Duygular = Fotograflar mi? Fotograflar = Duygularimiz mi?

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan seyahatname Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 5
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 3,437

seyahatname

Yeni Üye
Mesajlar
2
Tepkime Puanı
0
Merhaba

Hepinizin hatirliyacagi gibi, 1994 yilinda, Sudan'da, Kevin Carter tarafindan cekilmis bir fotograf var.
Sudan'li bir cocuk, yaklasik 1 km ileride bulunan Birlesmis Milletler Kampi'na ulasmak icin surunerek ilerlemeye calisiyor. Ve pesinde de, cocugun olmesini bekliyen bir Akbaba!
Ve yine bildiginiz gibi, fotografi ceken ve o fotografi ile "Pulitzer odulu"nu alan Kevin Carter, bir sure sonra intahar ediyor.

Iste, ne zaman bu fotograf aklima gelse, cekilen kareye yansiyan fotografcinin duygulari mi, yoksa cekilen karenin fotografcinin duygularina yasimasi midir, diye dusunuyorum.


Galiba kafam karisti.
 

Etiketler
Ynt: Duygular = Fotograflar mi? Fotograflar = Duygularimiz mi?

Çoğu zaman insanın dikkatini duygularıyla orantılı manzara ya da olaylar çeker ve onu fotoğraflar haliyle. Bazen de karşına çıkan olay ya da maznara seni yönlendirir, o anı fotoğraflamak istersin... yani tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavukdan durumu burdaki bence:smiley:)
 

Ynt: Duygular = Fotograflar mi? Fotograflar = Duygularimiz mi?

Hiç anlayamamışımdır...Kevin kardeşimiz çocuğun fotoğrafını çektikten sonra neden kucağına alıverip kampa götürmemiş. Acaba bulaşıcı hastalık vs riskinden dolayı mı? O zaman niye kampa gidip haber vermemiş ya da telefon etmemiş? İlla mantıklı bir açıklaması vardır, %100 eminim...ama cevabı bulmak istiyorum işte. Wikipedia'da ingilizce sayfada (http://en.wikipedia.org/wiki/Kevin_Carter) 2 farklı senaryo, türkçe sayfada da (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kevin_Carter) farklı bir 3. senaryo var...hepsinde de çocuk kurtuluyor.

Ama bir gazetenin başlığı benim duygularıma çok iyi tercüman olmuş:

"The St. Petersburg Times in Florida said this of Carter: "The man adjusting his lens to take just the right frame of her suffering, might just as well be a predator, another vulture on the scene."

"Florida'daki St. Petersburg Times Gazetesi Carter için şunu söylemiş: "Kızın çektiği acı karşısında sadece doğru kadrajı yakalamak için lensini ayarlayan bir insan; sadece bir yırtıcı, sahnedeki bir diğer akbaba olabilir."

(tam çevirememiş olabilirim, sürç'ü language ettiysem affola :smiley: )

tüm bunların ardından Kevin kardeşimizin intihar notu geliyor...(arabasının egzostuna taktığı boruyu pencereden içeri vererek karbonmonoksit zehirlenmesinden ölmüş)

"I am depressed ... without phone ... money for rent ... money for child support ... money for debts ... money!!! ... I am haunted by the vivid memories of killings and corpses and anger and pain ... of starving or wounded children, of trigger-happy madmen, often police, of killer executioners...I have gone to join Ken if I am that lucky."

"Depresyonadyım ... telefon olmadan ... kira için para olmadan ... nafaka (veya çocuklara yardım etmek) için para olmadan ... borçlar için para olmadan ... para olmadan! ... Açlık çeken ve yaralı çocukların, tetikle mutlu olan çılgın adamların, sık sık polisin, katil cellatların cinayetleri ve cesetleri ve öfke ve acılarının canlı anıları tarafından lanetlendim ... Eğer şanslıysam Ken'e katılmak için gidiyorum"

(Ken Oosterbroek, Kevin Carter'ın üye olduğu Bang Bang Clup dedikleri bir fotoğrafçılar klübünün başka bir üyesi. Kevin'den önce Johannesburg'da vurularak öldürülmüş. O da Kevin gibi bol ödülllü, başarılı bir fotoğrafçıymış.)

Gerçekten çarpıcı bir hikaye, fotoğrafı iyice efsaneleştiriyor.

Ama, bu notu yazan Kevin Carter, kendisini çocuğa yardım etmemekle suçlayanlar karşısında "profesyonel fotoğrafçı olduğunu, yardım görevlisi olmadığını" söyleyerek kendisini savunuyor. Yani bir yanda ölümlerden o derece etkilenmiş ki, intihar etmiş. Diğer yanda bu derece bir profesyonellik...birbiriyle çakışıyor sanki! Kafası karışıyor insanın gerçekten...

Neyse...

Pulitzer ödülü kazanmış başka bir fotoğraf vardı, bir kız (yanlış hatırlamıyorsam) petrole veya başka bir sıvıya gömülmüş, boğulmak üzere. Ama kurtarılamıyor...yani göz göre göre ölümü bekliyor. Bir tahtaya tutunmuş...direkt objektifin içine, hatta filme bakmış resmen! O bakışlarını görünce, "dur ben gelip seni kurtarıcam" diyor insan, yanına gitmek istiyor resmen. Müthiş bir fotoğraftı...

http://www.elpais.com/recorte/20080407elpepucul_5/XXLCO/Ies/Omayra_Sanchez_Armero_Colombie_1985.jpg


Bir de Polis Haftası afişlerinde kullanılan bir fotoğraf vardı, bir adam sırt üstü bırakmış kendini boğaz köprüsünden, bir polis de alabildiğine uzanmış yakalamak için ama yakalayamamış. İstanbul'da metroda görmüştüm, gözlerim dolmuştu görünce. Onu da çok aradım internette bulamadım.

Aşağıda bazı linklerde resimler var :smiley: bakmanızı tavsiye ederim...

Kevin Carter'ın kendisi
http://maznur.files.wordpress.com/2008/08/ddd.jpg

İddiaya göre, Kevin Carter'ın Sudan'dan döndükten sonraki hali...ama şaibeli tabii...
http://image09.webshots.com/9/8/24/42/112782442MSaIQg_fs.jpg

Meşhur akbaba fotoğrafı
http://mihaelanedea.files.wordpress.com/2008/10/kevin-carter-vulture.jpg

Sevgiler...güzel konu için teşekkürler diyorum...
 

Ynt: Duygular = Fotograflar mi? Fotograflar = Duygularimiz mi?

slm .ben bu işte acemi biri olarak fikrimi şu şekilde beyan etmek isterim.Bu olaya kişinin bakış açısı önemli eğer bu fotoğrafçılık işini meslek edinmiş biriyse bu olayı işi gibi görür her halukarda o fotoğrafları çeker bu tıpkı doktor hasta ilişkisine benzer bence.Eminim intihar eden fotoğrafçının da insani yanı acımıştır ama ne yazıkk ki herzeman olduğu gibi insanların egoları ağır basıyor böyle durumlarda.yadırganmıyor zaten artık...bana kalırsa her iki birbirine bağlı duygu olmadan fotoğraf ,fotoğraf olmadan o ortamdaki hiisedilen şeyi belgelemek olmaz...
 

Ynt: Duygular = Fotograflar mi? Fotograflar = Duygularimiz mi?

Bencede coookkkk zor konular bunlar...

ama icimden gelenleri yazmak gerekirse...

INSAN OLMAK....

hani bizi diger bircok canlilardan ayiran...

farkli bir durum ya..

hayvanlardan..

bitkilerden...

vs...vs..

cok zor ......

ne din....ne de baska seyler...

bunu yakalamak cok zor...

bazen bir paparazzi dayak yediginde acikca soyliim icimin yaglari eriyordu... :D

hani Teoman biriki tanesini yumruklamisti ya.. :D

yaw...neyiz biz.....

al eline kamerayi......daya ...... adamin burnuna...oldu...


yok ya.....

bunun nesi sanat...nesi ...is..nesi profosyenellik...


ne abicim bu...


neyiz ulen biz...
 




Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.

BENZER KONULAR



GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,680
Mesajlar
1,522,134
Kayıtlı Üye Sayımız
166,526
Kaydolan Son Üyemiz
Selma Yörük

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst