Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SEVAL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 11
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 4,218

SEVAL

www.sevalduban.com
Mesajlar
3,866
Tepkime Puanı
39
Web
www.sevalduban.com
Armatör Kahraman Sadıkoğlu’na ait “denizin üzerindeki cisim” ile ilgili kopan fırtına dinmek bilmiyor. Sadıkoğlu’nun 1995 yılında kendi tersanesinde yaptığı “cisim”e isim bile konamadı.

Kiminin “barcın”, kiminin “yüzer gecekondu” dediği bu “cisim” aslında dünyada oldukça popüler. “House Boat” olarak anılıyorlar ve ABD ile Hollanda’da mahalleleri bile var.

[attachment=1]

Armatör Kahraman Sadıkoğlu’nun 1995 yılkında kendi tersanesinde yaptığı ve Göcek koylarında demirli bulunan yatı “My Fantasy” üzerinde kopan fırtına sürüyor.

“Çevre kirliliğine” yol açtığı iddiasıyla gündeme gelen daha sonra “koy işgali” iddiaları ile devam eden “My Fantasy” olayına Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Deniz Müsteşarlığı “ilgi alanlarına” giren konularla ilgili soruşturma başlattı.

ADINDA BİLE ZORLANDIK

Medyada da geniş yansıma bulan olay aslında 14 yıllık bir geçmişe sahip. Farklı konularda şikayet edilen ve tanımı konusunda da “ciddi güçlük” çekilen “My fantasy”ye isim bile bulunabilmiş değil. Kimi “gemi” diyor, kimi “duba”.. “Yüzer gecekondu”, “barcın”, “yat” diyenler de var..

Son olarak Göcek’te Mopak işletmelerine ait iskeleye çekilen bu “yüzen araç” gerekli belgelerin hazırlanmasından sonra muhtemelken “sergi aracı” olarak karaya çekilecek ve varlığını karada sürdürecek..

Bizim burada ele almak istediğimiz konu aslında Kahraman Sadıkoğlu’nu savunmak ya da “My Fantasy”nin geleceğiniı sorgulamak değil. Çok daha farklı bir noktaya parmak basmak.

[attachment=2][attachment=3][attachment=4]

DIŞARDA “ADI” VE “SINIFI” BELLİ

Burada da tıpkı “marinalar” konusunda olduğu gibi bir “tanım” kısırlığı söz konusu. Dolayısıyla “yasal bir tanımlama” yapmadan bu gibi sorunlara “yüzeysel” çözüm üretmek de mümkün değil.

Özel Çevre Koruma Kurumu Başkan Vekili Ahmet Özyanık, “Bu tür deniz araçlarının Göcek koylarına girmesini ve demirlemesini yasaklıyoruz” diyor.

Ancak bizim “yasak” getirdiğimiz ve dahi “adını bile koyamadığımız” bu “yüzer cisimler” dünyanın pek çok bölgesinde oldukça popüler.

İngilizce adıyla “House Boat” olarak tanımlanan ve dubalar üzerinde yüzdürülen bu “Ev tekneler”in ABD’de ve Hollanda’nın Amsterdam kentinde “mahalleleri” bile var. Avustralya, Kanada ve Hindistan'da da oldukça yaygın...

KİRAYA BİLE VERİLİYOR

Kimi motorlu ve “hareket etme becerisine” sahip. Kimi sadece dubaların üzerinde duruyor ve kıyıya bağlanıyor. Farklı bütçelere göre “süper lüks” olanlardan son derece “mütevazı” modellere kadar pek çok çeşidi mevcut. Dahası, bazıları pansiyon ve otel olarak da kiralanıyor.

Wikipedia’ya bakıldığında “House Boat”larla ilgili sayfalar dolusu bilgiye ulaşmak söz konusu.

Burada önemli olan “yasaklamak” yerine bu tür “deniz araçlarının” tanımını doğru yapmak, onlara uygun bağlama yerleri göstermek ve gerekli altyapı hizmetlerini sağlamak. Aksi takdirde büyük kentlere bir “kabus” gibi çöken “gecekondu”lar gibi, bu konu da denizlerde “baş ağrıtıcı” bir duruma gelebilir.

[attachment=5]

VALİ İLE GECEKONDU SOHBETİ

Yıllar önce dönemin İstanbul Valisi Nevzat Ayaz ile yaptığım bir sohbet geldi aklıma. “Sayın valim, gecekondulaşmayı önleyemiyoruz. O zaman şöyle bir formül üretmek mümkün olabilir mi?” demiş ve önerimi açıklamıştım:

“Özellikle İstanbul Anadolu’dan büyük göç alıyor. Gelen insanların hepsi de köy kökenli. Kendi evlerini yapıyor, bahçelerinde sebze, meyve yetiştirmeyi seviyorlar.

Göçü durduramadığımıza göre, bu insanların yerleşeceği alanları saptasak, bu bölgelere gerekli alt yapı hizmetlerini götürsek ve bir ‘konut modeli’ oluştursak. Gelenlere de, “Arkadaş sen şuraya yerleşeceksin, yapman gereken evin planı da bu’ desek nasıl olur. Böylece bir örnek, bahçeli tek katlı evlerden mahalleler oluşmasına zemin hazırlayabiliriz.”

KONU MASADA KALDI

Vali Ayaz, bu öneriye oldukça sıcak bakmış ancak konu masada konuşulduğu gibi kalmıştı. Şimdi aynı sorun denizlerde Kahraman Sadıkoğlu’nun “My Fantasy” olayı ile bir kez daha ortaya çıktı. Aynı öneriyi burada da tekrarlamak sanırız garip kaçmayacak.

“Benim değilse kimsenin olamaz” mantığından artık kurtulmamız gerekiyor. Ya biz yapacağız ya da nasıl yapılacağına rehberlik edeceğiz. Ancak akıllıca, belli, bir plan dahilinde ve uzmanlara danışarak, fikri doğru oturtarak.

AYNI ÇARPIK ALT YAPI MARİNALARDA

Daha önce de belirttiğimiz gibi, marinalar konusunda da durum farklı değil.

Önce Atatürk’ün talimatıyla Fenerbahçe’ye marina inşa ediliyor, ardından Özal döneminde bir “teşvik” daha geliyor. Ancak her ikisinde de marinalar ile ilgili bir mevzuat nedense hazırlanmıyor. Alt yapı denilince su, elektrik, telefon hemen aklımıza geliyor da nedense bu konu hep “gözardı” ediliyor. Ardından "ecrimisil" başlığı altında tartışmalar, davalar, sürüp giden duruşmalar…

Kaynak: Turksail

sadikoglu_barc_05.jpg


houseboat_01.jpg


houseboat_02.jpg


houseboat_04.jpg


houseboat_06.jpg
 

Etiketler
Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

BÖYLELERİ DE VAR

[attachment=1][attachment=2][attachment=3][attachment=4]

HER YERDEN BİR ENGEL ÇIKIYOR

Bu karışıklık yeni marinaların yapımında da “engelleyici” bir unsur olarak öne çıkıyor.. Hepsinde mutlaka bir “pürüz”, bir “engel” var. Bu engel kimi zaman Anıtlar Kurulu, kimi zaman Belediyeler, kimi zaman Çevre Bakanlığı veya bağlı kuruluşları ya da Hazine, dolayısıyla Maliye Bakanlığı olabiliyor.

Biz bu karışıklığı çözemezken, komşumuz Yunanistan yatırımcılara “açık çek” gösteriyor… "Gelin, istediğiniz yerde marina kurun. Tek şartımız bunu Yunanlı bir ortakla yapın..” diyor.

Ne dersiniz, iki olay arasında pek fark yok galiba?



MY FANTASY’NİN 14 YILLIK SERÜVENİ

[attachment=5]

- Yaklaşık 800 metrekarelik alana sahip lüks barc 14 yıl önce İstanbul Tuzla'daki tersanesinde yaptıran Sadıkoğlu, “My Fantasy”yi 10 yıl önce Göcek koylarına getirdi.

- Sadıkoğlu, dubleks daire şeklindeki yüzer evine, 10 yıl önce ‘duba-yat’ belgesi aldı ve lüks barcın ilk adresi Salsala Koyu oldu.

- Yüzme havuzu, helikopter pisti, saunası, spor salonu bulunan ’My Fantasy’ yıllar içinde yüzer villa haline geldi.

- Denizcilik Müsteşarlığı’ndan “seyahat ve gezi amaçlı barc” yani “deniz araçlarına ikmal yapılan duba” olarak tonilato belgesi aldığı için vergi ödemeden ve denize elverişlilik belgesine gerek kalmadan koy işgaline devam etti.

- Yıllarca ünlü isimleri ağırladığı ‘My Fantasy’ hakkında sık sık şikayet edilen Sadıkoğlu, tepkiler üzerine, geçen yıl Ekim ayında lüks barc için, “sergi gösteri gemisi” belgesi çıkardı. Böylece barc artık kâğıt üzerinde de olsa resmen ‘gemi’ halini almış oldu.


Kaynak: Turksail

houseboat_16.jpg


houseboat_17.jpg


houseboat_18.jpg


houseboat_21.jpg


sadikoglu_barc_03.jpg
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

Yazıdaki düşünceye hak vermekle birilikte şu hususu da gözden kaçırmamakta yarar var. Yurtdışında yaşanılan yüzerevler, yazlıktan ziyade asıl ev olarak kullanılıyor. En azından benim İngiltere'de gördüğüm tekne evler bu şekildeydi ve şehirlerde kullanılıyordu ve normal bir ev gibiydiler. Bizde bunlar, yüzer evden ziyade yüzer yazlık olarak kullanılabilir. Bu da Ege ve Akdeniz kıyılarında tüm kıyıların yüzer yazlıklarla dolmasına neden olabilir. Buna bir de insanımızın "benim olsun" zihniyeti eklediğinde güzelim koylar bir anda gecekondu mahallelerine döner.

Ayrıca, daha karadaki evler tam olarak denetlenemezken, gecekonduya çözüm bulanamazken bu evlere kim ruhsat verecek, kim denetleyecek, kim altyapı hizmeti götürecek, kim elektrik su çekecek, ıssız bir koyda ise çöpünü kim toplayacak... sorular böyle uzar gider.
Çok kapsamlı bir mevzuat çalışması gerektirir gibime geliyor.
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

focus' Alıntı:
Yazıdaki düşünceye hak vermekle birilikte şu hususu da gözden kaçırmamakta yarar var. Yurtdışında yaşanılan yüzerevler, yazlıktan ziyade asıl ev olarak kullanılıyor. En azından benim İngiltere'de gördüğüm tekne evler bu şekildeydi ve şehirlerde kullanılıyordu ve normal bir ev gibiydiler. Bizde bunlar, yüzer evden ziyade yüzer yazlık olarak kullanılabilir. Bu da Ege ve Akdeniz kıyılarında tüm kıyıların yüzer yazlıklarla dolmasına neden olabilir. Buna bir de insanımızın "benim olsun" zihniyeti eklediğinde güzelim koylar bir anda gecekondu mahallelerine döner.

Ayrıca, daha karadaki evler tam olarak denetlenemezken, gecekonduya çözüm bulanamazken bu evlere kim ruhsat verecek, kim denetleyecek, kim altyapı hizmeti götürecek, kim elektrik su çekecek, ıssız bir koyda ise çöpünü kim toplayacak... sorular böyle uzar gider.
Çok kapsamlı bir mevzuat çalışması gerektirir gibime geliyor.

Kesinlikle katılıyorum.
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

Bu tarz bir yaşam bizim bir çok kişiye ters. Çünkü bizim milletimiz çöplerini evden çıkarıp çöp konteyner' ına bile atmaya üşeniyor.
Bu evlerin konumlanması elbetteki zor Türkiye' de. Bu evleri bırakın teknelerin durumu bile vahim marinalarda.
Ayrıca da üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen insanlarımız denizden korkuyor ve sevmiyor.
Tüm bunlara rağmen bence çok güzel görünüyorlar :smiley:
Öyle bir yerde yaşamak çok keyifli olsa gerek.
 



Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

SEVAL' Alıntı:
Bu tarz bir yaşam bizim bir çok kişiye ters. Çünkü bizim milletimiz çöplerini evden çıkarıp çöp konteyner' ına bile atmaya üşeniyor.
Bu evlerin konumlanması elbetteki zor Türkiye' de. Bu evleri bırakın teknelerin durumu bile vahim marinalarda.
Ayrıca da üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen insanlarımız denizden korkuyor ve sevmiyor.
Tüm bunlara rağmen bence çok güzel görünüyorlar :smiley:
Öyle bir yerde yaşamak çok keyifli olsa gerek.

Merhaba seval, sende haklısın ;D ;D. Ancak kıyı şerdimiz zaten betonlaşmayla karşı karşıya iken, seninde dediğin gibi insanlarımız evlerindeki çöplerini bile konteyner'e atmaya üşenirken, ülkemize 3. dünya ülkesi gibi bakıp korkarak gelen turistler varken ( en azından deniz'imizin temizliği ve güzelliği onları cezbediyor ) ; bu güzelliklerimiz hiç değilse el değmeden , fazla kirletilmeden kalsın. Tabiki kendi görüşüm böyle. Selamlar.


Not : Bu arada gerçekten yaşanılası yerler. Bende olsam ayrılmamak için elimden geleni yapardım.:smiley:
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

Arkadaşlar kaçırdığınız küçük ama önemli noktalar var. Örneğin özellikle Hollanda gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde bu kültürün fazlasıyla gelişmiş olmasının başlıca nedeni ülke topraklarının batıyor olması. Mesela Hollanda çok uzun yıllardır bu sorunu su pompası olarak kullanılan yel değirmenleriyle çözmeye çalışıyordu, teknoloji ilerledikçe var olan tüm imkanları toprağı yutmaya çalışan suyu denize geri pompalamak veya deniz suyunun ilerlemesini durdurmak için kullanıyorlar ama nereye ve daha da önemlisi ne zamana kadar? Biliyorlar ki bu işin sonu yok ve doğayla da mücadele edilemez. Biz zavallı insanoğlunun yapabileceği tek şey mümkünse doğayla uyum içinde yaşayabilmektir. İşte bu noktada da tek çare evlerini batmaktan kurtarmak yada yüzdürmek kalıyor...

Aslında biz Türkler bu kültüre o kadar da yabancı değiliz. Söz konusu keyif olunca, Fransızların yapamadığını yapıp kliması olmayan Renault Toros'a -bile- oto sanayi üretimi klima montajı yapan bir milletiz :smiley: Aşağıda Adanalılar'ın dayanılmaz yaz sıcaklarında en büyük keyiflerinden biri olan kişisel yüzen platformlarını görebilirsiniz. Siz yüzen ev mi dersiniz, yüzen balkon mu dersiniz yoksa yüzen banklar mı bilemem :D Ben bir kaç tanesini yükledim ama Seyhan Barajı üstünde bunlar gibi çeşit çeşit onlarcasını, belki de yüzlercesini görmek mümkün...



DSCF3373.jpg


DSCF3374.jpg


DSCF3378.jpg


DSCF3380.jpg


DSCF3381.jpg
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var



Ma Wan Town, Hong Kong

Evet mahalle....
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

‘Denizkondu’ serbest kaldı

Armatör Kahraman Sadıkoğlu, ‘My Fantasy’ isimli yüzer evine, Denize Elverişlilik Belgesi’ni (DEB) aldı.

Sadıkoğlu, bu sayede ‘denizkondusu’ için Denizcilik Müsteşarlığı’nın verdiği ‘Sergi-Gösteri Gemisi’ statüsünü alabilecek ve istediği koya demirleyebilecek. Müsteşarlığın beş yıllık süre için verdiği bu belgeyi aldıktan sonra ‘My Fantasy’nin hangi limana demir atacağı teknenin işlemlerini yürüten yetkilinin dediğine göre henüz belli değil. Aynı yetkili konuya ilişkin şunları söyledi:

“İşlemler tamamlandı. üç güne kadar tekrar denize açılacağız. Bizim tekne, normal bir tekneden daha fazla belge gerektiriyor. Bu yüzden işlemlerin tamamlanması bir ay sürdü. Bu süreçte Marmaris Liman Başkanlığı’ndan gelen yetkililer tekneyi en ince ayrıntısına kadar inceledi. Denize açılmaması için hiçbir neden bulunamadı.”

Kaynak: Hürriyet
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

Benim anlayamaığım konu şu; bir yere yerleşim yapabilmeniz için o yerin mülkiyetinin şahsınıza ait olması yada mülkiyeti kiralamanız gerekir. Peki deniz üzerindeki mülkiyet edinme hakkı nereden doğar ve sınırları nedir. Deniz kenarındaki bir mülkün değerinin içinde hiç kuşkusuz bir arazi payı var peki bu mülkün önüne demirleyebileceğiniz bu tip yüzer yapıların kamuya ait bir noktada bulunabilmesi hakkı nereden geliyor. Bu durum başka insanlarında aynı yerde bulunabilme hakkını vermez mi? Kahraman Sağdıkoğlu'nun o kocaman yüzen evi bir koyu işgal ettiğinde oraya gidebilecek diğer teknelerin veya benzeri yapıların hakkını engellemiş olmuyormu. Bu durumda yeni bir kavramla karşı karşıyayız ki o da su üstünde mülkiyet edinme hakkı ve bunun meşruiyeti. Bunlar için sabit noktalar yaratılabilinirmi bana hala mantıklı gelmiyor. Düşünün ki orman arazilerimizi bile şaibeli bir şekilde kaybettiğimiz bir ortamda kıyılarımızı bu istiladan korumamız gereklidir.
 



Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

Ben denetimli olarak bu yaşam şeklinin desteklenmesinden yanayım. Bunlara belirli noktalar gösterilerek kendi mahallelerini kurma şansı verilebilir. Adana'dakilerin pek çoğu 1 oda salon mutfak bir ve içinde WC olan yüzen ev,balkon her ne derseniz :smiley: Bunlara Büyük Şehir Belediyesi vidanjör hizmeti veriyor. Yani belirli periyodlarla gelip atıklarını alıyor. Ama tabi aslına bakarsanız bu olay mahalleye dönüştüğü zaman pek çok sıkıntıyıda beraberinde getirecek.
Örneğin Adana'daki bu evler Seyhan Baraj Gölü üzerinde ve kıyısında. Hizmeti kendilerine Büyük Şehir Belediyesi veriyor ama aslında göl DSİ(Devlet Su İşleri) nin alanı sayılıyor. Yarın bunlardan bir vergi alınması gerektiğinde iki kurum arasında sıkıntılar yaşanacaktır.Benzer durumlar denizler içinde geçerli.

Bence işler iyice karışmadan bunlarla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması( hizmeti hangi kurumlar verecek,vergiyi kim alacak,hangi noktalarda müsade edilecek vb.) gerekmektedir.
 

Ynt: Biz Adını Koyamadık, Onlarda Mahallesi Var

Sadıkoğlu "Denizkondu"yu 4 milyon dolara satışa çıkardı

Armatör Kahraman Sadıkoğlu, yıllarca Göcek koylarında tuttuğu, ardından Marmaris ’e getirdiği ‘denizkondu’su My Fantasy’i satma kararı aldı.



Kahraman Sadıkoğlu, artık yazılıp çizilenler ve üstüne gelen çevrecilerden bıktığını belirterek, “Eksik yok, beni hiçbir yerden atamazlar ama artık yoruldum ve My Fantasy ’i satıyorum ” dedi.

800 metrekarelik yüzer evin sahibi Sadıkoğlu, 4-4.5 milyon dolara satmayı düşündüğü My Fantasy ile bir Rus işadamının ilgilendiğini söyledi.

Sadıkoğlu şöyle konuştu:

“Bizden detay istedi. Bir fotoğrafçı ile her yeri çektik ona göndereceğiz. Fotoğrafları başka ülkelere de göndereceğiz. Artık böyle tekneler çok. 150 bin dolara bir çanta satan Hermes’in, 157 milyon Euro’ya yaptırdığı 58’e 38 metre teknesi var. İtalyan Prada da aynı tekneden yaptı. Gucci yaptı. UPS bir tane yaptı 75’e 40 metre. Böyle tekneler yapılsın ama liman tüzüğüne uygun olunca buna karşı gelinmesin. Neymiş mal benim gözümün zevkini bozuyor. Ben senin zevkine göre tekne yapmak mecburiyetinde değilimki. Elimde bütün evraklar tamam diyorum gelip incelemek isteyen yok.”
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.

BENZER KONULAR



GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,745
Mesajlar
1,523,067
Kayıtlı Üye Sayımız
166,560
Kaydolan Son Üyemiz
yalnisdost

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst