.
Nedense
@dinozor izci ‘nin yukarıdaki sevimli teorisini atlamışım.
Fakat o da dediğimi hoş görsün, araçların periodik kontrollerini devletin üzerine almasının, araçsız vergi mükelleflerine haksızlık olabileceğini atlamış.
Almanya’da da olduğu gibi bizde de devlet; hem bu işi taşarona verip sorun ve organizasyonundan kurtulduğundan, hem de kontrollerden vergi aldığından memnun olmalı. Devletin kendi hizmetlerinden vergi almadığını unutmayalım. Ayrıca TÜV işletme olarak kazancından da vergi ödemekte.
Hangi yoldan ödenecekse ödensin, her yapılan işin bir bedeli oluyor.
Üstelik aslında
devlet de biz değil miydik ?
Ciddi bir politikacıya da kısacağı veya kaldıracağı verginin bütcede verdiği açığı nasıl kapatacağını akla uygun hesaplayıp anlatabilene denmeli ?
Belki; bürokratik ve yasal bir engel yoksa, periyodik kontrol ödemeleri ancak onu taşıt vergisine otomatikman bağlamakla çözülebilirdi ?
Fakat o zaman da burada hararetle geyik yapacak malzememiz kalmazdı..
…
Ben prensip ve teorisinden bahsettim.
Uygulaması ise kısmen güncel politikaya girer !
O da rivayet ola ki, bazısına mübah, bazısına haramdır..
Sevimli bir teoriden değil, son derece korkunç bir soygundan bahsettiğimi düşünüyorum. Araçların periodik kontrollerini mecbur tutan otoritenin, yalnızca bu mecburiyetin gereğini yerine getirmesi gerekirken, kapitalist sistemin damarlarımıza kadar işlediği kuralları gereği, üzerimize yüklenen her bir zorunlu görevin karşılığını da ödememiz gerektiği gibi bir sistemik önyargının sınırları içinde düşünmeyi ve buna uymayı doğal bir görev ve zorunluluk olarak peşinen kabullenmiş olarak yaşıyoruz.
Zorunlu periodik muayenin giderlerinin, bunu zorunlu kılan otorite tarafından ödenmesi eğer aracı olmayan vergi mükelleflerine haksızlıksa, o zaman zorunlu askerlik görevinin, ücret ödemeden, devlet kaynaklarından karşılanması da kadınlara haksızlık. Ya da, devlet üniversitelerinde okuyanların masraflarının devlet tarafından karşılanması, üniversite okumayanlara haksızlık. Sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılanması, sağlığı yerinde olanlara haksızlık, vs. vs...
Türkiye'de araç sahibi olmak için, bir araç kendimize alırken, iki araç da devlete alıyoruz (vergi olarak), her yıl fahiş rakamlarla motorlu taşıt vergisi ödüyoruz (bu yıl iki defa ödedik), her aldığımız akaryakıtın litresinde %60 vergi ödüyoruz, bir de zorunlu periodik muayene için mantıksız miktarlarda para ödüyoruz. Bunlar hep, aracı olmayanlara haksızlık olmasın diye mi?
Devlet ya da belirlediği ortağı, beni soyarken, o soygundan vergi alıyor olması, benim soyulduğum gerçeğini değiştirmiyor.
Kapitalist sistem, bir soygun sistemidir. Bunu politik anlamda değil, basitçe içimize işlemiş, "elbette böyle olmalı" diye düşünmeye şartlandırılmış halimize bakarak söylüyorum.
Devlet, halk için, vatandaşlar için, yani insan için vardır, öyle olmalıdır. İnsanlar, devleti yöneten aç gözlü bir kaç muhterisin ve sülalesinin işkembesini doyurmak için var değildirler. Bunu gerçekten anlayabildiğimiz zaman, "insan olmaktan" bahsetmeye başlayabileceğiz.