orsaalabanda
Zirve
- Mesajlar
- 3,490
- Tepkime Puanı
- 71
Sevgili dostlar,
Daha önceleri bu konuyla ilgili ayrı ayrı başlıklar altında kısa tartışmalarımız olmuştu. Gelin konuyu toparlayalım ve enine boyuna hareketlendirelim.
Ben diyorum ki;
Kişilerin bu işten zevk alabilmesi için ihtiyaca ve beklentiye göre doğru donanım ve doğru araçla başlaması gerekir.
Doğru donanım nedir ona açıklık getirelim:
Doğru donanım kişiye göre değişir. Benim gibi dere tepe düz gidecekler için truma ısıtıcı ve 3 sistem buzdolabı doğru donanım iken, kampinglerde ve(veya) elektrik alabileceği yerlerde konaklayacaklar için gereksiz bir masraftır. Kalabalık bir aile için alkovan ne kadar gerekliyse, iki kişilik bir aile için o kadar büyük bir hantallık sebebidir. Dizileri kaçırmak istemeyen hanımlar için otomatik yönlü uydu alıcısı ne kadar gerekliyse, bazıları için o kadar gereksizdir. Kimi 20 lt. su deposuyla yetinirken kimisine 150 lt. az gelir. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Gönül en iyisini ister. Ama hayaller ve gerçekler denkleminin iki tarafı her zaman birbirine eşit değildir.
Çevremde gözlemlediğim, bu işin heveslisi pek çok insan güzel bir karavan gördüğünde ''aa! ne güzelmiş ev gibi'' diyor. Benzer tanımlamaları denizcilik geçmişimde yelkenli tekneler için de sıkça duymuşumdur. Bu sözleri sarfedenler ilk yelken tecrübelerinde midelerini küpeşteden denize boşaltırken ''ev gibi'' olsa bile onun bir ev değil yelkenli olduğunu tecrübe ederek öğrenirler. ''Ev gibi ne güzel'' diyerek yelkenli alanlar için ilk fırtınada çapa tarayıp karinayı delmek daha da acı bir tecrübedir. 200 lt. su ile limandan ayrılıp 5 kişi 1 hafta idare etmek zorunda kalmak, tuzdan her yanınızın pişmesi ve duş alamamak, istediğiniz zaman soğuk su bulamamak, bazen bayat kuru ekmekleri kemirmek zorunda kalmak, sintineye inip tıkanan giderleri açmak, olası motor arızalarını gidermek için yağa, mazota bulaşmak, makaradan çıkan halatı yerine geçirmek için fırtınalı havada direğe tırmanmak.. Bu örnekler de çoğaltılabilir. Kişi ve aracı, hazırlıklı, donanımlı ve istekli değilse insanı bezdirir. Siz sıkılmasanız bile eşiniz sıkılır, eşiniz sıkılmasa çocuğunuz sıkılır, arkadaşlarınız sıkılır.. dolayısıyla bir süre sonunda siz de sıkılırsınız.
Karavancılığın da bazı sıkıntılı yönleri vardır.
Bu nedenle, doğru donanımla, doğru araçla, doğru kişilerle, doğru zamanda yola çıkılmalı ve fazlaca beklenti içine girilmemelidir.
Şimdi ben iddia ediyorum ve diyorum ki;
Bütün bu doğrular bir araya gelse bile bazılarımız için karavancılık uygun değildir. Onlar kimler midir?
Ütüsüz pantalon, lekesiz elbise giyemem, kuru ekmek yiyemem, yerde yatamam, balık tutamam, fön makinamdan ayrılamam, ılık su içemem, poşete mıçamam
, karanlıkta uyuyamam, ağaca çıkamam, böcekten haz etmem, kurbağadan söz etmem, çamura dokunamam, köpeğe sokulamam, soğuk suyla duş alamam, denizin tuzunu üzerimden atmadan yapamam... Bu örnekleri de çoğaltmak mümkün.
Belki biraz abarttım.. Belki de biraz espri olsun diye.. Neyse siz anladınız onların kimler olduğunu.
Onlar.. Fazlaca beklentisi olanlar ve doğru donanımla yola çıkmayanlar........ Ne kadar çok paraları olursa olsun.. Ne kadar lüks karavanları olursa olsun............. Karavanlarını bir aldıkları gün sevinecekler, bir de sattıkları gün.
Daha önceleri benzer konuları dile getirdiğimde bu yazdıklarımın karavancılıkla değil, kampçılıkla ilgili olduğu söylenmişti.
Kampçılık nerede biter, karavancılık nerede başlar? Bence çok keskin sınırları yok bunun. Karavanınız ne kadar lüks olursa olsun eğer geziyorsanız ayakkabınıza çamur bulaşmasını engelleyemez. Ev gibi olabilir ama ev değildir.
Buyrun tartışmaya...
Daha önceleri bu konuyla ilgili ayrı ayrı başlıklar altında kısa tartışmalarımız olmuştu. Gelin konuyu toparlayalım ve enine boyuna hareketlendirelim.
Ben diyorum ki;
Kişilerin bu işten zevk alabilmesi için ihtiyaca ve beklentiye göre doğru donanım ve doğru araçla başlaması gerekir.
Doğru donanım nedir ona açıklık getirelim:
Doğru donanım kişiye göre değişir. Benim gibi dere tepe düz gidecekler için truma ısıtıcı ve 3 sistem buzdolabı doğru donanım iken, kampinglerde ve(veya) elektrik alabileceği yerlerde konaklayacaklar için gereksiz bir masraftır. Kalabalık bir aile için alkovan ne kadar gerekliyse, iki kişilik bir aile için o kadar büyük bir hantallık sebebidir. Dizileri kaçırmak istemeyen hanımlar için otomatik yönlü uydu alıcısı ne kadar gerekliyse, bazıları için o kadar gereksizdir. Kimi 20 lt. su deposuyla yetinirken kimisine 150 lt. az gelir. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Gönül en iyisini ister. Ama hayaller ve gerçekler denkleminin iki tarafı her zaman birbirine eşit değildir.
Çevremde gözlemlediğim, bu işin heveslisi pek çok insan güzel bir karavan gördüğünde ''aa! ne güzelmiş ev gibi'' diyor. Benzer tanımlamaları denizcilik geçmişimde yelkenli tekneler için de sıkça duymuşumdur. Bu sözleri sarfedenler ilk yelken tecrübelerinde midelerini küpeşteden denize boşaltırken ''ev gibi'' olsa bile onun bir ev değil yelkenli olduğunu tecrübe ederek öğrenirler. ''Ev gibi ne güzel'' diyerek yelkenli alanlar için ilk fırtınada çapa tarayıp karinayı delmek daha da acı bir tecrübedir. 200 lt. su ile limandan ayrılıp 5 kişi 1 hafta idare etmek zorunda kalmak, tuzdan her yanınızın pişmesi ve duş alamamak, istediğiniz zaman soğuk su bulamamak, bazen bayat kuru ekmekleri kemirmek zorunda kalmak, sintineye inip tıkanan giderleri açmak, olası motor arızalarını gidermek için yağa, mazota bulaşmak, makaradan çıkan halatı yerine geçirmek için fırtınalı havada direğe tırmanmak.. Bu örnekler de çoğaltılabilir. Kişi ve aracı, hazırlıklı, donanımlı ve istekli değilse insanı bezdirir. Siz sıkılmasanız bile eşiniz sıkılır, eşiniz sıkılmasa çocuğunuz sıkılır, arkadaşlarınız sıkılır.. dolayısıyla bir süre sonunda siz de sıkılırsınız.
Karavancılığın da bazı sıkıntılı yönleri vardır.
Bu nedenle, doğru donanımla, doğru araçla, doğru kişilerle, doğru zamanda yola çıkılmalı ve fazlaca beklenti içine girilmemelidir.
Şimdi ben iddia ediyorum ve diyorum ki;
Bütün bu doğrular bir araya gelse bile bazılarımız için karavancılık uygun değildir. Onlar kimler midir?
Ütüsüz pantalon, lekesiz elbise giyemem, kuru ekmek yiyemem, yerde yatamam, balık tutamam, fön makinamdan ayrılamam, ılık su içemem, poşete mıçamam
Belki biraz abarttım.. Belki de biraz espri olsun diye.. Neyse siz anladınız onların kimler olduğunu.
Onlar.. Fazlaca beklentisi olanlar ve doğru donanımla yola çıkmayanlar........ Ne kadar çok paraları olursa olsun.. Ne kadar lüks karavanları olursa olsun............. Karavanlarını bir aldıkları gün sevinecekler, bir de sattıkları gün.
Daha önceleri benzer konuları dile getirdiğimde bu yazdıklarımın karavancılıkla değil, kampçılıkla ilgili olduğu söylenmişti.
Kampçılık nerede biter, karavancılık nerede başlar? Bence çok keskin sınırları yok bunun. Karavanınız ne kadar lüks olursa olsun eğer geziyorsanız ayakkabınıza çamur bulaşmasını engelleyemez. Ev gibi olabilir ama ev değildir.
Buyrun tartışmaya...