Cumhuriyetin bir kusuru var bence; karnı tok, sırtı pek ve beyni özgür geniş bir çoğunluk yaratamadı... Çoğunluk, "yurttaş" ol(a)madığı sürece, bu sıkıntılar sürecek...
Cavid Bey size katılıyorum. Ama bu Cumhuriyeti idare edenlerin kusuru. Fikri ve vicdanı hür vatandaşların dini inançları istismar edilebilir mi? Karnı tok olan vatandaş oyunu kömüre bulgura satar mı? Karnı tok, sırtı pek fikri ve vicdanı hür nesiller yetiştirilse siyasilere nasıl oy kapısı açılır? Bu durumun kim(ler)in çıkarına olduğu açık değil mi?
demokratikleşme diye ülkeyi yönetenler çıkıyor, millet teroristlere sayın diyor, ülkeyi bölmek aleni olarak tartışılmaya başlanıyor, atatürk ve ordu hakkında herkes yalan yanlış ne isterse söylüyor ve bunun adı demokrasi ve düşünce özgürlüğü oluyor ya, ondan birazda biz faydalanalım yahu. Ayrıca sustuklarımın daha binde birini konuşmadım.
demokratikleşme diye ülkeyi yönetenler çıkıyor, millet teroristlere sayın diyor, ülkeyi bölmek aleni olarak tartışılmaya başlanıyor, atatürk ve ordu hakkında herkes yalan yanlış ne isterse söylüyor ve bunun adı demokrasi ve düşünce özgürlüğü oluyor ya, ondan birazda biz faydalanalım yahu. Ayrıca sustuklarımın daha binde birini konuşmadım.
Merak etmeyin arkadaşlar yanlış,yanlıştır ve hiç bir zaman yanlışın sonu yoktur.
Elbet düzelecektir bu işler.Bu dünya Sultan Süleyman'a bile kalmadı,bunlaramı kalacak
Bakmayın meydanı boş bulmuşlar takılıyorlar,takılsınlar.Elbet onlarında gerçek yüzlerini görecek bizim millet.
Bizde jeton biraz geç düşer ama düştümüde tam düşer.
Tarih, beyinden başka organlarla yazılınca böyle sonuçlar ortaya çıkıyor... Malesef ülkenin cumhuriyet tarihini yeniden yazması için maaşa bağlanmış "aydın" diye geçinen bir güruh var, çok tehlikeli... O kadar tehlikeli ve çirkefler ki, bir aylıkları geciktirildiğinde, çıkarlarına en küçük bir engel çıktığında kendilerine tarihi yeniden yazması için emir veren patronlarına bile çirkeflik yapmaktan çekinmiyorlar... Bugün bizler için değil belki ama geleceğe "kaynak" olabilecek bu yazıtlar çok ama çok tehlikeli... Keser de dönecek, sap da...
Şimdi yazacaklarım benim fikirlerimdir kimseyi bağlamaz
Hiç bir endişe yaşamıyorum nereye giderse oraya gitsin
Kim ne düşünürse düşünsün,onaylansın onaylanmasın
Sözde müslümanlara
Müslüman hak yermi?
Müslüman adam öldürürmü?
Müslüman içki haram deyip esrar içermi?
Müslüman haktır diyip bir gecelik nikah kıyarmı?
Müslüman kendisi ve yandaşlarını hak yiyerek zengin edermi?
Müslüman kendinden değil diye çeşitli bahanelerle kumpas kurup hapse adam atarmı?
Gerçek müslüman bunların hiç birini yapmaz!
Allah diye şeytana tapan ve kendine müslüman diyen pekala yapar.
Adı Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep. Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.
Bu genç insan, Menemen’de 23 Aralık 1930’da şeriat isteyenler tarafından öldürüldü. Genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı, "Menemen Olayı - Kubilay Olayı" olarak tarihe geçti.
Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi. Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti.
Merhabalar,
İzmir'e yolu düşen arkadaşlarımıza hatırlatırım, eğer zamanınız varsa Menemen'e gidip Şehit Kubilay anıtını ziyaret edin.
İzmir-Menemen ulaşımı çok kolay.
Tüm şehitlerimizin ruhları şaad olsun, mekanları cennet olsun.