carpediem_istanbul
Yeni Üye
- Mesajlar
- 17
- Tepkime Puanı
- 0
Merhaba ,
Haftasonuna birde pazartesi ekleyip ufak bir kaçamak yaptım Kuzey Ege'ye. Küçük küçük notlar almıştım,bu bölgeyi gezmek isteyenlere ana hatlarıyla bir kılavuz olur umarım.
Cuma akşamı saat 21.00'de Ulusoy ile yola çıktım. İstikamet Selçuk. Otobüs bileti 59 TL idi. Sanırım diğer firmalarda daha ucuz. Saat 7.00'de Selçuk'ta Shell istasyonu önünde indim ve yolun karşı tarafında demiryolu geçidinin altından geçen minibüsler ile Şirince' ye doğru yola koyuldum. Aslında bu minibüsler otogardan kalkıyormuş. Yani otobüsle direk otogara gidilebilir ve Şirince minibüslerine binilebilir. Yaklaşık 20 dk. sürüyor minibüs ve ücreti 2.25 TL. Yol günün bu saatlerinde bi harika, yemyeşil bir rotada zeytin ve şeftali ağaçları arasında minibüste değil de sanki uçan halıdayım.
Şirince daha güne uyanmamış, bazı köylü teyzeler evlerinin önündeki ocakları çalı çırpı ile tutuşturmaya çalışıyor, horozlar öteli bir iki saat olmuş ama karakaçan ve kuzular tüm güçleri ile köyün erkeklerini uyandırmaya çalışıyordu. Burası köy, gerçek bir köy...
Evler genellikle 2 katlı ve beyaz, tümünün pencereleri ve kapıları süslü-işlemeli. Diğer Rum köylerinde de olduğu tüm evlerin giriş kapısı aynı yöne bakıyor ve hiç biri diğerinin güneşini kesmiyor.
Köyün girişinde Artemis Şarap evi karşısında iniyor ve ufak bir rampadan aşağıya sallanıyorum. Etraf kahvaltıcı dolu ama henüz hiçbiri açılmamış. Çay bile yok... Burada güzel bir kilise var, özel bir mülk içinde ve kapısının açılması için Selçukta bi yerlerden izin alınması gerekiyormuş. Köyün sokaklarını dolaşmak o kadar zevkli ki, hele bide kaybolduysanız değmesinler keyfinize.
Neyse, 2 saat dolaştım ve Şirince’ nin tadını çıkardım. Saat 9.00 gibi oturdum kahvaltının başına. 15 TL verdim köy kahvaltısı dedikleri şeye, ama peynir Ezine'den, domates-biber-yumurta marketten, tereyağı kesinlikle pastörize, daha da acısı zeytin Marmara Birlik. Yuh dedim kendime, Şirince' ye gel köy (!) kahvaltısı yap ama yöreye has bir şey yeme. O yüzden kahvaltı yapacağınız yere sorun gerçekten köy kahvaltısı mı diye.
Bu saatlerden sonra Şirince’ nin tadı kaçıyor, Kuşadası’ndan gelen gemi turistleri ve onları tırtıklamaya çalışan satıcıların çekişmesinden köy köy olmaktan çıkıyor. Köye ilk yerleşen Rum Hacı Panayot boşuna nerede oturduğunu soranlara “ Çirkince bir yer de” demiyormuş,
Ama artık tüm dünya o çirkince yerin çok şirin bir yer olduğunu biliyor sanırım.
Yönümü tekrar Selçuk’a çeviriyorum. Rotam Ayasuluk tepesi, Selçuk Kalesi, St.Jean Kilisesi ve İsa bey camii. Aynı noktada minibüsten iniyor ve sabah otobüsten indiğim tarafa geçiyorum. Az ileride St.Jean ve İsa bey tabelaları var. Efes halkı son yerleşim olarak kendilerine Ayasuluk ve eteklerini seçmiş. Maalesef Selçuk Kalesi ziyarete kapalı. İsa peygamberin annesini emanet ettiği Aziz Jean ( John ve Yuhanna olarak da biliniyor ) adına yapılmış bazilika, İsa bey camii bu tepede ve ziyarete açık. Buradan panaromik olarak Artemis tapınağı ( daha doğrusu sütunu ) görülebilir. İsa bey camii ve hamamlarını mutlaka görün, biraz Diyarbakır Ulucami’yi andırıyor.
