İzlenen rota: İstanbul-Ankara-Giresun-Dereli-Kümbet Yaylası-Şehitler Geçidi-Çıkrıkkapı-Kurt Beli Yaylası-Ayı Beli-Barak Yaylası-Kazıkbeli Yaylası-Kürtün(Gümüşhane) -Torul-Zigana Geçidi-Maçka-Sümela-Çaykara-Uzungöl-Rize-Ayder-Kavron Yaylası-Fırtına Vadisi-Zil Kale-sahilden Arhavi-Hopa-Sarp kapısı.Dönüş:Sahilden Rize-Trabzon-Giresun-Dereli-Tamdere-Eğribel Geçidi-Asarcık-Tamzara-Şebinkarahisar-Koyulhisar-(Kelkit Vadisi) -Reşadiye-Niksar-Erbaa-Amasya-Ankara-İstanbul.
Yapılan yol: 3600 km.
Gezimiz, Kümbet Yaylasın'dan başladı.Henüz 1800 mt.lere çıkmışken sis-duman-çişe (yöre tabiri) bizleri karşıladı.Dolayısıyla bize görülecek pek fazla birşey kalmadı.
Amacımız; Giresun Dağları'nı paralel geçip,kuzeydoğuya gitmek.işin ilginç yanı; iki araba,beş kişi gidiyoruz ve yolu bilen yok (!) Ancak elimizde köy-köy il haritasının eski versiyonu ve de pusulamız var.Pek yol sorduğumuz da olmadı,çünkü etrafta insan yok.Artık 2000 mt.lerdeyiz,ağaç kalmadı.
Nihayet Çıkrıkkapı 'dayız.
Buranın bana ilginç gelen yanı; kapı.yaklaşık 400 yıldır gelenek haline gelmiş, açılır-kapanır,bir saat içinde 8-10 aracın geçtiği yol üzerindeki,ağaçtan yapılmış bir kapı.Fotoğrafçılıkla uzak-yakın alakası olmayan bizler,doğal olarak kapının fotoğrafını çekmeyi unutmuşuz 8) Ayrıca 6500 mt. uzunluğundaki taştan örme duvar oldukça enteresan....
Yolu kaybettiğimizi düşündüğümüz an haritamızda geçen Tohumluk köyüne varıyoruz.Artık işimiz kolay.
Tam bu bölgeye geldiğimizde, coğrafya,bitki örtüsü ilgimizi çekiyor.Gezdiğimiz dağlar,Toroslarla uyumlu özellikler taşıyor.Pusulamızdan da güneye döndüğümüzü izleyebiliyoruz.
İşte günün ilk sürprizi geçide çıktık.Şimdi her yeri görebiliyoruz,civardaki en yüksek dağlardayız.(2250mt) .Adından da belli değil mi? Kurt Beli.İçimizi tarifsiz bir coşku,sevinç,heyecan,keyif,mutluluk kaplıyor.Yükseklik sarhoşluğu bu olsa gerek.Halbuki bu saate kadar alkol de almadık.
Şimdi biraz daha yükseliyoruz,artık 2400 lerdeyiz.Burası da Ayı Beli Yaylası.buralara bahar yeni gelmiş,çiçekler henüz açmış,bazı ağaçların yaprakları da öyle.
2400 mt. yi geçince bulutlar bizi karşılıyor.
Tekrar açılıyoruz,bu dağlar Giresun Dağları olmalı.
Dağları aştıktan sonra Barak Yaylası 'ndayız.Alabalık profesörü abim; '' Ender bu derede alabalık olur'' dediğine göre şüphesiz akşam yemeği menüsünde alabalık var.E bize de mekanı kurmak kaldı.Zaten altı saat süren yolculuğun ardından hepimiz kurt gibi acıkmışız.Hani dereden birkaç tane kırmızı benekli (hakiki) alabalık gelse, rakı-balık-ayvalık modeline bürünsek,hiç fena olmaz
Ciddi çalışma var.Balıklar gelene kadar ateş yanmalı,masa-mekan hazırlanmalı.Ama iş bölümü mükemmel.''az zamanda çok iş '' düsturumuz.(siyasi söylemlerle karıştırmayın lütfen)
Alabalıklar geldi,masa kuruldu,ziyafet çekildi,kafalar kırıldı,sohbet derinleşti... ''Keşke buradan hiç gitmesek,istediğimiz kadar kalabilsek '' dediğimiz çok oldu.Ama ne mümkün,kısa zamana güzel hikayeler sığdırmak için seyyahız.Neyseki dostumuz çok,her gittiğimiz yörede onlar bizi karşılıyor.
Salih Abi 'min yaylası Kazıkbeli ' nde geceyi geçirdikten sonra sabah tekrar yollara düşüyoruz.burası 2450 mt.
Yükseldikçe kar kürtünleri ile karşılaşıyoruz.Artık 2600 lerdeyiz.
Burası Karagöl 2720 mt.
Gümüşhane topraklarına girip,Kürtün' e ulaşmamız gerekiyor.Yol kenarlarında buz gibi akan sulara seyirci kalamıyoruz.
Gezinin bu bölümüne kadar geçen sürede, benim için en sevindirici gelişme; Giresun Dağları'nda Oba kültürünün hala yaşıyor olması.
Artık Gümüşhane topraklarındayız.Kürtün Barajı 'nın uzantıları karşılıyor bizi...
Kürtün Barajı ' nın kenarında,çeşme başında,dut ağacının altında masa kurmak güzel fikir.
Geziye bizimle Giresun 'dan başlayan arkadaşlara veda edip,üçümüz Maçka ' ya çeviriyoruz rotamızı.
Zigana Tünel girişi böyle idi.
Tünel çıkışı böyle oldu.
Hamsiköy ' ü de göremedik :-\
Geceyi Sümela 'nın tepelerinde,1700 lerde geçirdik.Zigana'da bizleri karşılayan sis,Sümela ' nın tepelerinde,sabaha kadar dinmeyen yağmura dönüştü.neyseki Maçka 'dan aldığımız naylon branda imdadımıza yetişti.Mütemadiyen yağan yağmura rağmen ne ateşimizden,ne de sohbetimizden ödün verdik.Yağmurun sesiyle uyanmanın keyfini sürdük.Ardından yanımızdaki arkadaşı hacı yapmak üzere manastırın yolunu tuttuk.Bu ritüel sonrası,aramızda Uzungöl ' ün yükseklerinde kamp kurmak için sözleştik.Ancak yağmur hiç peşimizi bırakmadı.
Uzungöl-Bayburt arasında yaklaşık 15 km. uygun kamp yeri bulmak için yol aldık.Ancak böyle bir yer bulamadık.Halbuki 5-10 km. daha gitsek çok güzel yerler bulabilirmişiz,sonradan öğrendik.
Dönüşte gözümüze bir yer kestirdik ve biraz da offroad dedik.
Akşam yemeğinde et yağni-salata-karpuz-yoğurt-rakı var.huzur da var.Gece Allah kerim.E daha ne olsun ki?
Gece dere hazırlıkları yapılıyor,niyet kötü ! Dereden en az 2 km. yürenecek ve ben yoldan gönüllü çıktım.Kampçı İbrahim abi....
Ateşin yanmayışına isyan olsa gerek.
Dere yürüyüşü sonrası keyif çayının da bir eşine daha rastlamadım.
Yine Rakı-Balık-Ayvalık pozisyonundayız.
Araya bir tane yalancı alabalık karışmış. Uzungöl yakınlarındayız,bu durum gayet normal.
Deliksiz bir uykunun ardından kahvaltıda alabalık yemenin peşindeyiz ;D
Şimdi derede çimme (yıkanma) zamanı.
Bu arada 1400mt.civarındayız dışarısı 13 C, dere suyunu varın siz hesaplayın.
Uzungöl serüvenimiz de burada sonlanıyor.Yola girmek için küçük bir offroad heyecanı, sabah adrenalini için biçilmiş kaftan.
Şimdi rotamızı Ayder ve yaylalarına çeviriyoruz....
Bu gece Çeşme yolcusuyum,haftaya kaldığımız yerden devam.....
Yapılan yol: 3600 km.
Gezimiz, Kümbet Yaylasın'dan başladı.Henüz 1800 mt.lere çıkmışken sis-duman-çişe (yöre tabiri) bizleri karşıladı.Dolayısıyla bize görülecek pek fazla birşey kalmadı.
Amacımız; Giresun Dağları'nı paralel geçip,kuzeydoğuya gitmek.işin ilginç yanı; iki araba,beş kişi gidiyoruz ve yolu bilen yok (!) Ancak elimizde köy-köy il haritasının eski versiyonu ve de pusulamız var.Pek yol sorduğumuz da olmadı,çünkü etrafta insan yok.Artık 2000 mt.lerdeyiz,ağaç kalmadı.
Nihayet Çıkrıkkapı 'dayız.
Buranın bana ilginç gelen yanı; kapı.yaklaşık 400 yıldır gelenek haline gelmiş, açılır-kapanır,bir saat içinde 8-10 aracın geçtiği yol üzerindeki,ağaçtan yapılmış bir kapı.Fotoğrafçılıkla uzak-yakın alakası olmayan bizler,doğal olarak kapının fotoğrafını çekmeyi unutmuşuz 8) Ayrıca 6500 mt. uzunluğundaki taştan örme duvar oldukça enteresan....
Yolu kaybettiğimizi düşündüğümüz an haritamızda geçen Tohumluk köyüne varıyoruz.Artık işimiz kolay.
Tam bu bölgeye geldiğimizde, coğrafya,bitki örtüsü ilgimizi çekiyor.Gezdiğimiz dağlar,Toroslarla uyumlu özellikler taşıyor.Pusulamızdan da güneye döndüğümüzü izleyebiliyoruz.
İşte günün ilk sürprizi geçide çıktık.Şimdi her yeri görebiliyoruz,civardaki en yüksek dağlardayız.(2250mt) .Adından da belli değil mi? Kurt Beli.İçimizi tarifsiz bir coşku,sevinç,heyecan,keyif,mutluluk kaplıyor.Yükseklik sarhoşluğu bu olsa gerek.Halbuki bu saate kadar alkol de almadık.
Şimdi biraz daha yükseliyoruz,artık 2400 lerdeyiz.Burası da Ayı Beli Yaylası.buralara bahar yeni gelmiş,çiçekler henüz açmış,bazı ağaçların yaprakları da öyle.
2400 mt. yi geçince bulutlar bizi karşılıyor.
Tekrar açılıyoruz,bu dağlar Giresun Dağları olmalı.
Dağları aştıktan sonra Barak Yaylası 'ndayız.Alabalık profesörü abim; '' Ender bu derede alabalık olur'' dediğine göre şüphesiz akşam yemeği menüsünde alabalık var.E bize de mekanı kurmak kaldı.Zaten altı saat süren yolculuğun ardından hepimiz kurt gibi acıkmışız.Hani dereden birkaç tane kırmızı benekli (hakiki) alabalık gelse, rakı-balık-ayvalık modeline bürünsek,hiç fena olmaz
Ciddi çalışma var.Balıklar gelene kadar ateş yanmalı,masa-mekan hazırlanmalı.Ama iş bölümü mükemmel.''az zamanda çok iş '' düsturumuz.(siyasi söylemlerle karıştırmayın lütfen)
Alabalıklar geldi,masa kuruldu,ziyafet çekildi,kafalar kırıldı,sohbet derinleşti... ''Keşke buradan hiç gitmesek,istediğimiz kadar kalabilsek '' dediğimiz çok oldu.Ama ne mümkün,kısa zamana güzel hikayeler sığdırmak için seyyahız.Neyseki dostumuz çok,her gittiğimiz yörede onlar bizi karşılıyor.
Salih Abi 'min yaylası Kazıkbeli ' nde geceyi geçirdikten sonra sabah tekrar yollara düşüyoruz.burası 2450 mt.
Yükseldikçe kar kürtünleri ile karşılaşıyoruz.Artık 2600 lerdeyiz.
Burası Karagöl 2720 mt.
Gümüşhane topraklarına girip,Kürtün' e ulaşmamız gerekiyor.Yol kenarlarında buz gibi akan sulara seyirci kalamıyoruz.
Gezinin bu bölümüne kadar geçen sürede, benim için en sevindirici gelişme; Giresun Dağları'nda Oba kültürünün hala yaşıyor olması.
Artık Gümüşhane topraklarındayız.Kürtün Barajı 'nın uzantıları karşılıyor bizi...
Kürtün Barajı ' nın kenarında,çeşme başında,dut ağacının altında masa kurmak güzel fikir.
Geziye bizimle Giresun 'dan başlayan arkadaşlara veda edip,üçümüz Maçka ' ya çeviriyoruz rotamızı.
Zigana Tünel girişi böyle idi.
Tünel çıkışı böyle oldu.
Hamsiköy ' ü de göremedik :-\
Geceyi Sümela 'nın tepelerinde,1700 lerde geçirdik.Zigana'da bizleri karşılayan sis,Sümela ' nın tepelerinde,sabaha kadar dinmeyen yağmura dönüştü.neyseki Maçka 'dan aldığımız naylon branda imdadımıza yetişti.Mütemadiyen yağan yağmura rağmen ne ateşimizden,ne de sohbetimizden ödün verdik.Yağmurun sesiyle uyanmanın keyfini sürdük.Ardından yanımızdaki arkadaşı hacı yapmak üzere manastırın yolunu tuttuk.Bu ritüel sonrası,aramızda Uzungöl ' ün yükseklerinde kamp kurmak için sözleştik.Ancak yağmur hiç peşimizi bırakmadı.
Uzungöl-Bayburt arasında yaklaşık 15 km. uygun kamp yeri bulmak için yol aldık.Ancak böyle bir yer bulamadık.Halbuki 5-10 km. daha gitsek çok güzel yerler bulabilirmişiz,sonradan öğrendik.
Dönüşte gözümüze bir yer kestirdik ve biraz da offroad dedik.
Akşam yemeğinde et yağni-salata-karpuz-yoğurt-rakı var.huzur da var.Gece Allah kerim.E daha ne olsun ki?
Gece dere hazırlıkları yapılıyor,niyet kötü ! Dereden en az 2 km. yürenecek ve ben yoldan gönüllü çıktım.Kampçı İbrahim abi....
Ateşin yanmayışına isyan olsa gerek.
Dere yürüyüşü sonrası keyif çayının da bir eşine daha rastlamadım.
Yine Rakı-Balık-Ayvalık pozisyonundayız.
Araya bir tane yalancı alabalık karışmış. Uzungöl yakınlarındayız,bu durum gayet normal.
Deliksiz bir uykunun ardından kahvaltıda alabalık yemenin peşindeyiz ;D
Şimdi derede çimme (yıkanma) zamanı.
Bu arada 1400mt.civarındayız dışarısı 13 C, dere suyunu varın siz hesaplayın.
Uzungöl serüvenimiz de burada sonlanıyor.Yola girmek için küçük bir offroad heyecanı, sabah adrenalini için biçilmiş kaftan.
Şimdi rotamızı Ayder ve yaylalarına çeviriyoruz....
Bu gece Çeşme yolcusuyum,haftaya kaldığımız yerden devam.....