Yukarıdaki fotoğraflardan İngiltere plakalı olan siyah kamyonet Anadol'a çok yakışır diye düşünüyorum. Tabii, lastikleri biraz daha mantıklı boyutta tutmak şartıyla.
Anadol, kaportası yüzünden cahilce çok dalga geçilmiş ilk yerli otomobilimiz. Oysa o kaporta bile çağının ötesinde bir özellikti. İlk otomobilimiz (babamın) bir Anadoldu (o da sonunda satıldı ve kamyonet oldu). Ehliyetimi onda aldım ve gençliğimin çılgın yıllarının büyük bölümünü onda yaşadım. Çok eziyet ettim, affetsin.
O kadar çok motor arızası ile tanıştım ki, hepsinin nasıl halledileceğini öğrenmiştim. Çok iddialı bir söylemim vardı. Piston kolu kaputtan dışarı fırlamadıkça, asla Anadol ile yolda kalmam derdim. Çok basit bir motoru vardı, o zamanlar tüm otomobiller öyleydi. Belli başlı arızalar verirdi. Hepsini de bir kaç anahtar, tornavida, pense, zımpara kâğıdı ve lâstik pompası ile hallederdim.
Zımpara kâğıdı meme yapmış platin için, lâstik pompası da pislik gelmiş karbüratörü açmak için
Anadol efsanedir, harikadır, hatta muhteşemdir, her güzelliğe lâyıktır. Yakışır!