Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyr-ü zafer Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 605
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 165,003
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

gecenin 3ü ama bitmesin istiyorum bu yolculuğun anlatımı yine bi bölümün sonuna vardık yazıkki.. devamını sabırsızlıkla bekliyoruz... zafer abi yüreğine sağlık..
 

Etiketler
Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

georoad' Alıntı:
gecenin 3ü ama bitmesin istiyorum bu yolculuğun anlatımı yine bi bölümün sonuna vardık yazıkki.. devamını sabırsızlıkla bekliyoruz... zafer abi yüreğine sağlık..

Yılmaz sağol,
Takip ettiğini bilmek güzel. Geçen gün ben de neden yazma işini bu kadar ağırdan aldığımı düşündüm ve farklı sebepler buldum. Öncelikle kafamın içinde kelimelerle eşleştirmekte güçlük çektiğim çok şey dolaşıyor, hissettğim şeyleri aktarmakta zorlanıyorum, bu da beni yavaşlatıyor. Diğer sebebi ise şimdi notunu okuyunca net olarak farkettim. Geziyi yapıp bitirirken geçen zaman karşısında acizim, ama anlatırken sanki zamana hükmediyormuşum gibi bir duygu geliyor. Beni etkileyen kısımları detaylandırıp uzatırken, ilgimi çekmeyen kısımları hızlıca geçebiliyorum. Şu da var: Sonuçta burası bir gezi forumu, neyi ne kadar anlatmam gerektiği konusunda bazen terddütler yaşayıp kendimi dizginlediğimi de belirtmeliyim. Gördüğüm bir yer veya konuştuğum insan bana bambaşka şeyleri anımsatıyor örneğin, bazen eski bir aşkı, bazen güzel bir filmi veya geçmişten bir günü. Cümlesini kurmaya başlıyorum, ardından siliyorum. Neyse..

Ve gezilerin bitmesi hiç mi hiç hoş değil :( Fena alışıyorum, hemen başka yerlere gitmek istiyorum. Bugünlerde biryerlere gitmek isteme ve gidememenin sıkıntısı var içimde, henüz iki ay önce çoğu kişiye nasip olmayan Uzakdoğu gezisinden dönmeme rağmen. Tek bildiğim, huzursuzluğu gidermenin çaresi yola çıkmak, dilerim yapabilirim.

Şimdiye dek iki konuda toplam 150 word sayfasına yakın not yazmışım, 1000'in üzerinde fotoğraf eklemişim. Bu açıdan bakıldığında hiç fena değil. Uzakdoğu konusunu açtım, henüz pek ekleme yapamadım, o da sırada.

Güzel şeyler yaşaman dileğiyle...
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Mezopotamya’da yolculuk

Türkiye, topraklarındaki tarihi ve kültürel zenginlik açısından dünyanın en şanslı ülkelerinden. Bu değerlerin ne kadarını fark edip koruyabilmişiz, ne kadarını sahiplenip üstüne yeni değerler koyarak geliştirebilmişiz, işte o durum da hepimizce malum, fazla söylenecek sözümüz yok ne yazık ki. Türklerin Anadolu’ya gelişinden önce bu topraklarda doğup büyümüş medeniyetlere bile yaban muamelesi yapılmış ve yapılmakta, oysa Türk soyu buralara sadece bin yıl önce geldi. Daha öncesinde başka medeniyetler ve kültürler vardı. Firavunlardan, antik Yunan medeniyetlerinden, Sümerlerden, Hititlerden, Friglerden önce yaşamış uygarlıkların bile izine rastlanmakta. İngilizler Stonehenge’i bilinen en eski tapınak diye tanıta dursunlar, Urfa yakınlarında henüz bulunmuş Göbeklitepe tapınak kalıntıları, M.Ö. 10000’lere giden tarihiyle, insanoğlunun bilinenden çok daha önce mağaralardan çıkıp kendilerine barınaklar yaptıklarını ve tarımsal üretime başladıklarını ortaya koydu. Mardin yakınlarındaki Dara yerleşiminin de keşfi yeni, yakın dönemlerde kimlerin kullandığına dair ipuçları elde edilmekle birlikte, o kayaları oyup anıt mezarlar yapanlar henüz belli değil. Ben Mezopotamya’nın uzantısı Anadolu topraklarında insanlık tarihine dair daha pek çok şeyin keşfedilmeyi beklediğine inanıyorum…

Siirt’i geçip Doğu Anadolu’nun kıraç ve dağlık kısmından çıkarak Güneydoğu Anadolu’nun göz alabildiğine uzanan ovalarının ortasında buldum kendimi. Midyat ve civarında, Anadolu’nun ve Ortadoğu’nun halen yaşayan en eski halklarından Süryanilerin vatanı bu bölge. Semavi dinlerin mitolojilerinde de rivayet edildiği üzere bugün Ortadoğu dediğimiz ve kısmen Türkiye’yi de kapsayan Mezopotamya Bölgesi aynı zamanda Araplar, İsrailoğulları, Roma, Yunan ve daha başka medeniyetlerin çağdaş veya ardı ardına varlık gösterdikleri bir yer. Mezopotamya’da egemenlik kurmayı başaran uygarlıklar hep daha fazla zenginliğe ve güce erişmişler. Sümerler, Romalılar, Türkler ve Araplar farklı dönemlerde Dicle ve Fırat’ın bereketinden faydalanmışlar ve doğu-batı ticaret rotasının kontrolünü ellerinde tutmuşlar. Mezopotamya’yı elinde tutamayanlar ise kaçınılmaz çöküşü yaşamışlar.

Mardin ve çevresi, ne kadar gidersem gideyim, kafamda hep daha fazla soru işaretiyle döndüğüm yerler olmuştur hep. Binlerce yılda kurulmuş bulmacanın çözülmesi kolay değil, belki mümkün ve gerekli de değil. Öyle okumakla, bilirkişileri dinlemek de pek fayda etmiyor. Süryanilerin, Türklerin, Arapların ve Kürtlerin birlikte yaşadığı bu kadim şehir, tozlu-salaş sıfatının ardında uyumu ve ayrışmayı; benzerliği ve farklılığı aynı anda barındırabiliyor. Bıçak sırtındaymış gibi görünen denge zamana inat, sanki görünmez bir el tutuyormuş gibi pek değişmeden duruyor.

Seyahat ederken geçtiğim yerlerin kültürel yapısını ve tarihi geçmişini öğrenmeye gayret etsem de, bazen kendimi sadece şehrin sokaklarına, ışığına ve kokusuna, seslerine ve sessizliğine teslim etmeyi seviyorum. Kitabi bilgileri edinmeyi erteleyebiliriz, ama gittiğimiz yere o an için bir parça teslim olmazsak, televizyonda belgesel izler gibi karşıdan bakarsak gitmişlik de anlamını kaybediyor. Mardin ve çevresi, sözkonusu teslimiyet halini talep ediyor, uyum sağladığınız takdirde karşılığını veriyor.

Süryaniler’de Anadolu’da yaşayan Ermeni, Yahudi, Gürcü ve diğer azınlıklar gibi kimliklerini ve varlıklarını bağıra çağıra açık etmeyen bir halk. Hayatlarını tanımak, kolektif psikolojilerini anlamak hiç de kolay değil. Günlük gerekliliklerin dayattığı asgari iletişimi kurmakta elbette zorluk yok, ancak insanlardan yaşamlarının ve evlerinin kapılarını kendinize açmalarını bekliyorsanız, işte o zaman alacaktır.

Midyat yakınlarındaki Deyrulumur (Mor Gabriel) manastırını gezerken aynı ülkenin topraklarını paylaştığım, genel hatları dışında bilgi sahibi olmadığım Süryanilerle ilgili, bizzat onların ağzından bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Yöredeki faal tüm manastırlarda ziyaretçileri karşılamaktan sorumlu gençler var ve yönelttiğiniz sorulara cevap vermeye çalışıyorlar, mekanları gezerken verilen bilgilerin yanında başka konularda sorular yöneltirseniz genelde cevapsız kalmıyor.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Mor Gabriel Manastırı
Mor Süryani dilinde aziz demek. Manastır 397 yılında kurulmuş ve farklı isimlerle anılmış. Deyrulumur kelimesi Süryani dilinde 'Rahiplerin Meskeni' demekmiş. Gabriel ise 7. Yüzyılda yaşamış mucizeler gerçekleştiren metropolitin ismi.

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]

Manastırın kibrit çöpünden yapılmış maketi.
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG 2788p


IMG 2789p


IMG 2790p


IMG 2791p


IMG 2792p
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]

Mezar odası. Buraya ölen metropolitler sırayla en eski mezar açılmak suretiyle sandalyeye oturtulmuş biçimde ve doğu yönünde gömülüyorlarmış. İnanca göre, Hz. İsa'nın dirildiği gün doğu yönünden gelecekmiş, onu bu şekilde beklemeyi uygun görüyorlar. Bu uygulama günümüzde de geçerliymiş.
[attachment=2]

[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG 2794p


IMG 2795p


IMG 2798p


IMG 2799p


IMG 2800p
 




Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Midyat'a varmadan önce Batman yoluna dönerek Hasankeyf'e ulaştım. Ilısu Barajı'nın tamamlanmasından sonra sular altında kalacağı henüz bilinmezken çoğu insan buranın varlığından haberdar değildi. Bir doğa ve tarih güzelliğinin sayılı günlerinin kaldığının farkedilmesi ilgiyi buraya çevirdi. Kasankeyf'in korunması için geniş kapsamlı kampanyalar düzenlendi geçtiğimiz yıllarda. Kasankeyf artık o eski şefkatle kucaklanan günlerinin uzağında, sahipleri bile terketmeye başlamış. Tesadüf müdür, başka sebepler var mıdır bilmiyorum, kalenin iç kısmı geçen yaz çökmüş ve eskiden yukarısına tırmanılan bölge ziyarete kapatılmış. Duvarın Dicle kıyısına bakan bölümündeki güzelim çardaklara da gidilemiyor. Eskiden oralarda yemek yenip çay içilirdi, gece uyunurdu. Tarihe ait izlerin şu veya bu sebeple bu kadar hızlı yokoluşuna şahitlik etmek acı verici. Sanırım yakın zamanda "Koruyacak şey kalmadı zaten, basalım suyu gitsin." denilecek.
Artuklulardan Eyyubilerden kalma, Moğol istilası görmüş geçirmiş 16. yüzyılda Osmanlı Egemenliğine girmiş Dicle Nehri'nin yaşattığı binlerce yıllık bu kent, Dicle'nin suları altında kalacak yakında.

IMG 2808p


IMG 2809p


IMG 2810p


IMG 2811p


IMG 2812p
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]
[attachment=2]


Kapatılan çardaklar.

[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG 2814p


IMG 2816p


IMG 2818p


IMG 2819p


IMG 2824p
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]
[attachment=2]
[attachment=3]

Akşam çadırda kaldığım yer.

[attachment=4]


Kalenin çöken iç kısmı.

attachment=5]

IMG 2825p2


IMG 2826p2


IMG 2827p


IMG 2828p2


IMG 2831p
 






Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Gercekten .en güzel zaman ve en güzel yerleri en güzel şekli ile belgeleyip.bize sundunuz .teşekürler.Bu karelerin üstüne, söz e ne hacet.Allah yolunu açık etsin ve yardımcın olsun.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Mesai nin başladığı saate denk geldi akşama sindire sindire bakarım ama çok etkileyici.
 

Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

Midyat

Midyat Mardin’in doğusunda, Süryani nüfusunun çoğunluğunun bulunduğu ilçemiz. Burada ikibin civarında Süryani yaşıyor ve geçimlerini ağırlıkla altın ve gümüş takı yapımı, şarap üretimi gibi işlerle sağlıyorlar. Midyat’da dokuz tane faal kilise var. Süryanilerin bağlı bulundukları Ortodoks kilisesinin patriği Suriye’de. Süryanilerin sayısı geçtiğimiz yüzyılın başında şimdikinden çok daha fazlaydı. Doğdukları toprakları bırakıp Amerika, Avrupa ve Suriye gibi yerlere göç etmelerinin sebebi, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ve ulus temelli Türkiye’nin kurulma sürecinde bölgeyi kontrol etmek isteyen başka ülkelerin tıpkı Arap, Ermeni ve Kürt nüfusa uyguladıkları gibi muhtelif vaatlerle kendilerini isyana teşvik etmeleri sonucunda meydana gelen gerginlikler ve olaylar.

Yeryüzünde mutlak anlamda toprak ve vatandan sözetmek mümkün değil aslında. Bunu gezip gördükçe daha iyi anlıyor insan. Sizin vatan dediğiniz yerlerde, siz oralara gelmeden önce yaşayan insanlar vardı. Aynı yerler onların da vatanıydı. Sizin vatan dediğiniz yerlere bir gün başkaları gelip hakimiyet kurabilir ve “Sen kenara çekil bakalım, buraları artık benim vatanım.” diyebilir. Ben uygarlık tarihinin başından beri vatan mefhumu ve dünya topraklarının bölüşümüyle ilgili kuralların değişmediğine inanıyorum. Akademisyenlerin, siyasetçilerin, her şeyi bilen gazetecilerin ağızlarından çıkan medeniyet, uzlaşı, paylaşım telkin eden konuşmaların hepsi hikaye. Yirmi yaşımdan beri siyaset metinleri okumuş, okuluna gitmiş ve gözlem yapmış biri olarak söyleyebilirim ki, son tahlilde demokrasi kavramı gayet izafi. Herkes demokrasiyi kendine göre tanımlar ve talep eder. Bir toprak parçası üzerinde kimin demokrasi anlayışının hükmedeceğine, o toprağa hükmeden kuvvet karar verir. Nasıl ki Roma’nın, Osmanlı’nın en güçlü dönemlerinde nice topraklar onların egemenliği altına girdiyse, o zamanlar bu imparatorlukların tarih sahnesinden silinip gideceği hayal edilemediyse, günümüzden yüz yıl sonra da kimin gidip kimin kalacağını bilmek zor, zannediliyor ki imparatorluk dönemi artık kapandı, iyi ve kötü her şey demokrasinin gereği.

Bildiğim tek şey var, toprağı vatan yapan aidiyet ve sahiplenme duygusudur. Yaşanan yerleri elde tutmak, hükmetmek için gerekirse malınızdan öte sevdiklerinizin canını ve kendi hayatınızı feda edebilir misiniz? Bence cevabı verilmesi gereken soru bu. “Dedelerimin kanı döküldü, oralar benim vatanım.” demekle olmuyor bu iş. “Dedelerin kan dökmüştü, gerekirse sen de kanını dökebilecek misin?” diye sorarlarsa cevabın evet mi? Ben cevabımı tek kelimeyle veremem bu yüzden, iki yönde cevap verene de saygı duyarım, vatanımı sevsem de, bu topraklar üzerinde varolanlara önyargıyla yaklaşmasam da, Türkiye topraklarının siyasi açıdan bölünmemesini istesem de, aksini düşünenleri anlamaya çalışırım ve “Elinizden geleni ardınıza koymayın, buyurun gücünüzün yettiğini yapın.” derim.

Konuyu tersten ele alırsak, hükmettiğin topraklarda kendini sana yakın hissetmeyen, seninkinden ayrı bir dünya kurmak isteyen insanlar var diyelim. Onlar diyor ki, “ Biz sizden önce buradaydık, burası bizim, artık bizbize kalmak istiyoruz, siz gidin.” . Peki şimdi ne olacak? Yine sahtekar, ikiyüzlü tonlarca laf edilecek, her zaman demokratik, uzlaşmacı çözüm bulunabilir, denecek…

Demokratik çözüm falan yok, çünkü herkesin demokrasi tanımı farklı, herkes kendi hükümranlığını sürdürmek üzerine demokrasi tarifi yapar ve bu adeta doğanın kuralıdır, varolmaya devam edebilmek için kendini ve yaptıklarını meşrulaştırmaya, herkesi ikna etmeye mecbursundur.

İngilizler Amerikan yerlilerini öldüre öldüre Yeni Dünya’yı kendilerine yurt tutarken de bu böyleydi, Türkler Anadolu’ya girdiklerinde de, Yahudiler, Arap topraklarında yayılırken de…

Şimdi kalkıp kim kime insanlık ve demokrasi dersi verecek?..
Temel kural hiç değişmedi, bin yıl önce beşbin yıl önce nasıl idiyse şimdi de öyle. Güçlü taraf kuralını dayatır, ama ikna ve tehdit yoluyla ama kaba kuvvetle. Bakalım zaman ne getirecek?..
 



Ynt: Tek Başıma Otomobil ile İran - Azerbaycan - Gürcistan - Ermenistan; 15.500 km Overland

[attachment=1]


Baskı ve boyama kumaş işçiliği Süryanilerin halen yaşattığı bir el sanatı.

[attachment=2]
[attachment=3]
[attachment=4]
[attachment=5]

IMG 2857p


IMG 2859p


IMG 2860p


IMG 2862p


IMG 2863p
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,438
Mesajlar
1,517,965
Kayıtlı Üye Sayımız
172,091
Kaydolan Son Üyemiz
Engin Koygun

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst