yaşları kaç?
Y. Oğlan ikibuçuk,kız bir buçuk yaşında.
S. Açıkça ,aklıma şu soru geliyor… böyle iki çocuk babası bir insan…. Bebekleri nasıl vurabilir?
Y. Küçük kızım doğmamıştı o zamanlar,sadece küçük oğlum vardı.
S. Söylermisin….Bebekleri nasıl vuruyordun?
Y. Bilmiyorum.Öyle bir şey işte.
S. Sana göre o gün kaç kişi öldürülmüştür?
Y. Kanımca,yaklaşık üçyüzyetmiş kişi.
S. Bu sonuca nasıl ulaşıyorsun?
Y. Bakarak.
S. Kendin bu kadar çok insanın öldürüldüğünü söylüyorsun,sence kaçının ölümünden sen sorumlusun?
Y. Bilemem.
S. Yirmi beş mi? Elli mi?
Y. Bilemem.Yalnızca çok sayıda olduğunu biliyorum.
S. Peki ateş edenler kaç kişiydi?
Y. Bakın ,bunuda bilemiyorum…orada bir müfreze daha vardı,sonra…. Ama kaç kişi olduklarını bilemiyorum.
S. Bu siviller sıraya dizilip mi kurşunlandı?Çapraz ateşle öldürülmediler mi?
Y. Sıraya dizilmemişlerdi… Hendeğe itilmişlerdi,kimi oturuyordu,kimi çömelmişti….ve vuruldular.
S. Bu siviller özellikle kadınlar ve çocuklar,yaşlı insanlar ne yaptı?Size ne söylediler?
Y. Söyleyecekleri pek bir şey yoktu.Yaptığımız onaları aşağıya itmekti.Onlarda kendilerine söyleneni yapıyorlardı.
S. Yalvarmıyorlar mıydı ya da “hayır….hayır” veya benzeri şeyler söylemiyorlar mıydı?
Y. Evet .Yalvarıyorlar ve “hayır,hayır” diyorlardı.Anneler çocuklarına sarılıyordu ve …ama onlar ateş etmeye devam ediyordu.Yani biz ateş etmeye devam ediyorduk.Onlar kollarını sallıyor ve yalvarıyorlardı…
(The New York Times,25 Kasım 1969)
Gördünüz değilmi ne kadar medenice savaşıyorlar,İşte bu sebebten dolayı barbarız.Onlar gibi olamadık hiçbir zaman.