Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan vata Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 44
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 41,358
Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Bundan sonra yaklaşık yarım saat süren 28 kmlik biraz virajlı asfalt yolla Davraz Dağı’na ulaştık.Dağ, 2635 m zirve yüksekliği ile, Akdeniz Bölgesi’nin Göller Yöresi’nde, Eğirdir ve Kovada Gölleri arasında yükselen ve Isparta Ovası’nı kuşatan dağ kütlelerinden biridir.Davraz Dağı Karlıyayla Kış Sporları Turizm Merkezi 1995’de kurulmuş olup halen üç adet konaklama tesisi bulunmaktadır.Kayak merkezinin hakim bitki örtüsü çam, ardıç, sedir ve otsu bitkilerden oluşur.Davraz Kayak Merkezi, Antalya’ya yakınlığı ve gelişmeye müsait konumu nedeniyle ayrı bir avantaja sahiptir. Davraz’ın coğrafi özellikleri,kayak dışında snowboard,yamaç paraşütü gibi diğer doğa sporlarının da yapılmasına imkan tanımaktadır.Merkezdeki üç tane telesiyej ile 2150 metreye kadar ulaşılabilmektedir.Kayak merkezinde Eğirdir Gölü’nün harika manzarası eşliğinde doğal dokunun yumuşaklığı ve mükemmel kar kalitesi ile yeni başlayan kayakçılara tehlikesiz rotalar,profesyonel kayakçıların ise gönüllerince kayabilecekleri ortalama 8 ila 10 km.ye ulaşan benzersiz parkurlar bulunmaktadır.Ayrıca çığ ve kaybolma tehlikesi olmaması kayakçılar için büyük bir avantajdır.



Solda Sirene Davraz,ortada Süleyman Demirel Üniversitesi Oteli en sağda ise telesiyejin hemen yanındaki İsperia Davraz Oteli bulunmaktadır.

Davraz’daki tesisler henüz mevsim başlamadığından kapalı idi.Anlatılana göre 2014 yılında doğru düzgün kar yağmayınca sezon ancak Şubat ayında başlayabilmiş ve otel sahipleri sezonu zararla kapatmışlar.
 

Etiketler
Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Davraz’dan sonra yolun ikiye ayrıldığı yerden Bademli yönüne dönüp otelimize yerleşmek üzere 26 km. mesafedeki Eğirdir’e hareket ettik.Eğirdir ilçesi Isparta ilinin, hatta Göller bölgesinin turizm merkezidir.Merkezi 18.000 nüfuslu olan ilçe gerek tarihi gerekse doğal zenginlikleri açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Eğirdir İlçesi turizm dışında iki önemli kaynağa daha sahiptir.Bunlardan biri 1000 yataklı Kemik Hastalıkları Hastanesi diğeri ise Dağ ve Komando Okulu’dur.



Kemik Hastalıkları Hastanesi ülkemizde çapında ün salmış olup yurdun her köşesinden tedavi amacıyla hastalar ve refakatçileri gelmektedir.



Eğirdir’in girişinde,dağa “Komandoyuz,güçlüyüz,cesuruz,hazırız” diye yazan ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gurur kaynağı olan Dağ ve Komando Okulu buluyor.



Isparta tarafından gelişte Eğirdir İlçesi’nin ve yarımadanın görünümü.

Eğirdir Gölü ülkemizin dördüncü büyük gölüdür.918 metre rakımda,kuzey-güney uzunluğu 50 km. olan gölün en derin yeri 16 metredir.Kuzeyde kalan ve daha küçük olan kesime Hoyran Gölü,güneyde kalan kesime ise Eğirdir Gölü denir.Her iki göl Hoyran Boğazı ile birbirine bağlanmıştır.Aslında Eğirdir'in kuzeyinde Hoyran Gölü bulunmakta imiş.16.yüzyılda bir sel sonrası Hoyran Gölü ve Eğirdir Gölü arasında bulunan doğal set yıkılmış ve bugünkü göl oluşmuş.Gölün içinde hala o dönemden kalma köylerin kalıntıları olduğu söyleniyor. Gölün içinde Eğirdir İlçesi’nin üzerinde bulunduğu ince yarım adanın uzantısı gibi duran Canada ve Yeşilada(Nis adası) adlı iki küçük ada vardır.Yeşilada’da pek çok konaklama tesisi ve yemek mekanı bulunur iken üzerinde yapılaşma olmayan Canada günümüzde sadece bir piknik ve kamp alanı olarak kullanılmaktadır. Eğirdir halkı tarafindan 1930 yılında Eğirdir’i ziyareti sırasında bu bölgeyi çok beğendiğini söyleyen Atatürk’e hediye edilmiş olan Canada’nın tapusu Ulu Önder’in ölümünden sonra mirasçıları tarafından Eğirdir Belediyesi’ne iade edilmiştir.Eğirdir Gölü’nde yaz aylarında tekne gezintisi de yapılabiliyormuş.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Eğirdir’de gezilmesi gereken dört tarihi yapıyı da kısa süre içinde gezdik;



Aya Stefanos (Yeşilada) Kilisesi:19. yüzyılın ikinci yarısında Yeşilada içinde yapılmıştır.Doğu batı yönünde uzanan kilise dikdörtgen planlıdır.Yan duvarlar moloz taş ile örülmüştür.Çatı beşik çatı olup, içyüzü harç sıvalıdır. Dışı sıvalı ahşap direkler üzerine oturan çatı alaturka kiremitle kaplıdır.Kilise restorasyon kapsamına alınarak çatı kaplaması,dış duvarları ve iç ahşap kısımları yenilenmiştir.Ne var ki kilisenin içinde boş duvarlardan başka görülecek bir şey yoktur.





Dündar Bey Medresesi(=Taş Medrese):Çarşı içerisinde Yeni Mahalle’de bulunan medrese Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında 1237 yılında han olarak yapılmıştır.64 yıl sonra geçirdiği bir yangınla yıkılan han 1301 yılında da Hamidoğlu Dündar Bey tarafından onarılarak medreseye çevrilmiştir.Dündar Bey Medresesi Selçuklu hanlarına benzememekte ve daha çok iki katlı Selçuklu medrese plan şemasının özelliklerini taşımaktadır.Medresenin beyaz mermerden yapılmış anıtsal bir giriş kapısı vardır.Kapı geometrik motifleri ve zengin süslemesi ile selçuklu taş oymacılığın en güzel örneklerinden biri olup sülüs yazısı ile kapının üstünü ve yanlarını çevreleyen bir kitabe bu motifleri tamamlamaktadır.Selçuklu mimarisinde bu kadar uzun ve dekoratif bir kitabenin bordür olarak kullanıldığı başka bir yapıya rastlanmamıştır.



Hızır Bey Camisi: Halk arasında Ulu Cami olarak da bilinen caminin yapılış tarihi hakkında resmi bir bilgiye rastlanılamamıştır.Bununla birlikte Hızır Bey tarafından duvarlarının kagir ve üstünün toprak damlı olarak yaptırıldığı düşünülmektedir.Üç bin kişinin aynı anda ibadet yapabildiği caminin damında kışın biriken karları atmak için damın bir bölümü açık bırakılmış ve caminin içinde bir kar kuyusu yapılmıştır.



Eğirdir Kalesi:Yarımadanın başlangıcında bulunan kalenin Lidyalılar tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir.Kale, iç ve dış kale olmak üzere iki kısıma ayrılmaktadır. Dış kalenin günümüzde sadece temelleri kalmıştır.İç kale ise halen ayaktadır.Dış kısımlar taş blok iç kısımlar ise molozdan yapılmıştır.Timur’un Anadolu’yu istilası sonucunda tahrip olmuş ve bir daha da tamir ettirilmemiştir.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Bundan sonra bir çay molası vermek için ilçeye beş kilometre mesafede bulunan Akpınar Köyü’ne doğru hareket ettik.Köyde ilçeyi tepeden gören seyir terasında bir yandan Eğirdir Gölü’nü ve ilçeyi gözlerken bir yandan da güzel bir çayın eşlik ettiği tahinli gözleme yedik.



Akpınar Köyü’nden Eğirdir’in görüntüsü

Köyden dönerken Prostanna antik kentinin yakınlarda olduğunu gösteren bir levha gördük.Ancak hava kararmak üzere olduğundan gidemedik.Bu kent üzerinde pek fazla çalışma yapılmamış olmakla beraber helenistik dönemde kurulduğu ve daha çok bir karakol işlevine sahip olduğu inancı yaygındır.Bundan sonra Eğirdir İlçesi’nde Yeşilada’da bulunan ve üç kişi 150 TL ödeyerek oda-kahvaltı seçeneğiyle konakladığımız Merci Oteli’ne yerleştik.



Otel,bazı küçük ayrıntılar dışında yeterince iyi.Özellikle sabah panoramik terasta kahvaltı etmek çok keyifliydi.Akşam yemeğinde ise hemen otelin yanında Konya mutfağı sunan Fahri Bey Restoran’da tam bir etli ekmek ziyafeti çektik.Hesap 40TL.

 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Gezinin üçüncü günü olan pazar sabahı otelde yaptığımız kahvaltının ardından Eğirdir'den eski Antalya yolu yönüne doğru hareket ettik.Biraz dar ve virajlı olmakla beraber tamamı asfalt olan 160 kilometrelik bu yolda ilerlerken karşımıza önce elma bahçeleri ve yeni toplanmış elma dağları çıktı.



Yaklaşık 30 kmlik yolculuğun sonunda Kovada Gölü Milli Parkı levhasına ulaştık.1958 yılına kadar Kovada gölü ile Eğirdir gölü birleşik bir gölmüş.Kovada hidroelektrik santralı yapılırken su yatağı derinleştirilince iki göl ayrılıyor ve Boğazova kanalıyla göller arası su dolaşımı sürdürülüyor.İki göl arası 20 km. mesafede olup Kovada Gölü Eğirdir Gölü’nden 20 metre daha düşük yükseklikte olduğundan Eğirdir Gölü’nün fazla sularının bu göle aktarılması sonucu Kovada Gölü büyümüş ve bugünkü durumuna gelmiştir.Kuzey-güney uzunluğu 15km,genişliği 2-3km,derinliği ise 7 metre kadardır.



Yol ayrımından sapar sapmaz göl kenarından birkaç kilometre devam edince Kovada Gölü milli parkının ziyaretçi alanına ulaşılır.Bu alanda yürüyüş parkurları,gölde yaşayan hayvan ve bitki türleri hakkında bilgi panoları ve piknik masaları bulunuyor.







Kovada Gölü

Gölde bol miktarda balık bulunduğu söyleniyor. Ancak gölün suyu koyu yeşil olduğundan çıplak gözle görmek mümkün değil.Suda bulunan ve göle yeşil renk veren tortular 1,5 metre derinlikten sonrasının görülmesine engel olurlar.Çevresindeki meyve bahçelerinin görünümünü daha da güzelleştirdiği gölün çevresi çok zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Bitki örtüsü ve içerisinde pek çok kuş türü ve av hayvanlarını da barındıran zengin fauna nedeniyle Kovada Gölü ve çevresi 1970 tarihinde milli park ilan edilmiştir. İçinde herhangibir tesis bulunmayan milli parktaki 153 kuş türü için gözlem evi mevcut.Kızılçam, çınar ve bölgeye has bir ağaç türü olan Kasnak meşesi (quercus vulcanica) milli parkın başlıca ağaç türleridir.Özellikle Yukarı Gökdere Köyü ülkemizde kasnak meşesinin bir orman halinde nadiren bulunduğu yerlerdendir.Bu ağaç düzgün gövdesi ve odun halkalarının dar oluşu nedeniyle kaplama ve parke sanayiinde aranan bir hammaddedir.Bu nedenle parke ve alkollü içki fıçısı yapımında kullanılmaktadır.
 



Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Bundan sonra hedefimizde kırk kilometre ötedeki Yazılı Kanyon var.Bunun için yolumuza Sütçüler İlçesi istikametinde devam ettik ve yaklaşık yirmi dakika sonra önce Karadiken Köyü’ne sonra da Çandır yol ayrımına ulaştık.



Yazılı kanyon,Çandır Köyü'ne yaklaşık 3 km. mesafede yer alır.Aksu Irmağı’nın bir kolu olan Göksu Çayı'nın en büyük kolu durumundaki Değirmen Deresi’nin açtığı derin kanyonunun 600 hektarlık bölümü 1989 yılında milli park ilan edilmiştir.


Yazılı Kanyon

Orman Genel Müdürlüğü kanyonun girişine araç başına 5 TL ödeyerek girilen ve içinde yemek,çadır ya da karavan ile konaklama imkanı sunan bir alan kurulmasına izin vermiş.Burası yılın on iki ayı açık ve nadiren kar yağıyormuş.İletişim için wi-fi mevcut.Bunun dışında bölgede sadece Turkcell çekiyor.
Aracı park ettikten sonra ırmağın çıktığı yere kadar yürümek için önce bir tahta köprüden karşıya yani ırmağın sağ tarafına geçiyoruz.





Biraz daha zor bir patikadan yürümek isteyenler için ırmağın sol tarafında da bir yol mevcut.Her iki yol yaklaşık 350-400 metre sonra bu köprüde birleşiyor.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları



Buraya Yazılı Kanyon denilmesinin sebebi kanyonda büyük bir kaya üzerinde MS 50-138 yılları arasında yaşamış eski yunan şairlerinden Epiktetos(=Epikür)'un Hür İnsan Üzerine Bir Şiir'inin yer almasıdır.Tanrının birliğine,tüm insanların aynı ve tek tanrıdan geldiğine inanan bir düşünür olan Epiktetos Hierapolis(=Pamukkale)’te doğup Yunanistan’ın Epirus bölgesinde ölen ünlü bir filozoftur.Bir köle olarak önce Roma’ya götürülmüş ve orada azad edilmiştir.



Hıristiyanlığın yayılmasında önemli rol oynayan Aziz Paul de kendi adıyla anılan ve Perge'den Yalvaç’a (=Antiocheia) giden 410 km.lik yolda bu kanyondan geçmiştir. Kaya yazısının yanındaki niş de bunun bir kanıtı olsa gerek.Din için kutsal yerlerden birisi sayıldığı için hıristiyanlar yılın belli zamanlarında bu yolu yayan geçiyorlarmış.Ne yazık ki bu kaya en hafif tabiriyle bilinçsiz diye nitelenebilecek insanlar tarafından define aramak için tahrip edilmiş durumdadır.







Kanyon’da yaklaşık iki kilometre daha ilerleyince Göksu ırmağının kaynağına ulaşılmaktadır.Yol inişli çıkışlı ancak çocukların bile kolayca ilerleyeceği şekildedir.Mis gibi çam havasını ciğerlerinize çekip bu yolda yürümeyi herkese tavsiye ederim.

Yazılı Kanyon Kaya Yazıtı(Hür insan üzerine şiir):
Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tad almaz o :
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus'tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu.Keşke şimdi de bu mümkün olsa
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Vakit öğlen olmuş ve karnımız da acıkmıştı.Kanyonun girişinde kurulu iki tane alabalık çiftliğinden Canlar alabalık tesislerine girdik.



Burada güzel bir salata ve yanında kılçığı alınmış güveçte pişmiş kaşarlı alabalıktan oluşan üç kişilik menüye 45TL. ödedik.



Deniz kenarında yaşadığımız için aile fertlerime alabalık fikri başlangıçta sıradanmış gibi gözükse de yemeğin tadına bakınca herkes son derece mutlu oldu.Hele finalde sunulan ev yapımı baklava çok başarılı idi.

Yazılı Kanyon gezimizi böylece tamamladıktan sonra bu kez 44 kilometre ilerideki Adada antik kentine doğru hareket ettik.Tamamı asfalt olan yolla nüfusu 4.000 olan Sütçüler İlçesi’ni 10 kilometre geçip Sağrak Köyü’nden 2 kilometre sonra antik kente ulaştık.



Milattan önce 2.yüzyıl ile MS 3.yüzyıl arasında görkemli bir geçmişe sahip olan şehirde bütünlüğünü günümüze kadar taşımayı başarmış iki adet tapınak dikkat çekici ancak buradaki çalışmalar Sagalossos ile kıyaslanınca emekleme aşamasında denilebilir.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Bu bölgede görmemiz gereken son yer Adada antik kentine 36 km.mesafede bulunan, ilginç sarkıt ve dikitlerin yer aldığı Zindan Mağarası için asfalt yolumuza devam ediyor ve 4.000 nüfuslu Aksu ilçesi'nden iki kilometre sonra Aksu Çayı vadisinde yer alan mağaraya ulaşıyoruz.





Toplam uzunluğu 765 metre olan Zindan Mağarası romalılardan bu yana bilinen ve kullanılan bir mağaradır. Mağaranın tamamı ışıklandırılmış vaziyettedir.



Mağaraya girmeden önce baret takılması zorunlu olup uzun boyluların mutlaka kullanmalarını öneririm.Mağara düz ve uzun olması nedeniyle sığınak ve depo olarak kullanılabildiği gibi turizm amacı ile de kullanılmaya elverişlidir.Yatay olarak uzandığı için birkaç dar yer dışında insanların rahatça yürüyebilecekleri genişlik ve yüksekliğe sahiptir.







Zindan Mağarası - Aksu

Bundan sonra bir saat kadar süren 65 kilometrelik yolu tamamlayıp Isparta Belediye binasının çaprazında yer alan Koç Otel’de (***) 200 TL'ye o.k. konaklamak üzere kent merkezine döndük.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları



Isparta'daki son gecenin menüsünde vilayet binasının yanında yer alan Kebapçı Kadir ya da Hacı Benli restoranlardan birinde fırın kebap+üzüm hoşafı yemek vardı.Lakin bu restoranlar bayram nedeniyle kapalı olunca biz de alışveriş merkezi olan İyaşpark içindeki İkbal lokantasında tandır yedik.



Büyük Isparta Oteli önünde Süleyman Demirel heykeli

Isparta denilince akla gelen iki simge 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve güldür. Gül toplama mevsimi Mayıs-Haziran aylarında olduğundan fotoğrafını çekebileceğim gül bahçesi ne yazık ki bulamadım.



Isparta’da ana caddelerde hediyelik olarak gül üzerine ürünler satan pek çok dükkan bulunmakta.Buralarda gül bazlı kozmetik ürünler ve gül kokulu seccadeden tespihe kadar pek çok hediyelik eşya bulabilirsiniz.Aldığım bilgiye göre dört ton gül çiçeğinden kozmetik ve ilaç sanayii açısından çok değerli olan 1 kg gül yağı elde edilebiliyor.Bir ton gül çiçeğinin fiyatı 3.800TL ve 1 kg gül yağının fiyatın ise yaklaşık 20.000 TL civarında imiş.

Bunların dışında vilayet konağının karşısında halı satan dükkanlar da mevcuttur.Ne var ki bayram nedeniyle hepsi kapalı olduğundan genellikle yün iplikten yapılan,gül ağırlıklı motifler içeren,renkleri canlı ve desenleri detaylı olan ve makul fiyatlara satın alınabilen bu güzel halıları görüntüleyemedim.
 



Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

6.Ekim.Pazartesi sabahı kahvaltının ardından İzmir’e dönüş yoluna çıkıyoruz.420 kmlik bu yolda önce Eğirdir yolunda ilerleyip Atabey levhasından dönüyoruz.İlk durağımız Isparta’ya 24 kilometre mesafedeki İslamköy.Burada 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel adına yaptırılan Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’ni gezmek istedik.Burası bir müzeden ziyade kütüphanesi,camisi,ana müze binası ve lojmanları ile birlikte 16 dönüme yayılmış bir külliye görünümündedir.Bahçesinde Süleyman Demirel’in meşhur fötr şapkalı bir heykeli bulunuyor.Müzenin resmi açılışı 26.Ekim.2014 günü olacağı için sadece bahçede resim çekmekle yetindik.



Süleyman Demirel Külliyesi



Süleyman Demirel’in evi
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Bundan sonra dört kilometre ilerideki 4.000 nüfuslu Atabey İlçesi’ne girerek buradaki Ertokuş Medresesi’ni ziyaret ettik.









Ertokuş Medresesi

Atabey İlçesi’nde yer alan medrese,I.Alaaddin Keykubat döneminde selçuklu uç kumandanı Mübarizeddin Ertokuş Bey tarafından 1224 yılında inşa ettirilmiştir. Medresenin taşları Agrai(=Atabey) ve Seleukia(=Bayat) harabelerinden getirilmiştir.İç avluda bir havuz ve üstünde ortası açık kubbesi olan medresenin avlu ortasındaki havuz hayatın başlangıcı anlamına gelen bir çeşmeden gelen su ile dolmaktadır.Suyun bu kaynaktan doğarak havuza dökülmesi hayatın süreçlerini,ölümü ve mahşeri simgeler.Yapı,kapalı tip medrese türünde olup iç avlu,dış avlu,medrese ve türbe odalarından oluşur.Hücreler zemin katta olup,üstleri kubbelidir.Medresenin yan nişleri ve girişi diğer Selçuklu medreselerine göre daha sade işlenmiştir.Medrese içinde dekor bulunmadığından yalnızca mimarinin ağırlıkta olduğu bir mekan görünümü elde edilmiştir.Anadolu Selçuklu eserlerinin nadir örneklerinden biri olan Ertokuş Medresesi, 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.



Feyzullah Paşa Camisi

Medresenin bitişiğinde ise 1645-48 yılları arasında yapılmış olan Feyzullah Paşa Camisi bulunmaktadır.Cami zamanla harap olduğundan 1924 yılında yıktırılıp yeniden inşa edilmiştir.Bu esnada eski gelenek özelliklerini taşıyan ahşap sütunlar ve tahta işlemeler aynen tekrar kullanılmıştır.Caminin tuğla minaresi ise sağlam olduğundan aynen bırakılmıştır.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Atabey’den sonra önce 14 kilometre ilerideki yine 4.000 nüfuslu Gönen İlçesi’ne ve buradan da yaklaşık 25 kilometre sonra 7.500 nüfuslu Keçiborlu’ya vardık.İlçenin ismi keçi ve bor gibi çok bilinen iki kelimeyi içerse de anlamı bu kelimelerden farklı.Bor kelimesi çakıl,taşlık yeranlamında olup keçi kelimesi ise küçük anlamındaki Türkçe kiçik kelimesinden geliyor.Kısacası Keçiborlu bölgenin küçük tepeciklerden meydana gelen arazi yapısına atfen küçük taşlık yer anlamına geliyor.Yine Isparta iline bağlı olan ve kirazı ile meşhur Uluborlu ise bunun büyüğü anlamında.Keçiborlu’da Etibank’a ait 1994’e kadar faaliyet gösteren ülkemizin tek kükürt işleme tesisi çevreyi kirletmesi ve kullandığı teknolojinin çok eski olması nedeniyle kapatılarak meslek yüksek okulu haline dönüşmüş ancak bu durum ilçenin ekonomisini çok olumsuz etkilemiş.Bu krizden çıkış için aslında kıraç toprakları seven,ilaç ve kozmetik sanayiinde kullanılan lavanta bölgede yetiştirilmeye başlanmış.Bir kez dikilince 25 yıl sürekli ürün veren lavantanın hasadı temmuz-ağustos aylarında yapıldığından lavanta tarlalarını görüntülemek mümkün olamadı ancak lavanta balını tattık ve beğendik.

Keçiborlu’dan sonra Afyon topraklarına girip önce Dinar sonra Dazkırı’yı geçip Denizli’nin Çardak ilçesinde bulunan ve ülkemizin dokuzuncu büyük gölü olan Acıgöl’e doğru yol alıyoruz. Gölün denizden yüksekliği 842 metre olup derinliği ise 1.5-2 metre arasındadır.Yaz mevsiminde suyu azalır ve yer yer kurur.



Acıgöl kenarındaki soda fabrikası

Acıgöl,Türkiye'nin tek,dünyanın ise ikinci büyük, temiz ve doğal sodyum potansiyeline sahip kapalı havzasıdır.Ülkemizde kağıt,cam, deri ve deterjan sanayiinde kullanılan sodyum sülfatın %90’ı Acıgöl’den sağlanır.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Çardak’dan sonra kalan 57 kmlik yolu da tamamlayıp öğlen yemeği için Denizli şehir merkezine vardık.Denizli’de kebap denince Bayramyeri Camisi karşısında yer alan Kebapçı Enver’in yeri ayrıdır.Ancak bayram nedeniyle kapalı olunca aynı sıradaki kebapçılardan açık olan bir tanesine oturup tandır kebabı sipariş ettik.





Çatal-bıçak kullanılmadan yenilen pamuk gibi kebabın yanında Denizli’nin meşhur Zafer gazozu da iyi gitti.Hesap olarak da 75 TL ödedim.



Denizli’de yemek üzerine tatlı isterseniz Bayramyeri Camisi’nin biraz ilerisindeki Hacı Şerif’e uğramanız ve dondurmalı irmik tatlısından tatmanız gerekir.Fiyatı 5TL olan bu tatlıyı kesinlikle tavsiye ederim.



Böylece Göller ve Güller yöresine yaptığımız dört günlük gezi programımızı tamamlamış olduk ve keyifle İzmir’e ve yolumuzu bekleyen Pamuk kedimize geri döndük.
 

Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Teşekkürler. Nice sağlıklı geziler. Yemek fiyatları uygun geldi
 



Ynt: Burdur-ısparta (göller Ve Güller Yöresi) Gezi Notları

Teşekkür ederim.Bölgede çok fazla turist görmedim.Dileğim işletmelerin işler açılınca da fiyat konusundaki tutumunu korumasıdır.