Dünyada ve Türkiye’de Mağaracılık

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan özlem Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 6
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 18,863

özlem

Kamp III
Mesajlar
825
Tepkime Puanı
21
Dünyada ve Türkiye’de Mağaracılık:

Mağaralar üzerindeki ilk bilimsel araştırmalar, 18 inci yüzyılın ikinci yarısından sonra başlamaktadır. Nagel, 1743’de Moravya'da 136 m. derinliği bulunan Masocha Uçurumu’na, Lloyd ise, 1770’de İngiltere’de Derbyshire'de Eldon-Hole Mağarası’na girerek bilinen ilk mağaracılık faaliyetlerini gerçekleştirmişlerdir. Avusturyalı Lindler 1840-1841 de Istirya'da ilk kez 322 m. derinliğe inerek, Tiryeste şehrinin su ihtiyacını temin maksadıyla Trebiciano Mağarası’nı tetkik etmiştir.

Amerika’nın Kentucky eyaletinde bulunan “Mammoth Cave” sistemi 1854’de Owen'in, 1897’de de Hovey ve Ellsworth Call'un çalışmaları ile tanınmıştır. Mammoth Mağarası 100 kilometreyi aşan galerileri ve 563.270 metrelik toplam uzunluğu ile bugün için dünyanın en büyük mağara sistemi olarak bilinmektedir.

Bilimsel ve çağdaş mağaracılığın öncülüğü Fransız Edouard-Alfred Martel'e atfedilir. Martel'in çalışmaları çağdaş mağaracılığın temelini oluşturmaktaysa da, ondan yüzyıl kadar önce birçok kaşif mağaralara yönelmiş, o dönem için rekor sayılabilecek derinliklere inmişlerdir. Martel, mağara araştırmaları sırasında ip merdiven, manyetolu telefon ve katlanan sandal gibi birçok malzemeyi de kullanmış ve bu tür yeniliklerde de öncü olmuştur. “Boşluklar ve Bilinmeyen Fransa” adlı öykü benzeri raporlarıyla da mağaracılığın popüler hale gelmesine katkıda bulunmuştur.

Martel'den sonra gelen diğer bir büyük isim de Norbert Casteret'tir. Casteret, Martel'den farklı olarak, ailesiyle ya da tek başına, daha amatörce çalışmalar yapmıştır. Casteret, gelişmiş aletler kullanmaktan genellikle kaçınmış, hatta aydınlatma için gaz lambası yerine mum kullanmayı tercih etmiştir. Bu ısrarlı amatörlüğüne rağmen en az Martel kadar önemli keşiflerde bulunmuştur. “Yeraltında On Yıl”, “Mağaralarım” gibi önemli eserler vermiştir.

Sonraki zamanlarda, mağaracılıkta kullanılabilecek araçların icat edilmesiyle mağaracılık daha yaygın hale gelmiştir. Bunların ilki Fransız mühendis Robert de Joly'nin tasarladığı alüminyum çubuklu merdivendir. Diğer yandan Bruno Dressler'in buluşu olan “Jummar” (cumar) da mağaracılıkta çıkışı daha kolay hale getirmiştir. Günümüze kadar bu tür aletlerin sayısı giderek artmış, şu an kullanılmakta olan modern aletlere kadar gelinmiştir.

Günümüzde mağaracılık popüler doğa sporları arasında yer almaktadır. Yurt dışında konu ile ilgili birçok kulüp ve bu kulüplerin bağlı olduğu ulusal mağaracılık federasyonları altında çalışmalar sürdürülmektedir. Pek çok ülkenin mağaracıları kendi ülkelerindeki mağaraların araştırmasını bitirmiş, yurt dışına faaliyetler düzenlemeye başlamışlardır. Hemen hemen her ülkenin ulusal bir mağara kurtarma örgütü vardır.

Ülkemiz, mağara ve yeraltı dereleri açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olmasına rağmen yurt dışında 1880'lü yıllarda başlayan mağaracılık ve mağarabilimle ancak 1900'lü yıllarda tanışmıştır.
Türkiye'de ilk mağara araştırması 1927 yılında, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Profesörü Raymond Hovasse tarafından İstanbul-Yarımburgaz Mağarası'nda mağara hayvanları üzerinde yapılan incelemedir. İkinci araştırma ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Profesörü Cemal Alagöz'ün 1944 yılında Coğrafya Kurumu Bülteni'nde ve ayrı bir baskı halinde yayınlanan Türkiye'de Karst Olayları adlı incelemesidir.

Bunlardan sonra, İsveçli K. Lindberg'in 1949 ve 1950 yıllarında Anadolu'da mağaralarda yaşayan hayvanlar üzerinde yaptığı araştırmalar gelmektedir. Bu araştırmalar 1952-1954 yıllarında Fransa'da Ulusal Speleoloji Komitesi ve Bilimsel Araştırmalar Merkezi'nin ortak yayın organı olan Annales de Speleologie'de Birkaç Türk Mağarası Üzerine Notlar adıyla yayınlanmıştır. 1955 yılında, Temuçin Aygen ve arkadaşlarının Konya Ermenek Maraspoli Mağarası'nda yapmış olduğu araştırma ise ilk ekip çalışması olmuştur.

1955-1964 yılları arasında özellikle Temuçin Aygen'in çabalarıyla Türkiye'de çok sayıda mağara araştırılmıştır. 1964 yılında Ankara'da Mağara Araştırma Cemiyeti'nin (bugünkü adıyla Mağara Araştırma Derneği) kurulmasıyla mağaracılık çalışmaları hız kazanmıştır.

1973 yılında, ülkemizin mağaracılıkla ile ilgili ilk üniversite kulübü olan Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü (BÜMAK) kurulmuştur. Yine 1978 yılında Jeomorfolog Dr.Nuri Güldalı tarafından MTA'ya bağlı bir birim kurularak mağaracılıkla ile ilgili ilk resmi çalışmalar başlatılmıştır. 1980 sonlarına doğru Ankara'da MAD’ın katkılarıyla birçok üniversite kulübü kurulmuş ve mağaracılık çalışmaları yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır.
1994 yılında MAD ve BÜMAK’ın ortak bir bildirisi ile Türkiye Mağaracılar Birliği’nin kuruluşu açıklanmış, bu tarihten sonra çeşitli kulüp ve derneklerin katılımıyla organizasyon çalışmaları geliştirilmeye başlanmıştır.

Bugün Türkiye Mağaracılar Birliği, ülke çapındaki tüm mağaracıları bir araya toplayan, aktif, düzenleyici ve üretken bir çatı vazifesi görmektedir.


--------------------------------------------------------------------------------
Kaynak : Mağara Araştırma Derneği
 

Etiketler
Ynt: Dünyada ve Türkiye’de Mağaracılık

1986 yıllarında kültür izleri olan mağralardan biri olan ILGARİNİ MAĞRASI -nın TRT yönetmeni olaraık televizyona belgesel olarak,sihirli cama yansıtma şansına erdim.Bu belgesel bana Turkiye de beş kişiden basın şeref ödülü almama ,aralarına girme,resicumhur tarafından şilt ve beratının verilmesi beni ziyadesiyle gururlandırmıştı.
O dönemin imkansızlıklarıyla 120 köylümüzaün eşyalarımızı taşıması tam bir safari görüntüsüydü.Yetmiş derecelik bir yokuşu yılan kıvrımlarıyla insanlar yükümüzü kaya,ağaç ve balta girmemiş orman patikalarında taşıyordu.Mağarayı ilk gördüğüm zaman, heyacanımla, büyük bir nefesle iç geçirmiştim. Kalp atışlarımı kulaklarımda sayabiliyordum.Heyacanın sıcaklığı her tarafımı sarmıştı.Ben o zaman karar vermiştim bu belgesel ses getirir demiştim.Elli adet milangaz piknik tuplü lüks lamba getirmiştim.Küçük bir jeneratörümde kamera akülerini şarz ediyordu.
Çekim günü 21 gün sürmüştü.Ekibin yiyip içmesi,yatması kalkması,ekipmanların kullanım ve bakımları çok kapsamlılığı gerektiriyordu.
Derebucak köyünden Doblak Ahmetin tavsiyesiyle köyden ,İbrahim Tatlısesin Ap. kapıcısıda izne gelmiş ahçımız olmuştu.Devamlı yanan ateşimizde devamlı pateteslerimiz haşlanıyor közleniyordu.O ateşin etrafında koca kütükler koltuklarımızdı.Ateşin yüzlerdeki aksi ,anlatlanları daha etkin,daha romantik yapıyordu.Gecenin 2-3 ne kadar sohbet ve kahkaha sedaları eski tarihlere götürüp,kültür şölenine dönüşüyordu.
Ankara MAD dan mağracı arkadaşlarından seçmeler yapmıştım.Özellikle işinde uzman olmakla birlikte ekip uyumu sağlayacak kişiler lazımdı.
MTA dan jeolok Nuri güldalı -kastamonu Müzesinden arkolok,jeomorfolok,tarihçi,MAD mağracılar, sesçi,ışıkçı,kameraman,reji asistanı,şöförümüz gibi ekipten oluşmaktaydık.Mağra etrafında çadırlar için plato açılıp kuruldu.Bense çadırımı mağranın içinde tek başına
yataral ve levazımatımın bekçisi olarak yattım.Mağra içinde gece gündüz mefhumu olmadığından gecenin ikisinde bile çekime iniyorduk.
Mağara; çok geniş bir giriş ağzı olan,şimdi yıkılmış savunma duvarı,oklama gibi,çok geniş bir sağanlık ve orada su sarnıçın olduğu ve hala dişlerini birbirine geçirecel soğuklukta güzel içimli bir suyu vardı.800m lik avizeli salon tabir ediliyor,sarkıt ve dikitlerisonra travertenlerde ve gölcüklerden oluşan uzantı ve balkon bulunmakta.Mağara hemen gişin bir başka bölmesinde hamam ve çamaşırhane ,daha ilerledikçe muhteşem bir birbirine çapras 22 kat sarmal merasım yolu ve en aşağıdada ibadet için küçük kilise şapel mevcttu.Mağaranın içzemini küllerle kaplıydı.Ateşten hem ısınmak,hede yemek ve aydınlanmak için yararlanmışlardı.Zemindeki külü yaymalarını sebebi hala günümüzde ne yarasa ne örümcek ne haşaret bulunmayışı dikkatimden kaçmamıştı.Litaratürede aynen bunu kazandırmış oldum.Putpereslikten Hiristiyanlığa geçme döneminde büyük baskılara uğramış,mezalim görmüş.İnsanlar da gizlenerek inanışlarını sürdürmüş.Ilgarini Mağarası da onların bir sığınağı imiş.Çevreyi dıştan yaya olarak araştırmamda sarnıçlara giden gayet muntazam konik kar çukurları gördüm. Hala içinde kar vardı.Sarnıç suyunu burdan temin ediyordu..Bitklerin altında kalmış surlar buldum,karşıdaki dağda gözetleme kuleleri buldum.
Mağara içinde muhteşem sarkıt dikitler vardı.İşığın hareketiyle adeta dans ediyorlardı. Bir salona geçmiştikki altın diye feryat ettik ışığın yansımasında altın renkli bir duvar bize espirisini yapmıştı.
O günleri heyacanını hala yaşıyorum bu satırlaarı yazarken....Bir okadar şeyide yazamadığıma inanıyorum.
O güne katılmış tüm ekip arkadaşlarıma tekrar tekrar teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.
Siz değerli üyelerimle bu anımı paylaşmak istemiştim. Sabırla okuduğunuz için,hafifte olsa bir tebessümcük yüzünüzde belirdiyse beni mutlu eder...Kalın sağlıcakla.
 

Dünyada ve Türkiye’de Mağaracılık

Valla baska bir forumunda ben böyle baslk görsem "övünecek seyleri yok galiba, bunlar mi ülkenin en güzel yerleri" diye düsünürüm. Büyük bir ihtimalle bu basligi acan arkadas bu yöreden geliyor ve Türkiye tanitimindan cok gelidigi yöreyi bize tanitmak istiyor.
 

Ynt: Dünyada ve Türkiye�de Mağaracılık

TamyKayastmom' Alıntı:
Valla baska bir forumunda ben böyle baslk görsem "övünecek seyleri yok galiba, bunlar mi ülkenin en güzel yerleri" diye düsünürüm. Büyük bir ihtimalle bu basligi acan arkadas bu yöreden geliyor ve Türkiye tanitimindan cok gelidigi yöreyi bize tanitmak istiyor.
Ne demek bu yöre insanı''bu cümlenizi açarmısınız.Bu kanaate mağrayı biraz anlatmam mı oluşturdu.Herneyse diğer üye arkadaşlarımla bu anımı paylaşmak istedim.Mağracılık bir spordur.Türkiye nin çok tanıtılıcak yerlerinden bir bölümü çok az insan tarafından tanıtılabiliniyor.Dolaysıyla ya televizyon belgeseli ile yada safari fotoğrafçılıkla gazete,mecmua aracılığla olabiliniyor.
Yöre Kastamonu Derebucak köyü cıvarındadır. Bense Tokat Turhal ,lıyım.Büyük bir yaşantım da Ankara da geçmiştir.
Ön yargılı rahatsız kardeşim.Kal sağlıcakla.
 

Ynt: Dünyada ve Türkiye’de Mağaracılık

Ülkemizde öyle güzel mağaralar varkihiçeldeğmemiş. Zaten değmesinturizme falan açılmasın bence. İnsanoğlu oralarıda kirletir.
 



Ynt: Dünyada ve Türkiye’de Mağaracılık

TamyKayastmom' Alıntı:
Valla baska bir forumunda ben böyle baslk görsem "övünecek seyleri yok galiba, bunlar mi ülkenin en güzel yerleri" diye düsünürüm. Büyük bir ihtimalle bu basligi acan arkadas bu yöreden geliyor ve Türkiye tanitimindan cok gelidigi yöreyi bize tanitmak istiyor.

Türkiyenin burada tanıtılmaya ihtiyacı yok ki bu sayfalar zaten türkçe :smiley:

mesajda ne denmek istendiğini anlayan varsa beri gelsin
 

Ynt: Dünyada ve Türkiye�de Mağaracılık

yasarergun' Alıntı:
Türkiyenin burada tanıtılmaya ihtiyacı yok ki bu sayfalar zaten türkçe :smiley:

mesajda ne denmek istendiğini anlayan varsa beri gelsin
anlaşılır bir soru olsa....Türkiye genelinde bir tanıtım değildi..... sadece mağracılıkla sporuyla ilgili bir anı ve tanıtımını içeriyordu....Türkiye mizi gerektiği gibi tanımıyoruz ki....gayet tabi gezemeyen-bilmeyene bu tanıtımı yapacaksın-tenakuzdur ''Türkiye nin tanıtıma ihtiyacı yoktur ''cümlesi.... büyük bir gaflettir.Herkez Türk çe bir metin okumaktan da memnundur heralde.Hazımsız ve rahatsız olanların farkındayım. yanlış yaptım ....çok dostane çok entel bir yerdeyim zannetmiştim. af ola.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,679
Mesajlar
1,522,093
Kayıtlı Üye Sayımız
166,527
Kaydolan Son Üyemiz
Selma Yörük

Çevrimiçi üyeler

SON KONULAR



Geri
Üst