Nedeseminanırsın
Ana Kamp
- Mesajlar
- 41
- Tepkime Puanı
- 66
Zamanın birinde biz de sizin şu an denk geldiğiniz gibi bir Balkan Turu gezi yazısına denk gelip, neden olmasın diye düşünüp, kolları sıvamıştık. Bu konuyla alakadar çok fazla yazı okuduk, bilgi edindik ve bizden sonrakilere de bir fikir olması niyetiyle bu gezimizi kaleme alıyoruz.
Planımıza göre 18 günde 14 ülke, 20 küsür şehir görmeyi umuyoruz ve şu hazırlıkları yapıyoruz.
1- Kimlikler ve ehliyetler yenileri ile değişiyor.
2- Bordo pasaportlar alınıyor.
3- Schengen vize başvurusu yapılıyor.
4- Sağlık sigortaları yapılıyor.
5- Aracımız için yeşil sigorta alınıyor.
6- Çalıştığımız kurumlardan izin belgeleri elde ediliyor.
7- Yollar çalışılıyor, gidilecek yerler, kalacağımızı yerlerin bir kısmı ve yanımızda götürülecekler belirleniyor ve sanki hazır gibiyiz
Hazırlıklar
1. Kimlikler ve ehliyetler yenileri ile değiştirildi.
2. Pasaportlar
3. Schengen vizesi
4. Sağlık sigortaları
5. Yeşil sigorta
1.Gün (İzmir – Çanakkale – İpsala – Xanti - Kavala – Selanik)
2017 yılı Temmuz ayının üçüncü günü İzmir’den ayrılıyoruz. İlk durağımız Çanakkale. Buraya varınca gezi için ayırdığımız 1500 euroluk bütçemizi bir banka aracılığıyla yanımıza alıyoruz. Feribot sırasına giriyoruz(Çanakkale-Kilitbahir). Yola çıkmadan önce düşüncemiz paramızın bittiği yerden evin yolunu tutmaktı. Bakalım bütçemiz bizi nereden döndürecek? Feribotla karşıya geçtikten sonra ilk işimiz karnımızı doyurmak için girdiğimiz bir yol üstü kafeteryası oluyor. Burada sıcacık çorba ve çibörek yedikten sonra artık sınırı geçmeye hazır gibi görünüyoruz.
İşte İpsala’dayız. Oldukça kalabalık beklerken hiç kimsecikler yok. Yunanistan’a ayak basıyoruz. Yunanistan’da girdiğimiz yol ülkeyi baştan başa dolaşan gayet konforlu , hız sınırının 130 olduğu ücretli bir yol. Bu topraklardaki ilk durağımız Xanti (İskeçe) oluyor. Nasıl sevimli nasıl samimi bir yer öyle… Küçük küçük kafeteryalarında genç insanların keyifli sohbetler eşliğinde içeceklerini yudumladıkları dar sokakları görülmeye değer… Planımızda olmamasına rağmen şöyle bir dolaşıp çıkıyoruz. Ama siz dahil edebilirsiniz.
Kavala’ya devam ediyoruz. Önce arabayla bir tur atıp sonra sahilde ufak bir yürüyüşün ardından olmazsa olmaz Kavala kurabiyelerinden yüklenip bir parkta oturup tadıyoruz.
Sonrasında ise Selanik’e yol alıyoruz. Çiçeklerle süslenmiş yolların arasından umduğumuzdan çok çok kalabalık olan Selanik’e varıyoruz. Kırk beş dakika süren otopark arayışımızın sonunda bir park yeri bulup aracımızı bırakıp başlıyoruz şehri keşfe. Tsimiski caddesi ve Ladadika da gezdikten sonra sahile doğru inip buradan İzmir Kordon’u andıran sahil kenarından ünlü Beyaz Kule’ye doğru yürüyüş yapıyoruz. Tabi şehrin kalbi Aristotales Meydanı’na uğramadan olmaz. Akşam çöküyor ve biz şehrin diğer önemli yeri Rotonda’dayız . Selanik’te sokakta, Kafe ve restoranlarda gördüğümüz hep şehrin genç kitlesiydi. Burada ekmek arası bir şeyler atıştırıp kalacağımız apartman dairesine varıyoruz.
2.Gün (Selanik - Üsküp)
Arabayla küçük bir şehir turu yaptıktan sonra Atatürk’ün doğduğu eve geliyoruz .
Tadilatta olduğu için rotamızı meşhur şemsiyelere çeviriyoruz.
Planımıza göre 18 günde 14 ülke, 20 küsür şehir görmeyi umuyoruz ve şu hazırlıkları yapıyoruz.
1- Kimlikler ve ehliyetler yenileri ile değişiyor.
2- Bordo pasaportlar alınıyor.
3- Schengen vize başvurusu yapılıyor.
4- Sağlık sigortaları yapılıyor.
5- Aracımız için yeşil sigorta alınıyor.
6- Çalıştığımız kurumlardan izin belgeleri elde ediliyor.
7- Yollar çalışılıyor, gidilecek yerler, kalacağımızı yerlerin bir kısmı ve yanımızda götürülecekler belirleniyor ve sanki hazır gibiyiz
Hazırlıklar
1. Kimlikler ve ehliyetler yenileri ile değiştirildi.
2. Pasaportlar
3. Schengen vizesi
4. Sağlık sigortaları
5. Yeşil sigorta
1.Gün (İzmir – Çanakkale – İpsala – Xanti - Kavala – Selanik)
2017 yılı Temmuz ayının üçüncü günü İzmir’den ayrılıyoruz. İlk durağımız Çanakkale. Buraya varınca gezi için ayırdığımız 1500 euroluk bütçemizi bir banka aracılığıyla yanımıza alıyoruz. Feribot sırasına giriyoruz(Çanakkale-Kilitbahir). Yola çıkmadan önce düşüncemiz paramızın bittiği yerden evin yolunu tutmaktı. Bakalım bütçemiz bizi nereden döndürecek? Feribotla karşıya geçtikten sonra ilk işimiz karnımızı doyurmak için girdiğimiz bir yol üstü kafeteryası oluyor. Burada sıcacık çorba ve çibörek yedikten sonra artık sınırı geçmeye hazır gibi görünüyoruz.
İşte İpsala’dayız. Oldukça kalabalık beklerken hiç kimsecikler yok. Yunanistan’a ayak basıyoruz. Yunanistan’da girdiğimiz yol ülkeyi baştan başa dolaşan gayet konforlu , hız sınırının 130 olduğu ücretli bir yol. Bu topraklardaki ilk durağımız Xanti (İskeçe) oluyor. Nasıl sevimli nasıl samimi bir yer öyle… Küçük küçük kafeteryalarında genç insanların keyifli sohbetler eşliğinde içeceklerini yudumladıkları dar sokakları görülmeye değer… Planımızda olmamasına rağmen şöyle bir dolaşıp çıkıyoruz. Ama siz dahil edebilirsiniz.
Kavala’ya devam ediyoruz. Önce arabayla bir tur atıp sonra sahilde ufak bir yürüyüşün ardından olmazsa olmaz Kavala kurabiyelerinden yüklenip bir parkta oturup tadıyoruz.
Sonrasında ise Selanik’e yol alıyoruz. Çiçeklerle süslenmiş yolların arasından umduğumuzdan çok çok kalabalık olan Selanik’e varıyoruz. Kırk beş dakika süren otopark arayışımızın sonunda bir park yeri bulup aracımızı bırakıp başlıyoruz şehri keşfe. Tsimiski caddesi ve Ladadika da gezdikten sonra sahile doğru inip buradan İzmir Kordon’u andıran sahil kenarından ünlü Beyaz Kule’ye doğru yürüyüş yapıyoruz. Tabi şehrin kalbi Aristotales Meydanı’na uğramadan olmaz. Akşam çöküyor ve biz şehrin diğer önemli yeri Rotonda’dayız . Selanik’te sokakta, Kafe ve restoranlarda gördüğümüz hep şehrin genç kitlesiydi. Burada ekmek arası bir şeyler atıştırıp kalacağımız apartman dairesine varıyoruz.
2.Gün (Selanik - Üsküp)
Arabayla küçük bir şehir turu yaptıktan sonra Atatürk’ün doğduğu eve geliyoruz .
Tadilatta olduğu için rotamızı meşhur şemsiyelere çeviriyoruz.