12 Gece 13 Gün Türkiye'den Arabayla Avrupa'ya Kısa Tur.

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan kyenipazar41 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 37
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 18,280

kyenipazar41

Kamp II
Mesajlar
239
Tepkime Puanı
240
Herkese Merhaba.

Aylardır hevesle beklediğim Türkiye'den kiralık çekme karavanla Avrupa’da 6-7 şehri içeren tur planım karavan firmasının son dakika azizliği sonucu suya düşünce hevesim kursağımda kalarak oturmak istemedim.
Karavan olmasa da arabayla gidip , internet üzerinden yaptıracağım rezervasyonlarla her şehirde 1 ila 3 gece arası kalarak bu turu yaparım diye düşündüm. Tur kapsamı şu şekildeydi : İzmit – Sofya (1) – Belgrad (1) – Budapeşte (1) – Münih (3) – Salzburg (1) – Hallstatt (1) –Zagreb (2) – Belgrad (1) – Sofya (1) – İzmit…
6,5 yaşında oğlum ,9 yaşında kızım ve sevgili eşimle beraber böyle bir geziye karavanla çıkmayı çok istiyordum ancak dediğim gibi karavan kiralama işi şimdilik suya düşünce çok canım sıkıldı ve Allah izin verirse ben bu tura kesin çıkacağım , arabayla olur bu iş diyerek inat ettim.

Süre bu kadar şehir için elbette kısaydı , 2 çocuk olması , şehirlerde kısa konaklamalar ve eşimin ehliyeti olsa dahi tek şöför olarak kullanacak olmam işi zor kılacak olan etmenlerdi. Fakat esas önemli olan bence istemekti. Tabii bu isteğin tek taraflı olması yetmez , eşimin de “neden olmasın bence gideriz” demesiyle bu iş oluverdi .Çok kısaca özetlersem iyi ki bu seyahate çıkmışım , iyi ki kararımdan vazgeçmemişim. Benim için ve ailem için çok güzel bir tecrübe , anı oldu.
Burada tabii ki eş desteği , aynı heyecanı paylaşması çok ama çok önemli.

12 gece 13 gün süren bu seyahatimle ilgili olarak birşeyler yazmak istedim çünkü ben bu siteyi çok okudum ve özellikle gezi yazılarını yazanlara hem çok teşekkür ettim hem de hayranlık duydum.
Çünkü gezip görmek güzel , oturduğun yerden birşeyler yazmak kolay da gezi yazısı yazmak , gezdiklerini aktarabilmek , ipuçları vermek , faydalı bilgileri not edip aktarmak bence çok ayrı bir beceri. Üsluptan söz etmiyorum bile , o zaten ayrı bir meziyet ama okuduklarımın içerisinde çok detaylı bilgiler faydalı ipuçları vardı , kimsenin bir mecburiyeti olmadan bu faydalı yazılara imza atması , not edip de sonradan paylaşması gerçekten takdir edilmesi gereken bir emek.
Ben de istedim ki böyle bir gezi yapacaklara iki satır bile faydalı olacak notlar yazarsam görevimi bir parça yerine getirmiş , borcumu bir nebze ödemiş olurum.
O yüzden baştan söylemiş olayım bu yazı çok detaylı şehir bilgileri , tarihi bilgiler içermeyecek , bunları zaten internette her arayan fazlasıyla bulur. Sarayları , müzeleri tüm detaylarıyla , tarihiyle okursunuz … Ben kısaca gezimi anlatıp faydalı olabilecek üç beş ek bilgi verebilirsem ne mutlu bana…
Seyahatim boyunca Google Navigasyon kullandım cep üzerinden , %95 iyi sonuç verdi.
Bu arada sevgili TURKC.... operatörümüz yurtdışı tarifesini günlük 40 TL den uygulamaya başlamış...

Hemen bir bilgi paylaşmak istiyorum , ben vizemi çok önceden Almanya'dan almıştım. Bu arada 1 Romanya ve 1 Bulgaristan seyahatim oldu. Daha sonraki vize taleplerimde sorun çıkmaması için pasaportumda Almanya damgası da olsun , hem Münih'i hiç görmedim diyerek Salzburg ve Hallstatt üzerine Münih'i ekledik. Fakat arabayla gidince Macaristan'dan sonra sınırda kimse bakmadığından pasaportumda Avusturya ve Almanya damgaları olmadı...Dönüşte'de Almanya'dan Avusturya'ya , oradan da Slovenya'ya geçerken ne sınır ne polis ne pasaport, dolayısıyla ne de damga.Artık yine Almanya üzerinden vize alacak olursam otel kayıtlarını çıkarttıracağım , bakın geldim ben size diye :tongueout:

Şimdi başlayalım belki birilerine fikir verebilecek özetlere :

YAKIT KONUSU:
Aracım 7 kişi kapasiteli Fiat Freemont , Dizel Otomatik , 2 Ton ağırlığında , 2.000 cc , 4x4 ve çeki demirli bir araç. Yolculuğumuzu 4 kişi , aşırı olmayacak kadar yüklü bavullarla yaptık.
Toplam yol : 4.285 KM , Yakıt tüketimi : 7,8 Litre/100 KM
Ortalama Yakıt Maliyetim : 334,23 Litre x 8,40 TL = 2.807,32 TL
Hadi olsun 3.000 TL olmuştur.
Euronun son 2 yılda coşmasıyla beraber Dünyanın en pahalı akaryakıtını biz kullanmaz olduk… Genel itibarıyla Sırbistan , Almanya , Macaristan’da aldığım yakıtlar hep 1.15 – 1,40 EUR aralığına denk geldi… Yani bugünkü rakamla 7,40 ila 9 TL arasında motorinin litresine para ödedim. Bizde 6,30 civarı olduğu düşünülürse yakıt maliyeti oldukça yüksek. Dolayısıyla full depo çıkmakta ve dönüşte de Edirne’ye ulaştıracak kadar depoyu doldurup sonra burada fullemekte fayda var…
İstasyonların %90nında tabii ki depo dolum işlerini kendiniz yapıyorsunuz.
İstasyonlardan bahsetmişken OMV ler biraz da çocuk dostu olmasıyla , güzel yiyecek alternatifleriyle genelde durduğumuz yerler oldu. Çocuklar için boya kalemleri , çizim kağıtları ve masalarıyla bizim için iyi oldu. Tuvaletleri her zaman temizdi.
Shell istasyonlarının bazılarında tuvaletlerin ücretli (2 EUR) olduğunu gördük. 1-2 yerde ağaç dibine oğlanın çiş yaptığı da oldu, turnikenin altından geçip para vermediği de..

