Ynt: Kamp Çantam;SÜLÜKLÜ GÖL' DEN KARABEY YAYLASI VE ÇUBUK GÖLÜNDE KAMP
http://www.kampcantam.com/07-08-08-2012-suluklu-gol-karabey-yaylasi-ve-cubuk-golu-kamp.html
07-08.08.2012 Sülüklü göl Karabey Yaylası ve Çubuk Gölü Kamp
07.08.2012 Salı günü saat 09:00 da arkadaşım ile Gebze den yola çıktık. 11:00 da Akyazı da son alışverişlerimizi yaptıktan sonra Dokurcun Sülüklü göle geçtik. Saat 12:00 da kamp yüklerimizle beraber sülüklü gölün batı yamacından iki saatlik dik ve zorlu orman içi yürüyüşün sonunda Davlumbaz yaylasına vardık. Davlumbaz yaylası çeşmesinde buz gibi oluk suyunda kafamızı, elimizi, ayağımızı yıkayıp serinledik.
30 dakikalık serinleme ve eşsiz manzaraların fotoğraflarını çekip Karabey yaylasına yöneldik. Bir saat süren Karabey yaylasına yürüyüş bizi yaylada şimşir ağacının gölgesinde oturan Ayşe teyze, Fatma teyze, Zennur abla ve Kemal abinin yanına gidip sohbetlerine dahil olduk. Öğlen yemeğimizi barbunya pilaki ile planlarken, Ayşe teyzenin getirdiği Bazlama, köy peyniri ve ekşi ayranla yaptık. 2,5 litrelik yoğurt kovasında gelen ayranı kana kana içtik. Teyzelerimle sohbetten sonra saat 16:00 da Ayşe teyzenin Çubuklu göle harita gibi doğru olan yol tarifi ile yolumuza devam ettik.
Karabey yaylası güneyindeki sırt hattına çıkıp şiddetli rüzgarda bir yanımızda Elmalı dağları diğer yanımızda Kapıorman dağlarının güney uzantıları arasında yürürken her defasında İŞTE BU…! diyerek hayranlıkla seyrettiğimiz doğada ilerlerken, çubuk gölünü zirveden 17:00 da gördük. Her ikimizde define bulmuş gibi sevinç çığlıkları attık. Çubuk gölüne ağır ağır 50 dakikalık bir yürüyüşle indik. Göl etrafında geceyi geçirmek için en uygun kamp alanını keşfe çıktık. En güzel kamp alanının su sıkıntısı olmasına rağmen görsel güzelliği ile popüler yer değirmenlerinin arasında kamp atmaya karar verdik. Çadırımızı kurduğumuz yerin yanında ağaçlar arasına kurulmuş olan göl manzaralı kamelyada gölü seyretmenin tadına vardık.
Fotoğraf gezintisi için çıktığımız göl etrafı yürüyüşünde akşam yemeği için Bolu Göynükten gelmiş üç genç arkadaş göl kenarında yaktıkları ateşte sac kavurma yaparken bizi yemeklerine davet ettiler. Bizlerde biraz naz ettik ama sac kavurmasına dayanamadık. Sadece sac kavurma değil sucuk, közde kızartılmış kaşarlı mantar, hakiki köy ekmeği, zengin içecek menüsü ve tatlı olarak kaymaklı ekmek kadayıfı ve de çam kozalağı ateşiyle semaverde muhteşem semaver çay keyfimizi yaptık. En son olarak geceyi çiftetelli müziğinde ateşin başında Bolulu arkadaşların hünerli oyunları eşliğinde bitirdik.
Saat 22:00 gibi çadırımıza geldik. Çadırın önündeki göle nazır balkon şeklindeki kamelyada oturup yaşadığımız eşsiz güzelliklere arkadaşlarımızı arayıp telefonla biraz nispet yaptık. Gölün içindeki parıltıların berrak gökyüzündeki yıldızların yansıması olduğunu anlayana kadar baya bir kafa yorduk. Ve saat 24:00 artık uyuma vakti. Çünkü yarın uzun ve zorlu bir yol bizi bekliyordu. Sabah 09:00 oldu. Uykuya doymuş vücudumuz dinç ve keyiften bir önceki günün yorgunluğu yok olmuştu. Kamelyamızda sabah kahvaltısını Ayşe teyzenin peyniri ve bazlaması ile yaptıktan sonra çadırlarımızı toplayıp kamp çantamızı hazırlayıp o eşsiz göl ve değirmen manzaralarına hoş cakalın deyip saat 10:00 da dönüş yola çıktık. Göle indiğimiz rotayı kullanarak Karabey yaylasına ilerlerken arkamıza dönüp dönüp Çubuk gölüne hüzünlü bakışlarımızı fotoğraflarımıza aldık.
İki saatlik yürüyüşün ardından güneşin yakıcı etkisi ile Karabey yaylası güneyindeki sırt hattına ulaştık. Kuzeyden esen rüzgar çok şiddetli olmasına rağmen yolumuza devam etmemizi engelleyemedi. 30 dakika daha yürüdükten sonra Karabey yaylasına vardık. Yaylaya girerken Ayşe teyze…. Ayşe teyze… diye bağırarak girdik. Ey…. Diye bir yanıt geldi. Yayla evinin balkonunda eşi Hacı İbrahim amcayla oturan Ayşe teyzenin sesiydi bu. Gelin gelin yukarı gelin daveti ile bizi evine davet etti. Biz de Ayşe teyze ekşi ekşi ayranın varsa geliriz dedik. Olmaz mı gelin çocuklar diye bizi evine çağırdı. Ayran içerek 30 dakikalık hoş sohbetin ardından buz gibi göze suyundan sularımızı tazeledikten sonra Susuz yaylaya yol almaya başladık. Susuz yayla yolu üzerinde olan engebeli ve sık orman yapısının içerisinde zor şartlardan geçerek Susuz yaylaya vardık. Yayla oluğunda mola verip su ihtiyacımızı karşıladık.
Birazda uçurumun kenarından sülüklü gölün eşsiz manzarasını izleyip fotoğraf çektik. Ve ardından Sülüklü göle inmeye başladık. Saat 16:00 da başladığımız noktaya Sülüklü göle vardık. Eşyalarımızı arabamıza yerleştirdikten sonra Sülüklü gölün güvenlik görevlisi Müjdat abinin demlediği o muhteşem çaydan yudumlamaya başladık. Sonra arabamıza binerek dönüş yoluna başladık. Şehre yaklaştıkca içimizdeki o buruk ayrılık hüznü arttı. Şehri birkaç saat içinde doğaya çıkınca unuta biliyoruz fakat doğadan şehre dönünce doğayı unutmak bizi zorluyor.