Doktorların Öldü Dediği Gerçekten De Ölüyor Mu?

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan SEVAL Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 8
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 3,635

SEVAL

www.sevalduban.com
Mesajlar
3,866
Tepkime Puanı
39
Web
www.sevalduban.com
Doktorların öldü dediği gerçekten de ölüyor mu?

Ne yalan söyleyeyim, burayı da uzun zamandır ihmal ettiğimi düşünüyordum. Normalde çeviri yazı yazmayı pek sevmem. Ama dün CNBC haber sitesinde yayınlanan bir Newsweek haberi bana oldukça ilginç geldi.
Türkiye'deki haber kaynaklarının da henüz konuyu keşfetmediğini görünce, içerde ne var ne yok yazayım da bari Onpunto'cular gelişmelerden haberdar olsun istedim.

Haber, acil durumlarda tüm müdahalelere rağmen kalbi bir türlü çalıştırılamayan insanlarda ölüm olayının gerçekten oluşup oluşmadığını sorgulayan bir çalışmanın sonuçlarını içeriyor. Vurgulanan nokta o kadar enteresan ki, şimdiye dek acil müdahaleye rağmen kurtarılamayan neredeyse tüm hastaların arkasından yas tutturacak türden. Buyrun beraber okuyalım:


Birilerinin ansızın gelen bir kalp krizi nedeniyle öldüğünü düşünün. Tüm organları yerinde ve vücudunda kan kaybı da yok. Tüm olan biten sadece kalbin durmasından ve beynin oksijen yetersizliğinden dolayı kendini kapatmasından ibaret. Doktorlar buna klinik ölüm adını veriyorlar. Peki ama bu hasta gerçekten de öldü mü?

1993'te Dr. Sherwin Nuland'ın liste başı olan "Nasıl ölürüz" kitabında bu sorunun cevabı evet olarak veriliyordu. Bu durumda hasta geri döndürülemiyordu, çünkü beyin ve dokular oksijen yetersizliğinden dolayı geri döndürülemeyecek biçimde hasar görüyordu. Sürecin bu noktaya gelmesi için de dört ile beş dakikalık bir zamanın yeterli olduğu düşünülüyordu. Bu süre içinde kalp masajı ve oksijen müdahalesiyle hasta geri getirilemezse doktorlar hastayı geri getiremeyeceklerine ikna oluyorlardı.

Bu inanış, Pensilvanya Üniversitesi'nden Dr. Lance Becker oksijen yetersizliği çeken kalp hücrelerini mikroskop altında inceleyene kadar hiç sorgulanmadan bu güne dek süregeldi. Becker gözlemi hakkında şunu söylüyor:
"Olaydan bir saat sonra bile kalp hücrelerinin öldüğüne dair bir işaret görünmüyordu. Önceleri bir şeyleri yanlış yaptığımızı düşündük, ama gerçekten de kan akışı kesilen kalp hücrelerinde ölüm dakikalar değil, saatler sonra gerçekleşiyordu".

Peki oksijensiz kalan hücreler saatlerce yaşamaya devam ediyorsa, neden doktorlar bir saat önce ölen birini geri getiremiyorlar? Çünkü beş dakikadan uzun süre oksijensiz kalmış bir hücreye yeniden oksijen verirseniz, bu defa gerçekten ölüyorlar. Bu, ölmekte olan birine uygulanan ilk yardım anlayışını kökünden değiştirebilecek hayret verici bir keşif.

Biyologlar, bunun sebebinin hücre ölümünün dışarıdan değil, içeriden tetiklenmesi sonucunda olduğunu düşünüyorlar. Hücre içinde mitokondri olarak isimlendirilen organeller, oksidasyon yoluyla hücre enerjisinin sağlanmasından sorumlular. Mitokondriler ayrıca anormal, yani kanserli hücrelerin kendi kendini imha etmesi olarak nitelenen apoptosis adlı süreci de tetikleyebiliyorlar. Araştırmacılar, hücre kontrol mekanizmalarının kanser ve yeniden kanlanma arasındaki farkı anlayamadığını, yeniden kanlanma gerçekleştiğinde bir mekanizmanın tetiklenip hücrenin intihar etmesine neden olduğunu düşünüyorlar.

Bu gerçek, bir başka gerçeği de beraberinde getiriyor: Şimdiye dek uygulanan ilk yardım anlayışında tam da bunu tetikleyecek bir yöntem uygulanıyordu.

Eğer yolda yürürken kalp krizi geçirirseniz ve size dakikalar içinde kalp-solunum masajı uygulayarak kan sirkülasyonunuzu sağlayacak birilerine denk gelecek kadar şanslıysanız, hastanede geri döndürülebiliyorsunuz. Ancak çoğu hasta acil servise vardığında kalbi en az 10-15 dakika için tamamen durmuş oluyor. Peki sonra? "Hemen oksijen veriyoruz" diyor Becker, "Elektroşok uyguluyoruz, epinefrin verip kalbi çalışmaya zorluyoruz, yani dokunun bolca oksijen alması için ne gerekiyorsa yapıyoruz". Ancak zaten kan açlığı çeken doku bir anda oksijenle dolduğunda, aynen yukarıda açıklanan sebeple kendi kendini öldürme yoluna gidiyor. Becker, bunu böyle yapmak yerine oksijen alımını azaltmak, metabolizmayı yavaşlatmak ve kan biyokimyasını yeniden kanlanmayı kontrollü biçimde gerçekleştirecek biçimde düzenlemek gerektiğini söylüyor.

Araştırmacılar, bunu en iyi şekilde nasıl yapabileceklerini anlayabilmek için çalışmaya devam ediyorlar. Kaliforniya Üniversitesi tarafından yayınlanan dört ayrı hastanedeki çalışmaların sonuçları, kalp krizi geçiren hastalarda bu yeni yaklaşımın uygulanmasının şaşırtıcı ölçüde başarılı olduğunu gösteriyor. Yeni yöntemde hastalara kardiyoplejik (yani bir anlamda kalbi felç eden) kan ürünleri uygulanarak kalp beklemeye alınıyor, daha sonra kalp-akciğer fonksiyonlarını sağlayan bir makineyle beyindeki kan akışının kalp yeniden güvenli bir şekilde çalıştırılana kadar devam etmesi sağlanıyor. Bu çalışmada hastaneye giren 34 hastanın yüzde 80'i canlı olarak çıkmayı başarmış. Geleneksel yöntemlerle bu oran sadece yüzde 15 civarında.

Becker, ayrıca vücut ısısının 37 santigrat dereceden 33 dereceye düşürerek de yeniden kanlanma sırasında meydana gelen kimyasal reaksiyonları yavaşlatabildiklerini söylüyor. Hatta bunun için enjeksiyona uygun tuz ve buz karışımından oluşan özel bir kimyasal solüsyon hazırlayarak, ilk yardım setlerinin standartları arasında sokmak için çalışmalar yapıyor. "Acil ünitesinde kalbi durmuş biri üzerinde yarım saat deliler gibi uğraşıyorsunuz, sonra biri sanırım geri getiremeyeceğiz diyor ve siz de vazgeçiyorsunuz" diyor Becker, "Hasta kartında ölü yazıyor, ama vücuttaki trilyonlarca hücrenin hala canlı olduğunu biliyorsunuz".

Becker, bu paradoksu yaşam lehine çözmeye çalışıyor.


Haberin orijinali
http://www.cnbc.com/id/18368186/site/newsweek/from/ET/
 

Etiketler
Ynt: Doktorların Öldü Dediği Gerçekten De Ölüyor Mu?

benzeri bir olayı kız çocuklarda görülen ovaryum torsiyonunda rat modelinde çalışmıştık aynen dediğiniz gibi bir süre oksijensiz kalan dokuya kan hücum ettiğinde asıl ölüm gerçekleşiyor. Umarım yakın zamanda rutin hale getirirler de faydalı olur.
 

Ynt: Doktorların Öldü Dediği Gerçekten De Ölüyor Mu?

hücre ölümü ve mekanizmaları üzerinde zaten eskisinden farklı bir şey söylenmemiş. metebolizmanın yavaşlatılması da mantıklı. ancak köklü bir değişiklik olana kadar bilinen yöntemlerin uygulanması da zorunludur. dünya üzerinde yapılan pek çok çalışma anlamlı veriler elde edilmeden kamuoyuna medya tarafından mücize olarak aktarılıyor. bu toplumun bazı hastalıklar da moralini yükseltmek için de yapılıyor. bir yöntemin yerini başka bir yönteme bırakması bilimde yeni bir şey değil. ancak henüz deneysel bir çalışma. bir şey demek için erken. ama bu insanların çabalarını da takdir etmek lazım. umarım başarılı olurlar.
 

Ynt: Doktorların Öldü Dediği Gerçekten De Ölüyor Mu?

boyle haberleri gorunce aslinda tip biliminin daha ne kadar genc oldugunu gorup uzuluyorum. tesekkurler haber icin...
 





Ynt: Doktorların Öldü Dediği Gerçekten De Ölüyor Mu?

Keşke bu tarz çalışmalar bizim ülkemizde de yapılsa.
Başarılı doktorlarımız Amerika' da değil de ülkelerinde çalışsa.
En önemlisi de SSK mensubu vatandaşlarımız gerekli ilgi ve alakayı görebilse.
 

Ynt: Doktorların Öldü Dediği Gerçekten De Ölüyor Mu?

SEVAL' Alıntı:
Keşke bu tarz çalışmalar bizim ülkemizde de yapılsa.
Başarılı doktorlarımız Amerika' da değil de ülkelerinde çalışsa.
En önemlisi de SSK mensubu vatandaşlarımız gerekli ilgi ve alakayı görebilse.

ülkemizde yapacak kişi sayısı az çünki her binaya tabela asıp üniversite yapıyorlar. içini de kariyerini kağıt üzerinde yapan insanlarla dolduruyorlar.

olanlarda geçim sıkıntısında bunlara vakit ayırmak yerine para kazanmaya yöneliyorlar. yaş olmuş 40 kariyeri yapmışın ama elde avuçta bişi yok. lisede sonuncu adamlar almış yürümüş, üçte biri maaş alıyosun bu yaşta bu kadar eğitimden sonra...

eğer bu konularda çalışacaksan oralara gitmek gerekir zaten. sonra dönüp arkana baktığın zaman bunalım oluyor diğer türlü.

zaten bu tip çalışmalarda başarılı olanların çoğu amerikalı filan değildir.tıp zor bir iştir. başka işle rahat geçinip yaşamak varken amerikalı doktor olmak istemez genellikle üçüncü dünya ülkelerinden göçmen olarak alır.

ssk filan kalmadı artık bütün hastaneler tek çatı altında toplandı. ssk nın diğer lerinden farklı bir zorluğu var mıdır. bilemiyorum
 

Ynt: Doktorların Öldü Dediği Gerçekten De Ölüyor Mu?

Hak vermemek mümkün değil.
SSK derken diğerlerini de kastetmiştim aslında. Çünkü tüm kurumlar aynı.
Tıp çok farklı bir konu. Amerika pahalı olduğu için doktor yetiştirmiyor. Orada çalışan neredeyse hiç Amerikalı doktor yok.
Makedonya da doktorluk eğitimleri alanlar ise burada Çapa da çalışıyor.
Sebebini sorunca da ben bunu para için değil, tecrübe kazanmak için yapıyorum diyor. Çünkü bu kadar çok ve çeşit bizim ülkemizde yok.
Bu öğrenme dönemi, bittikten sonra ülkemde uzman olacağım diye düşünüyor.
 

Gezenbilir bilgi kaynağını daha iyi bir dizin haline getirebilmek için birkaç rica;
- Arandığında bilgiye kolay ulaşabilmek için farklı bir çok konuyu tek bir başlık altında tartışmak yerine veya konu başlığıyla alakalı olmayan sorularınızla ilgili yeni konu başlıkları açınız.
- Yeni bir konu açarken başlığın konu içeriğiyle ilgili açık ve net bilgi vermesine dikkat ediniz. "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi konu içeriğiyle ilgili bilgi vermeyen başlıklar geç cevap almanıza neden olacağı gibi bilgiye ulaşmayı da zorlaştıracaktır.
- Sorularınızı ve cevaplarınızı, kısaca bildiklerinizi özel mesajla değil tüm forumla paylaşınız. Bildiklerinizi özel mesajla paylaşmak forum genelinde paylaşımda bulunan diğer üyelere haksızlık olduğu gibi forum kültürünün kolektif yapısına da aykırıdır.
- Sadece video veya blog bağlantısı verilerek açılan konuların can sıkıcı olduğunu ve üyeler tarafından hoş karşılanmadığını belirtelim. Lütfen paylaştığınız video veya blogun bağlantısının altına kısa da olsa konu başlığıyla alakalı bilgiler veriniz.

Hep birlikte keyifli forumlar dileriz.


GEZENBİLİR TV

GEZENBİLİR'İ TAKİP EDİN

Forum istatistikleri

Konular
103,680
Mesajlar
1,522,144
Kayıtlı Üye Sayımız
166,528
Kaydolan Son Üyemiz
yusufkaptan41

SON KONULAR



Geri
Üst