29 Şubat Yalancı Bahar Çınarcık Gezisi

  • Konuyu Başlatan: Konuyu başlatan fsirin Tarih:
  • Başlangıç tarihi Yazılan Cevaplar:
  • Cevaplar 27
  • Okunma Sayısı: Görüntüleme 6,966

fsirin

Karavan Yönetim
Mesajlar
7,371
Tepkime Puanı
1,189
Yer
ISTANBUL
Web
www.nefer.com.tr
Geçen hafta daha serindi Sapanca'ya bir günlük kaçamak yapmıştık. Bu hafta rotamızı Çınarcık'a yönlendiriyoruz. Meteoroloji, hava sıcaklığının iyi olacağını söylüyor. Sabah tembelliği aracı hazırlama derken ancak öğlen yola koyuluyoruz. Neyse yoğun bir trafik yok, körfezi dolanıyoruz. Sisli bir hava var ama yolumuzu engellemiyor. Radyodaki haberlerde boğazın transit geçişlere kapatıldığını söylüyor. Buralarda problem yok.Yolda hiç durmadan Yalova'ya kadar ulaştık. Çınarcık yolu en son geldiğimizde yapım halindeydi diye hatırlıyordum. Şimdi yapılmış. Ana girişten Çınarcık'ın içine doğru dik bir yokuştan iniliyor. Vapur iskelesinin içine girip aracımızı parkettik. Bu mevsim sorun yok ama herhalde yazın çok kalabalıktır.

Kabin amirim Çınarcıktaki eski iş arkadaşımız Tülin Abla'yı aramıştı. Tülin Abla bizi karşıladı. Sahil boyu yürüyüş yaptık.
 

Etiketler
Karavancı olmayan karavancının halini anlamakta zorlanıyor. İlle de bizde kal diyor ama biz de bir evde kalırsak kamp yapmış olmayacağız. Zar zor ikna ettik. Sonuçta onun evine yakın bir noktada "Balkon" olarak tabir edilen yere aracımızı çektik. Manzarası iyi, ancak yola çok yakın olduğu için biraz araç gürültüsü alıyor. Yatmak için iskele daha iyiydi. Neyse artık yerleştik geceyi burada geçiriyoruz.

Sabah deniz manzaralı karavanımızda sabah kahvaltımızı yaptık. Keyif çayımızı da araç dışında muhabbet ederek geçirdik. Bugün hava çok sisli. Sis yüzünden sadece yakın mesafeleri görebiliyoruz.
 
Son düzenleme:

Tülin Abla Teşvikiye şelalesinden bahsetti. Biz de orada Erikli yaylasının yukarısında bir şelaleye daha önce gittiğimizi söyledik. Ama adı Teşvikiye değildi diye hatırlıyoruz. Yukarısında göller ve Delmece yaylası da var, hepsini gezmiştik. Neyse geldik bir görelim gezmiş oluruz dedik. İnternetten Teşvikiye şelalesi diye arattık bir koordinat bulduk hedef belli oldu. Tülin Abla ile vedalaştık. Teşvikiye'ye gidiyoruz.

Yolda, sular ve ağaçların bir arada olduğu güzel bir yere geldik. Biraz fotoğraf çekme molası verdik.
 

Kısa molamızdan sonra yukarıya doğru devam ediyoruz.Yol asfalt ama yer yer çamurlu ve bozuk yerler var. Aldığımız koordinata yaklaştıkça eskiden de gittiğimiz çifte şelaleye doğru gitmekte olduğumuzu anlıyoruz. Neyse güzel bir şelale bizi bekliyor. Şelale girişine aracımızı park ettik. Park yerimizde yerde birkaç çadır direği ve çubuğu var. Birileri alel acele burayı terketmiş sanırım. Herhalde yağmura yakalandılar ve hızlı toparlandılar. Yoksa ayı filan mı geldi.
 
Son düzenleme:

Aracımızı bırakıp yürüyüşe geçtik. Burada yalnız biz varız diye düşünmüştük ama kafeterya işletenlerden bir işletmeci tadilat ve hazırlık için gelmiş çalışyorlardı.

Asma köprüden geçip şelaleye doğru devam ettik. Yerde halen sonbahar yaprakları var. Ağaçlar henüz yapraklarını çıkartmamış. Bazı ağaçlar ise bembeyaz çiçeklerini açmışlar. Bahar geldi diye haykırıyorlar. Yerde de çeşitli çiçekler bizi de gör diyor.
 




Biraz sonra önce birinci şelale ile karsılaşıyoruz. Buraya daha önce yazın gelmiştik çok daha çılız akıyordu. Şimdi ise elini soksan tutup bizi sürükleyecek gibi akıyor.
 


Artık aracımıza dönüş zamanı. Hava iyiden iyiye ısındı. Sıcaklık 20 derecenin oldukça üzerinde. Ağaçlarda bülbüller ötüyor. Biz de yemeğimizi yedik. Kabin amirim gitarını çıkarttı. Hazır dört ayaklı bir dostumuz da dinlemeye gelmişken mini bir konser verdi.
 

Çok fazla da geç kalmadan dönüşe geçtik. Aşağılara inince yukarıdaki sıcak ve güneşli havadan eser kalmadı. Aşağılar daha serin ve yer yer yoğun sise giriyoruz. Yine körfezi dolanıp İstanbul'a giriyoruz. Ancak akşam trafiğine kalınca Gebze'de benzincide yemek molası vererek oyalanmaya karar verdik. Oyalanma sonrasında trafik daha rahatladı ve fazla sıkışıklık yaşamadan dönmüş olduk.

29 Şubat, bir sonraki dört yıl sonra. Son derece özel bir gün. Tamam iş günü ama biz zaten cumartesi çalıştık. Üstelik bu gün zaten ilave gün değil mi. Yani hediye, ikramiye gibi bir şey. Biz de Çınarcıkta, şelaleyle değerlendirdik. Sadece bir gecelik bir kaçamak da olsa böyle değerlendirdik.
 







Hep sevmişimdir yol kenarlarındaki kısacık kampcıkları. Bazen ulu bir ağacın altı , bazen acıkmışlık , bazen de işte böyle gönlünü yapacağınız bir dostunuz sizi iliştiriverir yol kenarlarına . Bir nefeslik unutulmazlıklar kalır aklımızda . Sabırsız bademler , aceleci erikler , kim bilir daha neler takıp takıştırmışlar çıçeklerini başlarına . Çiğdemleri de gördüm . Hepsi çok güzeller . Canımız çekti .
Bu mavi karavan , içinde mest olduğum hikayelerin ve anıların yazıldığı karavan mı ? yoksa .
 

Teşekkürler Mehmet Bey.
Evet bu karavan o karavan. Bir müjde de vereyim. Eşi Selma Hanımın çabalarıyla yakında kitabı da çıkacak.
 


Ferhat Bey, Türkiye’nin karavancılar için nekadar güzel; insanıyla, tabiatıyla, iklimiyle ne kadar zengin ve rahat bir ülke olduğunu tekrarlamakta fayda var. Resimleriniz beni kış uykusundan uyandırdı. Bizim buralarda Kardelenler yavaş yavaş kendilerini göstemeye başladılar. Diğer çiçekleride 2-3 ay sonra göreceğiz!
Teşekkürler.
 

harika ya. okurken dalıp gidiyorum.

SM-N920C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi