Konnichiwa!
benzer bir hizla devam edebiliriz:
Hakone:
Bu kentimiz Japonya'daki nadide guzellikteki mekanlardandir. 725m rakima ciktiginizda sizi muthis bir surpriz bekliyor: dev bir krater golu! Dev ki ne dev: Karsilikli iskelelerden, 16. yy konseptli gemilerle diger yakaya gecebiliyorsunuz.
(ne yazik ki cektigim dialarimi sakladigim cok guvenlikli yeri hatirlayamadigimdan dolayi size internetten buldugum resimleri ekliyorum kusura bakmayin)
O kadar tepelere ciktiniz ama yetmedi mi?
Baska cesitli araclarla (teleferik, ozel ismini bilmedigim 45 derecelik dag treni, telesiyej vb..)
biraz daha yukarilara cikip daglari ve de en muhimi Fuji'yi yaklasik 1300m'den pek guzel seyredebiliyorsunuz.
Hakone ve Japonya'nin geneli yari canli volkanik bolge oldugu icin hemen her yerde kaplicalar hem bol, hem cok yogun hem de meshur. Keza Hakone'nin de kaplicalari cok meshur. Japonlar arasinda da kaplica turizmi cok revacta. Kaplicalara bundan 100 sene evvel kadinli erkekli herkes girermis. Daha dogrusu soyle: once banyo yapiliyor ve herkes ciplak olarak kaplica havuzuna giriyor. Fakat Meiji doneminde batililasmak adina kadin-erkek bolumleri ayrilmis.
Genelde cogu otellerde de kaplica havuzlari var. Bazisi odanin kuvetine, ozel boru tertibatiyla Kaplica suyu getirmekte.
Ama en keyifli olanlari arasinda mehtap manzarali ve karli havada girilen acik hava havuzlarini sayabilirim tabii ben girmedim ama muthis bir keyif oldugu kesin
Kaplica derken, Hakone'de Sulfurun (yani agir yumurta kokusunun da ) yogun oldugu bir sicak su kaynagi vardi. Kucucuk ve fokur fokur kaynayan bir kaynak.. Kokusu bir yana, sulfur sebebiyle olusan ve surekli degisen renk kombinasyonlari anlatilamaz guzellikteydi dogrusu ama kokuyu da unutmus degilim.. Zaten yururken kokuyu takip etmekle de bulabiliyorsunuz minik golcugu ;D yine de o renkler herseye deger.
Hakone ile ilgili son can alici noktam ise tepesinden duman cikan volkanik bir dag gormem olmustu ;D
Takayama:
Edo donemi'ne iliskin (1600-1868) (Edo'dan sonra Meiji donemi geliyor) eski yerlesim halinde bir konsepti var Takayama'nin. Sokaklar minik minik, birbirini dik kesen veya paralelinde.. Japon baliklarinin dolasdigi kucuk su oluklari veya minik derecikleri var.
Burda gezerken kendinizi vakt-i zamanindaki nadide dizilerimizden "Anjinsan"in doneminde hissedebiliyorsunuz cok rahat ayrica her sehirdeki gibi burada damutlak gezilmesi gereken tapinaklar mevcut (her bolgenin tapinaklarinda ufak tefek farkliliklar var elbet ama ben Kyoto ve Nara'dakilerden en cok etkilenmistim dogrusu)
Ayrica boyle tarih kokan bir kucuk sehirde, cay evlerinden birine (tea house ya da cayhane) gidip "maccha"(maçça diye okunur) yani bildigimiz yesil cay degil, torensel olarak icilen yesil cay'dan da icmenizi tavsiye ve temenni ederim
Bu Maccha, bambunun uclarini kiytiklastirilarak/tiftiklendirerek yapilan, erkeklerin sakal fircasina benzer bir formdaki bir nev'i cirpiciyla 5-10 dk cirparak ve kopuklendirerek yapılıyor ve rengi bildigimiz fistik yesiline cok yakin oluyor. Hatta sunu kesinlikle diyebilirim ki yapilmamis Maccha, aynen bizim kinaya benziyor (ben direkt kina sanmistim toz maccha'yi ilk gordugumde ;D)
Maccha'yi da icerken (bizim Mirra'da nasil kurallar varsa) kendine has kurallari var.
Oncelikle cayi yapan hanimi diz ustu oturarak bakliyorsunuz. O size kulpsuz Maccha bardaginada cayi veriyor. Ama verirken, bardagin tek tarafindaki motif size donukken, siz bardagi aldiginizda 3 tur saga dogru cevirmeden icemiyorsunuz. Cevirdiginizde de motif disa bakar bir konuma geliyor. Tum bunlardan sonra cayi bitirdiginizde de bu sefer 3 tur sola cevirip bardagi yine cay yapan hanima teslim ediyorsunuz. Bir daha cay isterseniz tekrar cirpmak suretiyle cayiniz hazirlaniyor.
Maccha sekersiz ama cayinizin yaninda da 2-3 lokum buyuklugunde tatliniz da standart
Maccha'nin artik herturlu urunu mevcut: Macchali sutten, dondurmaya, kurabiyeden cikolatasina.. Genelde Ancho denen siyah fasuyleden yapilan tatliyla da yemek revactaki bri secenek
Hmmm imrendim valla simdi.. olsa da yeseydik Zaten 1.sushi 2.maccha en sevdigim yemeklerdi dogrusu..
Himeji:
Himeji Kalesi en meshur kalelerden biri. Himeji'ye gitmedim sadece transit gecerken gordum uzaktan ama bu kalelerden 10-20 tane vardi yanilmiyorsam tum Japonya'da, Himeji Castle da en meshurlarindan.
Yamaguchi:
Cok guzel bahceleri olan sakin ve buyukce bir tasra kasabasi Ben cok severim Yamaguchi'yi.. Adana'ya, Mersin'e benzetirim biraz.. Tabiat ve iklim olarak da (guney Japonya'da olmasi sebebiyle) epeyi benzerler zaten
Dogasi da guzelcedir, bol tarlali, bambu ormanli bir sehirdir. Buraya bagli Shimonoseki sehri Istanbul'la kardes sehirdir ve koprusu itibariyle gercekten de epeyi benzerler birbirlerine Ama Shimonoseki daha yesillikli elbette
Bir de bir duzelti yapmak istiyorum:
Shimonoseki'nin guneyinde Beppu diye bir sehir vardir.
Japonya-I'de yazdigim dunyanin en kucuk yanardagi bu sehirde yani Beppu'daydi, Hatta bu sehirde de yine dumani tuten volkanik dag gormeniz normaldir.
Beppu'da da yine kaplicalar pek meshurdur tahmin edeceginiz uzere.
Yine buradaydi (veya
yakınlarında bir yerde) dunyanın en kucuk sonmus volkani vardi.
muhtesemdi agzinin capi 10 metre kadardı ve derinligi de belki 15
metre kadar.. Kendimi bu sonmus volkancigin yanında kucuk prensin volkan
ve gulunun oldugu gezegenciginde hissetmistim
Beppu haritasi da iste burada:
Nagoya:
Son olarak da Nagoya'dan tek bir kelime soyleyecegim: Yine enfes bir kalesi ve kalenin de icinde bulundugu kompleksin bahcesi var bu guzel sehirde. Kalenin hatirina gitmek lazim
Bu sefer biraz karisik ve az yazili oldu kusura bakmayin, sonrakinde telafi ederiz insallah
Kiyotsukete kudasai!
(kendinize iyi bakin!)
benzer bir hizla devam edebiliriz:
Hakone:
Bu kentimiz Japonya'daki nadide guzellikteki mekanlardandir. 725m rakima ciktiginizda sizi muthis bir surpriz bekliyor: dev bir krater golu! Dev ki ne dev: Karsilikli iskelelerden, 16. yy konseptli gemilerle diger yakaya gecebiliyorsunuz.
(ne yazik ki cektigim dialarimi sakladigim cok guvenlikli yeri hatirlayamadigimdan dolayi size internetten buldugum resimleri ekliyorum kusura bakmayin)
O kadar tepelere ciktiniz ama yetmedi mi?
Baska cesitli araclarla (teleferik, ozel ismini bilmedigim 45 derecelik dag treni, telesiyej vb..)
biraz daha yukarilara cikip daglari ve de en muhimi Fuji'yi yaklasik 1300m'den pek guzel seyredebiliyorsunuz.
Hakone ve Japonya'nin geneli yari canli volkanik bolge oldugu icin hemen her yerde kaplicalar hem bol, hem cok yogun hem de meshur. Keza Hakone'nin de kaplicalari cok meshur. Japonlar arasinda da kaplica turizmi cok revacta. Kaplicalara bundan 100 sene evvel kadinli erkekli herkes girermis. Daha dogrusu soyle: once banyo yapiliyor ve herkes ciplak olarak kaplica havuzuna giriyor. Fakat Meiji doneminde batililasmak adina kadin-erkek bolumleri ayrilmis.
Genelde cogu otellerde de kaplica havuzlari var. Bazisi odanin kuvetine, ozel boru tertibatiyla Kaplica suyu getirmekte.
Ama en keyifli olanlari arasinda mehtap manzarali ve karli havada girilen acik hava havuzlarini sayabilirim tabii ben girmedim ama muthis bir keyif oldugu kesin
Kaplica derken, Hakone'de Sulfurun (yani agir yumurta kokusunun da ) yogun oldugu bir sicak su kaynagi vardi. Kucucuk ve fokur fokur kaynayan bir kaynak.. Kokusu bir yana, sulfur sebebiyle olusan ve surekli degisen renk kombinasyonlari anlatilamaz guzellikteydi dogrusu ama kokuyu da unutmus degilim.. Zaten yururken kokuyu takip etmekle de bulabiliyorsunuz minik golcugu ;D yine de o renkler herseye deger.
Hakone ile ilgili son can alici noktam ise tepesinden duman cikan volkanik bir dag gormem olmustu ;D
Takayama:
Edo donemi'ne iliskin (1600-1868) (Edo'dan sonra Meiji donemi geliyor) eski yerlesim halinde bir konsepti var Takayama'nin. Sokaklar minik minik, birbirini dik kesen veya paralelinde.. Japon baliklarinin dolasdigi kucuk su oluklari veya minik derecikleri var.
Burda gezerken kendinizi vakt-i zamanindaki nadide dizilerimizden "Anjinsan"in doneminde hissedebiliyorsunuz cok rahat ayrica her sehirdeki gibi burada damutlak gezilmesi gereken tapinaklar mevcut (her bolgenin tapinaklarinda ufak tefek farkliliklar var elbet ama ben Kyoto ve Nara'dakilerden en cok etkilenmistim dogrusu)
Ayrica boyle tarih kokan bir kucuk sehirde, cay evlerinden birine (tea house ya da cayhane) gidip "maccha"(maçça diye okunur) yani bildigimiz yesil cay degil, torensel olarak icilen yesil cay'dan da icmenizi tavsiye ve temenni ederim
Bu Maccha, bambunun uclarini kiytiklastirilarak/tiftiklendirerek yapilan, erkeklerin sakal fircasina benzer bir formdaki bir nev'i cirpiciyla 5-10 dk cirparak ve kopuklendirerek yapılıyor ve rengi bildigimiz fistik yesiline cok yakin oluyor. Hatta sunu kesinlikle diyebilirim ki yapilmamis Maccha, aynen bizim kinaya benziyor (ben direkt kina sanmistim toz maccha'yi ilk gordugumde ;D)
Maccha'yi da icerken (bizim Mirra'da nasil kurallar varsa) kendine has kurallari var.
Oncelikle cayi yapan hanimi diz ustu oturarak bakliyorsunuz. O size kulpsuz Maccha bardaginada cayi veriyor. Ama verirken, bardagin tek tarafindaki motif size donukken, siz bardagi aldiginizda 3 tur saga dogru cevirmeden icemiyorsunuz. Cevirdiginizde de motif disa bakar bir konuma geliyor. Tum bunlardan sonra cayi bitirdiginizde de bu sefer 3 tur sola cevirip bardagi yine cay yapan hanima teslim ediyorsunuz. Bir daha cay isterseniz tekrar cirpmak suretiyle cayiniz hazirlaniyor.
Maccha sekersiz ama cayinizin yaninda da 2-3 lokum buyuklugunde tatliniz da standart
Maccha'nin artik herturlu urunu mevcut: Macchali sutten, dondurmaya, kurabiyeden cikolatasina.. Genelde Ancho denen siyah fasuyleden yapilan tatliyla da yemek revactaki bri secenek
Hmmm imrendim valla simdi.. olsa da yeseydik Zaten 1.sushi 2.maccha en sevdigim yemeklerdi dogrusu..
Himeji:
Himeji Kalesi en meshur kalelerden biri. Himeji'ye gitmedim sadece transit gecerken gordum uzaktan ama bu kalelerden 10-20 tane vardi yanilmiyorsam tum Japonya'da, Himeji Castle da en meshurlarindan.
Yamaguchi:
Cok guzel bahceleri olan sakin ve buyukce bir tasra kasabasi Ben cok severim Yamaguchi'yi.. Adana'ya, Mersin'e benzetirim biraz.. Tabiat ve iklim olarak da (guney Japonya'da olmasi sebebiyle) epeyi benzerler zaten
Dogasi da guzelcedir, bol tarlali, bambu ormanli bir sehirdir. Buraya bagli Shimonoseki sehri Istanbul'la kardes sehirdir ve koprusu itibariyle gercekten de epeyi benzerler birbirlerine Ama Shimonoseki daha yesillikli elbette
Bir de bir duzelti yapmak istiyorum:
Shimonoseki'nin guneyinde Beppu diye bir sehir vardir.
Japonya-I'de yazdigim dunyanin en kucuk yanardagi bu sehirde yani Beppu'daydi, Hatta bu sehirde de yine dumani tuten volkanik dag gormeniz normaldir.
Beppu'da da yine kaplicalar pek meshurdur tahmin edeceginiz uzere.
Yine buradaydi (veya
yakınlarında bir yerde) dunyanın en kucuk sonmus volkani vardi.
muhtesemdi agzinin capi 10 metre kadardı ve derinligi de belki 15
metre kadar.. Kendimi bu sonmus volkancigin yanında kucuk prensin volkan
ve gulunun oldugu gezegenciginde hissetmistim
Beppu haritasi da iste burada:
Nagoya:
Son olarak da Nagoya'dan tek bir kelime soyleyecegim: Yine enfes bir kalesi ve kalenin de icinde bulundugu kompleksin bahcesi var bu guzel sehirde. Kalenin hatirina gitmek lazim
Bu sefer biraz karisik ve az yazili oldu kusura bakmayin, sonrakinde telafi ederiz insallah
Kiyotsukete kudasai!
(kendinize iyi bakin!)