Her Yıl Tüv Muayenesi Sorunu

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SDANACI Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 32
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 12,992
Konu çoktandır uyuyor ama ben, başka bir açıdan uyandırmak isterim.

Devlet tarafından zorunlu kılınan bir şeyin bedeli, o zorunluluğu yerine getirmek zorunda olana ödetilemez.

Örneğin askerlik zorunludur. Askerin tüm masrafı devlet tarafından karşılanır. İlk öğretim zorunludur. Devlet ilk öğretimdeki çocuklara eğitim öğretimi ücretsiz verir.

Madem ki periodik araç kontrolu zorunludur, bunun da devlet tarafından ücretsiz yapılması gerekir. Eskiden çok cüz'i bir fiyata yapılır, aradan polis vakfına para kesilmeye çalışılır, buna itiraz edince o da alınmazdı.

Artık bu iş özel sektöre verildi. Türkiye'de motorlu taşıt sayısı 24 milyon civarında sanırım. Her iki senede bir ortalama 1.000 TL ödüyoruz muayeneye (bu yılın fiyatıyla). Eder, 24 milyar. Yani senede 12 milyar lira (tabii, her taşıt 2 senede bir muayeneye giriyor diye kabul ediyorum), asgari ücretle işçi çalıştıran "özel" birilerinin cebine gidiyor. Hem de mecburi! Böyle bir adaletsizlik olur mu? Madem mecburum aracımı kontrol ettirmeye, e o zaman kontrol et! Birilerini benim cebimden her yıl milyarder yapmaya da sen mi mecbursun?
 

Etiketler
Konu çoktandır uyuyor ama ben, başka bir açıdan uyandırmak isterim.

Devlet tarafından zorunlu kılınan bir şeyin bedeli, o zorunluluğu yerine getirmek zorunda olana ödetilemez.

Örneğin askerlik zorunludur. Askerin tüm masrafı devlet tarafından karşılanır. İlk öğretim zorunludur. Devlet ilk öğretimdeki çocuklara eğitim öğretimi ücretsiz verir.

Madem ki periodik araç kontrolu zorunludur, bunun da devlet tarafından ücretsiz yapılması gerekir. Eskiden çok cüz'i bir fiyata yapılır, aradan polis vakfına para kesilmeye çalışılır, buna itiraz edince o da alınmazdı.

Artık bu iş özel sektöre verildi. Türkiye'de motorlu taşıt sayısı 24 milyon civarında sanırım. Her iki senede bir ortalama 1.000 TL ödüyoruz muayeneye (bu yılın fiyatıyla). Eder, 24 milyar. Yani senede 12 milyar lira (tabii, her taşıt 2 senede bir muayeneye giriyor diye kabul ediyorum), asgari ücretle işçi çalıştıran "özel" birilerinin cebine gidiyor. Hem de mecburi! Böyle bir adaletsizlik olur mu? Madem mecburum aracımı kontrol ettirmeye, e o zaman kontrol et! Birilerini benim cebimden her yıl milyarder yapmaya da sen mi mecbursun?
Bu iş arkadaşa müşteri garantili dükkan açmaya benzedi
 


.
Nedense @dinozor izci ‘nin yukarıdaki sevimli teorisini atlamışım.
Fakat o da dediğimi hoş görsün, araçların periodik kontrollerini devletin üzerine almasının, araçsız vergi mükelleflerine haksızlık olabileceğini atlamış. 😉

Almanya’da da olduğu gibi bizde de devlet; hem bu işi taşarona verip sorun ve organizasyonundan kurtulduğundan, hem de kontrollerden vergi aldığından memnun olmalı. Devletin kendi hizmetlerinden vergi almadığını unutmayalım. Ayrıca TÜV işletme olarak kazancından da vergi ödemekte.
Hangi yoldan ödenecekse ödensin, her yapılan işin bir bedeli oluyor.
Üstelik aslında devlet de biz değil miydik ?

Ciddi bir politikacıya da kısacağı veya kaldıracağı verginin bütcede verdiği açığı nasıl kapatacağını akla uygun hesaplayıp anlatabilene denmeli ?
Belki; bürokratik ve yasal bir engel yoksa, periyodik kontrol ödemeleri ancak onu taşıt vergisine otomatikman bağlamakla çözülebilirdi ?
Fakat o zaman da burada hararetle geyik yapacak malzememiz kalmazdı.. 😊




Ben prensip ve teorisinden bahsettim.
Uygulaması ise kısmen güncel politikaya girer !
O da rivayet ola ki, bazısına mübah, bazısına haramdır.. 😊
 
Son düzenleme:

Fedarasyon ya da derneğin bir iş yapılmasını beklemeyelim.

Cimere ilgili konu için iki satır yazalım.

Karavan ve türevleri araçların ticari gibi aşırı km yapmadığı tam aksine trafiği daha az işgal ettiği, diğer otomobillerden farkı olmadığı, taşıyabilceği insan sayısı ruhsatta ki gibi az olduğu v.s...

Yazın yazmıştım, cevap olarak değerlendirilecek diye geldi ama ne kadar çok o kadar hızlı sonuç alınır.
 



.
TÜV kontrollerinin sıklığını, yasa ve yönetmelikler belirliyor. Yürütmenin organı olan CİMER’e sadece yasa ve yönetmeliklerin uygulamasındaki sorunları yazmamızın anlamı olmakta. Onların değiştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi isteği için muhatap alınacak yer, yasamanın organları olmalı !
Yukarıda değinmişdim.

CİMER’de Güzin abla çalışıyor diye düşünün.. 😊
 
Son düzenleme:

.
TÜV kontrollerinin sıklığını, yasa ve yönetmelikler belirliyor. Yürütmenin organı olan CİMER’e sadece yasa ve yönetmeliklerin uygulamasındaki sorunları yazmamızın anlamı olmakta. Onların değiştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi isteği için muhatap alınacak yer, yasamanın organları olmalı !
Yukarıda değinmişdim.

CİMER’de Güzin abla çalışıyor diye düşünün.. 😊

Sorun yasadan değil yönetmelikten kaynaklanıyor. Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmelik'in 14ç maddesi:

"Diğer bütün motorlu araçlar, römorklar ve yarı römorklar ilk bir yaş sonunda ve devamında yılda bir, periyodik muayeneye tabi tutulur."

diyor. Yönetmeliği çıkaran ise Ulaştırma Bakanlığı. Yani yasama organı (TBMM) değil. Dolayısıyla CİMER üzerinden Ulaştırma Bakanlığına müracaat etmek doğru yöntem.
 

CİMER sadece bir mekanizma, İlgili isteği ilgili birime yönlendirmekle mükellef.

@TA2RX abimizin yazacağımı aynen yazmış, işi bilen bir kaç bürokratın yönetmeliği güncellemesi yeterli. Gerisi resmi gazeteden yayımlanır.
 

Sayın @doublebass‘a Tüv’ün verdiği cevap çok önemli. Özellikle ṣu iki cümle:

„Ayrıca tescil kayıtlarında bir römorkun hususi otomobil römorku olduğuna dair kayıt bulunmamaktadır.

O2 romork aynı zamanda ticari otomobil, kamyonet vb araçlar ile de çekilebildiğinden, ayrı tescil belgesi vardır, diğer araçlar için geçerli olan süre tayin edilmektedir.“


Ruhsatı çıkarırken römorku hususi otomobil ile çekeceğim diyerek, "hususi otomobil römorku ruhsatı" istenilse noter ne cevap verecek?

Cevap hayır olduğunda ilgili mahkemeye baṣvurarak hukuki bir çözüm aramak mümkün mü?
Mümkün olması lazım. Çünkü burada vatandaṣa bilerek yanlıṣ ruhsat verilmekte.
 
Son düzenleme:

Diğer bütün motorlu araçlar, römorklar ve yarı römorklar ilk bir yaş sonunda ve devamında yılda bir, periyodik muayeneye tabi tutulur."
diyor. Yönetmeliği çıkaran ise Ulaştırma Bakanlığı. Yani yasama organı (TBMM) değil. Dolayısıyla CİMER üzerinden Ulaştırma Bakanlığına müracaat etmek doğru yöntem.

Haklıymışsınız Bekir bey. Ben yasanın, periyodik kontrol zamanlarını da belirttiği düşüncesinden yola çıkmışdım. Yönetmelik
O zaman iş Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığındaki müsteşarları ikna etmeye kalıyor.. Bir kutu lokum alıp gitmek lazım. 😊
Bence müsteşarların adlarını bulup doğrudan onlara yazmak en iyisi.

Dediğinize göre bakanlığın kuruluş yasası, bakanlığa sadece kontrolü düzenleme yetkisi vermiş olmalı ?

Bir de şöyle bir bilgiye ulaştım.
1699361265808.png

2918 sayılı yasa
 
Son düzenleme:



Sayın @doublebass‘a Tüv’ün verdiği cevap çok önemli. Özellikle ṣu iki cümle:

„Ayrıca tescil kayıtlarında bir römorkun hususi otomobil römorku olduğuna dair kayıt bulunmamaktadır.

O2 romork aynı zamanda ticari otomobil, kamyonet vb araçlar ile de çekilebildiğinden, ayrı tescil belgesi vardır, diğer araçlar için geçerli olan süre tayin edilmektedir.“


Ruhsatı çıkarırken römorku hususi otomobil ile çekeceğim diyerek, "hususi otomobil römorku ruhsatı" istenilse noter ne cevap verecek?

Cevap hayır olduğunda ilgili mahkemeye baṣvurarak hukuki bir çözüm aramak mümkün mü?
Mümkün olması lazım. Çünkü burada vatandaṣa bilerek yanlıṣ ruhsat verilmekte.

Yukarda yazdıklarıma biraz açıklık getirmek istiyorum.

ARAÇ MUAYENE İSTASYONLARININ AÇILMASI, İŞLETİLMESİ VE ARAÇ MUAYENESİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİN, 14. Maddesinin 1. fıkrası ile ç bendi çeliṣmekte. Yönetmeliği yapan Ulaṣtırma Bakanlığı çekme karavanı yollarda devamlı yük taṣıyan bir römork gibi görüyor. Sorun sayın @TA2RX’ın değindiği gibi Ulaṣtırma Bakanlığında. Bu konuda yetkili bir mahkemenin bu çeliṣkiyi görmesi gerekir. Hususi otomobil ruhsatı isteyerek dava açılabileceğini düṣünüyorum. Aramızda hukukçular varsa bu konuda fikirlerini duymak forum için önemli.


MADDE 14 – (1) Araçlar cinslerine, kullanma amaç ve şekillerine uygun olarak periyodik muayeneye tabidir. Buna göre aracın uygunluk belgesindeki imal tarihinden itibaren;

a) Hususi ve resmî otomobiller ilk üç yaş sonunda ve devamında her iki yılda bir,

b) Lastik tekerlekli traktörler ilk üç yaş sonunda ve devamında üç yılda bir,

c) İki veya üç tekerlekli araçlar ilk üç yaş sonunda ve devamında iki yılda bir,

ç) Diğer bütün motorlu araçlar, römorklar ve yarı römorklar ilk bir yaş sonunda ve devamında yılda bir,
periyodik muayeneye tabi tutulur.
 
Son düzenleme:

O zaman iş Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığındaki müsteşarları ikna etmeye kalıyor.. Bir kutu lokum alıp gitmek lazım. 😊
Bence müsteşarların adlarını bulup doğrudan onlara yazmak en iyisi.

google amcaya sorduğumda Mehmet Habib Soluk ismini verdi.
Bu amcanın e-mail adresini sordum, AKP'nin sitesine yönlendirdi. Ama maalesef oraya ulaşamadım. Çünkü AKP'nin webmaster'i benim kullandığım hizmet sağlayıcıyı (Türk Telekom olur kendileri) yasaklamış/bloklamış!!! Ölür müsün, öldürür müsün?

 


.
Nedense @dinozor izci ‘nin yukarıdaki sevimli teorisini atlamışım.
Fakat o da dediğimi hoş görsün, araçların periodik kontrollerini devletin üzerine almasının, araçsız vergi mükelleflerine haksızlık olabileceğini atlamış. 😉

Almanya’da da olduğu gibi bizde de devlet; hem bu işi taşarona verip sorun ve organizasyonundan kurtulduğundan, hem de kontrollerden vergi aldığından memnun olmalı. Devletin kendi hizmetlerinden vergi almadığını unutmayalım. Ayrıca TÜV işletme olarak kazancından da vergi ödemekte.
Hangi yoldan ödenecekse ödensin, her yapılan işin bir bedeli oluyor.
Üstelik aslında devlet de biz değil miydik ?

Ciddi bir politikacıya da kısacağı veya kaldıracağı verginin bütcede verdiği açığı nasıl kapatacağını akla uygun hesaplayıp anlatabilene denmeli ?
Belki; bürokratik ve yasal bir engel yoksa, periyodik kontrol ödemeleri ancak onu taşıt vergisine otomatikman bağlamakla çözülebilirdi ?
Fakat o zaman da burada hararetle geyik yapacak malzememiz kalmazdı.. 😊




Ben prensip ve teorisinden bahsettim.
Uygulaması ise kısmen güncel politikaya girer !
O da rivayet ola ki, bazısına mübah, bazısına haramdır.. 😊
Sevimli bir teoriden değil, son derece korkunç bir soygundan bahsettiğimi düşünüyorum. Araçların periodik kontrollerini mecbur tutan otoritenin, yalnızca bu mecburiyetin gereğini yerine getirmesi gerekirken, kapitalist sistemin damarlarımıza kadar işlediği kuralları gereği, üzerimize yüklenen her bir zorunlu görevin karşılığını da ödememiz gerektiği gibi bir sistemik önyargının sınırları içinde düşünmeyi ve buna uymayı doğal bir görev ve zorunluluk olarak peşinen kabullenmiş olarak yaşıyoruz.

Zorunlu periodik muayenin giderlerinin, bunu zorunlu kılan otorite tarafından ödenmesi eğer aracı olmayan vergi mükelleflerine haksızlıksa, o zaman zorunlu askerlik görevinin, ücret ödemeden, devlet kaynaklarından karşılanması da kadınlara haksızlık. Ya da, devlet üniversitelerinde okuyanların masraflarının devlet tarafından karşılanması, üniversite okumayanlara haksızlık. Sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılanması, sağlığı yerinde olanlara haksızlık, vs. vs...

Türkiye'de araç sahibi olmak için, bir araç kendimize alırken, iki araç da devlete alıyoruz (vergi olarak), her yıl fahiş rakamlarla motorlu taşıt vergisi ödüyoruz (bu yıl iki defa ödedik), her aldığımız akaryakıtın litresinde %60 vergi ödüyoruz, bir de zorunlu periodik muayene için mantıksız miktarlarda para ödüyoruz. Bunlar hep, aracı olmayanlara haksızlık olmasın diye mi?

Devlet ya da belirlediği ortağı, beni soyarken, o soygundan vergi alıyor olması, benim soyulduğum gerçeğini değiştirmiyor.

Kapitalist sistem, bir soygun sistemidir. Bunu politik anlamda değil, basitçe içimize işlemiş, "elbette böyle olmalı" diye düşünmeye şartlandırılmış halimize bakarak söylüyorum.

Devlet, halk için, vatandaşlar için, yani insan için vardır, öyle olmalıdır. İnsanlar, devleti yöneten aç gözlü bir kaç muhterisin ve sülalesinin işkembesini doyurmak için var değildirler. Bunu gerçekten anlayabildiğimiz zaman, "insan olmaktan" bahsetmeye başlayabileceğiz.
 
Son düzenleme:

Benden soyulan paranın %50'sinin devlete aktarılıyor olması, ne benim soyulduğum gerçeğini değiştiriyor, ne devletin zorunlu tuttuğu bir işlemden para alıyor olmasının utanç verici sonucunu aklıyor, ne de diğer %50'nin "seçilmiş" birilerinin cebine akıyor olduğu soygununu temize çıkartıyor.

Bu bilgi, süregiden soygunun hem itirafı, hem de akılları sıra hoş gösterme çabası.

E, koyunca yaşamaya yemin etmiş bir toplum da bundan son derece memnun hisler duyumsayabilir tabii. (Bunu sadece bizim toplumumuz için değil, kapitalist sistemin soygununa aşina bakan tüm toplumlar için söylüyorum, Almanya da dahil)
 



.
Ben vergi sistemini yanlış buluyorsunuz sanmıştım.
Görünen o ki, siz devlet sistemini yanlış buluyormuşsunuz.

Biz 68 li yıllarda ikincisini değiştirmeyi düşünmüşdük.
İnanın, birincisini değiştirmekten daha stresli..😋



Aslında bu konu, başlığı hedefinin dışına taşırıyor.
@SDANACI kontrolün ücretini değil, sayısını konu yapmıştı.
Sanırım o da çoğumuz gibi yanlışlarına rağmen karavanıyla kuzu kuzu kapitalist bir devlette yaşamayı, iflas etmiş komünist bir devlette yaşamaya yeğliyor olmalı.. 😉





Sayın ve sevgili @dinozor izci , lütfen yazdıklarımı latife olarak alın. 🙂
Şiddetini olmasa da öfkenizi anladığıma inanın !
(Umarım öfkenizin hedefi ben değilimdir ? 🤔)
Fakat bu sistemin çarkı başka türlü dönemiyor..

Deneyenler iflas etti ama bilmem siz başka türlü nasıl örneklerdiniz ?
Biliyorsunuz komünist bir devlette yaşayanların değil karavanları, kıyaslanamıyacak kadar çoğunun özel otomobilleri bile yoktu. Eşimin Doğu Almanya’daki akrabaları Trabi (Trabant) adlı tekerlekli teneke kutu için on seneden fazla beklediklerini söylemişlerdi.
Fakat yazdıklarımdan kapitalist sistemin yanlışlarını görmediğimi çıkarmayın. Daha geçen gün forumda tüketimin bizleri nasıl değiştirdiğine değindiğimde, etrafta uçuşan zılgıtları görecektiniz. 🥴


“Doğu Almanya'da (Demokratik Alman Cumhuriyeti) özel araba sahibi olmak için alınan izin belgesi bulunuyordu. Doğu Almanya'da, kişisel otomobil sahipliği sınırlıydı ve araç sahibi olmak isteyenlerin özel bir izin belgesi alması gerekiyordu. Bu izinler "Trabant" gibi Doğu Alman otomobilleri için veriliyordu.

Ayrıca, araç sahiplerinin yabancı ülkelere seyahat etmeleri sık sık sınırlıydı ve bu tür seyahatler de özel izinlere tabiydi. Doğu Almanya'daki araç sahipliği ve seyahat konularında sıkı devlet kontrolü ve sınırlamaları vardı ve bu uygulamalar, ülkenin komünist yönetimi tarafından kontrol ediliyordu.”

YZ

Burcuma uygun koç gibi düşünüp davrandığım 68 li yıllarda “Günün birinde kapitalizmi övecen, sosyalizmi gömecen” deseler inanmaz “Hadi ordan” derdim...😊
 
Son düzenleme:

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,661
Mesajlar
1,521,799
Kayıtlı Üye Sayımız
166,520
Kaydolan Son Üyemiz
muradilgin

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst