Orta Avrupa Seyahatİmİz Uçak+kİralik Araç İkİ Aİle 10 Gece 2300 Km. Ve 6 Ülke

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan kumita45 Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 41
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 11,225

kumita45

Kamp II
Mesajlar
202
Tepkime Puanı
265
Herkese merhabalar, sizlerle daha önce kendi aracımız ile ailece yaptığımız Balkan ve İtalya seyahatlerini paylaşmıştım ve aynı zamanda şimdi paylaşmak istediğim orta Avrupa seyahatinin de hazırlık aşamasını gezi planlarımız bölümünde bulabilirsiniz.
Linklerini paylaşıyorum.
Mayis 2018 Uçak+araba İle Orta Avrupa Gezİmİz İçİn Hazirlaniyoruz...
Araba Ile Avrupa Tur Hazırlığı (nisan-mayıs 2017)
Araba Ile Balkan Turumuz (mayıs 2016)

Şimdi seyahatten dönmemizin üzerinden yaklaşık iki ay geçmesine rağmen hala gözlerimizi her kapattığımızda kendimizi ya Prag'da Charles köprüsünün üzerinde ya Budapeşte'de Gellert tepesinde ya da Hallstatt'ta kendimizi yağmur altında romantik bir masalın yada bir çizgi romanın içerisinde gezerken buluyoruz; desem çok inandırıcı olur mu? Bence olur, inanın gerçekten biz çok keyif aldık, iyi ki gitmişiz, iyi ki nefes alırken, imkanımız varken, daha sonra keşke dememek için buraları da görmüşüz dedik, yazımı okuyan siz değerli arkadaşlarım inşallah sizlerde buralara yada buralar gibi yerlere gidebilirsiniz, sizler içinde belki okuması keyifli bir gezi yazısı olur yada gitmek isteyenler için bilgilendirici bir yazı olur amacıyla yaşadıklarımı, gördüklerimi amatörce paylaşmak istiyorum. Artık nasıl gittik, ne yaptık, ne yedik, nerelerden geçtik, ne kadar harcadık, nasıl hazırlandık anlatmaya başlasam iyi olacak...:smiley:

Gezimizi 25.04.2018 - 05.05.2018 tarihleri arasında 10 gece olacak şekilde planladık ve gerçekleştirdik, öncelikle hızlı bir şekilde özetlemek gerekirse; gezimize İstanbul - Budapeşte - İstanbul arasını uçak ile, Budapeşte Havaalanından kiraladığımız 7 kişilik aracımız ile yaklaşık 2300 km. sonrasında 2 gece Budapeşte, günübirlik Bratislava sonrası 3 gece Viyana, 3 gece Prag, günübirlik Hallstatt sonrası 1 gece Slovenya’da bir köy (Kranjska Gora) ve ardından günübirlik hızlı bir Venedik turu sonrası Budapeşte Havaalanında İstanbul'a uçmak üzere sonlandırdık...:smiley:
Rotamız şu şekilde gerçekleşti.
son rotamız.jpg


Seyahatimizi yaklaşık yedi ay öncesinden hayal ettik, planladık, hazırlandık, ilk adım olarak uçak biletlerimizi erkenden alıp kenara koyduk. Gezimizi kendimiz gerçekleştireceğimiz için yani kendimizin tur operatörü olacağımızdan dolayı gittiğimiz yerlerde boş boş dolaşıp dağ, tepe, nehir, köprü, duvarlara boş boş bakıp bakıp geri dönmemek için gezimize anlam kazandırmamız gerekiyordu ve bu gezinin kendisi kadar en zevkli yanlarından biriydi, araştırmak, öğrenmek, o kadar güzel dersimize çalıştık ki, bir o kadar mükemmel sonuçlara ulaştık, tabiri caizse gitmeden gitmiş kadar olduk nereyse. Bizim gibi hem amatör, hem profesyonel gezginlerin videolarını, bloglarını izledik, okuduk, not aldık, gideceğimiz şehirlerin, ülkelerin tarihlerini, kültürlerini kendimizce öğrenmeye, bilgi sahibi olmaya çalıştık, belgeseller izlemeye çalıştık, zamanı çok iyi kullanabilmek ve genişletebilmek için gideceğimiz her şehrin gezmeye değer yerlerinin hatasız ulaşım için GPS koordinatlarını çıkardık not aldık, (tüm GPS koordinatlarını paylaşacağım) cep telefonumuzdan internet kullanarak Google maps üzerinden favorilerimize ekleyerek konaklama noktamızdan başlayacak şekilde, ya yürüyerek ya da aracımız ile, gidebileceğimiz yerlere hem cep telefonu hem de araç navigasyonlarımızdan çok iyi faydalanarak ulaştık, kaybolmadan dolaşabildiğimiz için bu sayede kendimize bol bol gezme şansı ve zamanı yarattık.

GPS koordinatları ile ilgili örnek bir foto paylaşıyorum ayriyeten dosyanın excel formatınıda ekte paylaşırım.
gps foto.jpg


Uçak bileti tamam, rota tamam, gezeceğimiz yerleri, şartları biliyoruz gelelim kiralık aracımız nasıl olmalı; Biz iki aileyiz benim 6 yaşında çocuk koltuğunda seyahat etmek zorunda olan bir kızım ve arkadaşlarımızın 16 yaşında yetişkin bir oğulları olunca beş yetişkin ve bir çocuğa uygun bir ya da iki araç gerekiyordu seçeneklerimiz arasında transporter, vito tarzı bir minibüs, iki küçük binek araç ya da üç sıra koltuklu bir araç gerekiyordu, değerlendirince minibüs tarzı bir araç gerçekten fiyat farkı ile açık ara bütçemizi zorluyor, iki küçük binek araç ise çift yakıt masrafı, çift park ücreti, çift park sorunu, çift otoban parası ve bizi en çok etkileyecek olan seyahatin büyük bir bölümü yollarda geçeceğinden muhabbetten mahrum bir yolculuk olacaktı bu sebeplerden dolayı çif araçta mantıklı gelmedi ve üçüncü seçeneğimiz olan üç sıra koltuklu bir araç ise en son sıra koltuklardan sadece birini açarak oto koltuğu ile küçük kızım orada yolculuk edecek bu sayede L şeklinde station bir aracın bagajına sahip olacaktık, ikinci sıra koltukta üç kişi oturacak ve ön tarafta da iki kişi oturarak bütçemize uygun, bir arada, bol muhabbetli, bir yolculuk yapmaya karar vererek İnternet üzerinden Ford Grand C-MAX ve muadili benzinli bir araç kiraladık. (Budapeşte’de ise bizi bir sürpriz bekliyordu aracımız daha 10.000 km. de 2017 model tam donanımlı Ford S-MAX oldu, 2. Sırada oturanlar birbirinden bağımsız 3 koltukta çok rahat ve konforlu bir yolculuk şansı yakaladı, 3. Sırada kızımın keyfi yerinde ön koltukta ise genelde araba sürmekten çok keyif alan biz beylerin fazlasıyla keyifleri yerindeydi.) Aracımızı çok anlattık birkaç fotosunu koyalım artık…:smiley:
IMG_4747.jpg
IMG_4750.jpg
IMG_4761.jpg
IMG_4763.jpg


Yemek ve valiz düzenimizden biraz bahsetmek istiyorum, az önce anlattığım gibi aracımızın bagajı açık olan son sıra bir adet koltuktan dolayı L şeklinde bir kullanım alanına dönüyor, bu yüzden büyük valiz götürmeme kararı alarak küçük küçük tam sekiz adet valiz yaptık, sonuç olarak bagajımızı istediğimiz gibi düzenleyebilme şansına sahip olduk. Bu arada eklemek isterim bir adette baston bebek arabamız vardı…:smiley: Yemek konusuna gelince ben gerçekten bu konuya o kadar uzak birisiyim ki onun için bu konuyu uzmanlarına teslim ettik yani hanımlara..:smiley: biz seyahatlerimizde daha çok otel yerine daire kiralamayı tercih ediyoruz çünkü daha hesaplı ve aynı zamanda bize bir mutfak sunmasından dolayı yemeğimizi ve kahvaltımızı kendimizin yapabilme olanağını bize sunuyor, seyahate çıkmadan günlük yemek menümüz dahi hanımlar tarafından belirlenmişti..:smiley: tabi birkaç gün spontane takıldığımızda oldu ama başarı oranımız %100’e yakındır, tasarruf, lezzet ve pratiklik olarak. Bu durumdan dolayı valizlerimizden bir tanesi tamamen yemek ve erzak valizi olarak dizayn edildi, içeriğini ise paylaşıyorum “zeytin, vakumun içerisinde çeşitli peynirler, 1 kg. torku marka kavurma, evde hazırlanmış dondurulmuş köfte, bulgur, prinç, makarna, evde hazırlanmış taze fazulye konservesi, evde hazırlanmış karışık kızartma konserve, mercimek, zeytinyağlı sarma, 1 lt. zeytinyağı, 1 lt. çiçekyağı, 1 kg. sucuk, çaydanlık, çay, cezve, türk kahvesi, fincan, tarhana çorbası vb. ” Hava alanlarında problemsiz geçti sorun yaşamadık.


Şimdi gelelim ilk güne 25.04.2018 günü Budapeşte havalimanından saat 14:30 gibi teslim aldığımız aracımızın tekerini ilk hedefimiz olan evimize doğru çevirdik ve evimizi teslim alıp aracımızı boşalttıktan sonra zamanı ve gün ışığını kaçırmadan aracımız ile karşıya Matthias kilesesinin olduğu bölgeye saat 16:00 gibi vardık, Trinity meydanında Matthias kilisesi, Balıkçı tabyası, veba sütununun olduğu bölgeyi dolaşarak Peşte tarafından mükemmel mimarisi ile bize gözüken Parlamento binasını ve Budapeşte manzarasını biraz seyredip fotoğrafladıktan sonra, aslında yürüyerek geçebileceğimizin farkına varamadığımız Buda kalesine gitmek için aracımız ile Zincir köprü karşısında uygun bir park yerine aracımızı park ederek finüküler asansör ile Buda kalesine çıktık, bu arada saatimiz yaklaşık olarak 17:30’du kaleden yine Budapeşte ve tuna nehrinin güzel manzarasına doyduktan sonra yürüyerek aracımızın yanına indik ve saat 19:15 civarı evimize doğru yola çıktık ve 19:30 civarı evimizdeydik, akşam yemeğimizi evimizde kendimiz yaptık kahvelerimizi içtik ve biraz enerjimizi topladığımızın farkına varınca yine evimize yaklaşık 5 dk.’lık yürüme mesafesinde olan merkez hali ve Liberty köprüsünü gece ziyaret ettik. Gün sonunda yaklaşık 13 km. yürüyerek yol kat etmişiz.
Not : Aracımızı sokak aralarına park ettik akşam saat 20:00 ile sabah saat 08:00 arası ücretsizdi, biz sabah aracımızı saat 11:30 gibi alacağımızı planlayarak geceden sabah saat 8:00 – 11:30 arasını kapsayacak kadar parkomat cihazına Macar forinti atarak fişimizi ön göğse koyduk (Budapeşte’de parkomat cihazlarında sadece demir yani bozuk Macar forinti geçiyor, kredi kartı imkanı yok)

Devam edecek.
 
Son düzenleme:

Etiketler
Bu gezinin anlatımı da belgesel tadında olacağı anlaşılıyor. Tüm bilgiler ,detaylar ve koordinatlar bulunmaz kaynak olacak.
Google amcadan farklı farklı yollardan elde edinilecek bilgileri,hap şekilde sunmayı düşündüğünüz için teşekkür ederim.
 



İkinci gün yani 26.04.2018 günü sabah marketten yumurta, su, ekmek, sebze, gibi ihtiyaçlarımızı temin ettik aynı zamanda yanımızda getirdiğimiz sucuk vb. gibi erzaklar ile evimizde çok güzel bir kahvaltı yaptık, devamında gezerken bizi tok tutması için gün içerisinde atıştırmalık yiyebileceğimiz ekmek arası kaşar, biber, domates, zeytinli azıklarımızı kişi başı hazırlayarak sırt çantamıza attık…:smiley: Saat 11:30 gibi evden Peşte tarafını gezmek üzere ayrıldık, önce evimize 5 dk.’lık mesafedeki Merkez haline uğradık hem akşam yemeği için alışveriş (fırında tavuk) hem de bir turist gözü ile hali gezdikten sonra evimize tekrar uğrayarak aldıklarımızı bıraktık ve gezimize devam etmek üzere evden ayrıldık, yalnız bir sorunumuz vardı eve hava kararmasına yakın döneceğimiz için ve gün boyunca aracımızı yol kenarında bırakamayacağımızdan dolayı aracımızı ilk hedefimiz olan Küçük Prenses heykeline yakın bir tam gün otoparkına bıraktık, şimdi başlayalım gezmeye..:smiley: sırasıyla Tuna nehri boyunca yürüyerek Küçük Prenses heykeli, Zincir köprü, Tuna kıyısındaki Ayakkabılar, Parlamento binasını dolaştıktan sonra Tuna kıyısından ayrılıyoruz ve şehir içinde Aziz Stefan Bazilikası ve meşhur andrassy caddesini takip ederek Kahramanlar meydanına varıyoruz.:smiley:
-Yorulduk mu?
-Evet
-Pişman mıyız?
-HAYIRRRR..:smiley:
İkinci gün ile ilgili bir kaç fotoğraf.
Budapeşte Merkez Hali
IMG_2721.jpg
Zincir Köprü
IMG_2751.jpg
IMG_2756.jpg
Aziz Stefan Bazilikası
IMG_2792.jpg
Kahramanlar Meydanı Milenyum Anıtı
IMG_2802.jpg
Budapeşte City Park
IMG_2889.jpg

Devamı geliyor.
 



En son Kahramanlar meydanındaydık, aracımıza giden yolu tekrar geri yürümek istemiyoruz metro kullanarak aracımıza ulaşıp evimize dönüyoruz, (otoparka sanırım 15 euro civarı bir ücret ödedik) evimizin orada saat 20:00’ı geçtiği için yol kenarına aracımızı ücretsiz park ettik. Daha sonra akşam yemekleri yendi, kahveler içildi, günün biraz kritiği yapıldı, biraz dinlenildi ve Budapeşte’nin gece manzarasını Gellert tepesinden izlemek ve Tuna kıyısında bir gece turu atmak için evden tekrar çıkıyoruz, yalnız yağmur yağıyor ve bizim hem şemsiye hem de yağmurluklarımız var, hayde o zaman gidelim, Gece gezimiz ile ilgili fotoğraflar ve amatör bir Budapeşte gece videosu sizlerle buyrun iyi seyirler.
Video: https://youtu.be/RZwyAwrC4Cg


IMG_2910.jpg
IMG_2915.jpg
IMG_2920.jpg
Özgürlük anıtı
IMG_2924.jpg
IMG_2930.jpg

Evimize döndüğümüzde telefonlarımız gün boyu yaklaşık 14 km. iki gün sonucunda ise totalde yaklaşık 27 km. Budapeşte’de yürüyerek yol kat ettiğimizi söylüyordu.

Koordinatlar ile ilgili dosyayı burada ekte paylaşıyorum.

(Gezdiğimiz yerlerin sadece adlarını yazıp geçiyorum tarihlerini ve hikayelerine google üzerinden çok rahat ulaşabilirsiniz.)

Şimdilik bu kadar devamını yavaş yavaş yazacağım, okuduğunuz için şimdiden teşekkürler.
 

Ekli dosyalar

  • KORDİNATLAR.xlsx
    19 KB · Görüntüleme: 359

Gezi notlarını okumaya başlayınca bitirmeden durmak mümkün değil. Zevkle okunan bir anlatım, güzel resimler ve faydalı bilgiler.

Teşekkürler.
 

Tekrardan merhabalar üçüncü gün ile devam edelim mi?

Üçüncü gün yani 27.04.2018 bugün adrenalin, macera dolu bir gün (abarttığıma bakmayın işte başımıza ufak tefek aksilikler geldi ama şans hep bizden yanaydı elimizden tuttu kurtardı bizi) başlıyorum anlatmaya…:smiley: Budapeşte’den ayrılıyoruz, yine affetmiyoruz ve sabah kahvaltımızın hakkını veriyoruz…:smiley: Ekmek arası azıklarımız Osman abim tarafından hazırlanıyor, aracımızı yüklüyoruz, evimizi bize yakışır bir şekilde bırakıyoruz ve saat 09:30’da tekeri döndürüyoruz planımız şöyle, önce Budapeşte’de ziyaret etmek istediğimiz son bir durağımız var “Gül Baba Türbesi” günün sonunda hedefimiz Viyana olacak ancak yol üzerinde tabi ki de günü birlik Bratislava’ya uğramazsak olmaz, ama onunda öncesinde internette gördüğümüz ilginç bir nokta var Macaristan, Avusturya, Slovakya ülke sınırlarının tam kesiştiği ilginç bir nokta, ziyaret edelim birkaç ilginç fotoğraf çekilelim diyoruz, üçgen bir masa etrafında birimiz Slovakya’da, birimiz Avusturya’da, birimiz Macaristan’da, otururken muhabbet etme şansı yakalayabiliyorsunuz…:smiley: Neyse haydi çıkalım yola, aslında hatayı tamda bu noktada yaptık dedik ki çok kısa Slovakya girişimiz olacak bugün otoban kullanmayalım boşu boşuna Slovakya wignetine 10-15 Euro arası para vermeyelim diyoruz ve navigasyondan otoban tikini kaldırıyoruz, önce Gül Baba Türbesi’ndeyiz, Türbe ne yazık ki tadilat ediliyor şöyle bir dışından gözlemleyip Gül Baba sokağında da şöyle birkaç adım attıktan sonra yola devam ediyoruz, tabi otoban tikini kaldırdık kara yolundayız hız sınırı çok düşük zaten trafik var ve çok fazla yerleşim birimi geçişi ve sinyalizasyon bize baya vakit kaybettiriyor ama bardağın dolu tarafından da bakmak lazım..J biz mutluyuz, keyfimiz yerinde, Budapeşte’nin altını üstüne getirmişiz, doyasıya gece gündüz dolaşmışız, karnımızı doyurmuş, planımız şıkır şıkır işliyor…:smiley: Etrafı izleyerek, gözlemleyerek, muhabbet içinde yolumuza devam ediyoruz…:smiley: Hani arabamızda kıyak keyfini çıkarmaya devam…:smiley: Saat olmuş 14:05, biz 04:30 saattir yoldayız henüz 170 km. civarı yol kat edebilmişiz, ikinci hedefimize varamamışız, Bratislava’yı ne zaman dolaşacağız derken doğa harikası yeşiller içinde bir göletin yanından geçerken buluyoruz kendimizi, hadi burada da duralım diyoruz, zaten zamanı kaçırmışız önemsemiyoruz artık, biraz takıldıktan sonra yola devam ediyoruz ama artık yol stabilize den de çıkıyor, bozuk çukurlarla dolu bir yol oluyor, derken toprak yola düşüyoruz ve en son tarlaların arasında çamur ve su göletlerinin olduğu bir yolda ilerlerken buluyoruz kendimizi, o güzel arabamız çamurlar içinde ama yine güzel tarafından bakalım olaya her bir köşeden kocaman yabani tavşanlar çıkıyor arabamızın yanından koşturuyorlar, bize bakıyorlar, poz veriyorlar, öyle özgür yaşıyorlar ki hani kıskandık desek yeridir…:smiley: Tabi biz bu arada birkaç çok tehlikeli çamur geçişleri atlatıyoruz, arabayı kaydırıyoruz, çamura batma tehlikesi atlatıyoruz, bir ara geri dönmeyi düşünüyoruz ama baya kötü yol geçmişiz mantıksız geliyor, çevremizde kimsecikler yok, derken en son navigasyon bizi sadece tekerlek izi olan otlarla dolu bir yola yönlendiriyor, işte tam burada kararımızı veriyoruz, “artık yeter” yeterince macera yaşadık bu kadar risk, tehlike, sıkıntı, ikinci noktadan vazgeçiyoruz ve navigasyonu dinlemeden tamamen hislerimizle yaklaşık 2-3 km. sonucunda bir köyün içinden kara yoluna kendimizi atmayı başarıyoruz, şimdi rahat bir nefes alalım “ama hedefe çok yaklaşmıştık, olmadı, bir daha ki sefere artık” 20-25 km. kadar sonra kendimizi Tuna nehri üzerinde Bratislava kalesi manzarasında buluyoruz, daha önceden kale yakınında belirlediğim kapalı otoparka aracımızı saat 15:15’de bırakıyoruz, o kadarda stres yapmaya gerek yokmuş aslında şehri dolaşmak için yaklaşık beş saatlik gün ışığına sahibiz, aynı zamanda Viyana’daki evimize sadece 80 km. yolumuz kalmış. Durumu değerlendirmek gerekirse Budapeşte Bratislava arası yaklaşık 200 km. yolu altı saate yakın zamanda kat etmişiz, eğer otoban kullansaydık bu süre mola ve ziyaretlerle üç saat gibi bir zamana düşerdi ikinci hedefimizi de ziyaret etmiş olurduk ve Bratislava da üç saat daha kalabilirdik, ama anlatacak bir anımız, yaşadığımız o heyecanımız, altından kalkmamız gereken ve sonucunda hedefimize ulaşamasak ta başımızın çaresine bakıp sağ salim yolumuza devam etmenin yani aslında başarmanın verdiği hazzı hissedememiş ve o güzel uzun kulaklı özgürce dolaşan yabani tavşanları görememiş olacaktık, artık siz değerlendirin iyi mi yapmışız? Kötü mü yapmışız?…:smiley:
- Pişman mıyız?
- Valla değiliz
- Üzgün müyüz?
- Hayır, çünkü tekrar gelmek için bir bahanemiz var artık…:smiley:
- O noktayı ziyaret edeceğiz…:smiley:
Haydi şimdi Bratislava’yı dolaşalım, önce Bratislava kalesi, ardından yürüyerek eski şehir bölgesine geçiyoruz, Martin katedrali, cumil, schöne naci, Fransız asker bronz heykellerini, Michael kapısını dolaştıktan sonra meydanda bir cafede biraz dinleniyoruz ve kahvelerimizi yudumluyoruz. Dinlendik, gezdik, tabiri caizse maceranın dibine vurduk, başardık, mutluyuz, yüzümüz gülüyor, haydi şimdi Viyana’ya gidelim…:smiley: Saat tam 20:00’da evimizin önündeydik, markete gidilsin, yemekler yapılsın, üç gün Viyana’dayız…:smiley:
Not: Gün sonunda 6,5 km. yürümüşüz.

Kahvaltı masamız.
IMG_2932.jpg

Gül Baba Sokaktan bir fotoğraf
IMG_2947.jpg

Gidemediğimiz o noktanın koordinatları ve internetten aldığım bir kaç fotoğrafı.
36352979_10156579866779914_3429707857472258048_n.jpg
36386163_10156579866934914_8632656562973835264_n.jpg
36386183_10156579867049914_4511865949061644288_n.jpg
36392994_10156579866824914_3172286265282265088_n.jpg
 






Merhabalar

Evet dördüncü gün ile devam ediyoruz bugün günlerden 28.04.2018 cumartesi, aynı zamanda hafızamı tazeliyorum güne nasıl başlamıştık acaba…? Şaka yapıyorum…:smiley: hepsini paylaşmaya çalışacağım sizlerle, şimdi yavaş yavaş, bir bir hepsi dökülür hafızamdan. Öncelikle bir gün önceye dönmek istiyorum, akşam tam saat 20:00’da evimizin önüne aracımızı park etmiştik, yine Budapeşte’de olduğu gibi gelmeden yarım saat önce ya da son 30 km. kala whatsapp veya booking üzerinden mesajlaştığımız için ev sahibimiz bizi apartman kapısında bekliyordu, evimizi teslim aldık, aracımızı nereye park edeceğimizi sorduğumuzda olduğu yerden hiç kıpırdatmayın, hafta içi akşam saat 20:00’dan sabah saat 09:00’a kadar ücretsiz ve aynı zamanda hafta sonu Cuma saat 20:00’dan pazartesi 09:00’a kadar ücretsiz olduğunu öğrenince arabamızı kilitledik, dedik ki bu teker pazartesi Prag’a doğru döner, hiç yerinden kıpırdatmaya gerek yok. Biz erkekler evi teslim alma ve araç park işlemlerini hallederken hanımlar da hemen yakın çevrede akşam yemeği için ekmek, sebze, su, vb. gibi ihtiyaçlarımız için araştırmaya girdiler, ama tam kapanış saati 20:00 olan bir markete denk geldikleri için elleri boş döndüler, o zaman Osman abi ile biz çıkalım dedik ve hemen evin yakınında sahipleri Türk olan bir cep telefonu aksesuarcısına denk geldik, evimizin arka sokağında küçük bir Türk marketinin (bakkal diyebiliriz) ve yine yaklaşık beş dakikalık yürüme mesafesinde Etsan Türk marketinin olduğunu öğrendik, tabi Etsan saat itibariyle kapanmıştı bizde Türk bakkalımızdan ihtiyaçlarımızı aldık ve evimize geçtik karnımızı doyurduk, dinlendik, ev sahibimizin ikramı olan kartuşlu kahve makinemizden kahvelerimizi yudumladık, ertesi gün…
Sabah Türk bakkalımızdan aldığımız taze ekmeklerimiz ile, yine sağlam bir kahvaltı sonrası atıştırmalık ekmek arası azıklarımızda Osman abim tarafından hazırlanıyor, tabi sonrasında Türk kahvesi keyfimizi de yapıyoruz, yeterince miskinlik yaptıysak haydi bakalım Viyana’yı gezmek için hazırız, saat olmuş 12:00 çok eğlenmişiz ama acelemiz yok vaktimiz çok bol…:smiley: Çünkü Viyana bir müzeler şehri ve biz hiçbir müzeyi içine girerek gezmeyi düşünmüyoruz, şimdilik çoğunu dıştan ziyaret edeceğiz v ve Viyana sokaklarında iki tam gün boyunca dolaşacağız. (Bu konuda bize kızmış olabilirsiniz ama Viyana’da zaten tüm müzeleri tek tek gezmek, ziyaret etmek isterseniz en az bir haftaya ihtiyacınız olacaktır, onun için bu seferlik sadece dıştan gözlemlemeyi planlıyoruz, darısı bir dahaki seferin başına.) Evimizden yürüyerek gezimize başlıyoruz, ilk hedefimiz 1,5 km. mesafedeki Belvedere sarayı bahçesinde yukarıdan aşağıya doğru yürüyoruz, biraz vakit geçiriyoruz ve ikinci hedefimiz olan 1,2 km. mesafedeki Karl Kilisesine geçiyoruz, kilise önündeki küçük havuzun etrafındaki ağaçlar altında banklarda oturuyoruz birer dondurma alıyoruz, dinleniyoruz, üçüncü hedefimiz 750 m. Mesafedeki opera binası kalabalık ve şehir gürültüsü eşliğinde yolumuza devam ediyoruz, dördüncü hedefimiz 600 m. Mesafedeki Stephan katedrali gerçekten büyüleyici, çok büyük ama kalabalık yarın vaktimiz çok bol ve tekrar gelmeyi planlıyoruz, beşinci hedefimiz 300 m. mesafedeki Viyana veba sütunu Avrupa’nın birçok şehrinde veba sütunları ile karşılaşacaksınız, biz altıncı hedefimize devam edelin, 1,2 km. mesafedeki Viyana belediye binası, hedefimize vardığımızda ağaçlar altında, yemyeşil çimenler, süs havuzundan gelen su sesleri ve belediye binasının mükemmel tarihi mimarisi eşliğinde biraz dinleniyoruz, haydi yeterince dinlendik bugünün son durağı olan yaklaşık 800 m. mesafedeki Viyana Ulusal Tarih ve Sanat Tarihi müzelerinin olduğu alan, yol üzerinde hoşumuza giden bir kafede birer kahve içmeyi de ihmal etmiyoruz, kafeden çıkıp yolumuza devam ederken cadde üzerinde birden bir trafik oluştu kornalar, bir gürültü derken bir de baktık ki bizim Türk’ler düğün konvoyundalar, yolu trafiğe kapatmışlar, en önde üstü açık bir BMW, yanında bir tane daha, kocaman Türk bayrağı asılmış, diğer arabaların camlardan çıkılmış falan, az ileride görüşümüzden çıktılar ama gürültüleri hat safhada gelmeye devam ediyordu, şimdi burada kimseyi eleştirmiyorum, kötülemiyorum, iyi yapmışsınız, kötü yapmışsınız, demiyorum yorumu siz yazılarımı okuyanlara bırakıyorum. Biz ise son durağımızı da ziyaret ettikten sonra saatlerimiz 19:00’ı gösteriyordu dolu dolu bir gün geçirmiş doyasıya Viyana’nın sokaklarında akşama kadar dolaşmıştık artık eve gitme zamanı gelmişti, hemen en yakın metro durağına geçerek, telefonumuzdan bindiğimiz ve evimize en yakın ineceğimiz durağı belirledik, bilet almak için bilet makinalarının başına geldiğimizde konuşmalarımızdan Türk olduğumuzu anlayan bir amca “nereye gidecek siniz?” diye seslenince hoşumuza gitti kısa bir muhabbetten sonra amcanın Türk olmadığını anladık, çünkü biraz zor konuşuyor, halbuki kendisi bir Alman vatandaşı ve zamanında Türkler ile bir arada çok fazla zaman geçirmiş, beraber çalışmışlar ve Türkçe öğrenmiş, yardıma ihtiyacımız olmasa da amcanın yönlendirmeleri ile biletlerimizi aldık (tek biniş kişi başı 2,40 Euro) ve ayrılırken bize “Selamünaleyküm” diyerek seslendi…:smiley: Aşağı durağa indiğimizde doğru yönde mi bekliyoruz acaba diye aramızda konuşurken yine yanımızdan bir ses “evet doğru yöndesiniz” diyen bir Türk ile karşılaştık, abiye diyorum ki burada çok fazla Türk var “yok ya o kadar da çok değil 300.000 kadar” diyor…:smiley: Yine abiye diyorum ki ineceğimiz yer şu durak arada tam hatırlamıyorum şu kadar durak var ama 2.5 km. eder mi doğrumu diyorum bizim abi yine “yok 15 km. diyor” abi çok esprili, beraber ineceğimiz yere kadar sohbetimiz ilginç konular üzerinden devam ediyor ve selamlaşarak ayrılıyoruz, metrodan inince hanımları eve bırakıyoruz biz dün keşfettiğimiz Etsan Türk marketine, oradan bakkala uğruyoruz ve eve dönüp akşam yemeğimizi yiyip, kahvelerimizi içiyoruz. Gün sonunda ise toplamda 12,2 km. yürümüşüz. Bugünlük bu kadar inşallah daha sonraki günleri de faza ara vermeden yazmayı planlıyorum, görüşmek üzere Allahaısmarladık.
 


Beşinci gün yani 29.04.2018 günlerden pazar, artık biliyorsunuz sabah kalktık, kahvaltı yapıldı, azıklar hazırlandı, kahveler içildi, miskinlik yapıldı, artık evden çıkabiliriz. Bugün ki ilk hedefimiz toplu taşıma araçlarını kullanarak evimize 3.7 km. uzaklıktaki Hundertwasser evlerine gitmek, internetten öğrendiğimiz bilgiye göre aktarmasız gidebileceğimiz en mantıklı toplu ulaşım aracı tramvay olarak görünüyor, en yakın durağa gittiğimizde bilet alabileceğimiz bir yer göremeyince hemen yanı başımızdaki adını unuttuğum ama Türkçe bir ismi olan büfeye önce Türk müsünüz? diye sorduk, evet cevabını alınca nereden bilet alabiliriz sorusuna, tramvayın içinden alabileceğimizi öğrendik, tramvayımız geldi ve bindik 4 yetişkin, 1 öğrenci ve 1 çocuk mevcudumuz var, tramvay içindeki bilet makinesi ise sadece bozuk Euro kabul ediyor ve bizim yanımızda sadece bozuk 4 Euro kadar var, tramvay yoluna devam ediyor biz yavaş yavaş Euro’ları makineye atıyoruz bir tane tam bilet aldık, ikincisini alacağız ama hem ineceğimiz yere yaklaştık, hem de paramız zaten yetmiyor derken, gerisini anlatmıyorum anladınız, Viyana’da toplu ulaşımda bilet işlemleri gözlemlediğim kadar şöyle oluyor, aşağı yukarı tüm duraklarda, istasyonlarda bilet alabileceğiniz otomatik makineler var, tek yön ayrı fiyat, kısa mesafe gidecekseniz ayrı fiyat ve bunun yanında günlük, 48 saatlik, 72 saatlik biletler var, bir de araç içerisinden bilet alırsanız ayrı tarife, denetim sistemine gelince metro istasyonlarında biletinizi onaylattığınız bir makine var (onaylatmak gerekiyor) ama her hangi bir bariyer, turnike, gişe, kontrol eden yok, yani nereye gidiyorsun, arkadaş bir dakika dur, diyen yok, herkes elini kolunu sallayarak toplu taşıma araçlarını kullanıyor, herkesin çağdaş bir kentli gibi biletini alıp yolculuk, yapacağı varsayılıyor, gezimize geri dönelim, Hundertwasser evlerine yürürken birde ne görelim kilise bahçesinde bir Türk kermesi, tabi hemen içeri dalıyoruz, Allah’ım biz nereye düştük diyoruz, gözlerimize inanamıyoruz, börekler, çörekler, kekler, Türk markalı içecekler, sarmalar, dolmalar, gözlemeler, el emeği göz nuru işlemeler, hediyelikler anladınız siz işte herkes Türkçe konuşuyor, çok mutlu oluyoruz, karnımız tok ama gözümüzde doydu, yine de canımız hangisinden çektiyse tatlarına bakıyoruz, gezimize devam edelim Hundertwasser evlerindeyiz, evet sıra dışı bir apartman, 52 daire ve 4 dükkandan oluşuyormuş, rengarenk ve düzensiz, biraz karışık bir yapı, ağaçlar ve çiçeklerle süslenmiş, değişik ilginç bir mekan, gelmeden internette sadece turistlerin ilgi odağı olması için yapılmış ve amacına ulaşmış bir yer olarak yorumlandığını okumuştum, gerçekten de öyle çünkü biz de oradaydık…:smiley: Hundertwasser evlerinden yürüyerek 1,5 km. mesafedeki dünyaca ünlü eğlence parkı Prater’e geçiyoruz, günlerden Pazar olmasından dolayısıyla çok kalabalık ama aynı zamanda çok eğlenceli hem çocuklar , hem de biz yetişkinler değişik eğlenceli heyecan ve adrenalin dolu oyuncaklara biniyoruz, çimlerde dinleniyoruz, azıklarımızı yiyoruz, saatlerimiz 16:00’ı gösteriyor, keyfimiz yerinde, şimdi dün es geçtiğimiz Stephan katedrali ve Graben caddesinde akşama kadar vakit geçirelim, Prater’den Stephan katedrali 2,5 km. metro ile geçiyoruz, Stephan katedralinin içini geziyoruz, arka tarafında German kralı ile Osmanlı akıncısının bir arada olduğu heykeli görüyoruz, Graben caddesinde dolaşıyoruz, veba sütunu yanında eli ayağı düzgün, güzel giyimli, yakışıklı bir gencin bluetooth hoparlör eşliğinde söylediği Arya’yı keyifle dinliyoruz ve hatırı sayılır bir bahşiş aldığı gözümüzden kaçmıyor, saatimiz oldu 18:30 civarı ve metro ile 3.4 km. mesafedeki evimize geçiyoruz, akşam yemeğimizi biliyorsunuz, Türk kahvelerimizi içiyoruz, gün sonunda 8,2 km. yürümüşüz, yarın istikamet Prag.
 




Altıncı gün ile herkese merhabalar, bugün 30.04.2018 günlerden pazartesi, sabah saat 09:00’gibi kahvaltı masasındaydık, 10:30 – 10:45 arası 330 km. mesafedeki Prag’a doğru tekerleği döndürdük, ilk hedefimiz yolumuzu çok değiştirmeden 17 km. mesafedeki Kahlenberg tepesi, şöyle Viyana’ya uzaktan ve tepeden bakacağız, aynı zamanda bu tepenin bir özelliği II. Viyana kuşatmasında Osmanlı’nın geldiği son nokta olması yani bir nevi Osmanlı’nın nihai bir şekilde bozguna uğratıldığı tepe diyebiliriz, tepede güzel bir restoran kafe var Viyana manzarasına karşı yemek yiyebilir veya bir şeyler içebilirsiniz, saat 12:00 gibi Kahlenberg’den ayrılıyoruz, daha yola çıkalı yarım saat olmadan yol kenarında Merkur isimli bir Süper market denk gelince ve nasıl olsa Prag’tada market arayışına gireceğimizden işimizi burada halledelim diyoruz, üç günlük market alışverişimizi yapıyoruz, yola devam ediyoruz ve akşam saat 18:05’de evimizin önündeyiz, ev sahibimiz ile hemen buluşuyoruz, evimizi teslim alıyoruz, yerleşiyoruz, evimizin etrafında aracımızı ücretsiz yol kenarına park edebiliyoruz, akşam yemekleri yeniyor ve sürpriz bir kutlama, yol arkadaşlarımızın oğulları Berkay’ın doğum günü, pastamız hazır, mumlar yakılıyor, bir doğum günü seremonisi ve kutlamalar yapılıyor, ardından pastamızın tadına bakıyoruz ve olmazsa olmazımız kahvelerimizi yudumluyoruz, enerji doluyuz, o zaman haydi Prag gece gezmesine çıkalım, saat 21:30 civarı toplu ulaşımdan ziyade kalabalık olduğumuz için yaklaşık 8 km. mesafedeki şehir merkezine aracımız ile gitmeyi tercih ediyoruz, Prag’da merkezde yol kenarlarına araçlarınızı park edebiliyorsunuz ama park tabelalarını kontrol etmek gerekiyor, bazı bölgeler 24’den 08’e ücretsiz bazı yerler 20’den 08’e ücretsiz, bazı yerler ise mesela kamu kurumu ve kuruluşu, oteller ya da özel mekanlar diyelim rezerve oluyor, ya hiç izin vermiyorlar ya da bir saat kadar müsaade ediyorlar, parkomatlar ise bozuk paranın yanında kredi kartıyla da çalışabiliyor, aracımızı park ettikten sonra eski şehir meydanı ve Charles köprüsü arasında gece yarısına kadar dolaştık bu arada Prag’a gelir gelmez trdelnik’in tadına da baktık hemen, astronomik saat ise ne yazık ki tadilattaydı ve tam gece saat 00:00’da yani saat başlarında ortaya çıkan figürün dansını kocaman bir ekrandan izlemek zorunda kaldık, ne yapalım buda Prag’ın bahanesi olsun da tekrar bunun için gelelim artık dedik, şimdi istikamet ev yarın Prag’ın gündüzünü dolaşacağız… sanırım saat 01:00 – 01:30 arası evdeydik.
Gün sonunda 5,3 km. yürüyerek yol kat etmişiz…

IMG_3352.jpg
IMG_3406.jpg
IMG_3432.jpg
IMG_3444.jpg
DSC_0422.JPG
DSC_0425.JPG
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,662
Mesajlar
1,521,823
Kayıtlı Üye Sayımız
166,519
Kaydolan Son Üyemiz
cagatayuysal

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst