Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan lamella Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 14
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 8,730

lamella

Kamp I
Mesajlar
100
Tepkime Puanı
0
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr

Kaplanlar, aslanlar, filler, çitalar, parslar, yaban eşekleri... Neler geldi ve neler geçti ve artık Anadolu’da yaşamıyorlar. Tıpkı, anadoluda bizden önceki yüzlerce diğer uygarlık gibi onlar da tarihteki yerlerini aldılar. Peki, ya sonrası?
Dünyada kıtasal özellik gösteren, bir çok türün anavatanı ve özellikle geçmişteki jeolojik ve iklimsel değişikliklerden etkilenen canlılara barınak olan Anadolu coğrafyası, dünyadaki herhangi bir kara parçasından çok daha fazla biyolojik öneme sahiptir.

Anadolu’nun coğrafik konumu, topoğrafik özllikleri ve iklim değişiklikleri nedeniyle, geçmişte ve günümüzde canlıların bileşimini ne denli etkilediğini bilmenin yanı sıra, on bin yıldır hüküm süren Anadolu medeniyetlerindeki sosyolojik olayların, hayvanlar üzerindeki etkilerini bilmek, bu toprakların sahibi olan bizlerin kaçınılmaz görevleri arsındadır.

Eğer bu bilinci kazanamazsak, çok kısa bir zaman dilimi sonrası ağır suçlamalarla karşı karşıya kalacağımız gibi, insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen canlı varlıkları koruyamama nedeniyle bu zenginlik, hatta bu kara parçası üzerindeki haklarımız tartışmaya da açılabilir.

Çevresel değişimin nedenleri

İşte ekolojik değişimlere yol açan olgular: Tarihsel süreç içinde durmaksızın değişken bir döngü, yeniden doğuşları besleyen yok oluşlar, artlarında belirsizlik ve şaşkınlık... Giderek insanın değiştirme gücünün farkına varması sonucu, insanlarla hayvanların varoluş mücadelesi... Bunun sonucunda yaban hayatının bileşiminin değişmeye başlaması.

Ekolojik değişimler sadece insan eliyle olmuyor. Örneğin buzul çağının başlaması, güneye doğru yavaşça inen bir yokoluş sürecidir. Bunun aksi olarak güneyli sıcak havaların kuzeye ilerlemesi kim bilir nasıl oluşumlara yol açtı. Bunlar insan etkisiyle olmayacak değişimlerdir.

Bunun yanı sıra insana bağlanacak nedenler de var.

Yayılıyoruz

Özellikle savaşlarda sırf zarar vermek amacıyla yakılan ormanlar, oldukça fazladır. Tarım amaçlı açmalar o günlerde de vardı. Keza gereksinimi için olmayan, ama o günün insanına şan, şöhret kazandıran büyük yabanıl hayvanların avlanması, tutsak edilmesi günümüze kadar yansıyan ekolojik değişim ve oluşumlara yol açtı.

Bu nedenlerle yaban hayatının bir bölümü günümüze kadar ulaşmadan yokolup gitti.

Yaban hayatının insana zararı, bizim onların yaşam alanına musallat olmamızla bağlantılıdır. Büyük yırtıcıların insanın hedefi olmasının bir sebebi de, yaşlanan yırtıcıya en kolay avın silahsız insan olmasıdır. Bunun sonucu büyük yırtıcı hayvanları, hem intikam amaçlı hem de öyle güçlü bir yırtıcıyı avlamanın insana kazandıracağı şeref ve saygınlık uğruna yok edilmişlerdir.

Günümüzden 2000 yıl önce soyu tükenmiş hayvanların yaşam ortamları, hemen hemen insan ile aynıdır. Dolayısıyla insanın egemenlik alanında yaşam şansı kalmayan otoburlar tarih sahnesini en büyük ve güçlü rakibi insanoğluna bırakıp silinip gitmişlerdir.

Doğada bir türün fert sayısı belli bir düzeyin altına indiğinde artık neslin devamlılığı tehlikeye girmiş demektir.

Etobur yırtıcıların yanında otobur yaban hayatında da günümüze ulaşmayan türleri sıralarsak:

Artık tanımadığımız türler

Asya Fili (Elephas maxima asurus): M.Ö.I. Yüzyıla kadar başta Fırat Havzası olmak üzere Anadolu’da yaşayan en büyük hayvanımızdı. Yaşama alanlarını insanların kendi lehlerine kullanmaları sonucu giderek yok olmuşlardır.

Yaban Eşeği (Equus hemionus anatoliensis): 12. Yüzyıl sonuna kadar bilinen ve özellikle Anadolu’ya has bir türdü. Bu savunmasız hayvanın on bin yıllık medeniyetler çatışmasına sahne olan Anadolu’da 12. Yüzyıla kadar yaşaması da mucizedir.

Aslan (Panthera leo persica): Anadolu’daki son kayıt 1880, Birecik’tir. Aşağı Fırat Havzasında yaşayan bu hayvan bu tarihten sonra bir daha görülmemiştir. M.S 3. Yüzyılın başında yazan Aelianus, Pangeus tepesinde (Trakya) ayının yanı sıra aslan da bulunduğunu belirtmektedir. (Hist. Animal., III, 13)

Tchıhatchef’e göre; Trakya’nın sert iklimi bu yörede aslan bulunmasına karşı bir kanıt olarak ileri sürülemez. Çünkü, Aucher-Eloy ( Relat.d’un voyage en Asie, II. Bölüm, s. 632 )

İran’da, Zardaku dağının hiç erimeyen karların hemen yanında aslanlarla karşılaşmıştır.

Ormansız aslan olmaz

Humboldt’a gönderilen ve Zeitschr. Für allg.Erdkunde, c.II, s.42’de yayımlanan bir mektupta, Cezayir’in meşhur aslan avcısı, Aures dağlarında sürekli aslan bulunduğunu ve bu hayvanların eksi on derece altına kadar inen sıcaklıklara çok rahat dayandıklarını anlatıyor ve genellikle aslanın aşırı sıcaktan çok aşırı soğuğa dayanabildiğini ekliyor: "Yeter ki avlanabileceği hayvan sürüleri ve ormanlar bulabilsin".

Bu konuda son derece uzman bir yargıcın bu son gözlemi belki de aslanın yüzyıllardır sürdürdüğü garip geri çekilme hareketini, Helen ve Anadolu yarım adalarını ve Suriye’yi yavaş yavaş boşaltıp, Ammien Marcellin zamanında çok yaygın olduğu (XVIII, 7), Dicle ve Fırat’ın geçtiği ülkelerde bile artık kalmadığını açıklamaktadır.

Gerçekten de bu yörelerde görülen çok büyük nüfus azalması ile bu olayın at başı gitmesi işi iyice içinden çıkılamaz hale getiriyordu.

Çünkü insanın varlığı genellikle yırtıcı hayvanlarla bağdaşmaz ve insanın boşalttığı alanlara yırtıcı hayvanların geri dönecekleri düşünülebilirdi; ama tam tersine insanın azalması hayvanlarında geri çekilmesine yol açmış gibidir ve anlaşılmaz olan da budur.

Bu bilmece, ormanların yok edilmesiyle nüfus ve dolayısıyla evcil hayvan azalmasının birleştiklerinde, aslanın eskilerin zamanında yaşadığı bir çok bölgeyi terk etmesini belirleyen ana nedenler olarak kabul edilirse, kendiliğinden bir çözüme kavuşur.

Postu müzede

Çita (Acinonyx jubatus): Aşağı Fırat Havzasında 19. Yüzyıla kadar yaşadığı bilinmektedir. Zaman içersinde bu hayvanın beslenmesinde önemli yer tutan ceylanların ortadan kalkmasıyla, bölgeden çekilmeleri ve giderek yok olmaları söz konusudur.

Kaplan (Panthera tigris virigata): Anadolu’daki son kayıt 1970, Hakkari Uludere olarak saptanmıştır. Türkiye, İran, Irak üçgeninde yaşamış olduğu bilinen kaplanın Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşamış olduğu, 1970 yılında Hakkari ile Uludere ilçesinde Şehit Şen tarafından vurulmuş kaplanın 122 cm uzunluğundaki postu halen Ali Üstay müzesindendir.

Prof. Dr. Turan Baytop’unda kaplan ile ilgili incelemesi olduğu bilinmektedir. Van yöresinde kaplan popülasyonunun incelenmesi için 1970 yılında Kolombiya Zooloji Parkı ile yazışmalar yapıldığı düşünülürse, Anadolu’muzda hatırı sayılır miktarda kaplanın bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır.

