SEVAL
www.sevalduban.com
Yan yana bağlanmış tekneler. Küçükten büyüğe sıralanıyor. Bu teknelerin toplam tahmini değerini tahmin etmeye çalışıyorum: En azından 200 milyon Euro. Mariette, Mariquita, Veronique, Kipawa... Ve Shamrock. Benim bayıldığım J Sınıfı teknelerden biri. Cannes'da bu yıl 30. kez düzenlenen Cannes Kraliyet Regattası'ndayım. İnatçı Cumhuriyet Fransa'da Kraliyet Regattası, çünkü geçmişte birçok taçlı baş yarışlara katılıp ödüller almış. Bu yıl ise İtalyan saat markası Panerai'ın düzenlediği bir dizi klasik yat yarışının sonuncusuna ev sahipliği yapıyor.
Cannes bir tekne şehri. Tamam; film festivali, çok süslü ve çok yaşlı kadınları, çok zengin ve çok yaşlı adamları, otellerin önüne park edilmiş Ferrari'leri, Bentley'leri, Rolls Royce'ları ile meşhur olabilir ama yine de bir tekne şehri. Sıralı marinalar, en büyüğünden en küçüğüne binlerce tekneye ev sahipliği yapıyor.
Kraliyet Regattası'na katılan 3 tip klasik tekne var. En baba tekneler 31 Aralık 1949 öncesinde denize indirilmiş olanlar; efsaneler burada Herreshoff, Fife tasarımları... Eski ama bugüne kalmamış paranın, bugünün paralıları tarafından restore edilip kullanılan tekneleri.
İkinci grup, 31 Ekim 1975 öncesinde denize indirilenler. Son grup ise, Geleneğin Ruhu tekneleri. Klasik teknelerin 1970 sonrasında modern yöntemlerle yapılanları.
Pirinç aksamları parıldayan, üzerlerinde küçücük bir plastiğin bile görünmediği, boyları 15 metre ile 56 metre arasında tekneler, yan yana dizilmişler. Hepsini tek tek elime alıp okşamak, oynamak, yelkenlerine üflemek, denizde yüzdürmek istiyorum. Hafif bir kıskançlık; teknelere davetli olmadığım için içlerine giremiyorum. Olsun; çok memnunum halimden.
Mariquita; birkaç yıl önce İtalya'da restore edilmişti. Uluslararası bir yelken dergisinin kapağındaydı; kaç sayfa ayırmışlardı ona.
Mariette, Kipawa... Ve Shamrock.
J sınıfı büyük teknelerden biri. 1930 yılında yapılan, 1967'de yenilenen ve sürekli bakımlı tutulan Shamrock tam karşımda. Ördek yeşili gövdesi ile kıyıda çok görkemli durmuyor. Yüksek değil ama çok çok güzel.
Baştan sona, sondan başa yürüyorum. Bağlı teknelerin fiyatlarını tahmin etmeye çalışarak, kafamdaki hesap makinesini çalıştırıyorum. 200 milyon Euro'dan az değil buradaki teknelerin değeri; tabii, yaşadığımız büyük krizden önce. İsim vermiyorlar ama buradaki teknelerden birinin sahibinin en az 20 milyon Euro zarara uğradığını öğreniyorum. Yarışmaya devam ediyormuş.
Bu tekneler denizde güzelleşiyor. Mariette 7. yelkenini basıyor yanımızdan geçerken; tepede bir direkçi, karışmış halatları çözüyor. Teknenin hızı 13 - 14 knot o sırada.
Ardından Shamrock geliyor. O kadar sakin bir tekne ki, hızla uzaklaşıyor birden.
Top patlıyor; küçük tekneler başlıyor. 10 dakika sonra diğer grup, 10 dakika sonra en büyükler. Olağanüstü bir manzara. 180 - 190 tekne yelken açmış, Cannes açıklarını paylaşmış, yarışıyorlar.
İlerde, Doğu'da Dragonlar'ın yarışı var. Tam 79 Dragon... Yanlarına ulaştığımızda pupa seyrine başlıyorlar. Balonlar basılıyor; İngiliz, Fransız, Alman, İspanyol, Rus, Birleşik Arap Emirlikleri, Amerika... Türkiye yok, yok.
Denizde harika bir gün. Bir deniz kentinin nasıl olması gerektiğini bir kez daha yaşayarak anlıyorum. Kıyıda, Cannes biraz sıkıcı geliyor. Yemekler iyi gerçi ama.
Ertesi gün... Bir latte, biraz makaron ve uzun bir yolculuktan sonra fırtınalı İstanbul.
Keyifli bir geziydi. Hele Shamrock; çok güzeldi çok.
Temuçin Tüzecan Hürriyet
Cannes bir tekne şehri. Tamam; film festivali, çok süslü ve çok yaşlı kadınları, çok zengin ve çok yaşlı adamları, otellerin önüne park edilmiş Ferrari'leri, Bentley'leri, Rolls Royce'ları ile meşhur olabilir ama yine de bir tekne şehri. Sıralı marinalar, en büyüğünden en küçüğüne binlerce tekneye ev sahipliği yapıyor.
Kraliyet Regattası'na katılan 3 tip klasik tekne var. En baba tekneler 31 Aralık 1949 öncesinde denize indirilmiş olanlar; efsaneler burada Herreshoff, Fife tasarımları... Eski ama bugüne kalmamış paranın, bugünün paralıları tarafından restore edilip kullanılan tekneleri.
İkinci grup, 31 Ekim 1975 öncesinde denize indirilenler. Son grup ise, Geleneğin Ruhu tekneleri. Klasik teknelerin 1970 sonrasında modern yöntemlerle yapılanları.
Pirinç aksamları parıldayan, üzerlerinde küçücük bir plastiğin bile görünmediği, boyları 15 metre ile 56 metre arasında tekneler, yan yana dizilmişler. Hepsini tek tek elime alıp okşamak, oynamak, yelkenlerine üflemek, denizde yüzdürmek istiyorum. Hafif bir kıskançlık; teknelere davetli olmadığım için içlerine giremiyorum. Olsun; çok memnunum halimden.
Mariquita; birkaç yıl önce İtalya'da restore edilmişti. Uluslararası bir yelken dergisinin kapağındaydı; kaç sayfa ayırmışlardı ona.
Mariette, Kipawa... Ve Shamrock.
J sınıfı büyük teknelerden biri. 1930 yılında yapılan, 1967'de yenilenen ve sürekli bakımlı tutulan Shamrock tam karşımda. Ördek yeşili gövdesi ile kıyıda çok görkemli durmuyor. Yüksek değil ama çok çok güzel.
Baştan sona, sondan başa yürüyorum. Bağlı teknelerin fiyatlarını tahmin etmeye çalışarak, kafamdaki hesap makinesini çalıştırıyorum. 200 milyon Euro'dan az değil buradaki teknelerin değeri; tabii, yaşadığımız büyük krizden önce. İsim vermiyorlar ama buradaki teknelerden birinin sahibinin en az 20 milyon Euro zarara uğradığını öğreniyorum. Yarışmaya devam ediyormuş.
Bu tekneler denizde güzelleşiyor. Mariette 7. yelkenini basıyor yanımızdan geçerken; tepede bir direkçi, karışmış halatları çözüyor. Teknenin hızı 13 - 14 knot o sırada.
Ardından Shamrock geliyor. O kadar sakin bir tekne ki, hızla uzaklaşıyor birden.
Top patlıyor; küçük tekneler başlıyor. 10 dakika sonra diğer grup, 10 dakika sonra en büyükler. Olağanüstü bir manzara. 180 - 190 tekne yelken açmış, Cannes açıklarını paylaşmış, yarışıyorlar.
İlerde, Doğu'da Dragonlar'ın yarışı var. Tam 79 Dragon... Yanlarına ulaştığımızda pupa seyrine başlıyorlar. Balonlar basılıyor; İngiliz, Fransız, Alman, İspanyol, Rus, Birleşik Arap Emirlikleri, Amerika... Türkiye yok, yok.
Denizde harika bir gün. Bir deniz kentinin nasıl olması gerektiğini bir kez daha yaşayarak anlıyorum. Kıyıda, Cannes biraz sıkıcı geliyor. Yemekler iyi gerçi ama.
Ertesi gün... Bir latte, biraz makaron ve uzun bir yolculuktan sonra fırtınalı İstanbul.
Keyifli bir geziydi. Hele Shamrock; çok güzeldi çok.
Temuçin Tüzecan Hürriyet