Rusya;ural Etekleri Ve Idil(=volga) Boyları;1-9.ağustos.2015

[vata]

Sabah kahvaltı sonrası otelden ayrılışımızı yapıp valizlerimizi otele emanet ettikten sonra bir gün önce yarım bıraktığımız şehir içi gezimize devam ettik.Otelden hemen sağa dönünce başlayan Karla Libknehta Caddesi (=Улица Карла Либкнехта) boyunca yaklaşık 1.5 kilometre yürüyüp turistlerin en çok ziyaret ettiği yer olan,yabancıların Church of All Saints ya da rusların adlandırdığı şekliyle Kan Kilisesi (=Храм на Крови=Hram na Krovi)’ne geldik.
I.Dünya savaşında büyük insan kayıpları yaşayan ve 1916-17 kışında halkının beslenme sorununu çözemeyen Çar II.Nikola,8.Mart.1917 tarihinde Saint Petersburg’da başlayan ve bir türlü bastıramadığı halk ayaklanması karşısında tahttan çekilir ve Rusya’da bin yıl süren monarşi sona erer.Çar ve ailesi önce Batı Sibirya’daki Tobolsk sonra da Ekaterinburg kentine sürgün edilir.Bolşeviklere karşı savaşan Beyaz Ordu kuvvetlerine bağlı çek Lejyonunun bölgeye yaklaşması ve çarı kurtarmaları olasılığı üzerine,yerel yetkililerin kararıyla,16-17 Temmuz gecesi II.Nikola,eşi, çocukları ve hizmetkarları ile birlikte hapsedildikleri evin bodrumunda öldürüldüler.Böylece Rusya’da 304 yıl süren Romanov Hanedanı dönemi de kapanır.Bolşevikler,giysileri ve cesetleri terk edilmiş bir maden ocağında yaktıktan sonra cesetleri ormanlık araziye gömerler.
Bolşevik ihtilali döneminde,bölgedeki bolşeviklerin lideri olan Yakov Yurovski'nin Sovyetler Birliği döneminin son yıllarına kadar gizli tutulan kayıtlarından yola çıkılarak 1991'de çar ve ailesinin cesetlerine ulaşılmıştır.Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra 1998'de yapılan devlet töreniyle Çar II.Nikola ailesiyle birlikte St. Petersburg'da Saint Peter ve Paul Kilisesi’ne defnedildi.Çar ve ailesi,2000 yılında Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aziz ilan edilince 2003’te Ekaterinburg şehrinin en büyük kilisesi olan Kan Kilisesi yaklaşık otuz dönümlük bu alanda inşa edilmiştir.Çar ve ailesi daha sonra ortodoks kilisesi tarafından kutsandığı için kilise günümüzde ortodokslar tarafından hac niyetine ziyaret edilmektedir.Büyük bir parkın en yüksek noktasında yer alan ve altın kubbeleriyle dikkat çeken kilise, kentin pek çok yerinden görülebilmektedir.1.Ekim.2008'de ise Rusya Yüksek Mahkemesi çar ve ailesinin öldürülmesinin haksız siyasi baskılar sonucu olduğuna, dolayısıyla siyasi cinayete kurban gittiklerine karar vererek ve itibarlarının iade edilmesini kararlaştırmış.



Katedralin caddeden ve önden görünüşü









Katedralin arkadan görünümü ve ana giriş kapısı

Katedralin içinde ayrıca çar ve ailesinin öldürüldüğü odayı,ailesi ve kendisinin yaşamını anlatan fotoğrafları da görebiliyorsunuz.Katedralin üst katı ise onarımda olduğundan çıkamadık.Hemen katedralin yanında küçük altın renginde soğan kubbeli ve çarların yaşamına ait olan müzeyi de 10-19 arası ücretsiz tur ile gezebiliyorsunuz.



Çar II.Nikola ve ailesinin fotoğrafı



Çarların Yaşamı Müzesi

 

[vata]

Katedralin Karla Libknehta Caddesi(=Улица Карла Либкнехта) tarafından tam karşısında Ural bölgesinin en büyük malikanesi olan Rastorguyev-Haritanov Malikanesi (=Усадьба Расторгуева-Харитонова=Usadba Rastorgueva-Haritanova) bulunmaktadır.







Rastorguyev-Haritanov Malikanesi

Neoklasik tarzda inşa edilmiş bu ev tüccar ve büyük toprak sahibi olan Lev Rastorguev tarafından 1794 yılında inşa ettirilmiştir.Bu malikane 1824 yılında üvey oğlu Pyotr Haritanov’a miras yoluyla geçmiş ve onun hizmetindekilere karşı yaptığı zulüm ve işkenceler o dönemin en çok konuşulan hikayelerini oluşturmuş ve bu malikanenin bir korku evi olarak anılmasına sebep olmuştur.Haritanov,1837 yılında bu zulümden dolayı yargılanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır.

 

[vata]

Bundan sonra Karla Liebknehta Caddesi(=Улица Карла Либкнехта) boyunca aşağıya doğru yürüyüp sola dönünce Pervomayskaya Caddesi(=улица Первома́йская)’ne girip bir süre yürüdükten sonra Siyah Lale Anıtı(=черные тюльпаны=Çerniye Tulpan)’na ulaştık. Rusya’nın Afganistan’ı işgali sırasında vefat eden askerleri taşıyan kargo uçaklarına siyah lale denmekte imiş.Zaten anıtın görünümü de bir kargo uçağının içini andırmaktadır.







Siyah Lale Anıtı


Anıtın ortasında elinde Kaleşnikov tüfek olan ve yere çömelmiş vaziyette bir rus askeri ve üzerinde Afganistan işgali sırasında hayatını kaybeden ve Sverdlosk bölgesinde yaşamış olan 240 rus askerinin isimlerinin yazılı olduğu on metre yüksekliğindeki on adet metal sütun bulunmaktadır. Daha sonra bu anıta Çeçenistan ve Dağıstan’daki ayaklanmalarda hayatını kaybeden rus askerlerinin de isimleri eklenmiştir.









Askeri bayram kutlamaları

Tesadüfen 2.Ağustos günü Rusya’da hava indirme birlikleri günü olarak kutlanıyormuş.Bu nedenle anıtın çevresinde elinde bayrak,başında mavi beresi olan,postallı ve askeri kıyafetli bir çok kişi vardı.Buraya kadar sorun yok da hepsinin elinde alkollü içecekler olduğunu görünce fotoğraf çekip uzaklaşmayı tercih ettik.

 

[vata]

Böylece sabah gezimizi tamamlayıp öğlen yemeği için Lenin Caddesi (=проспekt Ленина=Prospekt Lenina) No:69 adresinde bulunan Uralskiye Pelmeni(=Уральские пельмени) isimli restorana geldik. Bir gün önce akşam yemeği yediğimiz yerin giriş katındaki bu mekan Rusya’nın eski devlet başkanlarından Boris Yeltsin’in de sıkça ziyaret ettiği rus,özbek ve gürcü mutfağı ağırlıklı çalışan bir self servis restorandı.





Pelmeni(=Пельмени).Tatarların pilmen,bizim mantı,ukraynalıların vareniki ya da rusların pelmeni diye adlandırdıkları hamur yemeğini yedik. Pelmeni,aslında soğuk havada uzun zaman bozulmaması ve bir tencerede kaynatılan sıcak suda üç-beş dakika içinde hazırlanabilmesi gibi kolaylıkları nedeniyle Sibirya’da yaşayan insanların buluşu olan bir gıdadır.Çok ince açılmış hamurun içine iç malzemesi (tavuk, dana,koyun, veya mantar) çiğ olarak konulup haşlandıktan sonra üzerine bazı ülkelerde ekşi krema smetana(=cmetaha) ya da bizde olduğu gibi sarımsaklı, salçalı veya tereyağlı sos eklenebiliyor.



Kiev usulü tavuk(=Котлета по-киевски=Katlieta pa-Kievski).Bu yemek için iyice dövülmüş tavuk göğsü içine tereyağı,maydanoz,taze soğan,tuz ve karabiberden oluşan bir karışım eklenir ve sonrasında tümü kızartılır.





Özbek Pilavı





Çi ya da çiğ börek (=чебурек=Çiburek), kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan geleneksel bir Kırım Tatar yemeğidir.Börek hazırlanırken kıyma içine pişmiş değil çiğ olarak konulduğu için bu isim verilmiştir.Aslında Kırım’da çi kelimesi lezzetli anlamına geldiğinden bu adın lezzetli börek anlamından geldiği de söylenmektedir.Bunlar bahane börek ise şahane idi.


Bu mekandaki öğle yemeğimiz için 500 ruble (~25TL) ödedik. Yemekler çok özgün şeyler değil ancak doyurucu,malzemesi iyi ve fiyatı hesaplı idi

 

[vata]

Yemekten sonra restoranın hemen yan tarafındaki yoldan ilerleyerek Voyvodina Caddesi(=улица Воеводина),No:5 adresindeki Güzel Sanatlar Müzesi(=краеведческий музей= Krevedçeski muzey)’ne ulaştık.

















1936 yılında kurulmuş olan ve yıllar içinde gelişerek önemli bir kültür merkezi konumuna gelen bu müze çok büyük ve çok ilginç. Düzenli olarak çeşitli sergilere ev sahipliği yapıyor.Müzede Nevyansk bölgesinde bulunan ve yapımı 9500 yıl öncesine dayanan tahta oymacılığı eserleri içeren meşhur Şigirskaya Kladovaya(=Шигирская кладовая) koleksiyonu ile Kasli süslemeciliği(=Kacлинcкoe литьё орнамент=Kaslinskoy lite ornament) olarak adlandırılan ve döküm demir kullanılarak yapılan süslemeler sergilenmektedir.

 

[vata]

Müzeden sonra Tiyatro binasının karşı çaprazında bulunan İset Irmağı’nın kenarına geldik.Sverdlovsk Bölgesini tek başına sulayan İset,660 kilometre uzunluğunda bir nehir olup Mias ve Teka adlı iki kolu ile daha sonra Tobol Nehiri’ne karışır.







Nehir üzerinde yapılan set ve çevresindeki fıskiyeler ile burası güzel bir rekreasyon alanıdır.Irmağın üzerinde yapılmış olan bent tam da şehrin kalbinde yer almaktadır.

 

[vata]

Burası 1723 yılında inşa edilmiş olup Ekaterinburg’un endüstriyel gelişmesinin üssü olmuştur.Bu tarihi bölgede her yıl pek çok kültürel etkinlik düzenlenmekte imiş.





Şehrin Kurucuları Anıtı


Günümüzde burada Vasili Tatişev ve Georg Wilhelm de Gennin adına yapılmış Şehrin Kurucuları Anıtı(=Памятник основателям Екатеринбурга=Pamiatnik osnovateliyam ekaterinburga) bulunmaktadır.








Bu bentin sonrasında İset Nehri,yerel halkın Platinka (=Плотинка) olarak adlandırdığı bir yapay göl oluşturmaktadır. Bu gölün çevresinde yürümek bizi de keyiflendirdi.

 

[vata]

Bundan sonra yukarıya doğru yürüyüp İset Nehri’ni geçer geçmez sağa dönüp Gorkogo Caddesi(=улица гopьkoгo)’ne dönerek önce Beatles monument’i gördük.Yolun alt tarafında ve nehir kenarında kalan demirden yapılmış bu eseri gözden kaçırmamak için dikkat etmek gerekiyor.





Beatles Anıtı

Aslında anıt demeye bin şahit isteyen bu yerin çok fazla bir özelliği yoktu ve çevresi duvar yazıları nedeniyle kötü görünüyordu.Ancak,duvarda Beatles grubunun son şarkısı “The End”’den aktarılan "The love you take is equal to the love you make”(=Aldığın aşk yarattığın aşka eşittir) cümlesini görmek ve efsane grubun beşinci üyesi olarak bir resim almak yine de hoş bir fikirdi.

 

[vata]

Bundan sonra yukarıya doğru yürüyüp İset Nehri’ni geçer geçmez sağa dönüp Gorkogo Caddesi(=улица гopьkoгo)’ne dönerek önce Beatles monument’i gördük.Yolun alt tarafında ve nehir kenarında kalan demirden yapılmış bu eseri gözden kaçırmamak için dikkat etmek gerekiyor.





Beatles Anıtı

Aslında anıt demeye bin şahit isteyen bu yerin çok fazla bir özelliği yoktu ve çevresi duvar yazıları nedeniyle kötü görünüyordu.Ancak,duvarda Beatles grubunun son şarkısı “The End”’den aktarılan "The love you take is equal to the love you make”(=Aldığın aşk yarattığın aşka eşittir) cümlesini görmek ve efsane grubun beşinci üyesi olarak bir resim almak yine de hoş bir fikirdi.

 

[vata]

Bundan sonra kırmızı çizgiyi izleyerek yüz metre ilerleyince karşımıza çıkan Qwerty Anıtı(=Mohymeht Qwerty= Monument Kvertu)’nı fotoğrafladık.Bu sokak anıtı,İset nehri kıyısında 2005 yılında Anatoli Vyatkin tarafından yapılmıştır. 64 metrekare büyüklüğündeki bu anıtta,Kiril alfabesine uygun bir bilgisayar klavyesi 30:1 ölçeğinde büyütülüp her biri yaklaşık 45 kg. ağırlığındaki seksen altı adet taş kullanılmıştır.Çevresel nedenler ya da insan eliyle verilmiş zararlar nedeniyle bu taşlar da bir hayli aşınmış durumda idi.



Qwerty anıtı

Turistler ve Ekaterinburg halkı arasındaki yaygın inanca göre eğer isteğinizi bu klavye ile yazıp sonra da “enter” tuşunun üzerine ayağınızla basarsanız dileğiniz gerçek oluyormuş.Acaba control-alt-delete yaparsak hayata yeniden başlayabilir miyiz?

Ekaterinburg’a gelmeden önce Ural Dağları’nın eteğinde bulunan ve şehre 96 kilometre mesafedeki TabiatParkı (=Prirodni Park= природный парк)’ndaki Geyik Çayı(=Olenyi Ruçi=Оленьи ручьи) denilen engebeli arazide bir yürüyüş yapmayı planlamıştık ancak süremiz elvermediğinden gerçekleştiremedik.Yine internette görmemiz tavsiye edilen ve Uralskaya Metro istasyonunun yanında bulunan Ekaterinburg Demiryolu Müzesi(=музей железной дороги екатеринбург= muzey jeleznoy darogi ekaterinburg)’ni de Pazar günleri kapalı olduğundan gezemedik

 

[vata]

Ekaterinburg-Ufa arası 624 kilometre olup her gün sabah 08 ve akşam 19’da olmak üzere iki otobüs seferi düzenleniyor.Bilet fiyatı kişi başı 860 ruble (~43 TL) olup yolculuk yaklaşık on üç saat sürüyor. Yolculuğun bu kadar uzun sürmesinin nedeni Ural dağlarının ve nehirlerin kolay geçit vermemesi yanı sıra Rusya'daki ağır kış koşulları nedeniyle ülkede demiryolu taşımacılığına daha fazla önem verildiğinden bölünmüş yol ve otoyolların azlığı,bölünmemiş yollarda otobüsler için hız limitinin 60 km/saat olarak uygulanması ve son olarak şehirler arası çalışan otobüslerde her iki saatte bir mola vermenin zorunlu olmasıdır.





Ufa Otogarı

Bunun bir yansıması olarak Ekaterinburg,Ufa ve Kazan şehirlerinde gördüğümüz otogarlar(=Автовокзал= avtovakzal) bizdeki ilçe garajları ve şehirler arası çalışan otobüsler ise bizdeki fabrika servis araçları düzeyinde idi.


Otobüsümüz Voljanin 52702
Ekaterinburg-Ufa arasındaki otobüsümüz rus yapımı 2005 model bir Voljanin(=волжанин) 52702 idi.Bu otobüste tüm koltuklarda emniyet kemeri vardı ancak üstten havalandırma ve ışıklandırma sistemi yoktu.



Otobüsümüzün içi.Şans eseri açılır pencerenin yanında yer almışız da yolculuk boyunca zaman zaman pencereyi aralayıp hava alabildik.

Ekaterinburg-Ufa arasını tren ile aşmak isterseniz bilet fiyatı yaklaşık 90 TL. ve yolculuk 15 saat sürüyormuş. Bunların dışında yaklaşık 330 TL. karşılığında her akşam 19.45’te kalkan tarifeli uçak seferleri ile bir saatte Ufa’ya ulaşmak da mümkünmüş ancak biz ekonomik gitmek yanında biraz da serüven yaşamak istediğimizden otobüsü tercih ettik.Otobüs tamamen doluydu ve yola çıktıktan biraz sonra poşetler açılmaya ve aracın içini köfte,salatalık ve börek kokuları kaplamaya başladı. Misafirperverlikleri ile ünlü Başkurt kardeşlerimiz bizim de yememiz için ısrar ettiler ancak yorgunduk ve hemen uykuya daldık.

 

[vata]

3.Ağustos.Pazartesi sabahı 08’de Ufa Güney Otogarı’na(=УФА Южный автовокзал=Ufa Yujni Avtovakzal) inince ilk işimiz Salı gecesi için Kazan'a gidiş biletimizi ayarlamak oldu.Ufa'dan Kazan'a sabah 09 ve 10 ile akşam 20 ve 22'de olmak üzere dört otobüs seferin bulunduğu ve yolculuğun 12 saat sürdüğü söylendi.Biz de kişi başı 1060 ruble (yaklaşık 53 TL) ödeyerek saat 20 için biletimizi aldık.Bundan sonra otogarın önünden geçen 5 numaralı tramvaya binip 15 ruble(75 kuruş) ödeyerek otelin yakınına kadar ulaştık. İstanbul’dan tam 3.700 kilometre uzaklıktaki Ufa şehri de Ekaterinburg saat dilimine bağlı olduğundan bu şehirde de saatlerinizi üç saat ileri ayarlamak zorundasınız.Ufa’da Aksakov Caddesi(=улица Аксакова=Ulitsa Aksakova) 4 adresindeki Hilton Garden İnn Otel’de oda-kahvaltı seçeneğiyle iki kişi 240 TL’ye konakladık.Belaya Nehri ve Ufa'nın önemli kültürel mekanlarının yakınında kurulu olan otele giriş yaptıktan sonra bir kaç saat dinlendik.

Hilton Garden İnn Oteli

Odamızdan Yulaev Anıtı ve Belaya Nehrinin görünümü

Otelden Belaya ve Ufa kentinin görünümü

 

[vata]

Başkurtistan(=Başkortostan)’ın başkenti Ufa(=УФА) ya da Başkurtların tanımlamasıyla Öfö’deyiz.Başkurt kelimesi,Peçenek dilindeki başgurt kelimesinden türediğine inanılan baş ve kurt sözcüklerinden oluşan bir kelimedir.Halk arasında inanılan rivayete göre Başkurt Türklerini İslamiyet’e davet etmek için gelenlere bir kurt yol göstermiştir.Bundan dolayı bu halka başı yani önderleri kurt anlamında Başkurt adı verilmiştir. Başkurtların ana dili olan Başkurtça,Tatarca'ya oldukça yakındır.
Yüzölçümü 143.600 kilometrekare olan cumhuriyette 21 şehir bulunur. Toplam nüfusun 4.2 milyon olduğu Başkurtistan’da çoğunluğu ruslar (%36),başkurtlar(%30) ve tatarlar(%24)oluşturur.Altı yüzden fazla göl, sekiz yüzden fazla akarsu,yüksek dağlar ve geniş steplerle birlikte yemyeşil ormanlar barındıran Başkurtistan bu özelliği nedeniyle “Asya’daki İsviçre” olarak da adlandırılmaktadır.Ülke topraklarının yüzde otuz dokuzunu kaplayan ormanlarda soğuk iklime dayanıklı köknar, çam,sedir,meşe ve söğüt gibi yirmiye yakın ağaç çeşidi bulunmaktadır.
Başkurtistan’ın doğalgaz,demir ve petrol bakımından zengin rezervlere sahip olması batılı ülkelerin gözünden kaçmamıştır.Başta almanlar olmak üzere belçikalı ve ingilizler bu ülkede büyük yatırımlar yapmaktadırlar. Türkiye ise yatırım konusunda biraz geç kalmakla beraber %7’lik pay ile beşinci sıradadır.Başkurtistan’da Türk şirketlerinin şişe-cam,inşaat, petrokimya,orman ürünleri ve gıda sanayi yatırımları bulunmaktadır.
1919 yılında kurdukları Başkurtistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Rusya topraklarında kurulan ilk özerk cumhuriyet olup,bu devletin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan eden Başkurtlar da tarihe cumhuriyet rejimini benimseyen ilk Türk halkı olarak geçmişlerdir.Başkurt halkı Türkçe’nin en iyi korunmuş lehçelerinden birini konuşmaktadır. Dünyanın en güzel balını üreten,uysal ama güçlü atlarıyla tanınan Başkurtistan ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kültür ve tarih kurumlarının inşasında katkıları bulunan Prof.Ahmet Zeki Velidi Togan’ın da doğduğu yer olması nedeniyle bizim için önem arz etmektedir.
İlk kez 1919'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği içinde kurulan Başkurt Cumhuriyeti'nin başkenti olan Ufa’nın adının Türkçe’deki ufak kelimesinden geldiğine inanılmaktadır.Avrupa ile Asya sınırındaki Ural Dağları kenarında,Ufa(=Karayidere=Dema) ve Belaya(=Ak İdil=Kama= Ağıdere) adlı nehirlerin birbirine kavuştukları noktada kurulmuştur.Bugüneski Ufa olarak adlandırılan bölgede 16.yüzyılda bir Nogay yerleşkesi mevcutmuş.1574 yılında Belaya ve Ufa nehirlerinin kesiştiği yerde önce Ufa kalesi kurulmuş.Bundan sonra hızla gelişen Ufa şehri 17.yüzyılda gerek su yolu gerekse demiryolu ile Rusya ve Sibirya’yı birbirine bağlayan önemli bir ticari köprü görevini üstlenmiş.Bu stratejik konuma ilave olarak topraklarında petrol ve doğalgazın bulunması sonucunda süratle gelişen Ufa şehri kısa sürede bir endüstri şehri olmuş.Günümüzde Ufa,Rusya’nın en büyük üç petrol rafinerisine ve buna bağlı olarak gelişen dev kimya ve petrokimya fabrikalarına sahiptir.Ayrıca demir-çelik ve orman ürünleri endüstrisi için de önemli bir merkez olan Ufa’da Belaya, Kama ve İdil nehirleri boyunca taşımacılık yapılıyormuş.Bu nedenle kentte Ural bölgesinin en geniş limanı yapılmıştır.Yirmi iki köprü bulunan kentte yük ve yolcu akışı Kuibishev demiryolu ve Ufa havaalanıyla desteklenmiştir. Ufa’nın Moskova’ya iki otobanla (M-5 ve M-7) bağlanmış olması Rusya için ne kadar önemli olduğunun bir başka göstergesidir.Ticaret ve endüstrideki bu gelişim kültürel hayatta da kendisini göstermekte gecikmemiş.İlk tiyatro gösterilerinin 1722’de başladığını öğrendiğimiz şehirde günümüzde altı tiyatro ve pek çok müze faaliyette bulunuyor.
Ufa,Rus Devlet İstatistik Kurumu(=ROSSTAT)'nun 2005 yılı raporuna göre Moskova’dan sonra Rusya Federasyon'u içinde yüksek yaşam kalitesi ve gelir rakamına sahip olan ikinci şehir ve Rusya’nın bir milyon nüfusun üzerindeki şehirlerinden en yeşil olanı olarak ilan edilmiştir.
Yukarıdan bakınca Ufa şehir merkezi tam bir yarımada şeklindedir.Şehrin batısından geçen Ufa Nehri, doğu kenarından akan ve kıvrılarak kenti güneyden de saran Belaya Nehri ile birleşerek bu yarımadayı oluşturur.Ufa şehri,bu nehirlerin çevrelediği yedi tepe üzerine kurulmuş olup İstanbul gibi ‘yedi tepeli kent’ olarak anılmaktadır.
Peki nasıl oluyor da ağır makina ve petrokimya sanayi merkezi olması nedeniyle 1970'lerde çevre kirliliğinin en fazla olduğu Başkurtistan'ın şehirleri şimdilerde Rusya'nın en temiz çevreye sahip şehirleri arasında gösteriliyor?Bu sorunun cevabı ülkeyi yönetenlerin uzun vadeli,basit ama etkili plan yapmasında yatıyor. Ülkedeki kent yönetimleri,1970'lerde her gencin bir ağaç fidanı dikmesine ve o fidanı yaşam boyu izlemesine endüstriyel kuruluşların da çevreye duyarlı arıtma tesisleri kurmasına ayrıca insanlara çevre bilinci ve temizliği konusunda sürekli eğitimler verilmesine karar vermişler.Sonrası kendiliğinden gelmiş.

 

[vata]

İlk ziyaret yerimiz otogardan 6 kilometre uzaklıkta bulunan Naberejnaya Caddesi(=улица набережная) üzerindeki Dostluk Anıtı(=Monument Drujbıy=Монумент Дружбы) oldu.Bu anıt Ufa’nın en popüler yerlerinden birisi olup,1957 yılında başkurtların 1557 yılında Rusya’ya kendi isteğiyle katılımının dört yüzüncü yılı anısına yaptırılmıştır.



Dostluk Anıtı

33 metre yüksekliğindeki anıtta oturur vaziyetteki iki kadın heykeli rus ve başkurt halklarını ve ellerinde tuttukları defne çelenkleri ise barış ve uyumu simgelemektedir.İki kadın heykeli arasında bulunan kabartmada ise rus ve başkurt halklarının ilk karşılaşmaları tasvir edilmiştir.Sözün özü,bu heykelle kentte Ortodoks ve İslam inançlarının birbirleriyle uyum ve barış içinde bulundukları vurgulanmaya çalışılmıştır.




Anıtın üzerinde şu ibare bulunmaktadır;"слава великои братскои дружбе руского и башкирского народов" = ”Başkurt ve rus halklarının mükemmel dostluk ve kardeşliği için teşekkürler"

 

[vata]

Buradan yolun karşı tarafına geçip iki kilometre kadar yürüyerek Rusya Müftülüğü’ne ulaştık.



Rusya Müftülüğü

Ufa şehrinin bir başka özelliği de Rusya Federasyonu müftülük merkezinin burada bulunmasıdır.Tukayeva
Caddesi’ndeki (Ulitsa Tukayeva=Улица TykаеBа) müftülüğün yanında ise tarihi Abdulkadir Geylani Camisi(=Соборная Уфимская=sabornaya ufimskaya) bulunuyor.











Abdulkadir Geylani Camisi


1830 yılında yapılmış olan bu cami Başkurtistan’da kuruluşundan günümüze dek gelebilen yegane tarihi özellikli camidir.

 

[vata]

Buradan sonra yaklaşık 300 metre kadar ileride bulunan Ufa Dinamo Stadyumu'nu ve hemen arkasında bulunan Başkurtistan Devlet Tiyatro Opera ve Balesi(=Башкирскии государственныи театр оперы и балета)'ni gördük.



Dinamo Stadyumu girişi





Başkurtistan Devlet Tiyatro,Opera ve Balesi

Başkurtistan Devlet Tiyatro,Opera ve Balesi,ünlü başkurt yazar Sergey Timofeyoviç Aksakov’un evinin hemen yanında Lenin Caddesi(=улица Ленина),5 adresinde yer alır ve 1938 yılından beri faaliyettedir.Burada dünyaca ünlü tatar asıllı balet Rudolf Hamitoviç Nuriyev(=Рудольф Хаметович Нуриев) de dans etmiştir.