Soner Sarıhan
Yeni Üye
Bu turun yapılmasında emeği geçen,
Bursa Nilüfer Belediyesi , Belediye Başkanı sayın Mustafa Bozbey,
Nilüfer Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri sayın Mehmet Kartal,
Hardline Nutrition Firmasının değerli yönetici ve çalışanları,
Yeşil Bisiklet'ten Sayın Gürsel Akay
THY tanıtım ve reklam ofisinin değerli çalışanları,
Bursa Doğaspor mağzasından sevgili dostum Murat Soğucak,
Bursa grafik sanatlardan, Sevgili Dostum Hüseyin Yalçın,
Başak Groupama sigorta temsilcisi sevgili dostum Yusuf Oral,
Zirve Dağcılık kulubü İzmir şubesinden sayın Hafize Yiğit,
Bursa dan bisikletçi dostlarım , Ediz , Fatih ve Elman,
Bursa Çare Mühendislik ten Gökhan Altınok,
ve beni unuttuğum ve buraya yazamadığım için affedecek diğer dostların tümüne huzurlarınızda teşekkürü bir borç bilirim.
TEŞEKKÜRLER
Hiçbir karşılık beklemeden yaptıkları maddi - manevi katkılar çok ama çok kıymetli.
2008 yılında yaptığımız. Almanya – Hollanda – Belçika – Fransa – İtalya – Avusturya – Almanya olarak planladığımız maalesef 4 ülkeden geçtikten sonra bitirmek zorunda kaldığımız turumuzun 3. ülkesi Belçika ile baş başa bırakıyorum sizleri.
İşte, sınır, gümrük, tel örgü, kapı, turnike dertlerini aşmış AB üyesi Hollanda dan , AB üyesi Belçika’ya geçiyoruz.
Ülke tabelasının hemen yanında bir vatandaşımız çoşmuş ve trafik tabelasını kazıyıvermiş
Belçika daki kuralları hatırlayalım.
İlk gün gördüğümüz bir festival ilanı, yaz aylarında Avrupa da neredeyse her kasabada festivale rastlamak mümkün herhalde.
Belçika da Volan ve Flaman denen iki etnik gurup yaşıyor, birbirlerinden de çok hoşlanmıyorlar ama bir arada yaşamayı da başarıyorlar .
Bu guruplardan birisi Almancaya yakın , diğeri Fransızcaya yakın bir dil konuşuyor. Biz Almanya ya yakın taraftan ülkeye girdiğimiz için evler bile Almanya daki yapım tarzına benziyor ve çatıları sazlarla örülüyor.
Fransa tarafına yaklaştıkça evler ve çatıları da değişiyor.
Belçika milli gelirin çok yüksek olduğu bir yer, bunun yansıması olarak evler ve arabalar çok lüks. Araba resmi koymuyorum bilerek, ama hayatımı vakfedeceğim kadar güzel evlerden bir bukle sunayım. Çoğunu küçük fotoğraf makinem ile ( boynumda asılı olan ) hareket halinde çektim biraz flu olabilir.
İşte meraklısına o sazdan çatıların yapım aşaması.
Fransa ya yaklaşınca çatılar değişiyor .
“Orada bir ev var uzakta, gitmesek de , görmesek de, o ev bizim evimizdir” Şu evin şirinliğine bakın.
Belçika da da bisiklet kültürü çok yaygın. Ancak ne Hollanda ne de Almanya daki kadar ayrılmış bisiklet yolu yok.
Yol yapmamışlar ama özendirme çalışmaları var.
Yolu ayrı yapmak yerine kırmızı ile işaretlemişler , e buda bir şeydir.
Şehir içinde kaldırımda ayrılmış bisiklet yolu.
Bayan – erkek – çocuk – yaşlı herkes bisikletle yollarda
İşte bir baba ve çocukları
İşte ailecek binen bisiklet tutkunları.
İşte yol bisikletçileri
Bisiklet yolu veya ayrılmış şerit olmayan yerlerde sürücüler anlatılmaz derecede saygılı.
Yanınız boşta olsa sizin hızınızda arkadan geliyorlar. Geçmiyorlar sizi. Bunu yazarak ifade etmek mümkün değil.
İşte defalarca karşılaştığımız durum. Arkadan bizi takip eden araç. Lütfen markasına ve rengine dikkat. Ne korna ne başka bir şey.
İşte metrelerce sonrası ve aynı araç aynı mesafede arkadan gelmeye devam ediyor. Lütfen arkadaki yüksek kuleden veya yandaki işyerlerinden aracın bizi ne kadar uzun süre takip ettiğine dikkat edin.
İşte ufak bir kasabadaki kocaman bisiklet mağazası.
İşyerlerinin kapısında bisiklet koymak için muhakkak bir park var.
Otobüs duraklarının yakınlarında aynı parklardan var.
Tren ve metro istasyonlarının çevresi bisiklet dolu.
Şehirler arasında yol kenarlarındaki banketler genelde yeterli gibi. Ama insan Almanya ve Hollanda da kileri özlemiyor değil.
Belçika da tarih çok iyi korunmuş. İkinci dünya savaşına rağmen şehirlerini yeniden eski haliyle kurmayı başarmışlar. Mimarileri de açıkçası çok hoşuma gitti binaların.
İşte bir çok farklı şehirden farklı yapılar.
Bursa Nilüfer Belediyesi , Belediye Başkanı sayın Mustafa Bozbey,
Nilüfer Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri sayın Mehmet Kartal,
Hardline Nutrition Firmasının değerli yönetici ve çalışanları,
Yeşil Bisiklet'ten Sayın Gürsel Akay
THY tanıtım ve reklam ofisinin değerli çalışanları,
Bursa Doğaspor mağzasından sevgili dostum Murat Soğucak,
Bursa grafik sanatlardan, Sevgili Dostum Hüseyin Yalçın,
Başak Groupama sigorta temsilcisi sevgili dostum Yusuf Oral,
Zirve Dağcılık kulubü İzmir şubesinden sayın Hafize Yiğit,
Bursa dan bisikletçi dostlarım , Ediz , Fatih ve Elman,
Bursa Çare Mühendislik ten Gökhan Altınok,
ve beni unuttuğum ve buraya yazamadığım için affedecek diğer dostların tümüne huzurlarınızda teşekkürü bir borç bilirim.
TEŞEKKÜRLER
Hiçbir karşılık beklemeden yaptıkları maddi - manevi katkılar çok ama çok kıymetli.
2008 yılında yaptığımız. Almanya – Hollanda – Belçika – Fransa – İtalya – Avusturya – Almanya olarak planladığımız maalesef 4 ülkeden geçtikten sonra bitirmek zorunda kaldığımız turumuzun 3. ülkesi Belçika ile baş başa bırakıyorum sizleri.
İşte, sınır, gümrük, tel örgü, kapı, turnike dertlerini aşmış AB üyesi Hollanda dan , AB üyesi Belçika’ya geçiyoruz.
Ülke tabelasının hemen yanında bir vatandaşımız çoşmuş ve trafik tabelasını kazıyıvermiş
Belçika daki kuralları hatırlayalım.
İlk gün gördüğümüz bir festival ilanı, yaz aylarında Avrupa da neredeyse her kasabada festivale rastlamak mümkün herhalde.
Belçika da Volan ve Flaman denen iki etnik gurup yaşıyor, birbirlerinden de çok hoşlanmıyorlar ama bir arada yaşamayı da başarıyorlar .
Bu guruplardan birisi Almancaya yakın , diğeri Fransızcaya yakın bir dil konuşuyor. Biz Almanya ya yakın taraftan ülkeye girdiğimiz için evler bile Almanya daki yapım tarzına benziyor ve çatıları sazlarla örülüyor.
Fransa tarafına yaklaştıkça evler ve çatıları da değişiyor.
Belçika milli gelirin çok yüksek olduğu bir yer, bunun yansıması olarak evler ve arabalar çok lüks. Araba resmi koymuyorum bilerek, ama hayatımı vakfedeceğim kadar güzel evlerden bir bukle sunayım. Çoğunu küçük fotoğraf makinem ile ( boynumda asılı olan ) hareket halinde çektim biraz flu olabilir.
İşte meraklısına o sazdan çatıların yapım aşaması.
Fransa ya yaklaşınca çatılar değişiyor .
“Orada bir ev var uzakta, gitmesek de , görmesek de, o ev bizim evimizdir” Şu evin şirinliğine bakın.
Belçika da da bisiklet kültürü çok yaygın. Ancak ne Hollanda ne de Almanya daki kadar ayrılmış bisiklet yolu yok.
Yol yapmamışlar ama özendirme çalışmaları var.
Yolu ayrı yapmak yerine kırmızı ile işaretlemişler , e buda bir şeydir.
Şehir içinde kaldırımda ayrılmış bisiklet yolu.
Bayan – erkek – çocuk – yaşlı herkes bisikletle yollarda
İşte bir baba ve çocukları
İşte ailecek binen bisiklet tutkunları.
İşte yol bisikletçileri
Bisiklet yolu veya ayrılmış şerit olmayan yerlerde sürücüler anlatılmaz derecede saygılı.
Yanınız boşta olsa sizin hızınızda arkadan geliyorlar. Geçmiyorlar sizi. Bunu yazarak ifade etmek mümkün değil.
İşte defalarca karşılaştığımız durum. Arkadan bizi takip eden araç. Lütfen markasına ve rengine dikkat. Ne korna ne başka bir şey.
İşte metrelerce sonrası ve aynı araç aynı mesafede arkadan gelmeye devam ediyor. Lütfen arkadaki yüksek kuleden veya yandaki işyerlerinden aracın bizi ne kadar uzun süre takip ettiğine dikkat edin.
İşte ufak bir kasabadaki kocaman bisiklet mağazası.
İşyerlerinin kapısında bisiklet koymak için muhakkak bir park var.
Otobüs duraklarının yakınlarında aynı parklardan var.
Tren ve metro istasyonlarının çevresi bisiklet dolu.
Şehirler arasında yol kenarlarındaki banketler genelde yeterli gibi. Ama insan Almanya ve Hollanda da kileri özlemiyor değil.
Belçika da tarih çok iyi korunmuş. İkinci dünya savaşına rağmen şehirlerini yeniden eski haliyle kurmayı başarmışlar. Mimarileri de açıkçası çok hoşuma gitti binaların.
İşte bir çok farklı şehirden farklı yapılar.