Sorun da tam burada. Tüm ezberler değişti, Yerel unsurların da artık bilgisi yetersiz, en basiti 26 Kasım Pazar haber bültenleri ülke genelinde yaşanan fırtınanın tahribat görüntüleriyle dolu.
Marmara'da fırtına takvimi değişti, "Yıkıcı lodos" kış mevsiminde 2, 3 kez tekrarlardı şimdi neredeyse ayda 2 kez vurmaya başladı.
Güvenli kabul edilen sahiller artık değil. Dolgu alanlara kurulan parklardaki ağaçlar sert hava koşullarına dayanamayıp devriliyor.
Yamaçlara yapılan dik yokuş sokaklar en ufak yağışta nehir yatağına dönüşüp önüne kattığı her şeyi sürüklüyor. Yokuşlardan inen yüksek debili sel suları düzlükte daha yıkıcı sonuçlar doğuruyor.
Ruhsatsız kaçak kamping işletmelerini geçtik ruhsatlandırılanların dahi çevresel etki değerlendirilmesi yapılmadan açılışına izin veriliyor.
Doğal afet yönetmeliği ya yok, ya da alınması gereken önlemler alınmıyor, yönlendirme işaretlemeleri ise yapılmıyor.
Doğada yaşam tecrübesi olmayan kampçılar olası çevresel tehlikeleri okuyamıyor ve en küçük olayda can ve mal kaybıyla sonuçlanan talihsizlikler yaşıyor.
Sel felaketine dönüşen her yağışta ölüm haberleri kanıksanmaya başladı.
Bundan sonra kah ölüp kah sakat kalarak edinilecek tecrübelerle çizilecek yeni outdoor rotalar.