VitaEsMorte
Zirve
- Mesajlar
- 2,896
- Tepkime Puanı
- 39
Ulubatlı Hasan to Kağıthane
Uzun bir aradan sonra yine yollara düşme vakti geldi. Rota çıkardığım program, rotayı bu şekilde adlandırdığı için ben de yazının başlığını aynı şekilde çağırmayı uygun gördüm. Oldukça sıkıntılı geçen bir çalışma ortamını sonlandırıp yenisine başlamadan evvel hem çakraları açmak, hem de kadim dostları ziyaret etmek için Orta ve Batı Anadolu ağırlıklı bir rota çıkardım. Refiksiz yola çıkmayı iyi saymazlar, fakat yoldaş adaylarım da benim gibi değil ki ha deyince bulasın. Bu nedenle tüm riskleri göze alarak yola yalnız çıktım.
1. Gün
Evden çıkmadan evvel baktığım ve açık olduğunu gördüğüm trafik, on dakikada fotoğraftaki gibi olmuştu.
İstanbul’un havasına ve kızına olduğu kadar trafiğine de güvenilemeyeceğini bir kez daha teyit etmiş olduk.
Yol gayet keyifliydi. Birkaç saat sonra bastıran uyku, gezinin nazar boncuksuz olamayacağı gerçeğiyle birden dağılmıştı. Bir kamyonu sollarken aniden araç gaz kesiyor. Zor durumda kalıyorum. Sonra yine gaza basınca kendine geliyor fakat içime de bir kurt düşüyor. Bunu yol boyunca toplamda iki kez yapıyor. Hadi hayırlısı…
Rotaya aslında Kütahya üzerinden başlayacaktım. Fakat yolda Safranbolu’dan tanıdığım kadim dost Cengiz Bey arayınca vardır bir hayır diyerek o tarafa gitmeye karar verdim. Cengiz Bey, Tabak Ahmet Bey Konağı’nın şu anki sahibi ve işletmecisi… Uzun zamandır uğramadığım bu huzur dolu konak, Cengiz Bey’in muhabbeti ile tüm yol yorgunluğunu alıyor.
2. Gün
Sabah erken kalkıp Araç üzerinden Kastamonu’ya gidiyorum. Burada Şeyh Şaban-ı Veli’nin türbesini ve kaleyle saat kulesini ziyaret edip fotoğrafladıktan sonra yeni durağım Ilgaz. Her ne kadar kent merkezinde Ilgaz’da kar yağdığını ve zincir takmak gerektiğini belirten uyarı levhası varsa da günlük güneşlik bir hava ve bol çamur içerisinde Ilgaz’a gidip birkaç kare fotoğraf alıyorum. Çamur ve kar gayet tatmin edici seviyedeydi
Saat kulesi
Ilgaz’dan inerek Çankırı üzerinden Ankara’ya çeviriyorum rotayı. Yol üzerinde 27 yıllık kuyu kebabı müessesesi Koru Restoran’ı da teftiş etmezsek olmaz tabi! Bu fotoğraf da Ankara buluşmasında beni az yemekle suçlayan sayın arkadaşlarıma bir şeyler anlatır umarım!
Uzun bir aradan sonra yine yollara düşme vakti geldi. Rota çıkardığım program, rotayı bu şekilde adlandırdığı için ben de yazının başlığını aynı şekilde çağırmayı uygun gördüm. Oldukça sıkıntılı geçen bir çalışma ortamını sonlandırıp yenisine başlamadan evvel hem çakraları açmak, hem de kadim dostları ziyaret etmek için Orta ve Batı Anadolu ağırlıklı bir rota çıkardım. Refiksiz yola çıkmayı iyi saymazlar, fakat yoldaş adaylarım da benim gibi değil ki ha deyince bulasın. Bu nedenle tüm riskleri göze alarak yola yalnız çıktım.
1. Gün
Evden çıkmadan evvel baktığım ve açık olduğunu gördüğüm trafik, on dakikada fotoğraftaki gibi olmuştu.
İstanbul’un havasına ve kızına olduğu kadar trafiğine de güvenilemeyeceğini bir kez daha teyit etmiş olduk.
Yol gayet keyifliydi. Birkaç saat sonra bastıran uyku, gezinin nazar boncuksuz olamayacağı gerçeğiyle birden dağılmıştı. Bir kamyonu sollarken aniden araç gaz kesiyor. Zor durumda kalıyorum. Sonra yine gaza basınca kendine geliyor fakat içime de bir kurt düşüyor. Bunu yol boyunca toplamda iki kez yapıyor. Hadi hayırlısı…
Rotaya aslında Kütahya üzerinden başlayacaktım. Fakat yolda Safranbolu’dan tanıdığım kadim dost Cengiz Bey arayınca vardır bir hayır diyerek o tarafa gitmeye karar verdim. Cengiz Bey, Tabak Ahmet Bey Konağı’nın şu anki sahibi ve işletmecisi… Uzun zamandır uğramadığım bu huzur dolu konak, Cengiz Bey’in muhabbeti ile tüm yol yorgunluğunu alıyor.
2. Gün
Sabah erken kalkıp Araç üzerinden Kastamonu’ya gidiyorum. Burada Şeyh Şaban-ı Veli’nin türbesini ve kaleyle saat kulesini ziyaret edip fotoğrafladıktan sonra yeni durağım Ilgaz. Her ne kadar kent merkezinde Ilgaz’da kar yağdığını ve zincir takmak gerektiğini belirten uyarı levhası varsa da günlük güneşlik bir hava ve bol çamur içerisinde Ilgaz’a gidip birkaç kare fotoğraf alıyorum. Çamur ve kar gayet tatmin edici seviyedeydi
Saat kulesi
Ilgaz’dan inerek Çankırı üzerinden Ankara’ya çeviriyorum rotayı. Yol üzerinde 27 yıllık kuyu kebabı müessesesi Koru Restoran’ı da teftiş etmezsek olmaz tabi! Bu fotoğraf da Ankara buluşmasında beni az yemekle suçlayan sayın arkadaşlarıma bir şeyler anlatır umarım!