Geç cevap veriyorum kusura bakmayın öncelikle.. Değerli yorum/tavsiyeleriniz için de ayrıca teşekkür ederim. Gerçekten şu an kafama dank etti, servisten teslim aldıktan en az bir hafta sonra bu tür maceralara çıkmak en akıllıcası. Bilmeden büyük bir risk aldığımı sayenize farkediyorum.
Ne denli işe yarar ve kıymetli bir forumun üyesi olduğumu bir kez daha anladım.
@Babadağlı hocam, senin konu başlığını da iyice mesken tuttum, hakkını helal et.
Alın bir olay daha;
Kurban Bayramı vesilesiyle eşimle Marmara civarında bir yerlere gidelim dedik. Tekirdağ/Uçmakdere taraflarına... Kumbağ yoluna girerken aracın birden hararet göstergesinin yükseldiğini farkettim. Bizimki Amerikan versiyon. Kadran 100'den başlayıp, 260'a gidiyor. (260'ta kırmızı çizgi).
240 civarına geldi ki, zaten kenara çekecektim, uyarı sinyal sesi geldi, Check Gauges ışığı da yandı...
Bizimki yine çay demliyor anlayacağınız..
Eşi dostu aradım hemen, dediğim gibi, motor mekanik konusunda sizlerin arasında daha bebek bile sayılamam..
Bir saat kadar bekledik yol kenarında, hemen 2 adet 5 litrelik su aldım; Allah'tan benzin istasyonunun hemen yanında durabilmiştim. Bana mısın demedi araba, 10lt suyu gömdü; içim acıdı resmen, gram su kalmamış...
Neyse, gece oldu artık, Uçmakdere'ye doğru -gidenler mutlaka bilir- oldukça virajlı ve rampa halinde yolları geçtikten sonra bi' baktım AHA, İBRE YÜKSELMEYE BAŞLADI!...
LAN, daha yeni 10lt aldın!..
Çek sağa...
45dk 1 saat bekle, iyice soğudu; Allah'tan bir iki 5lt'lik su daha almıştım yanıma. Bu sefer bir bidonun 3/4 kadarını aldı.
Ağır ağır gideceğimiz noktaya vardık. Karar verdik, bu iyiye işaret değil, arabayı fazla oynatmayalım yerinden, dönerken de sakin sakin evimize yol alalım.
Uçmakdere'den haz etmedik bu arada, hadi dönelim belki bi' çılgınlık yapar Gökçetepe Tabiat Parkı'na gider orada kamp atarız diye düşündük ama, rampa yukarı yılan gibi yollar... Bizimkini yarım saatte bir kenara çekip dinlendiriyoruz... Bebek bakıyoruz resmen; gönlünü eyliyoruz. Yakacak gibi oldum arabayı, öyle bir gözüm döndü yani.. Dök benzini yak bütün arabayı bi' daha da bu tür işlere hiç girme diyorum içimden.
Hanıma dedim, "-..bu halli bizi eve götürürse şükredelim", Gökçetepe yalan...
Silivriyi geçtikten sonra, E-6 üzerinde seyrederken yine bilmem kaçıncı molamızı verdik tabi. Bu arada ben hiç kırmızıya dayanmasını beklemiyorum; bakıyorum ki 230-240'a yaklaşıyor çekiyorum hemen sağa, bir saat mola, 4-5 litre su takviyesi, devam...
Baktım ki arabanın alt kısmında tam ortadan su damlıyor. Çünkü o ana kadar arabayı her kenara çektiğimde motor altına bakıyorum, akıntı falan yok... Sadece klima su takviye deposundan fokurdayan suyun damlaması haricinde damla gelmiyordu, radyatörden kaçırdığı yok gibi...
Bizim kayınbiraderle o an fotoğrafını paylaştım. Yol boyunca verdiğim bilmem kaçıncı molanın bir kaçında denk geldiğim ustalar bu araba suyu döndürmüyor paşam diyorlardı. Kendisi de off-road yapan biri, fotoğrafı gördükten sonra kesin devirdaim kaçırıyor dedi.
Bütün dönüş yolunu 50-60 km/h hızda, en sağ şeritten dörtlüleri yakarak nihayet eve geldim.
Benim için ilettiğiniz yorumlarda ve etrafımdan aldığım tavsiyelerle bir liste hazırlamaya çalışıyorum şimdi. Bundan sonraki parayı gerçekten hakeden ustalara verip karşılığını da almak istiyorum artık. Elektrik/elektronik aksam için ayrı, motor/yürüyen/mekanik için ayrı, keyfi kaporta düzeltme/iyileştirmeleri için ayrı ustalarla çalışacağım.
Dip not: Arabamı yakmayacağım
, hala deli gibi seviyorum. Eve geldiğimde, örneğin bugün, içeri girmeden bi' otoparka inip şöyle bi' süzdüm. Daha önceki arabam da çocukluk hayalim bir Mercedes'ti, ama bu başka... Bu çok başka...