OTOBAN KONUSU:
Araçla çıkılan böyle bir seyahatte Yakıtın yanısıra otobanlar ve park konusu maliyetin diğer önemli
ayakları.
Avusturya , Bulgaristan ve Slovenya’da Vinyet aldım diğerlerine otoban gişelerinde ödeme yaptım. Bulgaristan’da otoban girişnde ilk istasyon (sanırım Lukoil) den otomattan daha önceki gidişimde de vinyet almıştım. (Sadece Bansko’ya gidip gelmiştim) Bu defa vinyeti alırken 1 haftasonu veya 2 günlük değil de 15 günlük aldım ki dönüşümde bir daha vinyetle uğraşmayayım… Maliyeti çok da farklı değildi.biri 11 Euro ise 15 günlük olan da 15 Euro idi. İyi ki de öyle yapmışım çünkü dönüşte sınırda kuyruk vardı , o kuyruktan çıkanların vinyet için tekrar sıraya girdiklerini gördüm… Bu vinyet konusu atlanmamalı çünkü geçen sene Bansko dönüşü beraber geldiğimiz arkadaşımın aracını polis çevirip kontrol etmişti. Vinyeti olmadığı için de plakasını kaydedip 1 hafta içinde vinyet alınması şartı koymuştu.
Otobanlarda olsun şehir içinde olsun hız sınırlamalarına hep dikkat ettim , zaman zaman 130 ‘a kadar izin verdi (Slovenya ve Sırbistan ,Hırvatistan örneğin) zaman zaman da Bulgaristan’da örneğin 60 ile gittim , (otoban gibi olmasına rağmen). Dönüşte Bulgaristan’Da otobanda çalışma vardı , eski Arnavut kaldırımı olan tali yola soktu bizi ve 20 dakika boyunca öyle geldik. Bunun dışında yol bozukluğu ile hiçbir ülkede sıkıntım olmadı.
Avusturya’da ve Slovenya’da vinyetleri en az 1 haftalık olarak veriyorlardı ve maliyeti yanlış hatırlamıyorsam sırasıyla 15 ve 10 euroydu.
Bu kadar kısa sürede bu kadar ülke geçince bazı bilgiler karıştı ama yanıltıcı olmamak adına emin olmadıklarımı yazmıyorum. Örneğin dönüş yolunda Hırvatistan’da otoban çıkışında 20 Euro ödediğimi biliyorum J
Aslında bütün otoban fişleri , makbuzları çantamda birikmiş vaziyette ama onları ayıklayana kadar ve birikmiş işlerimi yoluna koyana kadar yazıyı ertelemek istemedim. Hatta yanıma küçük bir defter almıştım not edeceğim , detayları yazacağım diye ama bu ilk tecrübe , idare edin lütfen J
Otobanlarda genelde kredi kartı da geçiyor ancak gişeye girmeden önce tepeye bakmak lazım , card ve cash yazan gişelere göre girmek lazım tabii…

PARK KONUSU:
İşte arabayla böyle bir seyahate çıkacaklar için otobandan , vinyetten , köprülerden bile yüksek bir maliyet konusu…:unamused:
Öncelikle intenetten otellerimizi seçerken otellerin otoparkının olmasına dikkat ettik. Tahmin edersiniz ki bazı oteller araç trafiğine kapalı turistik caddelerde olabiliyor ve böyle bir durumda 2 çocukla beraber bavul yüklenmek , hem de 1 gece için , hoş olmayabilir. (Bavul konusuna ayrıca geleceğim)
O yüzden genelde otoparkı olan ve mümkünse bunu ücretsiz sağlayan oteller üzerine yoğunlaştım. Bunu ancak Hallstatt (biraz dışında kaldık) ve Sofya’da dönüş otelimizde yapabildik. Bu oteller (kimisi evdi) ücretsiz park yeri sağladı. Bulgaristan’daki ilk otelimizde otele ait olmayan bir kapalı yer altı garajı hemen otelin 30 metre önündeydi ve gecelik 15 EUR ücreti vardı. Otel 28 EUR idi bu arada…
Belgrad’da gidişte kaldığımız otel 12 EUR gecelik park parası alıyordu. Budapeşte şehir merkezi park konusunda çok sıkıntılı , 2 saat maksimum kabul ediyor parkomat ve her 2 satte bir para atıyorsunuz… Yani baştan 10 saatlik park parasını vereyim gidip uyuyayım yok… Akşam 20:00 sonrası sokakta park ücretsiz diyorlardı , ben makinaya bozuk para attıkça saat kaça kadar durabileceğim yazıyordu. 19:47 ye yetecek kadar para atabildim elimdekilerle (Macaristan’da da Forint geçiyor , EURO ı ıh…) , sabah 10:00 gibi araba başına geldiğimde camda naylon içine özenle konulmuş 100 TL bir park cezası ile karşılaştım. Ya sabah 07:00 de başlayınca park ben 2 saati aşmış oldum ya da akşam 11 dakika için biraz da plakaya bakarak cezayı yazdılar. Her halukarda Budapeşte otelinizi park konusunu düşünerek ayarlamanız lehinize olur. Bu arada cezayı ödemedim , tamamı Macar dilinde yazılmış bir yazı vardı , 2 satır İngilizce de yazsaydı belki uğraşır yatırırdım… Tekrar ülkeye girerken belki de gümrük kapısında çıkacak karşıma o ceza , belki de ben o zamana kadar arabayı değiştireceğim , plaka değişecek , bilemiyorum Belgrad aynı şekilde parkın çok pahalı olduğu bir şehir , sokakta cep tabir ettiğimiz girintiye bıraktım arabayı , 1 gece durdu 110 TL… Otel bize ödeyin biz size makbuzunu yollayalım dedi ama ille nakit istedi. EURO ve Kuna arasında da kendi lehine bir hesaplama yaptı , bu durumda Exchange büroya gitmek de istemedim ve o ücreti de ödememiş oldum… Zagreb'de kaldığımız evin sahibinin önerisi ile GARAGE TUKSANAC diye bir yere bıraktım , yine 2 gecelik park ücreti 210 TL çıktı... Adam keşke gecelik kalacağını baştan söyleseydiniz o zaman saatlik hesap üzerinden değil günlük hesaplardı ve 60 TL karınız olurdu anlamında İngilizce anlattı bana. İyi de kardeşim girişte bariyer var , heryerde olduğu gibi düğmeye basıyorsun fişin geliyor ve bariyer açılıyor garaja giriyorsun...Nereden bileym ben seni bulup da gecelik kalacağım ona göre demenin faydalı olacağını. İşte siz öğrenmiş oldunuz :smiley:
Münih ve Salzburg da aynı otel zincirine ait 2 otelde kaldım. Geceliği 12 EURO idi kapalı otoparkın. Bagajı serin bir yerde düzenlemek , arabanın aşırı ısınmasını engellemek ve bavulları direk arabaya koyabilmek adına otel altı otoparklara 12 eur vermeye kolaylıkla razı oldum , yapacak bir şey yok..
Hallstatt’ın 11 KM dışında kaldığımız ev kendi bahçesine sahip olduğu için problem olmadı , ücretsiz ve gölge yerde park edebildim ..
YAZIMA FIRSAT BULDUKÇA DEVAM EDECEĞİM , GÖRÜŞMEK ÜZERE.
 
Son düzenleme:

SU KONUSU:
Maalesef bu EUR un değerlenmesiyle yurtdışındaki bazı basit harcamalarımız dahi yorucu bir hale geldi , bunun en önemli örneklerinden biri de su. Suyun maliyetinin yüksekliğindeki bir diğer sebep de aslında temiz içme suyunun dünyada zaten giderek azalmakta olmasından dolayı kıymetli oluşu ve Avrupa’nın bunun biraz daha farkında olması… Yani su aslında EUR bazında da biraz yüksek satılıyor yani onlara da ucuz değil. Hatta bazı marketlerde , restoranlarda suyun biradan veya koladan daha pahalıya denk geldiğine şahit oldum. Adam kolayı fabrikada yaparım ama içecek kalitede suyu henüz sadece doğal kaynaklardan bulabilirim , o da gittikçe azalıyor mantığını güdüyor.
Şu yolu tercih ettim genelde , şehirleri yürüyerek gezerken hep bir sırt çantam vardı , cüzdandı , telefondu , selfie çubuğu , aksiyon kamerası , not defteri vs için. Oraya 1,5 litre bir su , iki yandaki ceplere de 0,50 Litrelik sporcu ağızlı 2 adet su şişesi koyuyordum. Çocukların suyu eksildikçe büyük şişeden ilave ediyordum. 1,5 litrelik suyu da zaten genelde büyük marketlerde uygun fiyata alıyordum ve arabanın bagajında gölgede duruyordu. Arasıra kaldığımız otelin odasına da 1 şişe çıkarıyordum. Hatta birkaç restoranda çocuklar çantanın kenarından kendi sularını arada bir çıkarıp oradan içtiler , şaka değil çünkü 0,75 Litrelik bir cam şişe geldi masaya ve 6,5 EUR.. Yani 43 Lira para ödedik bir şişe suya.. Ki litrelik bile değildi. Çok pahalı bir restoran da değildi ama su böyle işte… Aslında Türkiye’den çıkarken de en az bir 24 tane 0,5 litrelik şişe su çıkartırsanız 100-150 TL arası bir para cebinizde kalır.
Çoğu istasyonda bi ufak su alayım deseniz 0,69-0,89 EURO minimum fiyat yani 4,5-5,5 TL. E aynı suyu burada 1 TL ye alıyorsunuz…
Bir de fiyat haricinde bazı suları gerçekten sert ve kötü bir tada sahip.
Tabii Salzburg gibi Avusturya Alplerinden gelen suları bulabildiğiniz musluklar hariç.
Burada karavanla veya arabayla gidilmesi sadece su konusunda bile çok şey değiştirir.

YEMEK KONUSU:
Bu konu elbette herkese göre çok değişkenlik gösteren bir konu. Fiyatlar , tadlar , dekorasyon vs.
O yüzden bu konuda sanırım daha kısa yazıp birkaç öneride bulunacağım ve karşılaştığım bir iki durumu yazacağım o kadar.
SOFYA’da yemek seçme şansınızın çok olacağı ve değişik damak zevklerine hitap edebilecek kafe-restoranların bulunduğu meşhur VITOSHA caddesi bulunuyor. Girişindeki Happy Grill tavsiye edilmiş genelde , orada yememekle beraber menüsünü inceledim , evet fiyatlar makul görünüyor ve çeşit bol.
Biz Social Club adında bir yerde yemiştik ve aynı şekilde fiyatlar makuldü , domuz eti içermeyen et ürünleri ve hamur işleri de mevcuttu. Fiyatlar 9-14 EUR arasında değişiyordu. Yani İstanbul’da da 45-50 TL ye yenen bir pizza genelde burada da 60-70 TL aralığında yenebiliyor.
Kahvaltı konusunda ise bu caddedeki birçok kafe kahvaltı servisine 10:00-10:30 dan önce başlamıyor hatırınızda bulunsun. Sora sora omlet de yapan ve kahvaltı servisine 10:00dan önce başlayan bir yer sormuştuk , yüksek sandalyeli ve dış mekanı camlarla kapalı olan , antika bir pikap da bulunan şu an ismini hatırlayamadığım bir mekan , kusura bakmayın. Fakat siz de bizim gibi 3-4 cafeye sora sora bulursunuz eminim.

BELGRAD , Knez Mihailova Caddesi burada da çok sayıda cafe-restaurant seçeneğini bir arada sunarak sizi yormuyor. Diğer seçenek ise Skandarjıa sokağındaki restoranlar. Arnavut kaldırımı bu sokakta My Hat isimli restoran çiçeklerle bezenmiş duvarı ile görmeye , fotoğraf çekilmeye değer. Bu sokaktaki restoranlarda canlı müzik de var. Fiyatlar diğer sıradan kafelere göre % 20- %40 daha yüksek tabii. Bu sokağa yakın bir konumda Belgrad’ın sabit pazarı vardı , buradan kayısı , kiraz , çilek almayı ihmal etmedik , fiyatlar Türkiyeden %10 civarı daha uygundu.Gerçi Türkiye’ye döndüğümüzde pazardaki fiyatların da normale düşmüş olduğunu gördüm.
Knez Mihailova caddesinde güzel dondurmacılar da var ancak ben genelde krema gibi olan dondurmalarını pek beğenmedim. Buraya bir link kopyalamak istiyorum müsadenizle Belgrad yeme içme konusunda çok detaylı bilgiler veren bir hanım kızımız : BELGRAD YEME-İÇME ÖNERİLERİ
VİYANA : Budapeşte’den Münih’e geçerken Viyana’ya da bir uğrayalım dedik ve kahvaltımızı Budapeşte yerine Viyana’da zamanında S.Freud’un da kahve içmiş olduğu Cafe Central’da yaptık. (Geziye bak sen , sabah Budapeşte’de kalkıyoruz , kahvaltı-öğle yemeğini Viyana’da yiyoruz , Akşam yemeğinde ise Münihteyiz… J ) Cafe Central’de kahvaltı sınırlı olmakla birlikte ayrı ayrı omletlerle sağlıklı bir kahvaltı mümkün , bol chedar ve kaşar peynirli tost yaptırmak da var tabii. Pastaları ise gayet hoş ve hafif , tavsiye ederim. Burada park konusunda şanslıydım. Hemen kafenin yanındaki ara sokağa bıraktım ve yaklaşık 1,5 saat ne gelen oldu ne soran , polis veya kontrolör gelip de bir şey demedi… Oturduğum masadan da arabayı görüyordum , cam kenarı denk geldi.
Cafe central kapıda sıra olabilir ama 7-8 dakika içinde alınıyorsunuz içeri.
MÜNİH : Burası işte bir suya 43 TL ödediğimiz OhJulia Restoranının olduğu yer. Burayı da internette okuyup tavsiye üzerine gittik ama öyle ahım şahım lezzetleri olmayan , içecekler için ayrı , yiyecekler için ayrı sıraya girdiğiniz bir yer.Bir Avm binasının ortasında ama bahçede de yeri olan , kapalı mekanı da olan bir restoran. Ödemeyi yapıp siparişi eriyorsunuz , elinize verdikleri cihazı masanızda işaretli köşeye koyuyorsunuz , piştiğinde onlar sizin masayı bulup getiriyorlar. Fakat mesela bir şişe daha su içecek olsanız kalkıp bir daha sıraya giriyorsunuz , saçma…
Münih’te Scarletti isimli bir cafe pastanede yediğim dondurma ise kremadan biraz da iyiceydi , badem marzipan pastası ise 10 üzerinde 9 verebileceğim kadar başarılıydı. Servis konusunda garsonumuz çok iyiydi. Burayı dondurma pasta molası için tavsiye ederim.
Yemekten bağımsız olarak yine Münih’te bir AVM de bulunan (sağolsun navigasyon) Mediamarkt dan 38 EUR karşılığında Mobicool araç buzdolabı aldım. Türkiye fiyatından %50 den fazla bir indirimle almış oldum , bu güzel bir nokta oldu çünkü Salzburg’dan alacağım çikolataları erimekten korumalıydım J
Münih’te kaldığımız otel şehrin en eski bira fabrikasının karşısındaydı , 18-25 civarı neşeli gençlerin takıldığı bir bar-pub-cafesi olan bu bina şık görünüyordu , güzel vakit geçirilebilir , aile seyahatimizde ben girmedim :smiley:
Bu cadde üzerinde yemek için çok yer arayıp da vakit kaybetmemek adına Pizza Hut’a girdik.
SALZBURG: İşte benim en çok merakla beklediğim ve hayal kırıklığına da kesinlikle uğratmayan bir şehir…

FIRSAT BULUNCA DEVAM EDECEĞİM , TEŞEKKÜRLER...
 

Karavanla gezi notlarında genellikle ikinci planda kalan ama çok önemli olan konuları güzel bir üslubla dile getiriyorsunuz. Okuması çok zevkli. Münih Lidl’de 19 Cent’e de 1,5 litre su almak mümkün ama, resatorantlarda su fiyatları dediğiniz gibi yüksek.

Gezi notları için teşekkürler.
 

Karavanla gezi notlarında genellikle ikinci planda kalan ama çok önemli olan konuları güzel bir üslubla dile getiriyorsunuz. Okuması çok zevkli. Münih Lidl’de 19 Cent’e de 1,5 litre su almak mümkün ama, resatorantlarda su fiyatları dediğiniz gibi yüksek.

Gezi notları için teşekkürler.

Güzel cümleleriniz için teşekkürler , emin olun lise yıllarımda bir edebiyat öğretmenim yazdığım kompozisyonu beğenmişçesine hatta daha fazla sevindim sözlerinizi okuyunca. Forumda bilgi ve tecrübesine çok inandığım her daim herkese yardımcı olan bir kişisiniz.

Şimdi bir nokta ilave etmeliyim bu su konusuna , okuyanlar belki demişlerdir ki , ne var kardeşim Türkiye'de de marketteki suyla restorandaki çok farklı , normali bu değil mi zaten ? Elbette öyle , benim dikkat çektiğim noktalar ise ; Türkiye'de benzinlikte de markette de 0,5 Litre suyun fiyatı genelde 1 TL. Fakat yurtdışında markette 19 cent olabilirken , benzinlikte 0,74 cent olabiliyor. Dolayısıyla 15 günlük bir seyahatte çok şey farkediyor. İkincisi evet bizde de markette 3 lira olan 1,5 litre su lokantada 10 TL , fakat orada 43 TL işte... Yani makas çok açılıyor.
Neyse su konusu çok uzamasın ama bilelim ki özellikle su deposu olan karavanlar dışında bir otomobille gidiyorsanız 1 liralık suya 5,5 TL vermek sıkıcı olabiliyor.

Şimdi burada faydalı olduğunu düşündüğüm bir diğer konu...

SCOOTER KONUSU :smiley:
Emin olun yurtdışına arabayla çıktıysanız ve çocuklarınız normalde de scooter seven çocuklarsa , yurtdışı gezilerinizde bazen hayat kurtarıcı olabiliyorlar. Öncelikle bir çok şehir bisiklet ve scooter için fazlasıyla düz... Ardından bizde maalesef mevcut olmayan şehir içindeki yemyeşil parklar , geniş kaldırımlar ve meydanlar scooterlar için çok müsait alanlar. Çocuklarınız yeter yürümekten yoruldum demeden saatlerce sizinle gezebilir. Bazen kafeler , restaurantlar öyle güzel denk geliyor ki çocuğunuz tam karşınızda scooter ile fır dönerken siz de eşinizle rahat rahat yemek yiyor ya da iki kadeh birşey paylaşıyorsunuz.O yüzden şiddetle tavsiye ederim , bu gezimiz haricinde Bükreş'e de götürmüştek ve orada da hem Herastau Park hem de bisiklet-scooter için ayrılmış olan yollarda çocuklar eğlenerek gezmişlerdi.
O yüzden şiddetle tavsiye ediyorum , bagajda ayırdığınız yere değer...
 





SALZBURG:
İşte benim en çok merakla beklediğim ve hayal kırıklığına da kesinlikle uğratmayan bir şehir…
Öncelikle bu şehirde 3den 4den fazla aktiviteye katılırım ailemle diyorsanız Salzburg Card’ı almalısınız. (Buradan Sayın Mustafa YETİM’e bu bilgi için teşekkür ederim.) Mutlaka kara geçersiniz. Kart 2-3 günlük de alınabiliyor , programınıza göre bakınız.

Biz 4 kişilik aile olarak yaşlar 43-41-6,5 ve 9 , toplam 89 EUR ödedik. Neler yaptık peki ? Otelimizden Salzburg Merkeze , oradan hayvanat bahçesine , sonra tekrar merkeze ve otelimize toplam 4 otobüs yolculuğu yaptık. Kart 24 saat olarak geçerli ve satın aldığınız an değil , ilk kullanmaya başladığınız an süre başlıyor. Gün değişse bile 24 saat hesabı üzerinden gidiyor. Yani sabah 11 de kullandım gece 00:00 da bitti yok. Yatın kalkın sabah 11:00 e kadar yine kullanın. Otobüs dışında , Salzburg hayvanat bahçesine girdik , Mozart’ın Doğduğu eve girdik , Salzburg Nehir tekne turu yaptık , Hohensalzburg’a giriş , funiküler ile iniş çıkış kullandık. Aslında teknoloji ve Doğa müzesine de girecektik ama artık vaktimiz yetmedi tabii. Nereden baksanız 120 EUR ulaşabilecek bir maliyeti 89a düşürdük. E 31 EUR dediğiniz bugün 200 TL ye yakın… Artı örneğin Hohensalzburg funiküleri için bilet almaya sıraya girmiyorsunuz , hiçbir yerde sıraya girmeden hooop geçiveriyorsunuz , bence alınmalı. Fakat 2 yere girip çıkıcam derseniz o başka. Biz kartı otel resepsiyonundan aldık , internette kendi sitesinden de baktım fiyat aynıydı.

Bu arada Pazar günü saat 10:00 civarı Hohensalzburg'a yetişebilirseniz canlı klasik müzik konserine de yetişebilirsiniz..
Bir de isterseniz tıpkı İtalya Floransa'daki gibi yanınıza asma kilit alıverin de köprüye siz de hatıra asarsınız bir tane...

Salzburg’da bindiğimiz 2 otobüsün şöförü Türk denk geldi. Otobüslerde hep kontrolörlere denk geldik. Salzburg Card almadıysanız yetişkinler tüm gün geçerli 4 EUR çocuklar ise 1 EUR idi.
Bu gezilerde başka yazılarda da belirtildiği üzere çocukların heyecanını canlı tutmak şart , bu sebeble Hayvanat bahçesine uğradık , çocuklar konusunda ayrı başlık açacağım. Hayvanat bahçesine giderken de su şişelerinizin dolu olmasına özen gösterin derim..

SALZBURG YEMEK :
İşte burada verebileceğim tavsiyeler var , NordSee… Tam Mozart’ın doğduğu Sarı boyalı evin yanında. Nefis deniz ürünleri var hatta neredeyse sadece deniz ürünleri var. Karidesler harika görünüyor eşime balıkta eşlik edeceğim dediğim için abartılı tabakları doldurmayalım diye karides almadım. 1 tabak dolusu Jumbo Karidesin 8-9 EUR olduğunu belirtmeliyim. Yani ortalama 60 TL. Emin olun öyle bir tabağı İstanbul’da bir balık restoranı 150-200 TL arasına masanıza koyarlardı. Kalamarlar , Istakozlar hepsi görsel şölen sunacak şekilde ve gayet uygun fiyatlaydı. Çocuklara balık fileto ızgarayı tavuk diye kandırarak yedirdik , bizim çocuklar balığı seviyor ama heryerde yemiyorlar , o yüzden böyle yaptık , zaten biz de sipariş veririken tavuk veriyoruz zannettik fotoğrafa bakıp , balık geldi iyi oldu…
Diğer restoran da Mozart Doğumevinin karşı sırasında 2.katta bir İtalyan restoranı , garson orijinal İtalyandı ,o_O sanırım işletmeci de öyle , Pizzası 10 üzerinden 7,5 alır , şarap olarak yerel tadları bulabileceğiniz uygun fiyatlı bir yer.

Yemek için burada son tavsiyem ve kesinlikle çok memnun kaldığım yer ise BURGERISTA… Tam otobüsün sizi indireceği merkezde , asma kilitleriyle dikkat çeken köprünün şehre bakan ayağının karşısında.. Ana cadde üzerinde , süpermarketle neredeyse yanyana. Zaten BURGERISTA yazarsanız internette hemen çıkar. Bir kere domuz eti olmayan çeşidi de çok , malzeme eklemek çıkartmak konusunda nazlı değiller. Köfteleri fast food tarzından çok ev yapımı gibi ve tam kıvamında pişmiş , ne çiğ ne de yanık. İçecek alırsanız örneğin 3 EUR ve sınırsız hakkınız oluyor elinize verdiği bardak ile , ben bu bardağı ev yapımı olan limonata ile doldurdum , sanırım 3 bardak içmişimdir… Burgerler ise gerçekten çok lezzetli. Fiyatlar makul , Türkiye’den %10 pahalıdır fazla değil..Çocuklar için boya kalemleri mevcut , yaptıkları resimleri duvarlara da raptiyeleyip anı bırakmak hoşlarına gitti. Masalarda rulo rulo kağıt havlu önünüzde , peçete cimriliği yapmamışlar , barbekü soslarının ekşi elmalısına kadar mevcut. Sadece tuvaletler bana çok temiz görünmedi ama o da biraz kullananların suçu…

Salzburg denilince hemen gözümün önüne gelenlerden biri de tabii ki Mozart çikolataları ve likörleri…
Mozart çikolatalarının fiyatları çok değişik sayıda gramaj ve içerik olmasından dolayı şaşırtıcı olsa bile 5-6 dükkanda gramajlarına dikkat ederek yaptığım karşılaştırmada çok bariz farklar görmedim. Yine de bir süpermarketten aldım ve toplamda bir 5-8 EUR kadar tasarrufta bulundum. Süpermarkette aynı zamanda Merci çikolatalrında müthiş indirim vardı , o da işin bonusu oldu… Münih’ten aldığım dolap sağolsun hepsini korudu.
Eğer kullanıyorsanız kahvenin yanında içmek için Kayısı likörünü de önerebilirim , bu da aklımda yer etmiş lezzetlerden biriydikendime kahve keyfinin yanına bir şişe alıp getirdim.
FIRSAT BULDUKÇA DEVAM ETMEK ÜZERE HOŞÇAKALIN..
 
Son düzenleme:

zevkle okuyoruz,anladığım kadarıyla otel,otopark,su,yemek vb. masrafların olmayacağı karavan gezisi daha uygun olacaktır.
 

zevkle okuyoruz,anladığım kadarıyla otel,otopark,su,yemek vb. masrafların olmayacağı karavan gezisi daha uygun olacaktır.

İlginiz için teşekkür ederim.
Tabii karavan zaten ayrı bir konu da arabayla gidenler için işte ufak tefek ipuçları vermiş olayım ben de mesela su maliyeti düşürmek , uygun fiyatlı yemekler , otelde otopark imkanı veya ücreti gibi...
Devam edeyim bakayım biraz ;

ÇOCUK KONUSU :
Seyahatimizin keyifli geçmesi için en önemli hususlardan biri de çocukları memnun etmek , ilgi ve keyiflerini üst düzeyde tutmak... Araçla yolculuk sırasında bizim çocuklar genelde ;

1-MP3 çalardan kendi kulaklıkları ile müzik dinlediler. Birer tane eski nesil mp3 çalar aldım onlara , kendi istedikleri şarkıları yükledim. Yeni nesil araçlarda bluetooth , kablosuz kulaklık , koltuk kafalıklarında monitör vs oluyor ama ben açıkçası hem çocuklara video izletmeyi , tablet veya cep telefonu ile oyalamayı tercih etmiyorum , hem de kablosuz kulaklık yerine fazla frekans , radyasyon vs vs yaymayan kablolu sistemleri tercih ediyorum. Evimde de halen wi fi değil de kablolu modem kullanıyorum. Ha diyeceksiniz ki heryerde wi fi ye maruz kalıyorsun zaten ne kadar kaçabilirsin ki , haklısınız da ben de üzerine eklemeyeyim diyorum işte.
2-Kitap okudular. Bol bol kitap okudular yolda.
3-Çevreyi seyrettiler
4-Ailece kelime oyunu vb oyunlar oynayarak oyalandılar (benim söylediğim kelimenin son hecesiyle yeni kelime bulmak sırayla buna devam etmek vb.)
5-Geçen arabalrın renklerine , markalarına göre bir oyun uydurmak vs

Yol haricinde de ziyaret ettiğimiz yerlerde sürekli klasik müze , saray gezmek yerine hem onlara hem bize hitap edecek tarzda bilim ve teknoloji müzesi , hayvanat bahçesi (Salzburg) ve hatta kapalı oyun parklarını (sadece Münih) ziyaret ettik. Oyun parkında geçirdikleri 4,5 saat hem enerjilerini atmalarına yardımcı oldu hem de sıkılıp mızmızlanmalarını önlemiş oldu.

Scooterlarını her defasında götürüyoruz ve çok ama çok işimize yarıyor , kesinlikle tavsiye ederim.

Çocuklar için hep sırt çantamda 2 adet sporcu ağızlı şişe durdu , arada bir çiğ kuruyemiş ve meyve yiyerek de arabada iyi oyalandılar.

Bir diğer önemli nokta gezilecek müze , saray , sergi vb hakkında önceden kendimiz bilgi edinirsek çocuklara ilginç gelebilecek bilgileri , hikayeleştirerek anlatabilir ve ilgilerini uyanık tutabiliriz. Bir de en azından genel kültürlerine biraz temel oluştururuz.

Yollarda OMV istasyonlarını çocuk dostu olmasından dolayı tavsiye edebilirim.
Gezilen yerleri kendilerine göre resmettirip birkaç kelimeyle de anlattıkları karton sayfalar hazırlatmak da çocuklara güzel vakit geçirtiyor.

Başka kültürlerden çocuklarla tanışmaları , kaynaşabilmeleri ve üç beş kelime de olsa bildikleri yabancı dil varsa onu kullanmaları açısından sokaklarda rastladığınız çocuk parkları da değerlendirilmeli.

Çeşitli müzelerde , saraylarda tabii ki çocıuk biletleri ücretsiz ya da indirimli oluyor. Biz örneğin Tesla müzesini 9 yaşındaki kızımıza da ücretsiz gezdirmiştik , sınır aslında 7 yaş idi ama kimse de dur bakiim bu çocuk 7 den büyük duruyor ver kimliğini bakıcam demedi , aklınızda bulunsun…

AKLIMA GELDİKÇE YİNE DEVAM EDERİM İNŞALLAH...
 






Okumaktan büyük keyif aldım. Umarım yazacaklarınız bitmemiştir...
Devamını bekliyoruz

İlgi gösteren , iltifatlarını esirgemeyen herkese teşekkürler.
Üzgünüm ama sanırım yazacağım 3-5 satırdan fazlası kalmadı :worried:

Bir tanesi ; gitmeden önce ziyaret edilecek müzelerin , sarayların vb açılış kapanış saatleri ve kapalı oldukları günlerle ilgili bilgi edinmek her zaman faydalı olacaktır.

Gidilecek şehirlerdeki mekanlarla ilgili olarak her ne kadar internette bir sürü yazı , tavsiye , seyahat blogları bulmak mümkün olsa da bazıları kapanmış ya da el değiştirmiş olabilir ya da maalesef fazla abartılmış olabilir , ben bu tavsiyelerin 5 tanesinden 2sinin faydasız olduğunu görerek test etmiş oldum. Yani %40ı.. Yine de özellikle çocukla uğranabilecek mekanlar konusunda gezgin annelerin , "öğrenen annelerin" tavsiyeleri oldukça güvenilir.

Yurtdışında çok sayıda Türk turist mevcut olduğundan bazı yerlerin ziyaretinde onlara teklifte bulunarak , onlarla birleşerek grup indirimi alabilirsiniz. (Örnek Tesla Müzesini 500 Dinara gezmek yerine toplam 10 kişiye tamamlayıp 300 Dinara gezmek gibi , aileniz zaten 4 kişi ise emin olun 6 Türk ya da sıra beklerken konuşup tanıştığınız bir 6 kişi daha rahatça bulursunuz)

YOL HİKAYESİ YAPMAK...

Böyle bir seyahatin en keyifli kısımlarından birisi de biliyorsunuz sonradan fotoğraflara , videolara bakmak , onları düzenleyip arşivlemek. Hep takıldığım noktalardan biri artık fotoğraflara telefondan ya da bilgisayardan bakılmasıydı. Eskiden 36lık film rulosu kullandığımız için fotoğraf sayısı da az oluyordu , yanımıza 4 rulo alınca ooo iyi fotoğraf çekeceğim diyorduk... Fotoğraflar basıldığında da görüyorduk ki kaydadeğer fotoğraf çektiğimizin yarısı.. Fakat onlar da kıymetli oluyor albümlerde saklanıp yıllarca bakılıyordu.

Şimdi ise neredeyse sınırsız olunca imkanlar her anın , her gördüğümüzün 50şer adet fotoğrafını çekiyoruz... Birbirinin aynısı 50 fotoğraf telefonlarımızda , dijital kameralarda yer kaplıyor. Sonra onları bastırmazsak flash disklere atıyoruz , ekranlardan bakıyoruz. Bir de düzgün klasörlemezsek ara ki bulasın fotoları.

Geçen sene bu konuda adım atmaya karar verdim ve gidip eski tip bir fotoğraf albümü aldım , Avusturya , Bulgaristan ve Romanya seyahatlerimizn fotoğraflarından yaklaşık 150şer tane seçip bastırdım ve albüme kaldırdım. Şimdi radyasyon almadan , çocukları da ekrana oturtmadan rahatça bakıyorum , aramaya da gerek yok , elle dokunabiliyorum , dijital kayıtlar zamanla bozulabilir , silinebilir , USB Flash diskler kaybolabilir.
O diskin yedeği portatif hard diskte var , onun yedeği bunda var diyerek paranoyak olunuyor...

Bu seyahati biraz daha güzel kayıt altına almak istedim. Bu defa konu cep telefonuyla ya da dijital kameralarla çekilen filmlerdi.... 15 - 45 saniye arası kısa kısa videolar çekiyoruz ve onlar da bir sürü ama pek çok "bir sürü" video oluyorlar . Bir çoğunu seyredince "bunu neden çekmişim ki" bile diyoruz... Ya da parça parça izlemek keyif vermiyor.

O yüzden henüz gitmedenbu kısa videoları birleştirebileceğim , kendime göre fonuna müzikler ekleyebileceğim , üzerine ekranda yazılar yazabileceğim bir film yapabilecek basit bir video programı satın almış ve biraz çalışmıştım. 125 TL ye lisanslı bir program almayı tercih ettim. Bu sayede şimdi kısa videoları , fotoğrafları hepsini tarih sırasına göre birleştiriyorum , istemediğim yerleri kesiyorum , altına açıklayıcı yazılar koyarak ekrana yansıtıyorum. Örneğin ön cama vantuzla tutturduğum aksiyon kamerası ile şehirler giriş çıkış yaparken , otoyollarda kilometre tabelalarını gördüğümde , tünellerde vs çekimler yapmıştım , hatta 2-3 tane de drone ile yaptım bunları da yol hikayesi gibi birleştirip tek video haline getiriyorum. Biraz vakit alan bir iş bu 4 gün boyunca 2-2,5 saat sürüyor henüz de tam bitmedi. (Tabii ben de acemiyim unutmamak lazım)

Sanırım toplamda 50 dakika süren bir film oluşturabileceğim , en azından ailece oturup inşallah yıllar sonra da seyredebiliriz...
Belki youtube ile de kayıt altına alırsam buradan link paylaşırım. (Seyredecek güzelliğe değer birşey olursa tabii)

Gitmeden önce iyi bir selfie çubuğu alın derim. Fakat gerçekten sağlam birşey olsun , yüksek bir yerden şık bir fotoğraf çekeceğim derken telefonunuzu aşağıya serbest bırakacak bir çubuk değil. Ben aynı zamanda tripod olabilen , kumandası ayrıca ele alınabilen , mıknatısla da çubuk sapında durabilen bir selfie çubuğu almıştım. Bluetooth ile anında telefonumla eşleşti. Markası Huaw.... Telefonum ise Samsu.... %70 fotoğrafları onunla çektim diyebilirim. Sadece selfie çekerken değil normal fotoğraflarda bile açı ayarlamak , eğilemediğiniz , uzanamadığınız bir yerden çekmek için de kullanıyorsunuz sonuçta. Bakmayın selfie diye tabir edildiğine...

Hırsızlık vb olaylarla çok şükür hiç karşılaşmadım ancak yine de tedbirli olmak faydalıdır , örneğin araç camına vantuzla tutturduğunuz bir aksiyon kameranız varsa park ederken onu sökmeyi aman unutmayın...:D
Drone konusunda da birçok yerin yasaklı olduğunu unutmayalım.

Bir de telefon şarjı , MP3 şarjı , yok efendim araç buzdolabı , hatta kamera şarjı derken araçta USB şarj noktalarına ihtiyacınız olacaktır. Yeteri kadar çakmak ve USB çıkışı yoksa kaliteli çoklayıcılardan almanız çözüm olabilir. Kaliteli ve markalı olması bence elektrik tesisatı sağlığı açısından tercih edilmeli , tesisat ihmale gelmez...

SARI YELEK : Bu sayfalardan sanırım Hüseyin bey'den okuduğum bir bilgiydi , Avrupa'da birçok ülkenin otoyolunda her ne sebeple olsa da kenarda durduysanız fosforlu sarı yelek giyilmesi şart. Bu yelek kontrollerde de mutlaka bagajınızda bulunmalı , ben benzinlikten tedbir olarak 4 EUR vererek bir tane almıştım.

En çok hoşuma gidenlerden biri Sırbistan otoyol çıkışında polisin durdurup araç içine baktıktan sonra , "arkada oturan kızınızın emniyet kemerini o şekilde takması uygun değil diyerek kibarca ikaz edip , kızım doğrulduktan sonra da teşekkür ederek bizi göndermesiydi.

Geçen sene de Avusturya Viyana - Tirol bölgesi seyahatimizde yolda gece 2 de bir Polis durdurup ne pasaport ne ruhsat sormuş sadece çocukların oturduğu koltuklarda yükseltici var mı diye bakıp iyi yolculuklar demişti...
Sözün özü kurallara harfiyen zaten uyuyorsunuzdur da , buralarda biraz daha fazla dikkat edelim derim.

Şimdi farkettim bavul konusuna sonra geleceğim demişim ancak gelmemişim...

BAVUL KONUSU:

Ailece az eşya almayı , abartmamayı bu seyahatte başardık ve çok rahat ettik. Böylece karavan tatiline adapte olabileceğimize dair inancım arttı.
Gün sayısına göre 1,5 ile çarparak üst kıyafet , gün sayısının 3te 1i kadar da alt giysi aldım.
ben 3 ayakkabı , 1 sandalet aldım. Eşim de aynı şeklde. (12 Gün için aslında çok , fakat uzun yürüyüşlerde sorun çıkaran ayakkabı olursa değiştiririm diye düşündüm , iyi ki de öyle yapmışım)

2 orta boy valiz hazırladık kendimize , ilk 6 gece 1 tanesini kullanıp bitirdik ikinci 6 gece de diğer valizi kullandık.
Böylece otellere girip çıkarken bavullar dolusu taşımak zorunda kalmadık.
1 Tane çantada ise hanımın makyaj malzemeleri , hepimizin diş macunu ve fırçaları , tırnak makası , oteller için terlik vb gibi malzemelerin olduğu "ortak çanta" vardı. O 12 gün boyunca her otele girip çıktı
Çocukların kendilerine ait kabin boyu "minyonlar" ve "Hello Kity" tekerlekli bavulları vardı , başka çantaları yoktu , kendileri taşıdılar. Aksi taktirde otellerde zaten az gece kaldığımız için sürekli bavullarla uğraşmak sıkıntı olurdu. Ayakkabılar genelde kutu içinde bagajda durdu , değiştireceğimiz zaman zaten oracıkta değiştiriveriyordum.
Bagajınızın düzenli olması işinizi her daim kolay kılıyor , bu konuda SUV aracın çok faydasını gördüm.

BAGAJ KONTROL : Sınırların hiçbirinde bir tane memur bile şu çantayı aç bakalım demedi , hatta elleriyle neredeyse hiçbir eşyaya da dokunmadılar. Genelde sigara ve içki var mı şeklinde ya da "var mı birşey" sorusna cevaben "yok sigara içmiyorum zaten" "hayır sadece giyecekler" cevabını verdim. ve hep geç yanıtını aldım. Araca XRay ile bakan Bulgar görevliler bile (bavullar yokken bakıldı araca) bavulları koyduktan sonra "dur bavullara bakmadık" demedi. Dönüşte de mini dolapta 1 şişe likör var kendime o kadar dedim , ona da bakmadılar zaten.

3-5 Satır kaldı demişim ama kendimi kaptırmışım , iyi de oldu.
Yazmaktan mutlu oldum , sizinle paylaşmaktan büyük keyif aldım.

AKLIMA YENİ BİRŞEY GELİRSE YİNE YAZMAK ÜZERE HOŞÇAKALIN.
 





Gerek vermiş olduğunuz çok değerli detay bilgiler gerekse hazırlamış olduğunuz video için teşekkür ederim. Sizinle beraber gezdik biz de neredeyse. Aileniz için de çok değerli bir anı olmuş bu video.

Karavanınızı aldığınızda elbet bir kampta karşılaşmak dileğiyle diyelim.

çok teşekkür ederim yorumunuz için , hayırlısı ise inşallah kısmet olur da görüşürüz.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,662
Mesajlar
1,521,821
Kayıtlı Üye Sayımız
166,519
Kaydolan Son Üyemiz
cagatayuysal

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst