Kafa Nereye Biz Oraya, 58 Günde Kütahya-salihli-didim-milas-bodrum-marmaris-datça-fethiye-denizli-af

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan geziyoM Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 310
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 114,621


Saat 10 sularında başlayan Beçin gezimizi 15:30 gibi ancak bitirebiliyoruz, hiç dinlenmeden gezdik desem yalan olmaz..






Daha sonra da Güllük'e doğru yola çıkıyoruz.
 

Saat 15:30 gibi Beçin Kalesinden Güllük tarafına doğru yola çıkıyoruz, planımız Bodrum yarımadasını kıyı kıyı dolaşmak.
17:00 civarında geldiğimiz Güllük'te aracımızı sahil güvenliğin yakınında yol kenarına park ediyoruz.
Hemen yakınında Yalçınkaya diye bir balık lokantası var, tuvaletleri 24 saat açık ve kullanabiliyorsunuz.





Son fotografta 7-8 sene önce terkedilmiş, kamu kurumuna ait bir dinlenme tesisi gözüküyor, bir kaç sene daha geçip iyice harabe haline gelmesi bekleniyormuş
 

Şehri tanımak için yaya olarak turlarken görüp yanına gittiğimiz karavanda değerli arkadaşımız Arif bey ( armes) ve eşi Nalan hanımla tanışıyoruz, epey bi sohbet ediyoruz.
Hatta akşamında Arif beyin daveti üzerine çay bahçesinde buluşup keyifli sohbetimize devam ediyoruz, kendilerine bir kez daha teşekkür ederiz.


 



Sabah saat 8 sularında plaj bölgesine geliyoruz ve aracımıza denize sıfır bir yer buluyoruz, deniz keyfinden sonra pazarını gezmeyi ihmal etmiyoruz
ve daha sonra çiçekler arasında kahvaltı ediyoruz.
Güllük genelde fiyatlar konusunda çok uygun bir belde olarak aklımızda kalıyor.



 

Güllük'ten ayrılıp halk arasında Varvil denilen Baryglia antik kentini görmek istiyoruz, Tuzla'dan geçtikten sonra Boğaziçi köyünde yol üzerindeki bir market işletmecisine sorduğumuzda görülecek pek bir şey olmadığını, kazıların başlamadığını söylüyor ve geri dönüyoruz,



Yolumuz üzerindeki Güvercinlik'e uğruyoruz, denize girilecek bir yer bulamıyoruz, her yer sahiplenmiş.
Biraz dolaştıktan sonra ayrılıyoruz


 

Ana yol kenarında, manzarası güzel, hafiften esen, gölgelik bir park alanında konaklamaya karar veriyoruz ( 37.1088383,27.5099983 ), biraz ileride asvalt kaplı bir park alanı mevcut ama ağaç yok.
Hemen kenarda 2 tane kocaman, kapaklı çöp taşıyıcısı olmasına rağmen niye buraları kirletmişler diye söylene söylene mıntıka temizliği yapıyorum ama biraz sonra yamaçtan aşağı denize doğru baktığımda gördüğüm çöp yığınları karşısında nutkum tutuluyor, söyleyecek bir şey bulamıyorum. Muhteşem bir milletiz vesselam.



Torba'da da deniz görme imkanı olmasa da halkını düşünerek bu 1 metre genişliğindeki yürüyüş yolunu bırakanların kulağını çınlatıyoruz, hem de nasıl çınlatıyoruz


 

Sabah Göltürkbükü'nü geziyoruz, sahil oteller, moteller vb tarafından sahiplenilmiş gibi gözüküyor,
ama ama o da ne !! yanlış mı görüyoruz ne ?? küçücük de olsa bir halk plajı , yaşasın halkımız, yaşasın halk plajı diye bağırarak doğru denize
" Allahım,Allahım, ağlamak istiyorum.."



Neyse devam edip Yalıkavak'a geliyoruz ve çevreyi tanımak için biraz daha ilerlediğimizde Küdür koyunu geçince Kaya Mezarların karşısında çok güzel, küçük bir koy görüyoruz ( 37.1297250,27.2827083 ) su, wc, duş vs yok ama tahtadan şezlonglar ve küçük küçük Ilgın ağaçları var.



(Bir kaç yüz metre geride tam teşekküllü bir piknik-kamp alanı da mevcut, ama araçlar kamp dışındaki otoparka bırakılıyor)
 

Bahse konu olan koyda deniz çok temiz, girişte 3-4 metrelik bir alan iri çakıl ama daha sonra zemin incecik kum..


Küdür tepesinden yalıkavak manzarası,


Her zaman yaptığım gibi, ziyaret ettiğim camilerde şükür ve/veya vakit namazı, Küdür camii


Yalıkavak haritası ve sahildeki belediye parkı.

 



Yalıkavak düzenli bir şahir, marinası ve limanı güzel, sahile bakımlı bir belediye parkı var, 3 tane halk plajı mevcut.


Hail ve Gülsüm heykeli, hikayesi ,



Sabahleyin yine Kaya mezarları karşısındaki koya gidiyoruz, deniz keyfi, kahvaltı keyfi, gerçekten çok güzel bir yer, sahil incecik kum ve Ilgın ağaçları.

 

Öğleden sonra ismini duyduğumuz meşhur Sandima köyüne çıkıyoruz, dediklerine göre köylüler balıkçılık yapmak ve teknelerde, otellerde, turizm işinde çalışmak için aşağıya, Yalıkavak'a göç ede ede köy terkedilmiş ve harabe haline gelmiş.




Köyün okulunu bu halde görünce içimiz sızlıyor, bahçesini, içini, lojmanını geziyoruz.

 

Nuriş sanat evine çıkıyoruz ama sezon dışı olduğundan kapalı, kimse yok.



Akşam üzeri geri dönüyoruz ve marinayı geziyoruz,


 





Myndos antik kenti kurtarma çalışmaları sebebi ile yol kapalıymış, hemen sol tarafa inen yol kenarında bir yere park ediyoruz
ve etrafı gezmeye başlıyoruz.