Artemis tapınağı kenarından Selçuk meydanına ilerliyorum ve çok büyük bir hata yapıp Efes üst kapıya kolaylıkla yürüyebileceğim hissine kapılıyorum. Tabiî ki bunun bedelini 1 saat kadar yürüyerek ödüyorum. Nihayet kan ter içinde Efes üst kapıdayım. Girince de diyorum ki
1 saat daha yürüyebilirmişim. Bence arkeolojinin Kabe’si burasıdır. Hala yaşıyor Efes, binlerce yıl önce de 70 millet insanın sel olup aktığı Kuretler caddesinde bugünde 70 milletten insan omuz omuza yürüyor. Ve ve ve rüyalarıma giren, beni buralara çeken yapı, Celcus Kütüphanesi. Hepsi harikaydı, gidip görmeniz lazım.
Efes alt kapıya geldiğimde Selçuk Merkez’den kalkan Selçuk-Efes minibüslerini görüyorum.
Bi- iki saat önceki yürüyüşüm aklıma geliyor…. Bu minibüsler 5 dk’da bir kalkıyor ve ücreti sadece 1.5 TL.
10 dk sonra Selçuk Köftecisindeyim. Çöp şiş ve kola 10 TL. Yemekten sonra otele yerleşmek üzere otogardan Kuşadası minibüsüne biniyorum. Fiyatı 4 TL . Yolcukluk 15-20 dk sürüyor.
Pazar sabahı kahvaltımı yaptıktan sonra erkenden Selçuk’a dönüyorum. Bugün Meryemana’da 10:30 Pazar ayini var. Buraya ulaşım yalnızca Selçuk otogardan kalkan taksilerle. Adamlar fiyatı 50 TL’den açıyor, ama 40 TL’ye iniyorlar. Bülbül dağına doğru başlıyoruz tırmanmaya, yaklaşık 20dk sürüyor. Meryemana evine giriş 2.5 TL. Önce evi geziyor sonrasında da ayine katılıyorum. İlahiler, dualar ve ortam insanı etkiliyor açıkcası.
Yeniden Selçuk otogara dönüyorum, rotam Ayvalık ama öncelikle İzmir otogarına gitmem gerekiyor. Selçuk-İzmir minibüsleri 7 TL , yaklaşık 1 saat sürüyor. İner inmez Sebat Turizm arabalarına biniyor ve Ayvalık’a gidiyorum. Ücreti 17 TL yaklaşık 2.5 saat sürüyor.
Ayvalık’a iner inmez tostumu yiyorum tabiî ki, ama İstanbuldakilerden pek bi farklı gelmiyor bana.
Sokaklarında biraz geziyorum ama sıkıyor beni, Ayvalıklılar kızmasınlar ama meydana yakın yerledeki sokaklar çok pis. Meydandan bir dolmuş-taksiye atlıyor ve Cunda’ya gidiyorum. Ücreti 1.5 TL , 15 dk sürüyor.
Ada Ayvalık’tan kat kat güzel, sokakları fotoğraf meraklılarına bire bir. Taş Kahve’de çay içiyor, Taksiyarhis kilisesini dışarıdan fotoğraflıyorum.
Akşam saatlerinde kente dönüş, Ekbir tesislerinden Truva turizm araçlarına biniş ve Çanakkaleye hareket. Yolculuk 3.5- 4 saat sürüyor bedeli 25 TL
Saat 11 civarında Çanakkale’deyim. Otelime gidip uyuyorum.
Pazartesi günümü Çanakkale Şehitliklerine, tabyalarına ve kalelerine ayırıyorum. Yeni Anafartlar ve Abidos isminde 2 acenta günlük turlar düzenliyor Çanakkale’den. Yaz-kış var bu turlar. Bedeli 45 TL ( öğle yemeği dahil )
Burada koskoca bir tarih yatıyor, etkilenmemek, üzülüp ağlamamak elde değil…
200.000’e yakın vatan evladını kucağına almış bu topraklar. Her köşede, her tepede ayrı bir taaruzun şehitliği.
Akşam 6 otobüsü ile dönüyorum İstanbul’a. Yaklaşık 5 saat sürüyor Ulusoy ile yolculuk. Fiyatı 40 TL.
Fotoğraflar şimdilik facebook'ta http://www.facebook.com/home.php?ref=home#/photo.php?pid=2671086&id=528763405 en kısa zamanda burayada yükleyeceğim.
Haftasonuna birde pazartesi ekleyip ufak bir kaçamak yaptım Kuzey Ege'ye. Küçük küçük notlar almıştım,bu bölgeyi gezmek isteyenlere ana hatlarıyla bir kılavuz olur umarım.
Cuma akşamı saat 21.00'de Ulusoy ile yola çıktım. İstikamet Selçuk. Otobüs bileti 59 TL idi. Sanırım diğer firmalarda daha ucuz. Saat 7.00'de Selçuk'ta Shell istasyonu önünde indim ve yolun karşı tarafında demiryolu geçidinin altından geçen minibüsler ile Şirince' ye doğru yola koyuldum. Aslında bu minibüsler otogardan kalkıyormuş. Yani otobüsle direk otogara gidilebilir ve Şirince minibüslerine binilebilir. Yaklaşık 20 dk. sürüyor minibüs ve ücreti 2.25 TL. Yol günün bu saatlerinde bi harika, yemyeşil bir rotada zeytin ve şeftali ağaçları arasında minibüste değil de sanki uçan halıdayım.
Şirince daha güne uyanmamış, bazı köylü teyzeler evlerinin önündeki ocakları çalı çırpı ile tutuşturmaya çalışıyor, horozlar öteli bir iki saat olmuş ama karakaçan ve kuzular tüm güçleri ile köyün erkeklerini uyandırmaya çalışıyordu. Burası köy, gerçek bir köy...
Evler genellikle 2 katlı ve beyaz, tümünün pencereleri ve kapıları süslü-işlemeli. Diğer Rum köylerinde de olduğu tüm evlerin giriş kapısı aynı yöne bakıyor ve hiç biri diğerinin güneşini kesmiyor.
Köyün girişinde Artemis Şarap evi karşısında iniyor ve ufak bir rampadan aşağıya sallanıyorum. Etraf kahvaltıcı dolu ama henüz hiçbiri açılmamış. Çay bile yok... Burada güzel bir kilise var, özel bir mülk içinde ve kapısının açılması için Selçukta bi yerlerden izin alınması gerekiyormuş. Köyün sokaklarını dolaşmak o kadar zevkli ki, hele bide kaybolduysanız değmesinler keyfinize.
Neyse, 2 saat dolaştım ve Şirince’ nin tadını çıkardım. Saat 9.00 gibi oturdum kahvaltının başına. 15 TL verdim köy kahvaltısı dedikleri şeye, ama peynir Ezine'den, domates-biber-yumurta marketten, tereyağı kesinlikle pastörize, daha da acısı zeytin Marmara Birlik. Yuh dedim kendime, Şirince' ye gel köy (!) kahvaltısı yap ama yöreye has bir şey yeme. O yüzden kahvaltı yapacağınız yere sorun gerçekten köy kahvaltısı mı diye.
Bu saatlerden sonra Şirince’ nin tadı kaçıyor, Kuşadası’ndan gelen gemi turistleri ve onları tırtıklamaya çalışan satıcıların çekişmesinden köy köy olmaktan çıkıyor. Köye ilk yerleşen Rum Hacı Panayot boşuna nerede oturduğunu soranlara “ Çirkince bir yer de” demiyormuş,
Ama artık tüm dünya o çirkince yerin çok şirin bir yer olduğunu biliyor sanırım.
Yönümü tekrar Selçuk’a çeviriyorum. Rotam Ayasuluk tepesi, Selçuk Kalesi, St.Jean Kilisesi ve İsa bey camii. Aynı noktada minibüsten iniyor ve sabah otobüsten indiğim tarafa geçiyorum. Az ileride St.Jean ve İsa bey tabelaları var. Efes halkı son yerleşim olarak kendilerine Ayasuluk ve eteklerini seçmiş. Maalesef Selçuk Kalesi ziyarete kapalı. İsa peygamberin annesini emanet ettiği Aziz Jean ( John ve Yuhanna olarak da biliniyor ) adına yapılmış bazilika, İsa bey camii bu tepede ve ziyarete açık. Buradan panaromik olarak Artemis tapınağı ( daha doğrusu sütunu ) görülebilir. İsa bey camii ve hamamlarını mutlaka görün, biraz Diyarbakır Ulucami’yi andırıyor.
Artemis tapınağı kenarından Selçuk meydanına ilerliyorum ve çok büyük bir hata yapıp Efes üst kapıya kolaylıkla yürüyebileceğim hissine kapılıyorum. Tabiî ki bunun bedelini 1 saat kadar yürüyerek ödüyorum. Nihayet kan ter içinde Efes üst kapıdayım. Girince de diyorum ki
1 saat daha yürüyebilirmişim. Bence arkeolojinin Kabe’si burasıdır. Hala yaşıyor Efes, binlerce yıl önce de 70 millet insanın sel olup aktığı Kuretler caddesinde bugünde 70 milletten insan omuz omuza yürüyor. Ve ve ve rüyalarıma giren, beni buralara çeken yapı, Celcus Kütüphanesi. Hepsi harikaydı, gidip görmeniz lazım.
Efes alt kapıya geldiğimde Selçuk Merkez’den kalkan Selçuk-Efes minibüslerini görüyorum.
Bi- iki saat önceki yürüyüşüm aklıma geliyor…. Bu minibüsler 5 dk’da bir kalkıyor ve ücreti sadece 1.5 TL.
10 dk sonra Selçuk Köftecisindeyim. Çöp şiş ve kola 10 TL. Yemekten sonra otele yerleşmek üzere otogardan Kuşadası minibüsüne biniyorum. Fiyatı 4 TL . Yolcukluk 15-20 dk sürüyor.
Pazar sabahı kahvaltımı yaptıktan sonra erkenden Selçuk’a dönüyorum. Bugün Meryemana’da 10:30 Pazar ayini var. Buraya ulaşım yalnızca Selçuk otogardan kalkan taksilerle. Adamlar fiyatı 50 TL’den açıyor, ama 40 TL’ye iniyorlar. Bülbül dağına doğru başlıyoruz tırmanmaya, yaklaşık 20dk sürüyor. Meryemana evine giriş 2.5 TL. Önce evi geziyor sonrasında da ayine katılıyorum. İlahiler, dualar ve ortam insanı etkiliyor açıkcası.
Yeniden Selçuk otogara dönüyorum, rotam Ayvalık ama öncelikle İzmir otogarına gitmem gerekiyor. Selçuk-İzmir minibüsleri 7 TL , yaklaşık 1 saat sürüyor. İner inmez Sebat Turizm arabalarına biniyor ve Ayvalık’a gidiyorum. Ücreti 17 TL yaklaşık 2.5 saat sürüyor.
Ayvalık’a iner inmez tostumu yiyorum tabiî ki, ama İstanbuldakilerden pek bi farklı gelmiyor bana.
Sokaklarında biraz geziyorum ama sıkıyor beni, Ayvalıklılar kızmasınlar ama meydana yakın yerledeki sokaklar çok pis. Meydandan bir dolmuş-taksiye atlıyor ve Cunda’ya gidiyorum. Ücreti 1.5 TL , 15 dk sürüyor.
Ada Ayvalık’tan kat kat güzel, sokakları fotoğraf meraklılarına bire bir. Taş Kahve’de çay içiyor, Taksiyarhis kilisesini dışarıdan fotoğraflıyorum.
Akşam saatlerinde kente dönüş, Ekbir tesislerinden Truva turizm araçlarına biniş ve Çanakkaleye hareket. Yolculuk 3.5- 4 saat sürüyor bedeli 25 TL
Saat 11 civarında Çanakkale’deyim. Otelime gidip uyuyorum.
Pazartesi günümü Çanakkale Şehitliklerine, tabyalarına ve kalelerine ayırıyorum. Yeni Anafartlar ve Abidos isminde 2 acenta günlük turlar düzenliyor Çanakkale’den. Yaz-kış var bu turlar. Bedeli 45 TL ( öğle yemeği dahil )
Burada koskoca bir tarih yatıyor, etkilenmemek, üzülüp ağlamamak elde değil…
200.000’e yakın vatan evladını kucağına almış bu topraklar. Her köşede, her tepede ayrı bir taaruzun şehitliği.
Akşam 6 otobüsü ile dönüyorum İstanbul’a. Yaklaşık 5 saat sürüyor Ulusoy ile yolculuk. Fiyatı 40 TL.
Fotoğraflar şimdilik facebook'ta http://www.facebook.com/home.php?ref=home#/photo.php?pid=2671086&id=528763405 en kısa zamanda burayada yükleyeceğim.
![[TR]BOZO](/forum/data/avatars/s/41/41779.jpg?1438796039){kind=avatar}
