Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Çevlik dönüşümüzden sonra St Pierre Kilisesi yolu koyulduk.Zemininde yer yer bozulmuş mozaik kalıntıları ve duvarlarındaki freskleriyle ziyaretçilerin ilgisini çeken St Pierre kilisesi, Habib Neccar dağının eteklerindeki bir mağaraya kurulmuş.Bu mağara Hristiyanların ilk toplanma yerlerinden biri olarak biliniyor. İsa’nın havarilerinden Aziz Petrus MS 29-30 yıllarında Antakya’ya gelmiş ve bu mağarayı hristiyanlığın yayılması için verdiği vaazlarda kullanmış . İsa’nın dinine inananlara ilk defa burada Hristiyan adı verilmiş. Bu yüzden bu mağara kilisesi, Hristiyanlığın ilk kilisesi olarak bilinir ve önem taşır
Bu nedenle Papa 6 Paul bu kiliseyi Hristiyanlar için hac yeri olarak ilan etmiş .
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Eveettt merkeze döndüğümüzde kurt gibi açtık ve nehir kenarında çok lezzetli bir yemek yedik.Sonrada Harbiyede yediğimiz kötü künefenin tadını unutturan kaymaklı ve dondurmalı nefis bir künefe yedik.Uzun çarşıyı da gezdikten sonra Gaziantepe doğru yola koyulduk.Ertesi günü kongre başlıyordu.Yetişmek lazım...Diğer şehirleri de fırsat buldukça yükleyeceğim.
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
İlk günün ilk saatlerinin verdiği açlık,yorgunluk ve çevreye yabancılıktan sonra ağzımızın tadı yerine geldi.Güneydoğu biraz da yemece turizmi olunca midenin keyfi aranıyor tabii.
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Gaziantep'teki kongrenin 28 Ekimde bitmesiyle bizim gezinin devamı da başladı.Sabah 08:00 civarı gelip bizi otelden aldılar ve Antalya grubuyla buluştuk.Tabiiki gezmeye tam gaz devam... :
Birecik barajının sularının altında kalan Halfetiye doğru yola çıktık.Tekne gezintisi ve Halfeti doyamadık...Suların altında kalan mahalleller insanın canını da acıtmıyor değil.
[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
Mahallenin camisi çatıya kadar sular altında ama minare dışarıda kalmış...
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Tarihte, Romalı lejyonerlerin konakladığı, Doğu ve Batı medeniyetleri arasında ticaretin el değiştirdiği nokta olan Zeugma, Birecik Barajı’nın suları altına gömülmüş. 1999 yılında başlatılan kazı çalışmaları ile Zeugma’nın eşsiz mozaikleri ve heykellerinin sadece yüzde 10’u kurtarılabilmiş. Zeugma mozaikleri şu anda Gaziantep’te açılan Mozaik Müzesi’nde sergileniyor.
Şikayet etmemelerinin bir nedeni de çoğu kişi meslek sahibi olmuş.Mesela tekne turu düzenleyenler,gelen turların sağladığı imkanları kullanan cafe vb gibi.
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Rumkale de burada.Rumkale hristiyanlık açısından çok önemli bir yer.İncilin ilk kez ceylan derisine yazılmış suretleri burada bulunmuş.Dönemin en önemli manastırıymış.O dönemlerde hıristiyanlığı kabul etmeyen Romalılar tarafından bu suretlerin bir kısmı yakılmış,bir kısmı ise kurtarılmış.
[attachment=1]
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Halfeti dönüşü nesli tükenme tehlikesi geçiren kelaynak kuşlarını görmeye gittik.Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde kelaynak kuşlarının görülebileceği bir milli park bulunuyor. Dünyada sadece Birecik’te bulunan kelaynaklar, Mısır’dan Nil nehri kıyılarından Fırat nehri kıyılarına göç etmiş. Çeşitli böcek ve sürüngenlerle beslenen bu kuşların, zehirli tarım ilaçları nedeniyle 1970’lerde nesli tükenmeye yüz tutmuş. Ömürleri 25-30 yıl olan kelaynak kuşları tek eşliler. Eşi ölen kelaynak kuşu başka bir kuşla kesinlikle çiftleşmiyor. Erkek kuşlar da kuluçkaya yatıyor. Dünyada ortalama 250 adet kelaynak kuşu bulunuyor.
[attachment=1]
Ynt: Antakya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyama, Gaziantep; GAP Gezisi (24-31 Ekim 2010)
Öğlen yemeğinde nefis lahmacunlar, ağzı büzük ve urfa kebap yediğimiz yer.Ağzı büzük içi bol kıymalı kapalı lahmacun gibi ama küçük ebatta.
[attachment=1]