Herkese merhaba,
Aracımı İzmir'den alıp gelmiştim. Aldıktan 3 gün sonra da tatil planım olduğundan biraz acele ile biraz da acemilikle ancak bugüne deneyimlerimi paylaşma fırsatım oldu.
Site linkleri kullanmada biraz acemiyim, karışık birşeyler olursa affola
İkamet Adana fakat Mersin'de çalışıyorum. Çarşamba günü aracımı alıp geldikten sonra 2 akşamda ancak eşyalarımı ayarlayıp Cuma iş çıkışı Adana'ya dönmeden yola çıkma planım vardı. Eşyalar 2 gün diyorum çünkü yıllardır sadece kamp ile tatil yapıyorum. Ve kamp alanlarında konaklama yerine daha sakin kimsenin olmadığı yerler bulmaya çalışıyorum. Bu nedenle aracımda her ihtiyacım olmalı, en olmadık yerde en ufak bir araç gereç aramamalıyım diyerek her türlü şeyi yükleniyorum sırtıma. Bir şekilde de aydınlatma, soğutma, hayvan-hava şartları vb. korunma ihtiyaçlarımı giderebiliyorum. Aslında Forester ile de tanışmam bu vesile ile bir kamp sırasında kumsalda yanıma kadar gelmesiyle olmuştu.
Velhasıl Cuma günü iş çıkışı kız arkadaşımla Mersin'den yola çıktık. Gece Alanya'ya kadar ulaşırım diye düşünüyordum fakat kendimi çok da zorlamamak adına uzun uğraşlar sonucu Gazipaşa Öğretmen Evi'nden yer ayırttım. Önce yok denilen odaya saat1 de girebileceğimi söyledikleri için güvendim başka yer ayarlamadım. Gittiğimde ise son dakika kurnazlığı ile evlilik olmazsa 2 ayrı oda olması gerektiğini belirtti çalışan dengesiz. Boş odaları yoktu güya ! Neyse tabi ki kalmadım zaten o sinirle uykum da açılmıştı, Alanya'ya kadar yola devam ettim. İki ilçe arası 40km. Alanya Mahmutlar'da Alanya'ya girmeden sağ tarafta ismini hatırlamadığım büyük bir Petrol Ofisi istasyonunda arabada kaldık. Öğretmen evindekinin aksine sağolsun çalışan arkadaşlar bize park edip uyuyabileceğimiz müsait bir yer gösterip ayrıca da bir ihtiyacımız olup olmadıklarını sordular. Cumartesi Sabah 6.30 gibi kalkıp tekrar yola çıktım. Tüm bu çaba aslında Antalya'da aracımın üstüne sepet yaptırma planımdandı. Adana Mersin bölgesinde malesef düzgünce ve uygun şekilde bu işi yapan usta olmadığından, varsa da niyetlerini sevmediğimden Antalya'da yaptırma niyetindeydim. Akdeniz Sanayi Sitesi'nde KROMODİ Ahmet Demir ustaya saat 09.00 civarı ulaştım. İnstagram hesabı @antoffahmet veya direk "Kromodi Ahmet" diye de aratabilirsiniz. Kesinlikle incelemelisiniz. Neyse, aracın üzerine sepet ve yan marşpiyeldeki plastiğin olmayışından o açığı kaya kaydırıcı tarzı bir uygulama ile kapamak için ölçüleri ve siparişimizi verdik. Salı gününe montaj için gün aldık ve heyecanla beklemeye başladık
CUMARTESİ-PAZAR
Antalya'dan Kemer yönüne giderken Antalya çıkışında Tahtakale SPOT adında bir market var. Ne ihtiyacınız varsa tek bir yerde bulabileceğiniz tarzda yerel bir market. Kumluca'ya gidene kadar da pek çok şubesi mevcut. Buradan alışverişimizi yapıp Tekirova'ya doğru yola çıktık. Geçen sene ve önceki sene de aynı şekilde kamp yaptığım Tekirova'ya 5 km mesafedeki Teke koyuna yaklaşık 1.5 saat sonra ulaştık. Tekirova Antalya arası yaklaşık 70 km ve 1 saat sürüyor. Tekirova şehir merkezinden ilerlediğinizde sahile doğru inerken sağa doğru Beydağları Milli Park tabelasından toprak yola dönüyorsunuz. Yaklaşık 2km sonra Kleopatra koyu geliyor önünüze. Burası da gayet ideal bir konaklama ve muhteşem bir denize sahip. Fakat her araç girebildiğinden kalabalık oluyor. Hele ki biz cumartesi günü gittiğimizden günübirlik gelenler de çoktu. Kleopatra koyuna girmeyip sağdan dağ yoluna devam ederek 2.5-3km daha gittiğinizde TEKE koyuna varıyorsunuz. Bu parkur için ya altı yüksek bir aracınız olmalı ya da 4x4 aracınız olmalı. Altı yüksek dediğimizde 4x2 pick-uplar da girebilir fakat arkadan itişli araçlarda bagajınız yüklü olmalı. Yoksa patinajdan dolayı yol alamıyorsunuz. Forester'dan önce 1988 model Kartal'ım vardı, arkasına 100 LT su koyarak çıkmıştım ama yol bu sene daha bozuk geldi bana. Koyda su mevcut, öğrendiğime göre yöre esnafı sürekli geldiğinden ortaklaşa bir hareketle koya temiz su ulaştırmışlar sağolsunlar. Giderseniz suyu kapatmayın, sürekli akması gerekiyor çeşme kapandığında yukarıdaki borular patlıyor. Su boruları açıkta olduğundan ısınıyor ve öğleden sonradan başlayıp akşam 8-9 civarına kadar sıcak su akıyor. Elektrik tabi ki mevcut değil, wc de aynı şekilde ama bir şekilde rahatça ihtiyaçlarınızı giderebiliyorsunuz. Normalde sahile kadar 4x4 aracınızla inebilirsiniz fakat bu sene Caretta Caretta yumurtlama alanı olarak koruma altına alınmış. Yani araçla kuma girmek yasak ve kameralar ile kontrol sağlanmış. Cezası fazla, bilginize. Orman alanında konaklayabilirsiniz. Mutlaka akrep ve örümcek için dikkatli olmalısınız. Gece de konaklama alanına yakın çöp kutusu ve ufak bir tatlı suyun oluşturduğu mini gölet olduğundan domuzlar da sahile inebiliyor. Kimseye zararları yok fakat yine de seslerini duymak ürkütücü gelebilir. Çöpleri yiyip biraz çamur banyosu yaptıktan sonra gidiyorlar zaten insanların yanına da yaklaşmıyorlar. Hem aydınlatma ihtiyacı için hem de domuzdan korunmak için gazlı lambalardan (fıstıkçı lux leri ) kullanabilirsiniz. Sabaha kadar aracın tavanına koyup yaktığınızda domuzlar ışığa gelmiyorlar ve rahatça konaklayabilirsiniz. Koyun sağ ve sol tarafı kayalık ve balık tutmayı seven arkadaşlar için de baya verimli. Geçen sene 5 gün kalmıştım. Bu sene programın yoğunluğundan 2 gün kalabildim. He unutmadan koyda telefon çekiyor fakat bazen aksayabiliyor. Ayrıca gidişle ilgili videolarım var isteyene atabilirim. Favori yerimdir, gezici program yapmadığım zaman sorunsuz bir hafta 10 gün kalınabilecek bir mekan. Seneye inşallah gezmek için değil de sadece konaklama için tekrar gelme planım var.
