Büyük şehirlerde oturanlar için mevsimlerin gelişi gidişi pek fark edilmese de Anadolu'da tabiat renklerini sonbaharda sergiler.
Biz de işten, güçten, koşuşturmadan başını kaldırıp da onu göremeyenler için sonbaharın ve renklerin peşine düştük. Mevsimin rengini görüntüledik, insanlardaki telaşa şahit olduk. Rüzgârın sesini dinledik, kuşların göçünü izledik.
"Bu mevsim sonbahar gelmeden kış geldi." diyenleri duymuşsunuzdur. Haklı olabilirler. Özellikle büyükşehirlerde oturanlar için mevsimlerin gelişi de gidişi de pek fark edilmez. Bahar gelmeden yaz gelir, sonbahar olmadan bir bakmışız kıştayız. Oysa baharın da sonbaharın da ayrı bir rengi, ayrı bir keyfi vardır. Hele hele sarı sonbaharın... Kimileri için hüzün, kimileri için ayrılık ve kimileri için de sevdaların mevsimidir; hemen herkes bu mevsimin romantikliği konusunda hemfikirdir. İşte; işten, güçten, koşuşturmadan sonbaharın gelişini fark edemeyip üzülenler için bu mevsimin peşine düştük. Türkiye'nin yedi bölgesinde farklı yerlere gittik. Mevsimin rengini görüntüledik, insanlardaki telaşa şahit olduk. Rüzgârın sesini dinledik, kuşların göçünü izledik. Bol bol da fotoğraf çektik.
Kapadokya: Kapadokya'da sonbahar demek biraz da yalnızlık demek. Çünkü turistik dükkânların çoğu kepenkleri kapatmış, bağbozumu bitmiş, hasat tamamlanmış. Tarlalarda sarının sonsuzluğu var. Sonbahara has renkler, peribacaları ile bütünleşmiş. Belki de peribacalarının en güzel poz verdiği mevsimdir sonbahar. Turistler bölgeyi terk ettiği için balon turları yapılmıyor artık. Bölgede turlarla ve araç kiralayarak gezi yapılabilir hâlâ. Avanos'ta Kızılırmak'ın kıyısında çayınızı yudumlayıp Kızıl Çukur'da yürüyüş yaparak güneşin batışı seyredebilirsiniz.
Abant: Doğanın bütün güzelliklerini içinde barındıran Abant, özellikle şehir karmaşasından sıkılanlar için eşsiz bir tatil yöresi. Sonbaharda sararan meşe ve çınar ağaçları Abant ormanına ayrı bir güzellik katıyor. Göl çevresini kaplayan sazlık da sonbaharın renklerine uyum sağlıyor. Doğa severler için vazgeçilmez olan Abant, yaz aylarına nazaran daha tenha. Stres atmak, dinlenmek isteyenler için Abant Gölü ve çevresi ideal. Göl kenarlarında bulunan restoranlarda sucuk ekmek yaptıktan sonra faytonla orman turuna çıkabilirsiniz. Kır kahvelerinde pişen çayın keyfini sürebilirsiniz.
Trakya: Sonbahar gelince yapraklar sararmaya başlar. Doğa sarıya bürünür. Trakya ise yazla birlikte sararır. Günebakanlar ya da ayçiçekleri açmaya başladı mı tüm bölgeye sarı renk hakim olur. Sonbaharda ise Trakya'nın verimli toprakları yeşillenmeye başlar. Tarlada kalan, kalmışsa eğer, ayçiçekleri kahverengiye döner. Kırklareli'nde Istranca Dağları, Edirne'nin Çanakkale tarafındaki Koru Dağları bile bu yeşillikten nasibini alır. Yer yer sarı yapraklı ağaçlar görülse de sonbaharın romantizmini bu bölgede yakalamak zordur.
Kaz Dağları: Dünyanın bitki çeşitliliği bakımından en zengin yöresi olan Kaz Dağları'nda sonbaharın tadı da bir başka oluyor. Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kaz Dağları, doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler için yemyeşil doğası, tarihî kalıntıları, dereleri ve şelaleleriyle görülmeye değer bir yer. Milli park olan Kaz Dağları'nın 25 kilometrelik bir bölümü, trekking, ciple off-road yapmak isteyenler için çok uygun. Bölgede yetişen doğal ürünlerden de satın alıp tadına bakabilirsiniz. Doğal yaşam için oksijen zengini olan Kaz Dağları astım hastalarının da uğrak yeri. Termal tesislerin de bulunduğu bölge tam bir tatil cenneti.
Biz de işten, güçten, koşuşturmadan başını kaldırıp da onu göremeyenler için sonbaharın ve renklerin peşine düştük. Mevsimin rengini görüntüledik, insanlardaki telaşa şahit olduk. Rüzgârın sesini dinledik, kuşların göçünü izledik.
"Bu mevsim sonbahar gelmeden kış geldi." diyenleri duymuşsunuzdur. Haklı olabilirler. Özellikle büyükşehirlerde oturanlar için mevsimlerin gelişi de gidişi de pek fark edilmez. Bahar gelmeden yaz gelir, sonbahar olmadan bir bakmışız kıştayız. Oysa baharın da sonbaharın da ayrı bir rengi, ayrı bir keyfi vardır. Hele hele sarı sonbaharın... Kimileri için hüzün, kimileri için ayrılık ve kimileri için de sevdaların mevsimidir; hemen herkes bu mevsimin romantikliği konusunda hemfikirdir. İşte; işten, güçten, koşuşturmadan sonbaharın gelişini fark edemeyip üzülenler için bu mevsimin peşine düştük. Türkiye'nin yedi bölgesinde farklı yerlere gittik. Mevsimin rengini görüntüledik, insanlardaki telaşa şahit olduk. Rüzgârın sesini dinledik, kuşların göçünü izledik. Bol bol da fotoğraf çektik.
Kapadokya: Kapadokya'da sonbahar demek biraz da yalnızlık demek. Çünkü turistik dükkânların çoğu kepenkleri kapatmış, bağbozumu bitmiş, hasat tamamlanmış. Tarlalarda sarının sonsuzluğu var. Sonbahara has renkler, peribacaları ile bütünleşmiş. Belki de peribacalarının en güzel poz verdiği mevsimdir sonbahar. Turistler bölgeyi terk ettiği için balon turları yapılmıyor artık. Bölgede turlarla ve araç kiralayarak gezi yapılabilir hâlâ. Avanos'ta Kızılırmak'ın kıyısında çayınızı yudumlayıp Kızıl Çukur'da yürüyüş yaparak güneşin batışı seyredebilirsiniz.
Abant: Doğanın bütün güzelliklerini içinde barındıran Abant, özellikle şehir karmaşasından sıkılanlar için eşsiz bir tatil yöresi. Sonbaharda sararan meşe ve çınar ağaçları Abant ormanına ayrı bir güzellik katıyor. Göl çevresini kaplayan sazlık da sonbaharın renklerine uyum sağlıyor. Doğa severler için vazgeçilmez olan Abant, yaz aylarına nazaran daha tenha. Stres atmak, dinlenmek isteyenler için Abant Gölü ve çevresi ideal. Göl kenarlarında bulunan restoranlarda sucuk ekmek yaptıktan sonra faytonla orman turuna çıkabilirsiniz. Kır kahvelerinde pişen çayın keyfini sürebilirsiniz.
Trakya: Sonbahar gelince yapraklar sararmaya başlar. Doğa sarıya bürünür. Trakya ise yazla birlikte sararır. Günebakanlar ya da ayçiçekleri açmaya başladı mı tüm bölgeye sarı renk hakim olur. Sonbaharda ise Trakya'nın verimli toprakları yeşillenmeye başlar. Tarlada kalan, kalmışsa eğer, ayçiçekleri kahverengiye döner. Kırklareli'nde Istranca Dağları, Edirne'nin Çanakkale tarafındaki Koru Dağları bile bu yeşillikten nasibini alır. Yer yer sarı yapraklı ağaçlar görülse de sonbaharın romantizmini bu bölgede yakalamak zordur.
Kaz Dağları: Dünyanın bitki çeşitliliği bakımından en zengin yöresi olan Kaz Dağları'nda sonbaharın tadı da bir başka oluyor. Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kaz Dağları, doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler için yemyeşil doğası, tarihî kalıntıları, dereleri ve şelaleleriyle görülmeye değer bir yer. Milli park olan Kaz Dağları'nın 25 kilometrelik bir bölümü, trekking, ciple off-road yapmak isteyenler için çok uygun. Bölgede yetişen doğal ürünlerden de satın alıp tadına bakabilirsiniz. Doğal yaşam için oksijen zengini olan Kaz Dağları astım hastalarının da uğrak yeri. Termal tesislerin de bulunduğu bölge tam bir tatil cenneti.