Kaplanın Siirt ve Hakkari arasındaki bölgede yakın zamanımıza kadar yaşadığı, daha sonra bu bölgelerden hiçbir ihbar alınamadığı bilinmektedir. Bu durumu büyük yırtıcıların zaman içersinde güneye doğru çekilmelerine bağlamak mümkün olabilir.

Pars: Natural History Müzesi’nde

Anadolu Parsı (Panthera pardus tulliana Valenciennes): M.Ö. 51 yılında Roma Hükümetinin Kilikya Valisi olarak, Anadolu’nun Toros-Antitoros, Amonos dağları ile deniz arasındaki güney doğu bölgesinin idaresini verdiği, Cicero’nun Coelius’a yazdığı mektuplara göre; Afrika türlerinden farklı olan Anadolu’da canlı parsların avlanması çok önemli bir hal değildir.

Bu avlanmalar Likya (doğu güneyin çıkıntı halindeki kısmı), Lokonya (Toroslarla Konya arasındaki kısım) ve Kilikya’dır. Bu günde parsların yaşamış veya muhtemelen bulunacakları yerler, bu eski eyaletlerin içindedir. Plinius gibi diğer bazı yazarlar da küçük Asya’da parsın mevcut olduğunu işaret etmişlerdir. Anadolu için endemik olan ve çok eski zamanlardan beri orada yaşayan parsın hayvan coğrafyası bakımından önemi büyüktür.

Tchihatcheff’in büyük seyahat kitabında, 1850 yılında kendi avladığı parsın resmi bulunmakta ve Panthera pardus tulliana Valencıennes adı verilen bu ırkın, Küçük Asya’dan takriben Transkafkasya’ya kadar yaşadığı kabul edilmektedir.

Yavruları satıldı

Charles Danford’un 1875 ve 1879 yılındaki seyahatlerinden edindiği bilgilere göre; 20.11.1879’da Osmaniye yakınında Gavur dağında vurulan dişi bir parsın ölçüleri: Baş ve gövde uzunluğu takriben 150 cm. Kuyruk uzunluğu 94 cm. Omuz yüksekliği 66 cm’dir. Buna ait kafatası ile iskelet 1931’de Whittal tarafından Karacahisar’da vurulmuş bir parsın postu ile birlikte Britanya Natural History müzesindedir.

1942 Yılında İzmir ili Urla ilçesi dağlık alanında bir çoban tarafından yavru pars yakalanmış ve İzmirli tanınmış avcılardan Murat Türkmenoğlu’na satılmıştır. Murat Türkmenoğlu tarafından 9 ay bakılan pars büyüyünce İzmir hayvanat bahçesine armağan edilmiştir. İzmir hayvanat bahçesinde gösterime sunulan esaret altındaki "zoza" adlı parsın fotoğrafı, 1946 yılında İstanbul Üniversitesi fotoğrafçısı Cafer Türkmen tarafından çekilmiştir.

Atatürk Orman Çiftliği Ankara Hayvanat Bahçesi fil damı denilen binanın 2. Katındaki tahnit edilmiş Anadolu Parsı, 1952 yılında Aydın ili Dilek Yarımadası Dilek dağında, Kırk basamak mevkiinde, Güzelçamlı köyünde, Afyonlu Mehmet (Mehmet Karabulut) kapanla yakalamıştır. Ankara Hayvanat Bahçesinde 6 yıl yaşamıştır. Adı "Efe" olarak konmuştur. Tam boyu (burun ucundan kuyruk ucuna kadar) 170,5 cm’dir.

Bursa’da bile yaşadı

Anadolu Parsının yaşadığı yerleri tespit çalışmaları 1953 yılında, İzmir’in Hinterlandında Tire civarındaki Güme dağlarından başlayarak Aydın dağı, Efes harabeleri v.s de dahil olmak üzere geniş bir sahada yapılmıştır. Buna göre; Güme dağı, Aydın dağı bunların devamı Cibe dağı, Kuyumcu dağı, Kapulu dağı, Boğazı dağı, Selatin dağı, Kartal dağı gibi dağ silsilelerinde bulunduğu bildirilmiştir. Kuşadası, Şirince, Akçaşehir, Akyurt, Hisarlık köyü, Hamzabey ve Büyük Kale gibi yerlerde de Parstan bahsedilmektedir.

Bursa ilinde (Gemlik, İznik, Karacabey, Yenişehir ve Orhangazi) ve Çanakkale çevresindeki dağlık sahada da Pars yaşamıştır. Evvelce bu yerde Turuva bulunuyordu. Homer’in pars avı da büyük bir olasılıkla burada yapılmıştır.

Evliya Çelebi seyahatnamesinde İzmir Sığacık yöresinde ve Şebinkarahisar ve Erzincan civarında Pars görüldüğü doğrulamaktadır. Selçuk-Efes arasındaki "kaplanboğazı" mevkii ismi üstünde parsın bu yörede çokça bulunduğunun bir işareti sayılmaktadır.

Anadolu’daki son kayıt, 1974 Beypazarı olarak bilinmektedir. 17 Ocak 1974 Yılında Ankara ili Beypazarı ilçesinin 5 km batısında Bağözü köyünden Havva Köksal adlı kadına saldırıp, kolunu iki yerden kıran ve köy bekçisi Ahmet Çalışkan tarafından vurulan parsa ait tahnit Ankara MTA Tabiat Tarihi Müzesinde sergilenmektedir.

Üç memeli daha

Sazlık kedisi (Felis catus Güldenstaedt): Bu türlerin önceki sayıları hakkında bir fikir olmamasına rağmen, tarım için hızla alan kazanıldığı güney illerimizde, hızla küçülüp kaybolan sazlık ve çalılıklarla beraber, bu kedilerinde hızla yok oldukları bilinen bir gerçektir.

Ceylan (Gazella dorcas L.): Elli beş- altmış yıl önce Antakya’da Belen geçidinin 7-8 km güneyine doğru gidildiğinde, ormanla yaylalar arasında rastlanması mümkün olan bu ender memelimiz, artık buralarda aranmakla da bulunamıyor. Not : Gazella subgutturosa Güldenstaedt (Acem gazeli, Kursaklı ceylan) ise, Urfa’nın Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliğinde korunmakta ve üretilmektedir. Çiftlik arazisi dolaşıldığında bir günde 30-40’lık 8- 10 sürüye rastlamak mümkün olabilmektedir. Fakat hayvanların acımasıca avlandıkları çiftlik dışında bir tek örneğe rastlamak mümkün değildir.

Arap tavşanı (Allactaga williamsi laticeps Nehring) : 1938-1939 Yıllarında Ankara Gerede arasında gece otomobille seyahat edip de 1-2 Arap tavşanına rastlamamanın olanaksız olduğu eski avcılarca bildirilmesine karşılık, bu gün bir tekine bile rastlamak mümkün değildir.

Sonuç olarak

Birkaç istisna dışında memeliler açısından tüm olumsuzlukların sınai süreci ile birlikte son yarım yüzyılda meydana gelmesi, insanlık açısından hiç de affedilecek bir sonuç değildir. İnsanlarımız doğal varlığımız olan memelilerin resimlerini dahi çocuklarına gösteremez duruma gelmiştir.

Ekonomik sorunlarımızın öncelikli olarak gündemde tutulması, doğal varlığımız olan yabani memelilerimizin varlığını tehlikeye düşürmemelidir. Çünkü; geç kalındığında on binlerce yıllık evrim sonucu ortaya çıkmış bu varlıklarımızı bir daha geri getirmek mümkün olmamaktadır.

Unutulmamalıdır ki ekonomik krizler aşılabilir, fakat ekolojik krizler (ekokriz) sonucunda, doğal varlıklarımız insan kaynaklı faaliyetlerin etkinin altında kalarak doğal özelliklerini gün geçtikçe yitirerek tarihteki yerlerini almaktadırlar.

Anadolu topraklarındaki haklarımızı tartışmalı hale getirmemek için, o topraklarda şimdiye kadar yaşamış ve halen yaşamakta olan bütün varlıkları en ince ayrıntılarına kadar bilmek ve tarihsel olarak sahip çıkmak, ekolojik öncelikli olarak korumak yaşamsal görevlerimiz arasındadır.

KAYNAKLAR:

BARCLAY, E.N. : Notes on the fallow deer of Asia Minor. Ğ Ann. Mag. Nat. Hist. 1934.

DANFORD, C.G. ve ALSTON, E.A. : On the mammals of Asia Minor. I.II. 1877-1880.

DEMİRSOY, A. : Yaşamın Temel Kuralları. Omurgalılar/Amniyota. III/II. Ankara. 1992.

ÇAĞLAR, M. :Biologi. 7. 3.(29). 1957.

ELLERMAN, J.R. ve MORRISON-SCOTT,T.C.S. :Checklist of Palearctic and Indian mammals.

KAYAÖZ, E.: Anadolu Biyoloji Tarihi Çalışmaları. 1999-2001.

KİZİROĞLU, İ. : Ekolojik Potpuri. 2001.

LYDEKKER, R. : Catalogue of the ungulate mammals. London, 1913.

MURSALOĞLU, B. : Türk Biologi Dergisi. 14. 2. 1964.

TCHIHATCHEF, P.DE. Une page sur I’Orient. Paris.L. Guerin et Cie. 1868.

TCHIHATCHEF, P.DE .Le Bosphore et Coostantinople avec Perspectives des Pays Limitrıphes,1864.

TOLUNAY, A.M. : Özel Zooloji. Chodata ve OMURGALILAR. İstanbul. 1953.

TOPÇUOĞLU, S. : Türk Biologi Dergisi. 14. 3. 1964.
 

Etiketler
Ynt: Anadolu’dan hangi yaban hayvanlar yok oldu?

anadolu parsı yaşıyor hala buna inanıyorum...hatta sesini duyma şerefine bile nail oldum..yani o ses başka bir hayvandan çıkmazdı kesinlikle...
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

ah maalesef, son dönemlerde kayıtlı bir pars izi yok. fakat duyduğunuz sesi biliyorum, sanırım sansar sesi- her ne kadar inanılmaz gelse de- bir belgeselde de sansar sesini leopar sesi olarak kullanmışlar zaten. araştırmacı arkadaşlar da duyup acaba pars olabilir mi? diye o bölgede araştırma yapmışlar sonunda sansar çıkmış. adeta kükrüyor hayvan bir de derin bir mağarada olunca ses iyice yankılanıyor.
yine de siz hangi bölgede duydunuz bu kükreme sesini? ihtimal ihtimaldir, güzel anadolumuzun güzel hayvalarını bulup korumaya almak adına gerekeni hep beraber yapalım...
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Kastamonu Küre Dağları Milli Parkı - Şenpazar - Kızılcasu Mevkii sene 2001 Temmuz 16... saat: 04.45 alacakaranlık...
Ben sesini duymakla kalmadım silüetini de gören 6kişiden biriyim...(o kampta) sonraki senelerde aynı lokasyonda birçok kez anadolu parsı ziyaret etmiştir kampı...
Bi dönem Cemal abi peşindeydi parsın ama bikaç saniyelik görüntü dışında bir sonuç elde edememişlerdi...
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Bu hayvanın görüldüğü gecelerden sonra arazide iz araması yaptık. Bir insan elinin sığabileceği büyüklükte kedi izlerine rastladık. Sanırım sansarın ayak izleri kurdunkinden biraz daha küçük oluyor?
 



Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

ooo bunlar çok sevindirici haberler :eek: . aslında daha önce de gördüğünü söyleyen ama delili olmayan çeşitli duyumlar almıştık ve o bölgelere gidilmişti ama maalesef iz ya da dışkı bile bulamadık. ama siz gördük diyorsanız görmüşsünüzdür. siluetini görmek ve bu izleri bulmak gerçekten yerinizde olmak isterdim. gerçekten çok sevindirici. peki elinizde video kaydı var mı? ayak izi ya da dışkı fotosu da olabilir. bu şekilde tür tayini yapılıp, sabitlendikten sonra, gerekli önlemler alınıp cahil halktan ve izinsiz avcılardan koruyabiliriz inşallah. :'(
aslında ben de aldığım duyumlar sıklaşınca, yaşadıklarına ama kendilerini gizlediklerine inanmaya başlamıştım. KTÜ'de bir hocanın bir çalışmasını okumuştum, çadırının yanından geçtiğini ve bir çok lokalitede ayak izlerini bulduğunu söylüyordu ama makalesine hiç fotoğraf koymamıştı. ??? :(ve aynı bölgeye bu makaleden yola çıkarak araştırma yapmaya giden arkadaşlar, duydukları kükreme sesinin sansar olduğunu tayin etmişler -daha önce yazdığım gibi- :(
ama sizden gelen bu haber çok sevindirici gerçekten. inşallah foto çekmişsinizdir. selamlar...
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Benim arşivimde yok ama İzcilik Federasyonu Başkanı Hasan Subaşı ile görüşeceğim. Eski bir belgesel yapımcısı olduğu için bu tür kayıtlar almış olabilir. Ben de sizin gibi bu varlığın hala yaşıyor olmasını ümit ediyorum.
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

sayın yoluker, bu konudaki bulgulara ulaşmanızı ne kadar büyük bir merak ve istekle beklediğimi söylemeliyim. inşallah en kısa zamanda ulaşırsınız ve başlangıç olması noktasında ciddi bir önem kazanır. bu bulgularla başlayacak olan çalışmalarda yakınen ilgileneceğim ve tüm elime ulaşan çalışma verilerini sitemizde sizlere duyuracağım.. yeter ki bir başlangıç noktası yakalamak mümkün olsun..
selam ve muhabbetlerimle...
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Valla hayvan düzenli olarak Kastamonu'daki kamp alanına her yaz iade-i ziyaret yapar...Olurda kampa gelme imkanınız olursa ve yine şansınız varsa hayvanın o sesini duyma ihtimaliniz olabilir.
Yine bir yaz kampı sırasında zincirle ağaca bağlanmış olan bir köpeği o kadar korkutmuştur ki köpek hayvan üstü bir güçle zincirini kopararak ormanda kaybolmuştur. Pars olduğunu düşündüğümüz bu hayvanın sesini veya görüntüsünün o anda kayıt edilebilecek kadar hazırlıklı olunmadığını düşünüyorum ama yinede Hasan liderime sormak lazım tabi...
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Hayvanın görüntüsü değil de izler konusunda bir çalışma olabilir. Soracağım.
 



Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Bugün Hasan Subaşı ile görüştüm. Bu bahsettiğimiz izleri teyit etmekle beraber ne yazık ki herhangi bir dökümantasyon yapmamış.
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Dökümasyon yapılmadı, ve yapılmıyor da çünkü ben uzun zaman içinde bu tür bilgilerin her alanda herkes ile tartışılmaması gerektiğini öğrendim. Şartlar oluşuncaya kadar birebir benzeri varsa ılgarini mağarasını bile insanlara açıklamamak gerekir. Açıklanan her şey iyi niyetlilerden önce kötü niyetliler tarafından ziyaret ediliyor.
Fil yaşadığını iddia etmiyorum ancak yurdumuzda hala aslan yaşasa kimsenin göremeyeceği ormanlar mevcuttur.
Bazı hayvanlar vardırlar. Bazı bilinmeyen türler bile vardır. İspat etmek yok olmalarını sağlar. (Belli bir dönem daha bilinmemeleri gerekir)
Anadolu'yu bırakın size istanbulun hangi göllerinde timsah yaşadığını söyleyeyim mi?
Söylemeyeyim değil mi çünkü bir kaç gün içinde çanta olurlar.
 


Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

İşte en güzel duygu budur. Kimi çanta kimi kahvaltı olmamaya çalışırsa herkes birbirine saygı duyar. Birinin elinde otomatik tüfek diğerinin sadece dişlerinin olması hali en büyük problemdir. İnsanlar avlanmayacaklarını düşündüklerinde daha rahat avlanırlar. Avlanacağnı bile bile ava gitmek yürek ister ve bu genelde avcılarda yoktur. Bıçak ile timsah avına çıkabilirim diyen babayiğit avcı varsa timsahların yerini söylerim. Ancak tüfek ve tuzak ile avlanan vahşilerin de karşısındayım.
Ha benim öldürmeye zaten niyetim yok diyen zaten hayvanlardan da zarar görmez. Korkmaya gerek yok.
 

Ynt: Anadolu’dan Hangi Yaban Hayvanlar Yok Oldu?

Türtiyede memeli sistematiği çalışan bilim insanının çok az oluşu, bu konuya ayrılan kaynağın çok az oluşu nedeniyle günümüze kadar hala bu konuları tartışır haldeyiz. Eminim ki bu konuya ayrılacak küçük kaynak kırıntıları bile bu sorunu çözer.
 



Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,764
Mesajlar
1,523,448
Kayıtlı Üye Sayımız
166,583
Kaydolan Son Üyemiz
onurcagritosun

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst