carpediem_istanbul
Yeni Üye
- Mesajlar
- 17
- Tepkime Puanı
- 0
Gece 01:00 otobüsü ile Bartın’dan Ankara’ya hareket ettim. Metro ile otobüs ücreti 30 YTL.
Gerede üzerinden saat 05:30’da Ankara’dayız. AŞTİ kenarından kalkan minibüsler ile GATA yakınlarındaki Etlik Garajına ulaştım. Şanslıyım, ilk minibüs’e yetiştim. Saat 07:00’den itibaren Beypazarı’na otobüs, midibüs ve minibüsler kalkıyor bu garajdan. Ben dönerken otobüs ile geldim, daha rahatmış. Hepsinin fiyatı aynı, 6 YTL. Saat 08:30 Beypazarı’ndayız.
Mithat’la beraberken bu saatlerdeki derdimiz genelde kahvaltı oluyor. Gözlerimiz gene sıcak bi çay ile yiyecek bi şeyler arıyor. Biz tabi bir yandan yürüyoruz, zaten son bir iki gündür yaptığımız en iyi şey bu. Gümüşçüler çarşısını geçtikten sora Taş Mektep’in olduğu sokakta, 20-25 metre ileride bulunan Fatma teyzenin kahvaltıcısına uğradık. Sıcacık bazlama üzerinde tereyağ ve çökelek ile sahandaki bir ince bazalama’nın içine kırılmış iki adet yumurtayı sıcacık bi demlik çay eşliğinde mideye indirdikten sonra artış keşfe hazırız. (Bu kahvaltı için ödediğimiz rakam sadece 5 YTL ) Ben sokakları gezmeyi seviyorum, o yüzden müzelerden, site’lerden önce sokakları gezerim. Kent en güzel sokaklarından belli eder kendini. Binaların köşesinde canlandırabilirim kentin geçmişini.
Taş Mektebi geçip kent meydanına çıktık. Hafif bir eğimle çarşıdan yukarıya yürüyoruz, cafe’ler, galeri’ler vs.. Etkili bir görünümü var çarşının, kalabalık bir anından gidildiğinde buralarda adım atmak zevkli olacaktır. Yaşayan Müze’nin olduğu sokak’a sapıp tırmanmaya başladık. Kötü sürpriz, Yaşayan Müze pazartesi günleri kapalıymış. Ama müze binasının da dahil olduğu Abbasların Konakları’nı görme şansını bulduk. Yaşayan Müze, Hakim Evi ve Kent Müzesinin bulunduğu 3 konak “Abbasların Konağı” olarak anılıyormuş. Abbaslar haliyle yörenin zenginlerindenmiş. Bu konaklardan sadece bir tanesinin içine girebildik. Turizm Uygulama Oteli olarak kullanılan bu fantastik konak ayrıca Hakim Evi olarak’da hizmet veriyormuş. Hukukçulara baya bi indirim yapıyorlar.
Hıdırlık Tepesi’nin tam karşısında bulunan şehre hakim tepeye tırmandık, burası İnözü Vadisi’ne paralel devam ediyor. Kent buradan daha bir güzel, daha bir beyaz. Geldiğimiz yoldan aşağı inerek İnözü Vadisine doğru yürümeye başladık. Vadinin giriş Ankara yönünden ve Seben-Kıbrıscık sapağından. Girişinde Selçuklulardan kalma bir kümbet mevcut. Uzunca bir süre karayolundan yürüyeceğiniz için kamyonlara dikkat etmek gerekiyor. Vadi içerisinde kayalara oyulmuş, doğal olmayan mağaralar dikkat çekiyor. Fakat yaz aylarında bu vadide yürümek çok çok zor. O yüzden 2-3 kilometre sonra geri dönüyoruz.
Beypazarı Kayı boyunun yerleşim yerlerinden biri ve gerçekten kusursuz olarak korunmuş. Kaliteli konaklama tesisleri ve lokantaları var. Ben gezdiğim yerlerdeki genel tuvaletlere mutlaka uğrarım, burası da bence bu konuda sınıfta kaldı.
Ankara yolu düşenlerin mutlaka uğraması gereken bir yer. Çarşısına oturun yazsa soğuk bir limonata, sonbaharsa sıcak bir çay için, ve biraz sonra avdan dönecek olan kayı boyunun önünüzden doru atlarıyla geçişini hayal edin.
Gerede üzerinden saat 05:30’da Ankara’dayız. AŞTİ kenarından kalkan minibüsler ile GATA yakınlarındaki Etlik Garajına ulaştım. Şanslıyım, ilk minibüs’e yetiştim. Saat 07:00’den itibaren Beypazarı’na otobüs, midibüs ve minibüsler kalkıyor bu garajdan. Ben dönerken otobüs ile geldim, daha rahatmış. Hepsinin fiyatı aynı, 6 YTL. Saat 08:30 Beypazarı’ndayız.
Mithat’la beraberken bu saatlerdeki derdimiz genelde kahvaltı oluyor. Gözlerimiz gene sıcak bi çay ile yiyecek bi şeyler arıyor. Biz tabi bir yandan yürüyoruz, zaten son bir iki gündür yaptığımız en iyi şey bu. Gümüşçüler çarşısını geçtikten sora Taş Mektep’in olduğu sokakta, 20-25 metre ileride bulunan Fatma teyzenin kahvaltıcısına uğradık. Sıcacık bazlama üzerinde tereyağ ve çökelek ile sahandaki bir ince bazalama’nın içine kırılmış iki adet yumurtayı sıcacık bi demlik çay eşliğinde mideye indirdikten sonra artış keşfe hazırız. (Bu kahvaltı için ödediğimiz rakam sadece 5 YTL ) Ben sokakları gezmeyi seviyorum, o yüzden müzelerden, site’lerden önce sokakları gezerim. Kent en güzel sokaklarından belli eder kendini. Binaların köşesinde canlandırabilirim kentin geçmişini.
Taş Mektebi geçip kent meydanına çıktık. Hafif bir eğimle çarşıdan yukarıya yürüyoruz, cafe’ler, galeri’ler vs.. Etkili bir görünümü var çarşının, kalabalık bir anından gidildiğinde buralarda adım atmak zevkli olacaktır. Yaşayan Müze’nin olduğu sokak’a sapıp tırmanmaya başladık. Kötü sürpriz, Yaşayan Müze pazartesi günleri kapalıymış. Ama müze binasının da dahil olduğu Abbasların Konakları’nı görme şansını bulduk. Yaşayan Müze, Hakim Evi ve Kent Müzesinin bulunduğu 3 konak “Abbasların Konağı” olarak anılıyormuş. Abbaslar haliyle yörenin zenginlerindenmiş. Bu konaklardan sadece bir tanesinin içine girebildik. Turizm Uygulama Oteli olarak kullanılan bu fantastik konak ayrıca Hakim Evi olarak’da hizmet veriyormuş. Hukukçulara baya bi indirim yapıyorlar.
Hıdırlık Tepesi’nin tam karşısında bulunan şehre hakim tepeye tırmandık, burası İnözü Vadisi’ne paralel devam ediyor. Kent buradan daha bir güzel, daha bir beyaz. Geldiğimiz yoldan aşağı inerek İnözü Vadisine doğru yürümeye başladık. Vadinin giriş Ankara yönünden ve Seben-Kıbrıscık sapağından. Girişinde Selçuklulardan kalma bir kümbet mevcut. Uzunca bir süre karayolundan yürüyeceğiniz için kamyonlara dikkat etmek gerekiyor. Vadi içerisinde kayalara oyulmuş, doğal olmayan mağaralar dikkat çekiyor. Fakat yaz aylarında bu vadide yürümek çok çok zor. O yüzden 2-3 kilometre sonra geri dönüyoruz.
Beypazarı Kayı boyunun yerleşim yerlerinden biri ve gerçekten kusursuz olarak korunmuş. Kaliteli konaklama tesisleri ve lokantaları var. Ben gezdiğim yerlerdeki genel tuvaletlere mutlaka uğrarım, burası da bence bu konuda sınıfta kaldı.
Ankara yolu düşenlerin mutlaka uğraması gereken bir yer. Çarşısına oturun yazsa soğuk bir limonata, sonbaharsa sıcak bir çay için, ve biraz sonra avdan dönecek olan kayı boyunun önünüzden doru atlarıyla geçişini hayal edin.

