KanyaK
wish me luck.
TÜRKİYE MADENCİLER DERNEĞİ nin aylık olarak yayımladığı SEKTÖRDEN HABERLER BÜLTEN'nin Aralık 2009 sayısında "Bay yeşile Açık Mektup" başlığıyla yayınlanan yazı.
Ayrıca bende "Bay Yeşil!!!!"in programını izlemiştim, izlerken "bundan daha fazla saçmalayamaz" dedikten birkaç gün sonra TOYOTA Land Cruiser 4 bin bilmem kaç motor modelini tanıtırken araç için çevreci dediğini duyunca yanıldığımı anladım tabi. Allah bu müthiş haberci! abilerimizi başımızdan eksik etmesin.
Neyse, kısa keseyim işte yazı;
BAY YEŞİL’E AÇIK MEKTUP,
Sizi, bir dağ başında elinizde kablolu bir mikrofon, kameranın önünde tökezleyerek ilerlerken
bir yandan nefes nefese ‘’Bakın burada bir ağaç kesilmiş, kesikteki halkalardan en az 30 yaşında olduğunu anlıyorum’’ derken izledim NTV YEŞİL EKRANDA. "Bu işe artık bir SON VERMEK gerek!" diyordunuz.
Madenciliği kastediyordunuz bu sonlandırma isteğinizde. Bu isteğinizle neleri sonlandırmak
İstediğinizin farkındasınızdır sanırım, çünkü siz son derece iyi eğitimli, zeki, bilgili bir gazetecisiniz.
Kısaca bir bakalım mı bu sonlandırmayla nelerden vazgeçmeniz gerekiyor bay çok Yeşil?
-Önce o elinizdeki mikrofonu hemen bırakın, çünkü demir, bakır ve alüminyum madenleri kullanılarak yapılmıştır.
-Ya sizi takip eden kameranız, merceği silisyum (kuvars) gövdesi alüminyum, elektronik kısımları altın, bakır, vb. metallerden imal edilmiş. Bu kamerayı ne yapalım şimdi, bence hemen toprağa gömün onu.
-Cep telefonunuz mu çaldı ne? Aman hemen yok edin onu, tamamı metallerden ve petrokimya ürünlerinden yapılmış.
-Size tavsiyem (sizin sonlandırma isteğinizin gerçekleşmesine yardımcı olmak için) üstünüzdeki eşyaları bir bir gözden geçirin saat, anahtar vb doğrudan madenlerden imal edilmiş eşyalarınızla, bir de madenlerden imal edilmiş makineler (her türlü teksil makinaları vb.) vasıtasıyla yapılmış eşyalarınızdan hemen kurtulun. Galiba çıplak kaldınız ,keşke bunu bir incir ağacının yakınında yapsaydınız. Hani yapraklarını kullanırlarmış ya ilk atalarımız. Bu arada kış kapıda,bir koyun postu edinseniz iyi olacak bay yeşil, nede olsa kömür üretimi de yok.
-Bu arada o çok konforlu konutlarınızdan da vazgeçmeniz gerekecek. Çünkü size bu konforu sağlayan bu yapıların tamamı madencilik ürünlerinden inşa edilmiştir (Kalker ocaklarından agrega ve çimentonun hammaddeleri, demir ocaklarından inşaat demirinin hammaddeleri, lüks banyolarınız için mermer ocaklarından mermer, pırıl pırıl armatürleriniz için krom, bakır çinko ocaklarından hammaddeler, camlarınız için silis-kuvarsit ocaklarından cam hammaddesi ve daha binlercesi).
-Sizin çevre anlayışınızı doğrusu çözebilmiş değilim. Bir yandan kesilmiş birkaç ağaca zum yaparak en temel sektörlerden birini hedef tahtasına oturturken diğer yandan herkesin çevreye zararı konusunda birleştiği otomotiv sektörünün reklamını yapabiliyorsunuz.
Silindir hacimlerinden beygir güçlerinden bahsederken gözleriniz parlıyor, sesiniz titriyor. Ama Bay Yeşil bu çok sevdiğiniz araçların tamamının madenlerden yapıldığını da her halde biliyorsunuzdur. Öyle ki ortalama bir otomobil için 5 ton maden üretimi gerekmektedir. Neyi sonlandırmak istediğinizi bir kez daha düşünmeniz için oldukça çarpıcı değil mi?
-İnsanlık ve uygarlık için olmazsa olmaz bir sektör olan Madenciliğe bu düşmanlık neden? Bu tarz ucuz popülizmin ülkemizi nereye götürdüğünün farkında mısınız? Burnuna mikrofon
dayadığınız, TV’ ye çıkardığınız her köylüye ‘’istemezük’’ dedirterek nereye varmak istiyorsunuz? Gırtlağına kadar borca batmış, yılda 52 milyar dolar sadece faiz ödeyen bir ülkenin kendi öz kaynaklarını kullanmaktan başka çıkış yolu olabilir mi? Sizin o çok sevdiğiniz otomotiv sektörünün ülkeye sağladığı katma değer yüzde 10 ‘u 15’ i geçmezken
madencilikte bu oran yüzde yüze yakındır. Borçla borç ödenmez sayın Bay Yeşil, yerli kaynak yaratmak zorundayız.
Bugün ülkenin neresinde bir yatırım planlansa (bu madencilik yatırımı olabilir, enerji amaçlı baraj olabilir, termik santral olabilir, havaalanı olabilir yol vb. olabilir) hemen birileri ayağa kalkıyor koro halinde “İstemezük” diye bağırıyorlar. Bunlar bindirilmiş kıtaların öncülüğünde yerel halkın katıldığı gösterilere dönüşüyor ve TV’ ler bu görüntüleri vatan kurtarıyormuş gibi devamlı kullanıyorlar.
Bir an için bu tehlikeli popülizm batağından uzaklaşıp hem üretimin yapılacağı hem de çevrenin en az etkilenebileceği uygulamalardan bahsedelim. Sizin gibi iyi yetişmiş birinin “Sürdürülebilir Kalkınma’’ ilkesinden habersiz olduğunu düşünmek abesle iştigal olur sanırım. Yani “Buna artık bir son vermek gerekir” yerine o işletmenin eksik ya da yanlış yaptığı bir şey mi var? Alması gereken izinleri almış mı? İlgili idareler denetimlerini düzgün yapıyorlar mı? Eğer niyetimiz bağcı dövmek değilse, sorumlu bir gazetecinin üzerine gitmesi gereken hususlar bunlar değil midir?
“Buna artık bir son vermek gerek “ derken, maden işletmelerinin izinlerini alırken madencilik sonrası uygulanmak üzere rehabilitasyon projeleri yaptıklarını, ormanlık alanlarda kesilen bir ağaç karşılığında idareye 10 ağaç dikecek miktarda bedel ödediklerini, Türkiye’nin Dünyada orman varlığını artıran ender ülkelerden biri olduğunu, orman idaresinin madencilerle hiçbir problemi olmadığını defalarca açıkladığını, aksine madencilerin orman yangınların karşı bir sigorta görevi yaptığını bekli bilmiyorsunuz. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak var mı bay Yeşil?
Bu ülke hepimizin sayın Bay Yeşil . Unutmamak gerekir ki hepimiz aynı gemideyiz.
Saygılarımla,
Atılgan Sökmen
Ayrıca bende "Bay Yeşil!!!!"in programını izlemiştim, izlerken "bundan daha fazla saçmalayamaz" dedikten birkaç gün sonra TOYOTA Land Cruiser 4 bin bilmem kaç motor modelini tanıtırken araç için çevreci dediğini duyunca yanıldığımı anladım tabi. Allah bu müthiş haberci! abilerimizi başımızdan eksik etmesin.
Neyse, kısa keseyim işte yazı;
BAY YEŞİL’E AÇIK MEKTUP,
Sizi, bir dağ başında elinizde kablolu bir mikrofon, kameranın önünde tökezleyerek ilerlerken
bir yandan nefes nefese ‘’Bakın burada bir ağaç kesilmiş, kesikteki halkalardan en az 30 yaşında olduğunu anlıyorum’’ derken izledim NTV YEŞİL EKRANDA. "Bu işe artık bir SON VERMEK gerek!" diyordunuz.
Madenciliği kastediyordunuz bu sonlandırma isteğinizde. Bu isteğinizle neleri sonlandırmak
İstediğinizin farkındasınızdır sanırım, çünkü siz son derece iyi eğitimli, zeki, bilgili bir gazetecisiniz.
Kısaca bir bakalım mı bu sonlandırmayla nelerden vazgeçmeniz gerekiyor bay çok Yeşil?
-Önce o elinizdeki mikrofonu hemen bırakın, çünkü demir, bakır ve alüminyum madenleri kullanılarak yapılmıştır.
-Ya sizi takip eden kameranız, merceği silisyum (kuvars) gövdesi alüminyum, elektronik kısımları altın, bakır, vb. metallerden imal edilmiş. Bu kamerayı ne yapalım şimdi, bence hemen toprağa gömün onu.
-Cep telefonunuz mu çaldı ne? Aman hemen yok edin onu, tamamı metallerden ve petrokimya ürünlerinden yapılmış.
-Size tavsiyem (sizin sonlandırma isteğinizin gerçekleşmesine yardımcı olmak için) üstünüzdeki eşyaları bir bir gözden geçirin saat, anahtar vb doğrudan madenlerden imal edilmiş eşyalarınızla, bir de madenlerden imal edilmiş makineler (her türlü teksil makinaları vb.) vasıtasıyla yapılmış eşyalarınızdan hemen kurtulun. Galiba çıplak kaldınız ,keşke bunu bir incir ağacının yakınında yapsaydınız. Hani yapraklarını kullanırlarmış ya ilk atalarımız. Bu arada kış kapıda,bir koyun postu edinseniz iyi olacak bay yeşil, nede olsa kömür üretimi de yok.
-Bu arada o çok konforlu konutlarınızdan da vazgeçmeniz gerekecek. Çünkü size bu konforu sağlayan bu yapıların tamamı madencilik ürünlerinden inşa edilmiştir (Kalker ocaklarından agrega ve çimentonun hammaddeleri, demir ocaklarından inşaat demirinin hammaddeleri, lüks banyolarınız için mermer ocaklarından mermer, pırıl pırıl armatürleriniz için krom, bakır çinko ocaklarından hammaddeler, camlarınız için silis-kuvarsit ocaklarından cam hammaddesi ve daha binlercesi).
-Sizin çevre anlayışınızı doğrusu çözebilmiş değilim. Bir yandan kesilmiş birkaç ağaca zum yaparak en temel sektörlerden birini hedef tahtasına oturturken diğer yandan herkesin çevreye zararı konusunda birleştiği otomotiv sektörünün reklamını yapabiliyorsunuz.
Silindir hacimlerinden beygir güçlerinden bahsederken gözleriniz parlıyor, sesiniz titriyor. Ama Bay Yeşil bu çok sevdiğiniz araçların tamamının madenlerden yapıldığını da her halde biliyorsunuzdur. Öyle ki ortalama bir otomobil için 5 ton maden üretimi gerekmektedir. Neyi sonlandırmak istediğinizi bir kez daha düşünmeniz için oldukça çarpıcı değil mi?
-İnsanlık ve uygarlık için olmazsa olmaz bir sektör olan Madenciliğe bu düşmanlık neden? Bu tarz ucuz popülizmin ülkemizi nereye götürdüğünün farkında mısınız? Burnuna mikrofon
dayadığınız, TV’ ye çıkardığınız her köylüye ‘’istemezük’’ dedirterek nereye varmak istiyorsunuz? Gırtlağına kadar borca batmış, yılda 52 milyar dolar sadece faiz ödeyen bir ülkenin kendi öz kaynaklarını kullanmaktan başka çıkış yolu olabilir mi? Sizin o çok sevdiğiniz otomotiv sektörünün ülkeye sağladığı katma değer yüzde 10 ‘u 15’ i geçmezken
madencilikte bu oran yüzde yüze yakındır. Borçla borç ödenmez sayın Bay Yeşil, yerli kaynak yaratmak zorundayız.
Bugün ülkenin neresinde bir yatırım planlansa (bu madencilik yatırımı olabilir, enerji amaçlı baraj olabilir, termik santral olabilir, havaalanı olabilir yol vb. olabilir) hemen birileri ayağa kalkıyor koro halinde “İstemezük” diye bağırıyorlar. Bunlar bindirilmiş kıtaların öncülüğünde yerel halkın katıldığı gösterilere dönüşüyor ve TV’ ler bu görüntüleri vatan kurtarıyormuş gibi devamlı kullanıyorlar.
Bir an için bu tehlikeli popülizm batağından uzaklaşıp hem üretimin yapılacağı hem de çevrenin en az etkilenebileceği uygulamalardan bahsedelim. Sizin gibi iyi yetişmiş birinin “Sürdürülebilir Kalkınma’’ ilkesinden habersiz olduğunu düşünmek abesle iştigal olur sanırım. Yani “Buna artık bir son vermek gerekir” yerine o işletmenin eksik ya da yanlış yaptığı bir şey mi var? Alması gereken izinleri almış mı? İlgili idareler denetimlerini düzgün yapıyorlar mı? Eğer niyetimiz bağcı dövmek değilse, sorumlu bir gazetecinin üzerine gitmesi gereken hususlar bunlar değil midir?
“Buna artık bir son vermek gerek “ derken, maden işletmelerinin izinlerini alırken madencilik sonrası uygulanmak üzere rehabilitasyon projeleri yaptıklarını, ormanlık alanlarda kesilen bir ağaç karşılığında idareye 10 ağaç dikecek miktarda bedel ödediklerini, Türkiye’nin Dünyada orman varlığını artıran ender ülkelerden biri olduğunu, orman idaresinin madencilerle hiçbir problemi olmadığını defalarca açıkladığını, aksine madencilerin orman yangınların karşı bir sigorta görevi yaptığını bekli bilmiyorsunuz. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak var mı bay Yeşil?
Bu ülke hepimizin sayın Bay Yeşil . Unutmamak gerekir ki hepimiz aynı gemideyiz.
Saygılarımla,
Atılgan Sökmen