Okuyan mı  gezen mi  ikileminde  hiç düşünmeden “gezen” yanıtını vermeme vesile olan kentlerden biridir Urfa. Tarihi, camileri,i sotu, mırrası, hanları, balıkları ile Güneydoğu’nun  sıra dışı mekanlarından biridir. Urfa’nın özellikle Balıklı göl civarındaki sokaklarını  ve minik hediyelik eşya dükkanlarını  gezerken  bir an için bir film setinin içinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Türk, Kürt ve Arap kökenli vatandaşların çoğunlukta olduğu kent ile ilgili efsaneler ve inançlar şehrin dokusu ile harmanlanmış.Kayıp mendil  söylencesi bunlardan biri.Rivayete göre Edessa yani Urfa kralı  V.Agbar  Veba’ya  yakalanır ve hastalığını tedavi edecek kimse yoktur.Hastalığına çare bulacak birinin adını duyar  Galile’de,Hazret-i İsa…Saray katibi ve usta bir ressam olan Hannan ‘ı Hz.İsa’yı bulması ve Urfa’ya getirmesi için görevlendirir.Gelmediği taktirde ise resmini çizmesini ister.Çünkü kral Hz. İsa’nın uzaktan iyileştirme gücünün de olduğunu biliyordur ve resme  bakarak iyileşeceğini düşünür.İsa gelmeyi kabul etmez ve ikinci alternatif olarak, Hannan Hz İsa’nın resmini çizmeye başlar.Ancak Hz.İsa’nı çevresi çok kalabalıktır ve yüzünde öyle bir ışık vardır ki çizmeyi beceremez.İsa Hannan’ı çağırır ve yüzünü yıkamak için su ister ,yüzünü yıkadıktan  sonra boynundaki mendille yüzünü siler ve mucizevi bir biçimde yüzünün görüntüsü mendile akseder.Hannan bu mendili krala götürür ve kral iyileşir.Zamanla bu mendil kaybolur ve Vatikan’a gittiğine dair söylenceler vardır.
	
		
			
		
		
	
				
			 
				


 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		






 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		 
 
		