PAZARTESİ-SALI
Pazartesi günü sabah erkenden kalkıp direk Adrasan'a geçtik. Suluada tekne turuna katılma planı dolayısıyla Teke koyunda 2 gece kalabildim. Suluada'ya sanırım 11 veya 12 defa gittim her haliyle muhteşem bir yer. Tekne turları sebebi ile aşırı kalabalık oluyor, fakat kalabalığa değil de doğanın sunduklarına dikkatinizi verirseniz şahane bir gün geçirebilirsiniz. Daha önce Olimpos'ta pansiyon işletmiştim, o zamanlardan beri tek bir tekne ile tura çıkarım. Tekne İsmi: Suluada. Yusuf ve Zühal Kaptan Tel No: 536 864 23 62. Saat 10.00 civarı Adrasan'dan kalkıp akşam 17.30 18.00 gibi dönersiniz. Toplamda 4 koyda yüzme molası var. Yemekleri çok iyidir. Onca tura katıldım, yemekler genelde iyi olmaz ama bu teknede ikinci tabağı istememek imkansız oluyor
Tur için fiyat hafta içi 80 TL, hafta sonu 100 TL. saat 15.00 gibi çay ve bisküvi ikramı var, ayrıca dönüşte de meyve ikramı bulunuyor.
Tekne turu dönüşü sahile yakın olan Portakal Camping'de kaldım. İşletme sahibi Ersin Bey : 532 567 25 78. Kapasitesi 20-25 çadır arası ufak bir işletme. Fakat mutfak, WC ve ortak kullanım alanları temizliği konusunda çok başarılıydı. Mutfakta her türlü araç gereç mevcut. Yanınızda hiçbirşey olmasa da her türlü tava tencere bardak çanak var. Sabah kahvaltı için de semaverde çay mutlaka oluyor. Fiyat çadır başı 60TL. Sahile çok yakın ve merkezi bir yerde bulunduğundan her ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Yanında bulunan Kokoreç tezgahından gelen kokular da aşırı davetkar Salı sabahı yine erken yola çıkıp tekrar Antalya'ya döndüm. Malum aracımıza yaptıracağımız işlemler için heyecanla Kromodi Ahmet Usta'nın mekana ulaştık. Tabi evin sırtında olunca aracımızı Bülent ustama teslim edip dükkanın bir köşesinde mis gibi menemenimizi yapıp kahvaltıya oturduk. Yaklaşık 5 saatlik bir montaj süreci ve arada yine saç kavurmalı öğle yemeğinden sonra aracımıza yapılan işlemler bitti. Tabi herkesin beğenisi farklıdır ama benim çok hoşuma gitti ve çok memnun kaldım. Tekrar tekrar teşekkürler. İşlemler biter bitmez yola çıktık ve bu sefer Adrasan'a yaklaşık 40 dk uzaklıktaki Korsan koyuna ulaştık. Normalde burada 1 gece konaklama düşüncem vardı ama çok kalabalıktı her zamanki gibi. Ayrıca Adrasan'daki yerimiz rahat olunca sadece denize girip akşam saatlerinde tekrar kamp alanına döndük.
ÇARŞAMBA-PERŞEMBE
Çarşamba sabahı tekrar yola çıktık, hedef Demre. Tabi yolda Kumluca ve Finike'ye uğrayınca akşam üzeri 17.00 gibi Demre'ye ulaştık. Atlamadan bahsedeyim, Finike'yi geçince Kadınlar plajı ve Gökliman koyu var. Bu iki tesisten ücretli faydalanabiliyorsunuz. Gökliman'dan 1 ve 2 koy ilerde ise ücretsiz faydalanabileceğiniz muhteşem 2 koy göreceksiniz. Yola yakın olduğundan aracınızı rahatlıkla görebiliyorsunuz. WC ve su yok. Kamp kurulur mu kurulur fakat tek çadır riskli olabilir, yol üzeri ve kimin gelip geçtiğini bilmiyorsunuz. Ama mutlaka denizine girmelisiniz. Normalde Akdenizin suyu, Dalaman bölgesine kadar sıcaktır. Fakat bu koya tatlı su kaynağı ulaşıyor. Ve su hem temiz hem de soğuk. Neyse sonrasında Demre yolu üzerinde Beymelek Lagünü var. Eğer acıktıysanız lagün etrafındaki mekanlarda süper bir manzara eşliğinde balık yiyebilirsiniz. Fiyatlandırmalarını bilmiyorum ben sadece oturup çay kahve içmiştim. Akşam üzeri Demre merkeze ulaşıp yine market alışverişinden sonra birkaç tavsiye ile Sülüklü Plajına doğru yol aldık. Tabelaları takip ederek muhteşem bir yer bulduk. Sülüklü plajı sanıyorduk fakat aslında bizim geldiğimiz yer Taşdibi Plajı imiş. Sülüklü daha ilerdeymiş. Farkı şu; Taşdibi ufak tepenin Doğusunda kalıyor, denizi çok güzel, yaklaşık 5-6m gidince derinleşiyor. Sülüklü ise kumsala sahip, tepenin batısında kalıyor, denizine girmedim fakat kumsal sayesinde deniz içinde uzunca gidip öyle insan boyuna ulaşabiliyorsunuz. Nitekim Taşdibi plajındaki deniz çok hoşumuza gitti, ki plaj boyunca başka çadırlar da gördük. Küçük tepenin yanında karşılaştığımız bir ailenin güven vermesi ile birlikte sahile çadırımızı kurduk. Plaj ufak yassı taşlarla dolu, kum gibi rüzgarda rahatsız olma derdiniz yok. Duş 100m ilerde plaja ait var fakat WC için yakındaki işletmeden destek alabilirsiniz. Alışverişinizi merkezden yapmanızda fayda var, zaten merkez 5 dk uzaklıkta. Ana yol üzerinde Muğla istikametine doğru Türkiye Petrolleri istasyonu var. Bu istasyondan hemen önceki kavşaktan kuzeye doğru yani şehre doğru döndüğünüzde birinci sokak köşesinde(İlköğretim okulu var) yanlış hatırlamıyorsam ismi Doyum Cafe idi, yemekleri gayet uygun fiyatlı ve lezzetliydi. 3 gün burada kahvaltı yaptık ve çok memnun kaldık. Cafeden tekrar sahile geçiş de kolay, hemen bahsettiğim kavşaktan karşıya geçtiğinizde 5 dk sonra sahilde oluyorsunuz. Demre'ye gelme sebebim ilçe çıkışında marina yolunda kükürtlü su kaynağı var. Sabah erken saatlerde gidebilirseniz aç karnına suyu içtiğinizde iç hastalıkları ve mide rahatsızlıkları için efsane bir ilaç. Onun dışında kil havuzu ve soğuk su havuzu mevcut. Bu ikisi de cilt rahatsızlıklarına çok iyi geliyor. 2004 yılında geldiğimde çok inanmadan girmiştim fakat sonra faydalandığımı görünce tekrar uğradım. 1 gece kaldıktan sonra sabah çadırı toplayıp marinaya geldik. Kekova- Üçağız- Batık Şehir tekne turu için marinada ÇİN-5 adlı tekneye rezervasyon yaptırmıştım. Yusuf kaptan ile tura çıktık. Tekne çok güzel fakat malesef hizmet berbattı. Bir daha asla dedirttiler resmen. (Detaylı yorum linkte : https://www.tripadvisor.com.tr/Attractio...ml#REVIEWS ) Dönüşte tekrar Taşdibi plajındaki yerimize gittik çadırımızı kurup yerleştik. Akşam 7 ye kadar bulunduğumuz yer kalabalık gibiydi günübirlik gelen yöre halkının en çok geldiği yerdi sanırım. Ama rahatsızlık olmadı kimse de garip davranmadı ve 2 gece çok rahat ettik.
CUMA
Sabah erkenden kalkıp yukarıda bahsettiğim cafede kahvaltı sonrası Kaş yoluna düştük. 2 saate yakın yolculuktan sonra Kalkan'a ulaştık. yaklaşık 1 saat merkezde bulunan marina yanındaki plajda denize girdikten sonra dönüş yoluna geçtik. Amaç görmekti aslında sadece, çünkü Kalkan her zaman için Kaş'tan daha güzel, sakin ve nezih gelmiştir bana. Özellikle Kaş'ın son yıllardaki popülaritesinden sonra Kalkan biraz daha yaşanabilir bir yer. Dönüşte tabi ki olmazsa olmaz Kaputaş plajı. Malum selfie ve fotoğraf çekim görevimizi başarı ile tamamladıktan sonra sırtladık eşyalarımızı aşağı indik. Yol kenarında yer bulmak baya zor, trafik sıkışık, merdivenler fazla. Ama bu sene sanırım merdivenli yolu kısaltmışlar, ellerine sağlık düşünenin. Plaja girişte ücret yok sadece şemsiye ve şezlong isterseniz yanılmıyorsam ikisi 25-30TL gibi birşeydi. Yeme içme ihtiyacı için de ufak bir cafe bulunuyor, ihtiyaçlarınızı giderebiliyorsunuz. Duş ve WC var ve ücretsiz. Bizde tabi her türlü ekipman olunca ihtiyaç duymadık. Ufak bir buzluk, bir şemsiye, bol su ile indik aşağı. Suyun rengi efsane olsa da aşırı dalgalıydı. Şezlong dışı bölümlerde oturunca da haliyle diğer misafirlerle dip dibe kalabiliyorsunuz. Ama yine de görülmesi gereken bir plaj!
17.00 sularında çıkıp Kaş merkeze geldik. Çukurbağ yarımadasını araçla yarım saatte dolaştıktan sonra tekrar merkeze gelirken yol kenarında çadır kurulduğunu gördüm. Normalde ben gece tekrar Demre'deki sahile dönmeyi düşünüyordum. Çünkü Kaş'ta çadır kurma konusunda belediye ve zabıtanın sürekli sorun çıkardığını duyuyordum. Merakla inip sorduğumda yaklaşık 12 13 çadır gördüm. Tabi kaldırımda falan değil, hemen kaldırımla sahil arasında çalılıklar arasında kurulmuşlar. Biri 5 gün biri 12 gündür buradayım diye bahsedince dedim kalalım madem. Güzel de bir yer bulduk. Sahil yakın, merkez yakın. Ama tabi tedirginlik de var zabıta ile uğraşmayalım diye ( uysana içindeki tedirginliğe be adam! ) Neyse gidip merkezde gezdik dolaştık ki mutlaka merkeze uğrayın derim. Alışveriş yapıp geri döndük masamızı kurduk. Yandaki komşularla gırgır şamata güzel bir akşam geçirdik ve saat 23.00 sularında herkes çadırına geçti, uyuduk. Malum arkadaşlar saat 00.30 civarı geldiler apart topar kalktık. Hem zabıta, hem polis! Bir yandan GBT kontrolü bir yandan çadır kurmak yasakmışmış da cezai işlem uygulanacakmış. Zabıta gelip biz uyurken fotoğraflar çekmiş, güya orası sahile geçiş yolunu kapatıyormuş falan filan, çalılığın içi kimsenin girmediği yer. Tabi arkadaşa soruyoruz yani yasak tabelanız yazınız bir uyarınız var mı diye ama konuşmak ne mümkün. Tabi suriyeli de değiliz ki kolayca sıyırabilelim olaydan. Ya neye istinaden yazıyosun diyorum, yolu kapatıyorsun diyor ben bilmem amirim bilir diyor önce sonra Allah bilir ceza olur mu olmaz mı diye. "Allah bilir" diye bir kanun maddesini de öğrendik şükür! Bir insanı tanımanın en iyi yolu seyahate gitmek birlikte kalmak fln değil ya cidden. Ver Yetkiyi bak bakalım nasıl bir insanmış (Youtube: Doktor Zimbardo'nun Deneyi...Mutlaka izleyin). Nedense yetkiyi alan yıllarca insan ilişkisi kuramamış arkadaşların bir anda kral kesilmesi, tüm suriyelilerin benim ülkemde benden sorunsuz tatil yapıp yaşayabilmesi üstelik zabıtanın yanında merkezde çalışırken onlara birşey denilmeyip bahaneyle bize ceza kesilmesi; gel de inan gel de güven bu ülkeye!! Neyse o sinirle çadırı toplamadan kaldırıp arabanın üzerindeki sepete yerleştirdim. Hadi dedim gel şimdi yaz yazabiliyorsan. Nitekim sepeti boşa yaptırmadık, denemiş de olduk Gayet serin ve rahattı Muhtemelen bir daha da Kaş'a uğramam.
CUMARTESİ - PAZAR
Berbat gecenin ardından iyi dileklerimizle Kaş'tan ayrıldık. Artık dönüş yoluna geçtiğimizden hedef Köprülü Kanyon. Tabi yol üzerinde tekrar yukarıda bahsettiğim Demre'deki cafeye, Finike'deki koya ve Olimpos'a uğradık. Uzunca yolculuk ve orada burada oyalanmaktan Köprülü Kanyon'a ancak 21.30 civarı ulaştım. Birkaç yer aradıktan sonra Köprülü Kanyon'da Tornado Camping'e ulaştım. Gece yarı görüp yarı tahminle suyun kenarına çadırımızı kurduk. Gözler karanlığa alışınca manzara ortaya çıktı fakat yorgunluktan çok da kalamadan uyuduk. Sabah kalktığımızda ise asıl manzara gün ışığındaymış meğer diye iç geçirdik, keşke Kaş'ta harcanan zamanı burada kullansaymışız diye. Kamp alanı çok güzel yerde konumlanmış. Çadır ile kanyon arası 2m mesafe bile yok nerdeyse. Alan çok geniş, Duş WC imkanları gayet temiz ve iyi. Rafting hizmeti de veriyorlar(60TL). Aynı zamanda ufak da bir alandan kanyonun soğuk suyuna girebiliyorsunuz. Veya suya masanızı atıp orada yemeğinizi yiyip Ayranınızı içebiliyorsunuz Çadırınız yoksa işletmeye ait çardak(köşk-kamelya) tarzı yerde gecelik 150TL'den konaklayabiliyorsunuz. Çadır fiyatı ise 50TL. Antalya-Manavgat yolundan Köprülü kanyona dönüp yaklaşık 1 saat yol alıyorsunuz. Gece geldiğim için çevreyi çok göremedim ama çadır kamp alanında kalınmadan da konaklayabileceğiniz su kenarında çok güzel yerler var. İnşallah seneye bu şekilde konaklarım. Malum yolum uzun ve Pazartesi iş olduğundan sabah saat 11 gibi yola çıkmak zorunda kaldık. O ortamda suyun kenarında muhteşem bir kahvaltı olabilirdi ama ahhh diye iç çekip ayrıldık malesef. Çok kalamasam da sabah kalktığımdaki manzara, işletmenin düzeni ve alan genişliği nedeniyle kesinlikle tavsiye ederim. Seneye tatil planıma çoktan eklendi bile.
Ve iyisiyle kötüsüyle 9 günlük tatil akşam 22.30 sularında Adana'ya gelişimle son buldu. Çok fazla yere uğrayabilelim planı nedeniyle biraz yorucu olsa gayet keyifli ve eğlenceli geçti.
Bu arada maliyetten bahsetmeyi unutmuşum.
Yakıt : Yaklaşık 1900-2000 km arası yol yaptım. Toplamda 575 TL LPG ve 50TL'lik benzin kullandım. Benzin sadece Teke koyuna giriş çıkış içindi. Mersin-Antalya yolu Gazipaşaya kadar ciddi virajlı ve eğimli bir yol. Üstüne Finike sonrası ve Köprülü Kanyon yolu da eklenince değerler memnun etti açıkcası. Umarım hep böyle devam eder (Araç 1998 Subaru Forester 2.0i 125 HP)
Konaklama: Toplamda 3 yerde ücretli konakladım. Toplamda 150TL. Adrasan'da yaz dışında giderseniz veya zamanınız bolsa ücretsiz konaklayacağınız yer çok. Benimki biraz Teke'den sonra konfor arayışından ücretli oldu.
Yeme-İçme: Normalde kamp için gittiğim yerlerde dışarıda yemek yemem. Güveç tenceresi,saç kavurma tepsisi dahil herşey bagajda zaten.fakat bu sefer programın yoğun olmasından dolayı çok uğraşmadım. Yarısında dışarıdan destek aldım. Bu sebeple maliyetim arttı açıkcası. Alkol ise Adana'da boğma çok olunca uygun rakamlara herkes mutlu olabiliyor
Sonuç olarak 2 kişi 9 gün yaklaşık 2000km yolun bize toplam maliyeti 2.550 TL oldu.
Fotoğrafları yüklüyorum ama karışık olacak sanırım. Bölge veya deneyimlerle ilgili veya kampla ilgili herhangi bir sorusu olan olursa çekinmeyin, mutlaka beklerim. Sabrınız için teşekkür ederim.
Aracımı İzmir'den alıp gelmiştim. Aldıktan 3 gün sonra da tatil planım olduğundan biraz acele ile biraz da acemilikle ancak bugüne deneyimlerimi paylaşma fırsatım oldu.
Site linkleri kullanmada biraz acemiyim, karışık birşeyler olursa affola
İkamet Adana fakat Mersin'de çalışıyorum. Çarşamba günü aracımı alıp geldikten sonra 2 akşamda ancak eşyalarımı ayarlayıp Cuma iş çıkışı Adana'ya dönmeden yola çıkma planım vardı. Eşyalar 2 gün diyorum çünkü yıllardır sadece kamp ile tatil yapıyorum. Ve kamp alanlarında konaklama yerine daha sakin kimsenin olmadığı yerler bulmaya çalışıyorum. Bu nedenle aracımda her ihtiyacım olmalı, en olmadık yerde en ufak bir araç gereç aramamalıyım diyerek her türlü şeyi yükleniyorum sırtıma. Bir şekilde de aydınlatma, soğutma, hayvan-hava şartları vb. korunma ihtiyaçlarımı giderebiliyorum. Aslında Forester ile de tanışmam bu vesile ile bir kamp sırasında kumsalda yanıma kadar gelmesiyle olmuştu.
Velhasıl Cuma günü iş çıkışı kız arkadaşımla Mersin'den yola çıktık. Gece Alanya'ya kadar ulaşırım diye düşünüyordum fakat kendimi çok da zorlamamak adına uzun uğraşlar sonucu Gazipaşa Öğretmen Evi'nden yer ayırttım. Önce yok denilen odaya saat1 de girebileceğimi söyledikleri için güvendim başka yer ayarlamadım. Gittiğimde ise son dakika kurnazlığı ile evlilik olmazsa 2 ayrı oda olması gerektiğini belirtti çalışan dengesiz. Boş odaları yoktu güya ! Neyse tabi ki kalmadım zaten o sinirle uykum da açılmıştı, Alanya'ya kadar yola devam ettim. İki ilçe arası 40km. Alanya Mahmutlar'da Alanya'ya girmeden sağ tarafta ismini hatırlamadığım büyük bir Petrol Ofisi istasyonunda arabada kaldık. Öğretmen evindekinin aksine sağolsun çalışan arkadaşlar bize park edip uyuyabileceğimiz müsait bir yer gösterip ayrıca da bir ihtiyacımız olup olmadıklarını sordular. Cumartesi Sabah 6.30 gibi kalkıp tekrar yola çıktım. Tüm bu çaba aslında Antalya'da aracımın üstüne sepet yaptırma planımdandı. Adana Mersin bölgesinde malesef düzgünce ve uygun şekilde bu işi yapan usta olmadığından, varsa da niyetlerini sevmediğimden Antalya'da yaptırma niyetindeydim. Akdeniz Sanayi Sitesi'nde KROMODİ Ahmet Demir ustaya saat 09.00 civarı ulaştım. İnstagram hesabı @antoffahmet veya direk "Kromodi Ahmet" diye de aratabilirsiniz. Kesinlikle incelemelisiniz. Neyse, aracın üzerine sepet ve yan marşpiyeldeki plastiğin olmayışından o açığı kaya kaydırıcı tarzı bir uygulama ile kapamak için ölçüleri ve siparişimizi verdik. Salı gününe montaj için gün aldık ve heyecanla beklemeye başladık
CUMARTESİ-PAZAR
Antalya'dan Kemer yönüne giderken Antalya çıkışında Tahtakale SPOT adında bir market var. Ne ihtiyacınız varsa tek bir yerde bulabileceğiniz tarzda yerel bir market. Kumluca'ya gidene kadar da pek çok şubesi mevcut. Buradan alışverişimizi yapıp Tekirova'ya doğru yola çıktık. Geçen sene ve önceki sene de aynı şekilde kamp yaptığım Tekirova'ya 5 km mesafedeki Teke koyuna yaklaşık 1.5 saat sonra ulaştık. Tekirova Antalya arası yaklaşık 70 km ve 1 saat sürüyor. Tekirova şehir merkezinden ilerlediğinizde sahile doğru inerken sağa doğru Beydağları Milli Park tabelasından toprak yola dönüyorsunuz. Yaklaşık 2km sonra Kleopatra koyu geliyor önünüze. Burası da gayet ideal bir konaklama ve muhteşem bir denize sahip. Fakat her araç girebildiğinden kalabalık oluyor. Hele ki biz cumartesi günü gittiğimizden günübirlik gelenler de çoktu. Kleopatra koyuna girmeyip sağdan dağ yoluna devam ederek 2.5-3km daha gittiğinizde TEKE koyuna varıyorsunuz. Bu parkur için ya altı yüksek bir aracınız olmalı ya da 4x4 aracınız olmalı. Altı yüksek dediğimizde 4x2 pick-uplar da girebilir fakat arkadan itişli araçlarda bagajınız yüklü olmalı. Yoksa patinajdan dolayı yol alamıyorsunuz. Forester'dan önce 1988 model Kartal'ım vardı, arkasına 100 LT su koyarak çıkmıştım ama yol bu sene daha bozuk geldi bana. Koyda su mevcut, öğrendiğime göre yöre esnafı sürekli geldiğinden ortaklaşa bir hareketle koya temiz su ulaştırmışlar sağolsunlar. Giderseniz suyu kapatmayın, sürekli akması gerekiyor çeşme kapandığında yukarıdaki borular patlıyor. Su boruları açıkta olduğundan ısınıyor ve öğleden sonradan başlayıp akşam 8-9 civarına kadar sıcak su akıyor. Elektrik tabi ki mevcut değil, wc de aynı şekilde ama bir şekilde rahatça ihtiyaçlarınızı giderebiliyorsunuz. Normalde sahile kadar 4x4 aracınızla inebilirsiniz fakat bu sene Caretta Caretta yumurtlama alanı olarak koruma altına alınmış. Yani araçla kuma girmek yasak ve kameralar ile kontrol sağlanmış. Cezası fazla, bilginize. Orman alanında konaklayabilirsiniz. Mutlaka akrep ve örümcek için dikkatli olmalısınız. Gece de konaklama alanına yakın çöp kutusu ve ufak bir tatlı suyun oluşturduğu mini gölet olduğundan domuzlar da sahile inebiliyor. Kimseye zararları yok fakat yine de seslerini duymak ürkütücü gelebilir. Çöpleri yiyip biraz çamur banyosu yaptıktan sonra gidiyorlar zaten insanların yanına da yaklaşmıyorlar. Hem aydınlatma ihtiyacı için hem de domuzdan korunmak için gazlı lambalardan (fıstıkçı lux leri ) kullanabilirsiniz. Sabaha kadar aracın tavanına koyup yaktığınızda domuzlar ışığa gelmiyorlar ve rahatça konaklayabilirsiniz. Koyun sağ ve sol tarafı kayalık ve balık tutmayı seven arkadaşlar için de baya verimli. Geçen sene 5 gün kalmıştım. Bu sene programın yoğunluğundan 2 gün kalabildim. He unutmadan koyda telefon çekiyor fakat bazen aksayabiliyor. Ayrıca gidişle ilgili videolarım var isteyene atabilirim. Favori yerimdir, gezici program yapmadığım zaman sorunsuz bir hafta 10 gün kalınabilecek bir mekan. Seneye inşallah gezmek için değil de sadece konaklama için tekrar gelme planım var.
PAZARTESİ-SALI
Pazartesi günü sabah erkenden kalkıp direk Adrasan'a geçtik. Suluada tekne turuna katılma planı dolayısıyla Teke koyunda 2 gece kalabildim. Suluada'ya sanırım 11 veya 12 defa gittim her haliyle muhteşem bir yer. Tekne turları sebebi ile aşırı kalabalık oluyor, fakat kalabalığa değil de doğanın sunduklarına dikkatinizi verirseniz şahane bir gün geçirebilirsiniz. Daha önce Olimpos'ta pansiyon işletmiştim, o zamanlardan beri tek bir tekne ile tura çıkarım. Tekne İsmi: Suluada. Yusuf ve Zühal Kaptan Tel No: 536 864 23 62. Saat 10.00 civarı Adrasan'dan kalkıp akşam 17.30 18.00 gibi dönersiniz. Toplamda 4 koyda yüzme molası var. Yemekleri çok iyidir. Onca tura katıldım, yemekler genelde iyi olmaz ama bu teknede ikinci tabağı istememek imkansız oluyor
Tur için fiyat hafta içi 80 TL, hafta sonu 100 TL. saat 15.00 gibi çay ve bisküvi ikramı var, ayrıca dönüşte de meyve ikramı bulunuyor.
Tekne turu dönüşü sahile yakın olan Portakal Camping'de kaldım. İşletme sahibi Ersin Bey : 532 567 25 78. Kapasitesi 20-25 çadır arası ufak bir işletme. Fakat mutfak, WC ve ortak kullanım alanları temizliği konusunda çok başarılıydı. Mutfakta her türlü araç gereç mevcut. Yanınızda hiçbirşey olmasa da her türlü tava tencere bardak çanak var. Sabah kahvaltı için de semaverde çay mutlaka oluyor. Fiyat çadır başı 60TL. Sahile çok yakın ve merkezi bir yerde bulunduğundan her ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Yanında bulunan Kokoreç tezgahından gelen kokular da aşırı davetkar Salı sabahı yine erken yola çıkıp tekrar Antalya'ya döndüm. Malum aracımıza yaptıracağımız işlemler için heyecanla Kromodi Ahmet Usta'nın mekana ulaştık. Tabi evin sırtında olunca aracımızı Bülent ustama teslim edip dükkanın bir köşesinde mis gibi menemenimizi yapıp kahvaltıya oturduk. Yaklaşık 5 saatlik bir montaj süreci ve arada yine saç kavurmalı öğle yemeğinden sonra aracımıza yapılan işlemler bitti. Tabi herkesin beğenisi farklıdır ama benim çok hoşuma gitti ve çok memnun kaldım. Tekrar tekrar teşekkürler. İşlemler biter bitmez yola çıktık ve bu sefer Adrasan'a yaklaşık 40 dk uzaklıktaki Korsan koyuna ulaştık. Normalde burada 1 gece konaklama düşüncem vardı ama çok kalabalıktı her zamanki gibi. Ayrıca Adrasan'daki yerimiz rahat olunca sadece denize girip akşam saatlerinde tekrar kamp alanına döndük.
ÇARŞAMBA-PERŞEMBE
Çarşamba sabahı tekrar yola çıktık, hedef Demre. Tabi yolda Kumluca ve Finike'ye uğrayınca akşam üzeri 17.00 gibi Demre'ye ulaştık. Atlamadan bahsedeyim, Finike'yi geçince Kadınlar plajı ve Gökliman koyu var. Bu iki tesisten ücretli faydalanabiliyorsunuz. Gökliman'dan 1 ve 2 koy ilerde ise ücretsiz faydalanabileceğiniz muhteşem 2 koy göreceksiniz. Yola yakın olduğundan aracınızı rahatlıkla görebiliyorsunuz. WC ve su yok. Kamp kurulur mu kurulur fakat tek çadır riskli olabilir, yol üzeri ve kimin gelip geçtiğini bilmiyorsunuz. Ama mutlaka denizine girmelisiniz. Normalde Akdenizin suyu, Dalaman bölgesine kadar sıcaktır. Fakat bu koya tatlı su kaynağı ulaşıyor. Ve su hem temiz hem de soğuk. Neyse sonrasında Demre yolu üzerinde Beymelek Lagünü var. Eğer acıktıysanız lagün etrafındaki mekanlarda süper bir manzara eşliğinde balık yiyebilirsiniz. Fiyatlandırmalarını bilmiyorum ben sadece oturup çay kahve içmiştim. Akşam üzeri Demre merkeze ulaşıp yine market alışverişinden sonra birkaç tavsiye ile Sülüklü Plajına doğru yol aldık. Tabelaları takip ederek muhteşem bir yer bulduk. Sülüklü plajı sanıyorduk fakat aslında bizim geldiğimiz yer Taşdibi Plajı imiş. Sülüklü daha ilerdeymiş. Farkı şu; Taşdibi ufak tepenin Doğusunda kalıyor, denizi çok güzel, yaklaşık 5-6m gidince derinleşiyor. Sülüklü ise kumsala sahip, tepenin batısında kalıyor, denizine girmedim fakat kumsal sayesinde deniz içinde uzunca gidip öyle insan boyuna ulaşabiliyorsunuz. Nitekim Taşdibi plajındaki deniz çok hoşumuza gitti, ki plaj boyunca başka çadırlar da gördük. Küçük tepenin yanında karşılaştığımız bir ailenin güven vermesi ile birlikte sahile çadırımızı kurduk. Plaj ufak yassı taşlarla dolu, kum gibi rüzgarda rahatsız olma derdiniz yok. Duş 100m ilerde plaja ait var fakat WC için yakındaki işletmeden destek alabilirsiniz. Alışverişinizi merkezden yapmanızda fayda var, zaten merkez 5 dk uzaklıkta. Ana yol üzerinde Muğla istikametine doğru Türkiye Petrolleri istasyonu var. Bu istasyondan hemen önceki kavşaktan kuzeye doğru yani şehre doğru döndüğünüzde birinci sokak köşesinde(İlköğretim okulu var) yanlış hatırlamıyorsam ismi Doyum Cafe idi, yemekleri gayet uygun fiyatlı ve lezzetliydi. 3 gün burada kahvaltı yaptık ve çok memnun kaldık. Cafeden tekrar sahile geçiş de kolay, hemen bahsettiğim kavşaktan karşıya geçtiğinizde 5 dk sonra sahilde oluyorsunuz. Demre'ye gelme sebebim ilçe çıkışında marina yolunda kükürtlü su kaynağı var. Sabah erken saatlerde gidebilirseniz aç karnına suyu içtiğinizde iç hastalıkları ve mide rahatsızlıkları için efsane bir ilaç. Onun dışında kil havuzu ve soğuk su havuzu mevcut. Bu ikisi de cilt rahatsızlıklarına çok iyi geliyor. 2004 yılında geldiğimde çok inanmadan girmiştim fakat sonra faydalandığımı görünce tekrar uğradım. 1 gece kaldıktan sonra sabah çadırı toplayıp marinaya geldik. Kekova- Üçağız- Batık Şehir tekne turu için marinada ÇİN-5 adlı tekneye rezervasyon yaptırmıştım. Yusuf kaptan ile tura çıktık. Tekne çok güzel fakat malesef hizmet berbattı. Bir daha asla dedirttiler resmen. (Detaylı yorum linkte : https://www.tripadvisor.com.tr/Attractio...ml#REVIEWS ) Dönüşte tekrar Taşdibi plajındaki yerimize gittik çadırımızı kurup yerleştik. Akşam 7 ye kadar bulunduğumuz yer kalabalık gibiydi günübirlik gelen yöre halkının en çok geldiği yerdi sanırım. Ama rahatsızlık olmadı kimse de garip davranmadı ve 2 gece çok rahat ettik.
CUMA
Sabah erkenden kalkıp yukarıda bahsettiğim cafede kahvaltı sonrası Kaş yoluna düştük. 2 saate yakın yolculuktan sonra Kalkan'a ulaştık. yaklaşık 1 saat merkezde bulunan marina yanındaki plajda denize girdikten sonra dönüş yoluna geçtik. Amaç görmekti aslında sadece, çünkü Kalkan her zaman için Kaş'tan daha güzel, sakin ve nezih gelmiştir bana. Özellikle Kaş'ın son yıllardaki popülaritesinden sonra Kalkan biraz daha yaşanabilir bir yer. Dönüşte tabi ki olmazsa olmaz Kaputaş plajı. Malum selfie ve fotoğraf çekim görevimizi başarı ile tamamladıktan sonra sırtladık eşyalarımızı aşağı indik. Yol kenarında yer bulmak baya zor, trafik sıkışık, merdivenler fazla. Ama bu sene sanırım merdivenli yolu kısaltmışlar, ellerine sağlık düşünenin. Plaja girişte ücret yok sadece şemsiye ve şezlong isterseniz yanılmıyorsam ikisi 25-30TL gibi birşeydi. Yeme içme ihtiyacı için de ufak bir cafe bulunuyor, ihtiyaçlarınızı giderebiliyorsunuz. Duş ve WC var ve ücretsiz. Bizde tabi her türlü ekipman olunca ihtiyaç duymadık. Ufak bir buzluk, bir şemsiye, bol su ile indik aşağı. Suyun rengi efsane olsa da aşırı dalgalıydı. Şezlong dışı bölümlerde oturunca da haliyle diğer misafirlerle dip dibe kalabiliyorsunuz. Ama yine de görülmesi gereken bir plaj!
17.00 sularında çıkıp Kaş merkeze geldik. Çukurbağ yarımadasını araçla yarım saatte dolaştıktan sonra tekrar merkeze gelirken yol kenarında çadır kurulduğunu gördüm. Normalde ben gece tekrar Demre'deki sahile dönmeyi düşünüyordum. Çünkü Kaş'ta çadır kurma konusunda belediye ve zabıtanın sürekli sorun çıkardığını duyuyordum. Merakla inip sorduğumda yaklaşık 12 13 çadır gördüm. Tabi kaldırımda falan değil, hemen kaldırımla sahil arasında çalılıklar arasında kurulmuşlar. Biri 5 gün biri 12 gündür buradayım diye bahsedince dedim kalalım madem. Güzel de bir yer bulduk. Sahil yakın, merkez yakın. Ama tabi tedirginlik de var zabıta ile uğraşmayalım diye ( uysana içindeki tedirginliğe be adam! ) Neyse gidip merkezde gezdik dolaştık ki mutlaka merkeze uğrayın derim. Alışveriş yapıp geri döndük masamızı kurduk. Yandaki komşularla gırgır şamata güzel bir akşam geçirdik ve saat 23.00 sularında herkes çadırına geçti, uyuduk. Malum arkadaşlar saat 00.30 civarı geldiler apart topar kalktık. Hem zabıta, hem polis! Bir yandan GBT kontrolü bir yandan çadır kurmak yasakmışmış da cezai işlem uygulanacakmış. Zabıta gelip biz uyurken fotoğraflar çekmiş, güya orası sahile geçiş yolunu kapatıyormuş falan filan, çalılığın içi kimsenin girmediği yer. Tabi arkadaşa soruyoruz yani yasak tabelanız yazınız bir uyarınız var mı diye ama konuşmak ne mümkün. Tabi suriyeli de değiliz ki kolayca sıyırabilelim olaydan. Ya neye istinaden yazıyosun diyorum, yolu kapatıyorsun diyor ben bilmem amirim bilir diyor önce sonra Allah bilir ceza olur mu olmaz mı diye. "Allah bilir" diye bir kanun maddesini de öğrendik şükür! Bir insanı tanımanın en iyi yolu seyahate gitmek birlikte kalmak fln değil ya cidden. Ver Yetkiyi bak bakalım nasıl bir insanmış (Youtube: Doktor Zimbardo'nun Deneyi...Mutlaka izleyin). Nedense yetkiyi alan yıllarca insan ilişkisi kuramamış arkadaşların bir anda kral kesilmesi, tüm suriyelilerin benim ülkemde benden sorunsuz tatil yapıp yaşayabilmesi üstelik zabıtanın yanında merkezde çalışırken onlara birşey denilmeyip bahaneyle bize ceza kesilmesi; gel de inan gel de güven bu ülkeye!! Neyse o sinirle çadırı toplamadan kaldırıp arabanın üzerindeki sepete yerleştirdim. Hadi dedim gel şimdi yaz yazabiliyorsan. Nitekim sepeti boşa yaptırmadık, denemiş de olduk Gayet serin ve rahattı Muhtemelen bir daha da Kaş'a uğramam.
CUMARTESİ - PAZAR
Berbat gecenin ardından iyi dileklerimizle Kaş'tan ayrıldık. Artık dönüş yoluna geçtiğimizden hedef Köprülü Kanyon. Tabi yol üzerinde tekrar yukarıda bahsettiğim Demre'deki cafeye, Finike'deki koya ve Olimpos'a uğradık. Uzunca yolculuk ve orada burada oyalanmaktan Köprülü Kanyon'a ancak 21.30 civarı ulaştım. Birkaç yer aradıktan sonra Köprülü Kanyon'da Tornado Camping'e ulaştım. Gece yarı görüp yarı tahminle suyun kenarına çadırımızı kurduk. Gözler karanlığa alışınca manzara ortaya çıktı fakat yorgunluktan çok da kalamadan uyuduk. Sabah kalktığımızda ise asıl manzara gün ışığındaymış meğer diye iç geçirdik, keşke Kaş'ta harcanan zamanı burada kullansaymışız diye. Kamp alanı çok güzel yerde konumlanmış. Çadır ile kanyon arası 2m mesafe bile yok nerdeyse. Alan çok geniş, Duş WC imkanları gayet temiz ve iyi. Rafting hizmeti de veriyorlar(60TL). Aynı zamanda ufak da bir alandan kanyonun soğuk suyuna girebiliyorsunuz. Veya suya masanızı atıp orada yemeğinizi yiyip Ayranınızı içebiliyorsunuz Çadırınız yoksa işletmeye ait çardak(köşk-kamelya) tarzı yerde gecelik 150TL'den konaklayabiliyorsunuz. Çadır fiyatı ise 50TL. Antalya-Manavgat yolundan Köprülü kanyona dönüp yaklaşık 1 saat yol alıyorsunuz. Gece geldiğim için çevreyi çok göremedim ama çadır kamp alanında kalınmadan da konaklayabileceğiniz su kenarında çok güzel yerler var. İnşallah seneye bu şekilde konaklarım. Malum yolum uzun ve Pazartesi iş olduğundan sabah saat 11 gibi yola çıkmak zorunda kaldık. O ortamda suyun kenarında muhteşem bir kahvaltı olabilirdi ama ahhh diye iç çekip ayrıldık malesef. Çok kalamasam da sabah kalktığımdaki manzara, işletmenin düzeni ve alan genişliği nedeniyle kesinlikle tavsiye ederim. Seneye tatil planıma çoktan eklendi bile.
Ve iyisiyle kötüsüyle 9 günlük tatil akşam 22.30 sularında Adana'ya gelişimle son buldu. Çok fazla yere uğrayabilelim planı nedeniyle biraz yorucu olsa gayet keyifli ve eğlenceli geçti.
Bu arada maliyetten bahsetmeyi unutmuşum.
Yakıt : Yaklaşık 1900-2000 km arası yol yaptım. Toplamda 575 TL LPG ve 50TL'lik benzin kullandım. Benzin sadece Teke koyuna giriş çıkış içindi. Mersin-Antalya yolu Gazipaşaya kadar ciddi virajlı ve eğimli bir yol. Üstüne Finike sonrası ve Köprülü Kanyon yolu da eklenince değerler memnun etti açıkcası. Umarım hep böyle devam eder (Araç 1998 Subaru Forester 2.0i 125 HP)
Konaklama: Toplamda 3 yerde ücretli konakladım. Toplamda 150TL. Adrasan'da yaz dışında giderseniz veya zamanınız bolsa ücretsiz konaklayacağınız yer çok. Benimki biraz Teke'den sonra konfor arayışından ücretli oldu.
Yeme-İçme: Normalde kamp için gittiğim yerlerde dışarıda yemek yemem. Güveç tenceresi,saç kavurma tepsisi dahil herşey bagajda zaten.fakat bu sefer programın yoğun olmasından dolayı çok uğraşmadım. Yarısında dışarıdan destek aldım. Bu sebeple maliyetim arttı açıkcası. Alkol ise Adana'da boğma çok olunca uygun rakamlara herkes mutlu olabiliyor
Sonuç olarak 2 kişi 9 gün yaklaşık 2000km yolun bize toplam maliyeti 2.550 TL oldu.
Fotoğrafları yüklüyorum ama karışık olacak sanırım. Bölge veya deneyimlerle ilgili veya kampla ilgili herhangi bir sorusu olan olursa çekinmeyin, mutlaka beklerim. Sabrınız için teşekkür ederim.